Abdullah Öcalan’ın rolünü oynaması için özgürlük koşullarının sağlanması gerektiğini belirten İHD Amed Şube Sekreteri Ömer Saman, ‘Mutlak tecridin mutlak özgürlüğe dönüştürülmesi lazım’ dedi
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan, 28 Aralık’ta İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde PKK Lideri Abdullah Öcalan ile bir görüşme gerçekleştirdi. Görüşme sonrası Abdullah Öcalan’ın Kürt sorunun demokratik çözümüne dair 7 maddelik deklarasyonu kamuoyuyla paylaşıldı. Meclis’te temsili bulunan parti başkanlarıyla görüşen heyetin önümüzdeki günlerde yeniden İmralı’ya gitmesi bekleniyor. İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şube Sekreteri Ömer Saman, yaşanan gelişmeleri ve İmralı’dan gelen mesajları değerlendirdi.
Meclisin önemi
Abdullah Öcalan’ın çözüm noktasında geçmişten günümüze hep aynı noktada olduğunu söyleyen Ömer Saman, bunun insan hakları savunucuları açısından umut verici olduğunu belirtti. 7 maddelik mesajın temkinli, sağduyulu bir aklın dışa vurumu olduğunu dile getiren Ömer Saman, “Bu maddelerin içeriğine baktığımız zaman; tarihsel arka planın iyi çizilmesi, insanların bu meseleye daha derinlikli yaklaşmasını sağladı. İkincisi, bu meselenin Meclis çatısı altında çözülmesi talebi, Türkiye’deki temsili demokrasinin en önemli mecrası olan Meclis’in ne kadar hayati önem taşıdığını gösterir. Önceki dönemde de benzer söylemler vardı. Anayasal güvencenin sağlanması, Meclis’teki güçlü mekanizmalarla bu sürecin denetlenmesi, desteklenmesi ve belki de yürütücüsü olması önemlidir. Mesajlar bu meselenin, çözümde toplumsallaşmasının ne kadar hayati olduğuna dair bize çok fazla işaret veriyor” dedi.
‘İyi niyet beyanları uygulanmalı’
“Barışı besleyecek en temel dinamizm tarafların iyi niyet beyanları ve uygulamalarıdır” diyen Ömer Saman, “O yüzden Bahçeli’nin çok yüksek perdeden başlattığı umut hakkı ve siyasete dahil olmasına dair tecridi de ortadan kaldıran söylemi, toplum tarafından sahiplenildi. İktidara düşen; Öcalan’ın rolünü oynaması için özgürlük koşullarının sağlanmasıdır. Mutlak tecridin mutlak özgürlüğe dönüştürülmesidir. Tecridin ortadan kaldırılması ve hızlı bir şekilde daha özgürlükçü bir ortamın yaratılması önemli. Şunu unutmamak gerekiyor, sonuçta her mesele aynı zamanda siyasetin kendine oy devşirdiği bir siyasal alan. Burada siyasal güç gösterilerine daha önce de çok tanık olduk. Yine çok tanık olacağız. Meseleyi taviz üzerinden tanımlamak siyaset için bir oy kaybıdır. O yüzden sürekli siyasal pragmatizmden uzaklaşmak gerekiyor” şeklinde konuştu.
‘Toplumun adalet beklentisi var’
Saman, şunları söyledi: “Kürdistan 90’lı yıllardan bugüne çok ağır insan hakları ihlallerinin yaşandığı bir coğrafyadır. Geçmişle yüzleşme, hakikatin açığa çıkması ve onarıcı adalet meselesinde toplumun büyük beklentileri var. İHD olarak da bu beklentilere cevap olmakla ilgili mükellefiyetimiz var. Müzakere süreçlerinde denetleyen, destekleyen bir yerden toplumu hazırlayan ve siyaseti besleyen bir pozisyona ihtiyaç var. Bu nedenle sivil toplum örgütlerine büyük sorumluluklar düşüyor. Masanın devrilmesi noktasında siyasetçilerin ‘hoyratça’ söylemelerine karşı halkın barış umudunu sürekli gündemde tutulmalıdır. Toplumun tüm kesimlerinin hazırlanması ve sürece dahil edilmesi, diyalog ve müzakerede hayati bir önem taşıyor. Bu noktada İHD olarak çok güçlü bir hafızaya sahibiz. Kayıp mücadelesi, işkence, cezaevleri ile ilgili bir hafızamız var. Bu hafızayı sürekli veri olarak taraflarla paylaşmak, aynı zamanda toplumla olan bağımız üzerinden bileşeni olduğumuz sivil toplum örgütleri ve platformlarda da sürekli barışın sesini dile getirmekle ilgili bir sorumluluğumuz var.”
Haber: Rukiye Adıgüzel / MA