Türkiye’nin göç politikalarının uluslararası yükümlülüklerle çeliştiğini belirten Amed Barosu, ‘Mülteci hakları pazarlık konusu yapılmamalı, nefret söylemleri ve zorla geri gönderme uygulamalarına son verilmelidir’ dedi
Amed Barosu İnsan Hakları Merkezi Göç ve İltica Komisyonu, 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü dolayısıyla basın açıklaması yaptı. Komisyon Başkanı Ahmet Mulla Muhammed tarafından okunan açıklamada, dünya genelinde zorla yerinden edilen kişi sayısının 122,1 milyona ulaştığına dikkat çekildi.
Ahmet Mulla Muhammed, mültecilerin yalnızca birer istatistik olmadığını, her birinin insanlık onurunun sınandığı gerçek hikâyeler barındırdığını belirtti. Mülteci statüsünün, kişilerin uluslararası korumaya erişimini sağladığını vurgulayan Ahmet Mulla Muhammed, bu statünün 1951 tarihli Cenevre Sözleşmesi ve 1967 tarihli Protokol ile açık şekilde tanımlandığını hatırlattı.
‘Dayanışma yetersiz’
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) verilerine göre, dünya genelinde zorla yerinden edilmiş kişi sayısının 2025 itibarıyla 122,1 milyona ulaştığını aktaran Ahmet Mulla Muhammed, bu durumun yalnızca sınır ülkelerini değil, tüm insanlığı ilgilendiren bir sorumluluk olduğunu söyledi. Ahmet Mulla Muhammed, “Bu tablo, küresel dayanışma ve hukuki yükümlülükler konusunda daha fazla çaba gösterilmesi gerektiğini ortaya koyuyor” dedi.
‘Türkiye’nin göç politikalarına eleştiri’
Türkiye’deki göç verilerine de değinen Ahmet Mulla Muhammed, Göç İdaresi Başkanlığı’nın 2025 yılı ilk 6 ayı itibarıyla paylaştığı istatistiklere göre; ülkede 2 milyon 691 bin 160 Suriyelinin Geçici Koruma Statüsü altında yaşadığını, 9 bin 9 kişinin Uluslararası Koruma Statüsünde olduğunu ve 1 milyon 106 bin 188 kişinin de ikamet izni bulunduğunu belirtti. Yılın ilk 6 ayında yakalanan düzensiz göçmen sayısının ise 60 bin 956 olduğunu ifade etti. Ancak bağımsız raporların, Türkiye’de bulunan göçmen sayısının resmi verilerin çok üzerinde olduğunu gösterdiğini aktardı.
Türkiye’nin göç politikalarının Cenevre Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi gibi uluslararası yükümlülüklerle çeliştiğini savunan Ahmet Mulla Muhammed, “Göç meselesi siyasileştiriliyor, nefret söylemleri artıyor ve sığınmacılar sistematik olarak hedef gösteriliyor. Ekonomik kriz ve toplumsal sorunların faturası, mülteciler üzerinden çıkarılamaz” dedi.
GGM’lerin durumu
Mültecilerin barınma, sağlık, eğitim ve çalışma haklarına erişiminde ciddi sorunlar yaşandığını belirten Ahmet Mulla Muhammed, Geri Gönderme Merkezleri ve Geçici Barınma Alanlarındaki insani olmayan koşullara dikkat çekti. Ahmet Mulla Muhammed, Türkiye’den Suriye’ye geri dönenlerin sayısının hükümet açıklamalarında 273 bin olarak verildiğini ancak bağımsız araştırmaların bu sayının abartıldığını ve geri dönüşlerin tamamının gönüllü olmadığını ortaya koyduğunu söyledi.
Suriye’de kalıcı bir barış ortamının henüz sağlanmadığını vurgulayan Ahmet Mulla Muhammed, zorla geri göndermenin uluslararası hukuka ve “geri göndermeme” ilkesine aykırı olduğunu ifade etti.
‘Türkiye’ye göç yaşanabilir’
İran ve İsrail arasında süren çatışmalara da dikkat çeken Ahmet Mulla Muhammed, İran’dan Türkiye’ye yeni bir göç dalgası yaşanabileceğini belirtti. Ahmet Mulla Muhammed, bu olası hareketlilik için Türkiye ve uluslararası kuruluşların acil hazırlık yapması gerektiğini söyledi.
Amed Barosu Göç ve İltica Komisyonu, açıklamasının sonunda şu çağrıda bulundu:
- Mültecilerin insan onuruna yakışır yaşam koşullarına kavuşması sağlanmalıdır.
- Suriye, Filistin ve İran başta olmak üzere savaşların sonlandırılması için uluslararası kamuoyu harekete geçmelidir.
- Mülteci hakları pazarlık konusu yapılmamalı, nefret söylemleri ve zorla geri gönderme uygulamalarına son verilmelidir.
Baro, detaylı raporun internet sitelerinde yayınlandığını duyurdu.
AMED