Gitgide artan bir heyecan, itiraf edilmeyen ama delilik sınırına varan bir inanç, yakışık almayan sabırsız bir bekleme hali. Kitleleri yatıştırması gerekenlerin bile herkesten önce kendini kaptırmaktan başka bir şey yapamadığı umut nöbetleri. Umutsuzluk içinde durmadan yinelenen sözler, çok güçlü ama söylene söylene aşınan ve artık can vermek üzere olan bir duygunun güçlükle duyulan zayıf düşmüş ritimleri gibi: Gün ağarır, karanlık dağılır, görmek istenen görülür. Bir şeyler olacak ve herkes selamete erecek! Genel buhranlardan doğan bu özel sarsılmaların gizli imanla hiçbir ilgisi yoktur. Şimşek ve fırtınaların ardından yağmur gelir, tarlaları ekinler, çayırları çimen kaplar, korku diner neşe serpilir… İnsanca, pek insanca sanrılar. Göğü bir ışık yarar, öptüğü topraktan rahmet buharları yükselir, soluyan da anında iyileşiverir!
İnancına göre hemen olması gereken mucizeli şifayı umuyor herkes. Kötülükle dolu yaratıklar, “kaos güçleri” çekilir, böylece kendi hiddetlerinin alevinde sonsuza kadar yanarak ölümün ve yok olmanın hasretini çekecekleri ama ölümü bulamayacakları o günün gelmesi beklenir. Kötürümler ayaklanır, sağırlar işitir, körler görür, dilsizler dillenir, deliler kendine gelir. Bir mucizenin gerçekleşmesi, olağanüstü bir şeylerin olması ve bu azap dolu günlerin sona erdiği, bu bitmek bilmez acılara artık son verildiği herhangi bir işaretle bildirilmesi beklenir. Bu türden bir iyileşme arayışının kendisi bir hastalık olsa da ve yine böyle bir kurtuluş müjdesinin, yeni buhranlar ve hayal kırıklıklarından başka kendisine bir şey getirmese de. Olanlar tahminlerin üstünde. Aklı geniş, ruhu aydınlık olanların bile günah saydığı halde çaresiz kitlelerin aceleci, sabırsız, fakat iman dolu, hatta emredercesine buyruğuna girdiği bu şiddetli duyguya kendini kaptırması, kör bir tutkuyla böyle delicesine sürüklenmesi endişelendirmek bir yana, büyüleyici görünüyor.
İmkânsızlığın eş sesleri, yüklenen anlamın aksi yoğunlukta olduğunu söylese de titriyor ve korkuyor, bekliyor ve izliyor, istiyor ve umut ediyor. Ölümü umulmadıktı, dirilişi de umulmadık olmalı öyleyse. Bir mucize, yalnızca bir tek mucize! Bu sabırsız bekleyiş, bu kendinden geçmiş düşüncesizlik, bu ağırlığından kurtulup dorukları bir solukta tırmanmış hafiflik sökülüp atılamaz. Küçümseyeni, gülünç bulanı, reddedeni bile ruhunun en gizli köşesinden kavrayan aynı heyecan. Bütün bir kalabalığın beklediğini o da bekliyor, onun istediğini o da istiyor, onun bağlandığına o da bağlanıyor. Böylece en öndeki en geriye savrulmuş, herkesle birlikte hayatı, bekleyişin bu ölü halinden solumuş oluyor.
Bunu kendi kendine açıklamanın bir yolu yok gibi. İçinde bazı önseziler ile kuvvetli şüpheler uyandıran karşılaşmalardan hiç kimse memnun değilse de. Kuşkularından olabildiğince uzaklaşmak, “düşgörüyü” bulandıracak, hayallerini sarsacak kötü işaretlerden sakınmak gerek. Mucize beklentisi bir ibadet halini aldığında gerçeğin bütün sert biçimleri uğursuzluğun belirtileri kılığında gelir, onun yoğunluğunda görünür bekleyene. Bundan kurtulmasını istemek dengesini sarsmak olur, çünkü umut diye sarıldığı bu sayrılı umutsuzluk, kendini iyi hissetmesinin, ayakta kalmasının, hatta varoluşunun asıl kaynağı olduğundan şüphe edilemez. Baskı dönemlerinin uzayan işkencesi bir karşı direnç oluşturmazsa, maruz kalanlarda kalıcı bir hasar olarak yalnızca çözülüp dağılanın birleştirici duygusu olan o nihai ataleti yüreklendirir, bir mucize diye mahvoluşunun tüm esnek güçlerini çağıran bu ateşli bekleyişi besler.
En nihayetinde hakikatten beklenen, ondan ötesidir. Göz açıp kapayıncaya gerçekleşecek bir mucize. Ahlakça düşük güçlünün güçsüzün, haksızın haklının ve yanlışın doğrunun önünde gücünden utanacağı, ikincilerin bu eğilmeye anlayış göstererek asıl utanca yumuşak bir tebessüm ve içtenlikle karşılık vereceği, tam manevi eşitliğin sağlandığı bir gerçekleşme, bir düzen hayali. Marazi ve uçuk. Ama belki hep göz önünde bir yerdeydi ve belki de yalnızca ona hazır olana görünebilecek bir şeydi mucize. Baskı arttıkça, herkesi daha bir şiddetle kavrıyor histeri. Talih bir güzellik yapabilirdi belki, ama bu da kötünün karşısında iyi olanı düşürüp rezil ettiğine sevinmesinden önceydi şimdi delicesine gaipten bir işaret bekleyenin.