Mülteciler üzerine çalışan Nur Elçik, devletin ve toplumun istemediği bu insanların sıkışmış bir vaziyette giderek sessizleştiğini vurguladı. Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği Başkanı Doğan ise kayıp mülteci çocuklara dikkat çekti
Yadigar Aygün/İstanbul
Suriye iç savaşının başladığı 2011 yılından bu yana milyonlarca insan zorla yerinden edildi. Yurtlarından olup Türkiye’ye gelen mültecilerin yaşam koşulları ise olabildiğince zorlaştı. Türkiye’de giderek artan nefret ve ayrımcılık ile birlikte yaşanan ekonomik kriz ve işsizlik gibi pek çok sorunun sorumlusu mülteciler olarak görülüyor. Mültecilerin giderek zorlaşan yaşam koşullarını mülteciler üzerine çalışan Nur Elçik ve Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği Başkanı İkram Doğan ile konuştuk. Yuva Derneği’nde mülteciler üzerine çalışan Nur Elçik, savaşlarda en dezavantajlı grupların çocuklar, kadınlar ve yaşlılar olduğunu söyledi. Savaşların yıkıcı etkileri olduğunu dile getiren Elçik, mültecilerin yaşam koşullarının giderek ağırlaştığına dikkat çekti ve ekledi: “Kadınlar ve çocuklar cinsel istismara, tecavüze maruz bırakılıyor. Kadınlar cinsel istismar vakalarında suç duyurusunda bulunduklarında polislerin olayı kapatmaya yönelik davranışları oluyor. Bu sebeplerden kadınlar şikayetçi olmuyor. Suriyeli kadınlar ikinci eş olarak alınıyor. Kadınların rızası bile alınmadan evleniyorlar. Türkiyeli kadınlar da mağdur ediliyor. İşyerlerinde mülteci kadınlar cinsel taciz ve istismara maruz bırakılıyor. Toplumsal cinsiyet eşitliği yok. Kadınlara daha az istihdam sağlanıyor. Mültecilerin çocuklarından beklentileri var. Mülteci yardımları çocuklar üzerinden yapıldığı için anne üzerindeki çocuk yapma baskısını artırıyor. Aile için çocuk bir gelir kapısı oluyor.”
‘Suriyeliler zorla gönderiliyor’
İstanbul Valiliği’nin kentteki kayıtlı Suriyelileri, Suriyelilerin olmadığı bölgelere yollayarak yalnızlaştırmaya çalıştığını belirten Elçik, “İstanbul’da kalmak isteyen Suriyelilerin şirketi olması lazım. Şirket varsa kalabiliyorsun. Hali hazırda İstanbul’da çalışanların çoğu kayıtsız işçi. İşverenler korktuğu için ‘Git çalışma izni al, alamıyorsan ben seni çıkaracağım’ diyor. Yeni izin de alınamıyor. Yasa dışı şekilde kimlik verenler arttı. Bulundukları yerel toplum mültecileri istemiyor. Devlet onları istemiyor mülteciler sıkışmış durumda. Mülteciler, giderek sessizleşiyor” değerlendirmesi yaptı.
‘Yaşlıların ölmesi bekleniyor’
Elçik, savaşın dezavantajlı gruplarından olan yaşlılara yönelik politikaların ve çalışmaların olmadığını vurguladı. Savaştan etkilenen yaşlıların hayatta katılmasına dair çalışmaların olmadığını söyleyen Elçik, yaşlıların ölmeyi bekleyen kişiler olarak görüldüğünü kaydetti. Elçik, çözülmeyi bekleyen bu sorun hakkında şöyle dedi: “Yaşlılık ile ilgili aktivizm çalışmaları yok. Dolaysıyla yaşlılar Aile Sosyal Çalışmalar Bakanlığı’nın hizmetlerine bırakılmış durumda. Orada da yaşlılara ölmeyi bekleyen kişiler muamelesi yapılıyor. Yaşlıların hayata katılmalarına dair bir çalışma yok. STK’ların da gündeminde de yok. Mülteci sorunların çözümleri o kadar maliyet üzerine odaklanmış durumda ki yaşlı bakımı maliyetli olduğu için tercih edilmeyen bir alan.”
‘Çocuklar suç örgütlerinin elinde’
Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği Başkanı İkram Doğan da savaştan en çok çocukların ve kadınların etkilendiğini belirtti. Savaşın yarattığı travmaların uzun yıllar sonra bile geçmediğini vurgulayan Doğan, çocukların savaşa ve şiddete tanık olduğuna işaret etti. Doğan, mülteci çocukların yaşadığı zorlukları şöyle özetledi: “Çocukların bir kısmı ailelerini, akrabalarını kaybediyor. Göç yollarında başına gelmeyenler kalmıyor. En basitinden göç yolunda suya bile ulaşamıyorlar. Tek başına yaşayan çocuklar var. Ailelerini kaybeden çocuklar farklı suç örgütlerinin eline düşüyor. Avrupa’da 10 bin civarında çocuğun kaybolduğu söyleniyor. Türkiye’de kaybolan çocukların sayıları ise daha fazla. Kaybolan çocukların akıbeti ise bilinmiyor. Aileleri bile olsa çocuklar her türlü istismara ve ihmale açık bir şekilde yaşıyor. Sokaklarda çalıştırıyorlar, dilendiriliyor, ucuz iş gücü olarak görülüyor.”