Kürt Siyasetçi Muhsin Osman, Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla başlayan sürecin, tüm Kürt siyasi yapılarını kapsayan bir uzlaşıyla ilerlediğini, ulusal kongre çalışması niteliği taşıdığını ifade etti
Irak Parlamentosu eski üyesi Kürt siyasetçi Muhsin Osman, Ortadoğu’da yaşanan dönüşüm sürecine ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. Muhsin Osman, PKK’nin silahlı mücadeleyi sonlandırma kararının sadece örgütsel değil, aynı zamanda Kürt halkının siyasal geleceği açısından da tarihsel önemde ve eşikte olduğunun altını çizdi.
Bölge değişim sancısı yaşıyor
Muhsin Osman, kararın küresel sistemdeki değişen dinamiklerle ve bölgesel denklemlerin iyi okunmasıyla alındığını kaydederek, “Ortadoğu’da ortaya çıkan bu proje bugün başlamadı. Oğul Bush döneminde şekillenmeye başladı. Bu proje kapsamında birçok ülke değişim yaşadı ve yaşayacak. Bölgenin siyasi haritası yeniden çiziliyor. Irak, Lübnan, Afganistan ve Suriye’deki değişimler bunun parçası. Şu an bu değişimin sancısı yaşanıyor.
Bugün artık savaşlar daha çok yumuşak yöntemlerle, ekonomik baskılar ve ticari kısıtlamalarla yapılıyor. Silahlı güçlere karşı doğrudan değil, dolaylı yollarla müdahale ediliyor. Bu nedenle Ortadoğu’da risk oluşturan silahlı yapıların liderleri tasfiye edildi” dedi.
Artık yumuşak güç, siyaset ve diplomasi ön planda olacak
Bu süreçte PKK’nin silahlı mücadeleyi bırakma kararının oldukça önemli olduğunu belirten Muhsin Osman, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bu süreçte PKK’nin silahlı mücadeleyi sonlandırma kararı stratejik ve oldukça önemlidir. Sembolik silah yakma töreni sadece bir adım değil; politik olarak da çok şey ifade ediyor. Avrupa ülkeleri ve bazı diğer ülkeler Kürtlere açık destek veriyor. Diğer yandan da PKK’yi hâlâ terör listesinde tutuyorlardı.
Bu çelişkili durumu şimdi ortadan kaldıracak bir siyaset ortaya konuldu ve bu, yeni bir sürece işaret ediyor. Tüm dünya artık görüyor ki, Kürtler silaha aşık bir halk değil. Kürtler sadece kendi varlıklarını savunmak için silaha sarıldı.
Bu süreç gösterdi ki, silahlı mücadele ile bir yere varmak kolay değil. Artık yumuşak güç, siyaset ve diplomasi ön planda olacak.”
Kürt halkı üzerindeki algı değişiyor
Ortadoğu’da yaşanan ve yaşanacak bölgesel değişimlerin sadece Kürtlerle sınırlı olamayacağını savunan Muhsin Osman, şöyle devam etti:
“Bu değişim etkileri sadece Kürtlerle sınırlı değil. Şu anda siyasi ve radikal İslam, sadece Türkiye merkezlidir. Eğer Türkiye bu değişimi fark etmezse, kendisi de hedef olacak. Özellikle Devlet Bahçeli’nin açıklamaları, Türk devlet aklının bu dönüşümünün farkında olduğunu gösterdi. Bahçeli’nin ‘Türk ve Kürt kardeştir’ söylemi, aslında çok şeyin değiştiğini ortaya koyuyor. Bu, sadece iç politikaya değil, bölgesel dengelere de yansıyacak.
Kürt halkı üzerindeki algı değişiyor. Tarih boyunca Kürtlerin ne İsrail’e ne de başka bir devlete zarar verdiğine dair bir örnek vardır. Kürtler sekülerdir; radikal İslam ve diğer radikalizmlere karşı bölge halkları için bir güvencedir. DAİŞ gibi yapılara karşı savaşabilecek örgütlülüğe de sahiptirler. Bu yüzden Amerika ve Fransa gibi güçlerle ortaklıklar kurmaları şaşırtıcı değildir.”
Kürtlerin bölgedeki rolü
Ortadoğu’daki değişim sancılarının sonucu olarak, dört parçada da Kürdistan’a yönelik rahatsızlıkların olacağını ve bu olasılığın hep var olduğunu belirten Muhsin Osman şu ifadeleri kullandı:
“Özellikle Başûrê Kurdistan’daki maaş krizi ve diğer ekonomik problemler, aslında hukuki değil, siyasi bir sorundur. Bu değişimin yönelimleridir. Bağdat ve Hewlêr arasındaki sorunlara Türkiye de etki ediyor. Çünkü Türkiye dahil bazı devletler, Başûr’un istikrarlı olmasını istemiyor. Amaçları, Kürtlerin kendi kendini yöneten bir toplum olarak görülmemesi.
İşte bu istikrarsızlığı Avrupa’ya ve diğer güçlere, ‘Kürtler kendilerini yönetecek bir güçte değildir’ şeklinde sunmak istiyorlar.
Ama diğer yandan, Rojava’da ortaya çıkan model bu noktada çok önemli ve anlamlı bir alternatif olarak öne çıkıyor. Orada Aleviler, seküler Araplar, Dürziler dahil birçok inanç ve halk temsil ediliyor. Bugün birçok kesim, Kürtlerden yardım ve koruma talep ediyor. Bu da Kürtlerin bölgedeki rolünü yeniden tanımlıyor.”
Öcalan’ın kararı kolektif bir karardır
Muhsin Osman, PKK’nin silahlı mücadeleyi sonlandırma kararının yalnızca örgütsel bir süreç olarak değerlendirilemeyeceğini ve tüm Kürtleri yakından ilgilendiren bir karar olduğunu belirterek şu tespitlerde bulundu:
“Sayın Öcalan, bu karar öncesinde diaspora ve ülke içindeki tüm Kürt siyasal yapılarına mektup gönderdi, onların görüşlerini aldı. Bu, kolektif bir karardır. Sadece Qendîl’in değil, bütün Kürt dinamiklerinin ortaklaşmasıyla alındı, diyebiliriz. Bu karar, aynı zamanda bir tür ulusal kongre niteliğindedir
Kürtler tarih boyunca ikinci kez bu düzeyde ortaklaştı. İlki, DAİŞ saldırıları sırasında özellikle Kerkûk’te yaşanmıştı. İkincisi ise şimdi, PKK’nin silahlı mücadele yöntemini sonlandırma kararıyla yaşanıyor.
Bu, Kürtlerin ulusal mutabakatıdır. Ehmedê Xanî’nin Kürtlerin birleşmesi için duyduğu özlem, bugün gerçekleşmenin arifesindedir. Bir adım daha yaklaşıldı. Diplomasi, birlik ve ortak irade artık güçlü bir zemine kavuştu. Silahlı mücadele ne kadar uzun sürerse sürsün, sonu uzlaşı ve diyalog olacaktır.
Kürt diasporası ve diplomasisi güçlenmek zorundadır. Ermeni ve Yahudi halkları nasıl diaspora üzerinden devletleştiyse, Kürtler de birlik içinde aynı yolu yürüyebilir. Bu halkın iradesi Newroz alanlarında zaten açıkça görüldü. Siyasal öznelerin bu iradeye kulak vermesi gerekir. Gelecek, halkın bu ruhuyla şekillenecek.”
Kaynak: ANF