KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu, DEM Parti İmralı Heyeti’nin Abdullah Öcalan ile yaptığı son görüşme ve iktidarın sürece yaklaşımına dair açıklamalarda bulundu. Abdullah Öcalan’ın baş müzakereci olduğunu belirten Karasu, ‘Demokratik çevrelerle görüşmesi lazım. Aydınlarla, gazetecilerle görüşmesi lazım. Siyasilerle görüşmesi lazım’ dedi
KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu, Medya Haber TV’de yayınlanan özel programda Kadir Hürdoğan’ın sorularını yanıtladı. Karasu, DEM Parti İmralı Heyeti’nin Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile 28 Ağustos’ta yapılan görüşme, iktidarın Barış ve Demokratik Toplum sürecine yaklaşımı, Meclis Komisyonu’nun çalışmalarına dair önemli değerlendirmelerde bulundu.
‘Önder Apo baş müzakerecidir’
Mustafa Karasu, Abdullah Öcalan ile 28 Ağustos’ta yapılan görüşmenin gecikmeli bir görüşme olduğunu belirterek, “Görüşmenin bu kadar gecikmesi tabii ki AKP iktidarının yaklaşımını ortaya koyuyor. Böyle çok önemli konuda, işte Önderlik Barış Ve Demokratik Toplum çağrısı yaptı. Türkiye’nin demokratikleşmesi ve Kürt sorununun çözümü konusunda çok önemli adımlar attı. Hiç kimsenin beklemediği adımlar attı. Bu Türkiye’de demokratikleşme ve Kürt sorunu çözümü açısından bir umut yarattı. Böyle bir ortamda görüşmelerin bu düzeyde gecikmesi, tabii ki kabul edilemez bir durumdur. Çünkü Önder Apo baş müzakerecidir. Kürt halkının önderidir. Kürt sorununun muhatabıdır. Türkiye’nin demokratikleşmesinin muhatabı da Önder Apo’dur. Çünkü demokratikleşmeme, Kürt sorununun çözümsüzlüğünden kaynaklanıyor. Bu bakımdan Türkiye’nin demokratikleşmesi konusu da bizzat Önder Apo’nun muhataplığıyla, O’nun mücadelesiyle, O’nun devletle yapacağı müzakereyle gerçekleşecek bir konudur. Kuşkusuz demokrasi mücadelesi onlarca yıldır veriliyor. Onun yarattığı birikim var. Kürt halkının özgürlük mücadelesi yüzyıldır veriliyor. Bunun yarattığı birikim var. Önder Apo, tüm bu birikimlere dayanarak, Türkiye’nin demokratikleşmesi ve Kürt sorununun çözümünü yaratmak istiyor” şeklinde konuştu.
‘Aydınlarla, gazetecilerle, siyasilerle görüşmesi lazım’
Kürt sorununun çözümünün Türkiye’nin en önemli konusu olduğunu vurgulayan Karasu, “Böyle önemli bir konuda, Türkiye’nin en temel sorunları konusunda böyle bir baş aktör varken, müzakereci varken, büyük bir rol oynaması gereken Önder Apo gerçeği ortadayken, bu görüşmenin geciktirilmesi sürece ciddi yaklaşmamanın bir ifadesidir. Biz bunu böyle anlıyoruz. Kürt sorununun çözümünde Önder Apo’nun tutumu, Türkiye’nin demokratikleşmesi konusunda Önder Apo’nun tutumu, yine Türkiye’nin diğer sorunları konusunda Önder Apo’nun tutumu, söyledikleri çok çok önemlidir. Bu yönüyle bırakalım bir ayı, 15 günü, Önder Apo’nun sürekli çeşitli kesimlerle görüşmesi lazım. Demokratik çevrelerle görüşmesi lazım. Aydınlarla, gazetecilerle görüşmesi lazım. Siyasilerle görüşmesi lazım. Ve bu görüşmeler yoluyla Türkiye’nin demokratikleşmesinde en doğru yol nasıldır, hangi adımlar atılmalıdır, bunlar ortaya çıkar. Çünkü tartışmalar, görüşmeler sürecin olgunlaşmasını, sürecin sonuca götürülmesi konusunda hangi adımların, hangi yöntemlerle atılması gerektiğini ortaya koyar. Bu da Barış ve Demokratik Toplum sürecinin gelişmesini sağlar. Bu yönüyle eğer gerçekten devlet, AKP-MHP iktidarı Kürt sorununda çözüm istiyorsa, o zaman bu görüşmelerin böyle uzun süreye yayılmaması gerekiyor. Uzun süreye yayılması aslında soruna ciddi yaklaşmamadır. Türkiye’nin bu kadar sorunu varken, Ortadoğu’da sorunlar bu kadar ağırlaşmışken böyle dönemlerde temponun, tarzın yüksek olması gerekiyor. Zamanında hızlı adımların atılması gerekiyor” dedi.
‘Sorunlar zamanda çözülmezse tıkanabilir’
Karasu, iktidarın bu tutumunun süreci olumsuz etkilediğini ifade ederek, “Eğer böyle yapılmıyorsa, o zaman demek ki süreç doğru anlaşılmıyor, doğru yaklaşılmıyor ya da işte bir oyalama yapılıyor, zamana yayılıyor. Zamana yayılan her şeyin de riskli olacağı açıktır. Zamanın ne getireceği belli değildir. Sorunlar zamanda çözülmezse o sorunlar tıkanabilir, çürüyebilir, farklı mecralara evirilebilir. Bu yönüyle sorunların çözümünü zamanında erkenden yapmak, bunun için de görüşmeleri hızlandırmak, özellikle Önder Apo’nun rol oynamasını hızlandırmak çok çok önemlidir. Bundan sonraki süreçte gerçekten sürece nasıl yaklaşılacağı, sürece ne kadar ciddi yaklaşıp yaklaşmadığının ölçüsü de Önder Apo’ya yaklaşım olacaktır. Önder Apo’nun sıklıkla görüşülüp görüştürülmeyeceğine bağlı olacaktır. Yine tabii ki en önemlisi de Önder Apo’nun koşullarının özgür ve çalışılabilir hale getirilmesi ve tabii özgürlüğünün gündemleşmesi ve somutlaştırılmasıyla mümkün olabilir. Biz bu nedenle süreci yakından takip ediyoruz” ifadelerini kullandı.
‘Önder Apo ne aldanır ne de aldatır’
Abdullah Öcalan’ın son görüşmede yaptığı değerlendirmelere değinen Mustafa Karasu, şunları söyledi:
“Şimdi, Önder Apo’yla görüşme oldu, görüşme kısmen yansıdı. İşte T24’e de yansıdı. Yine Pervin Buldan, görüşme konusunda televizyonda bazı değerlendirmeler, bilgiler verdi. Gerçekten de bu görüşmede Önder Apo çok önemli değerlendirme yapmış, tutumlar ortaya koymuş. Bir nevi aslında sürecin yönünün nasıl olacağını, olması gerektiğini belirtmiş. Önder Apo açıkça, bu sürecin oyalanmadan, oyalamaya mahal vermeden ciddi biçimde ele alınması gerektiğini vurgulamış. Biz her zaman vurguluyoruz, Önder Apo da kendi rolünü vurgulamış. Kendi rolünün öyle sıradan bir rol olmadığını vurgulamış. Evet, sıradan bir rol değil, baş müzakereci. 50 yıllık savaşın bitirilmesinde rol oynayan bir önderlik, yüzyıllık işte Kürt sorununun çözümü için inisiyatif alan, rol oynayan bir önderlik. Bu yönüyle böyle yaklaşılması gerekir. Herhangi bir sıradan kişi değil ki. Önder Apo bir aktördür. Bu yönüyle Önder Apo’ya devletin doğru yaklaşması gerekir. Yetkililerin doğru yaklaşması gerekir. Biz daha önce de defalarca söyledik: Önder Apo ne aldanır ne de aldatır. Önder Apo’yu aldatmak mümkün değildir. Önder Apo aldanmaz. Bu yönüyle işte Önder Apo’yla görüşecek, oyalayacaklar, zamana yayacaklar, kendilerine göre bir gündem belirleyecekler, bir planlama yapacaklar, ona göre bu süreci götürecekler. Bu kendini kandırmaktır. Bu, sürece karşı gayri ciddi yaklaşımdır.”
Bahçeli’nin sözlerini hatırlattı: Verilen sözlerin uygulanması lazım
Karasu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 22 Ekim 2024 tarihli sözlerini hatırlatarak, “Devlet Bahçeli açıklama yaptı. Gelsin Meclis’te örgütü feshetsin dedi ve umut hakkı uygulansın dedi. Böyle dedi. Bu aslında bir taahhüttür. Bu hükümetin taahhüdüdür. O sadece Devlet Bahçeli’nin görüşü değildi. Devlet Bahçeli’yle Erdoğan görüştü, ortak kararla bu adım atıldı. O zaman Önder Apo’nun meclise gidip konuşması lazım. Hatta siyaset yapsın dedi, gelsin DEM Parti sıralarında. Umut hakkı uygulansın dedi. Şimdi bunların yapılmaması, o zaman verilen sözlerin ne anlamı var yani? Niye bu sözler veriliyor? Umut hakkının uygulanması lazım. Önder Apo’nun serbest çalışır koşullara kavuşması lazım. Gazetecilerle görüşmesi lazım, aydınlarla görüşmesi lazım, siyasilerle görüşmesi lazım, heyetlerle sık sık görüşmesi lazım. Şimdi bu nedenle Önder Apo, böyle gecikmeyi doğru bulmuyor. Anlamsız buluyor. Bu gecikmenin, bu sürece, kendisine bir yanlış yaklaşım olduğunu düşünüyor. Bu bakımdan şu açıktır; biz de söylüyoruz, Önder Apo’ya yaklaşımınız ne olacak? Doğru yaklaşacak mısınız? Baş müzakereci olarak görecek misiniz? Sorunların çözümünde temel aktör görecek misiniz, yoksa kendinize göre bir planlama yapıp, bir kullanma, bir oyalama mı yapacaksınız?” diye sordu.
Demokratik entegrasyon
Karasu, devlet ve iktidarın Abdullah Öcalan’a doğru yaklaşması gerektiğini vurgulayarak, “Devletin veyahut yetkililerin kendine gelmesi gerekir. Bu hareket 50 yıldır mücadele ediyor, tecrübesi var. Önderliğin büyük bir siyasi tecrübesi var, deneyimi var, sezgileri var. Bu bakımdan doğru yaklaşılması gerekir. Doğru yaklaşılmazsa en büyük zararı Türk devleti görür. Önder Apo bu sorunu çözmek istiyor. İşte barış, demokratik toplum, entegrasyon. Entegrasyon derken demokratik entegrasyon, cumhuriyetle birleşme, bütünleşme. Ama nasıl? Demokratik temelde. Kürt halkının varlığının, kimliğinin kabul edilerek bütünleşmesi gerekir. Öyle anlaşılması gerekir. Yoksa Kürtler üzerinde asimilasyon, soykırım politikaları devam edecek. O zaman ne bir entegrasyon olur ne bütünleşme olur ne de bu süreç ilerler. Bu yönüyle Önderlik temel barış, demokratik toplum, entegrasyon. Barış olacak, demokratik toplum olacak, yani Kürtler özgürce örgütlenecek, kendini ifade edecek, irade sahibi olacak. İşte kendi hakları kabul edilecek. Kimliği, kültürü kabul edilecek. Öz yönetimi, iradesi kabul edilecek, işte belediyelere bilmem ne atanıyor. Belediyelere bile tahammül edilmiyor. İşte demokratik toplum bunların gerçekleşmesi temelinde olacak. Ondan sonra entegrasyon. Entegrasyon öyle olur. Yoksa entegrasyon, bunlar barış olmayacak, demokratik toplum olmayacak ama entegrasyon olacak. Bu entegrasyon değildir. O asimilasyonun, soykırımın devamı olur. Bu yönüyle de gerçekten doğru yaklaşılması gerekir” diye konuştu.
Kaynak: MA