Uzun yıllardır sanayi ve evsel atıkların deşarj edildiği Marmara Denizi artık nefes alamıyor. Hükümetin eylem planları laftan öteye geçmezken, deniz adeta örümcek ağına dönmüş durumda
Marmara Denizi’nde ilk kez 2007 yılının Eylül ayında İzmit Körfezi’nde ve Büyükada’da ortaya çıkan müsilaj 2021 Nisan, Mayıs ve Haziran ayında tüm Marmara da ortaya çıkan müsilajı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, 22 maddeden oluşan “Marmara Denizi Eylem Planı”nı 06 Haziran 2021’de ilan etmiş ve 7 Temmuz itibariyle müsilajın tamamen temizlediğini iddia etmişti. 13 Haziran 2021 tarihinde 2021/10 sayılı genelge ile Marmara Denizi Eylem Planı Koordinasyon Kurulu kuruldu. Bakanlık 2024 yılı ilk yarısı itibarıyla 134 alt faaliyetten 108’inin tamamlandığını ve 26’sı için çalışmaların devam ettiğini bildirdi.
Bakanlık ceza kesmekle meşgul
Bakanlığın iddialarının bir karşılığı olmadığı, Bakanlık müsilaj görülen belediyelere yüklü cezalar kesmek dışında hiçbir işlem yapmadığı ortaya çıkmış durumda. İzmir’de ortaya çıkan müsilajla ilgili İzmir B. Belediyesi’ne milyonlarca ceza kesen Bakanlık belediyenin kirliliğe neden olan ancak yetkisi dışında kalan alanlar için yetki istemesine ise izin vermezken, bir ceza da Balıkesir B. Belediyesi’ne kesildi. Sorumluluğunun üstünü örtmeye çalıştığı izlenen Bakanlığın giriştiği eylem planı hayat bulmazken tek yaptığı ise ceza kesmekten ibaret olduğu izlenmekte. Diğer yandan bakanlığın Ergene Nehri’nin akış yönünü Marmara’ya kaydırması ise müsilajın başlıca nedenleri arasında yer almakta.
45 günden her yeri sardı
Geçtiğimiz günlerde, Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sarı, yüzeyden itibaren 30 metre derinliğe kadar Marmara Denizi’ni kaplayan müsilajın bir taraftan dibe çökerek pinalar ve süngerler gibi canlılarla birlikte deniz çayırlarını etkilerken bir taraftan da yüzeye çıkmaya başladığını söyledi. Prof. Dr. Mustafa Sarı, müsilajın ekim ayı sonunda Erdek Körfezi’nde başladıktan sonra yaklaşık 45 günde İzmit Körfezi’ne ulaşarak güneyden kuzeye Marmara Denizi’ni adeta örümcek ağı gibi sardığını kaydetti.
Canlı yaşam tehdit altında
Sarı, “Üzerleri müsilajla battaniye gibi örtülmeye başlanan canlılar nefes almakta ve beslenmekte zorluk yaşıyor. Müsilajla kaplanan deniz çayırları fotosentez yapamadıkları için tehlike altında. 2021 yılında yaşanan müsilaj esnasında kıyıdan 30 metre derinliğe kadar Marmara Denizi kıyısal alanındaki bütün sünger toplulukları öldü. Eğer acilen tedbir alınmazsa 1 saatte 6 litre deniz suyunu filtre eden pinalar, 1 metrekaresi günlük 10 litreden fazla oksijen üreten deniz çayırları, dipte sabit yaşayan süngerler, mercanlar ve daha sayamadığımız yüzlerce canlı tehdit altındadır” diye belirtti.
Müsliaj daha sık yaşanacak
Prof. Dr. Sarı, müsilajın şimdiden yüzeye çıkmaya başlaması, suların ısınmasıyla yüzeye çıkma olasılığının arttığının altını çizerek, önlem alınmadığı takdirde zor bir ilkbahar ve yaz mevsiminin beklediğini vurguladı. Sarı, “Çalışmayan atık arıtma tesisleri bir an önce çalıştırılmalıdır. Belediyeler, ön arıtmadan sonra atıkları derin deşarjla denize boca etmeyi acilen durdurmalıdır. Denizin kirlilik yükünü azaltmak için akarsuların zehir kanalına dönüşmesine neden olan sanayi atıkları engellenmelidir. Mevcut şartlar değişmediği sürece müsilajın daha sık ve yoğun bir şekilde ortaya çıkacağı ön görülmektedir” dedi.
Ege Denizi’ne ulaştı
Ege Denizi’nde de yaşanmaya başlayan müsilaj oluşumu deniz ekosisteminin büyük bir değişim geçirmeye başladığını ortaya koyarken deniz ekosistemi için büyük tehdit ortaya çıkmış durumda. Ege Denizi ile Marmara Denizi’nin buluştuğu Çanakkale Boğazı’nın Ege çıkışına kadar sardığı müsilaj denizlerdeki kirliliği gösterirken, derin atık deşarjlarına hemen son verilmesi ve arıtma tesislerinin olmadığı yerlere derhal arıtma tesisi kurulması, Ergene ve Nilüfer nehirlerine atık salınmasına son verilmesi ve arıtma tesislerinin sıkı denetime alınıp çalıştırılması gerekmekte.
EKOLOJİ SERVİSİ