Rohingya Kurtuluş Ordusu’nun karakollara baskınını bahane eden Myanmar’ın etnik temizlik politikası Lahey’de yargılanıyor. Ancak benzerini yapan Ortadoğu liderleri ise hala kırmızı halılarla karşılanıyor
Dünyaya yön veren ülkelerin çifte standardı devam ediyor. Uluslararası Ceza mahkemesi (UCM) ve Uluslararası Adalet Divanı sadece belli bölgelerdeki savaş suçlarıyla, etnik temizlik suçlarıyla ve insanlık suçlarıyla ilgileniyor. Ortadoğu halklarına karşı tehcir, katliam, soykırım yapan ülkelerin ve liderleri ise küresel devletler ve NATO’nun etkili ülkeleri ve NATO tarafından asker-siyasi-ekonomik ilişkiler nedeniyle kollanıyor. UCM’nin Darfur gibi yerlerde soykırım yapan Sudan darbeci diktatörü Ömer Beşir hakkında 2009 ve 2010 yıllarında çıkarılmış iki tutuklama emri verirken; Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi, Sırp General Ratko Mladiç, Sırp Liderler Slobodan Miloşeviç ve Radovan Karaciç’i Boşnaklara soykırımdan yargılarken Ortadoğu’da katliam yapan, soykırım gerçekleştiren, tehcir yapan, sınır ötesi operasyonlar yapan ülkeler ve liderler zirvelerde, saraylarda ağırlanıyor.
Gambiya başvurdu
En son 2 milyon 300 bin nüfuslu Batı Afrika ülkesi Gambiya’yı 22 Temmuz 1994’te askeri darbe ile ele geçiripOcak 2017’de Ekvator Ginesi’ne kaçana kadar 22 yıl baskıyla, insan hakları ihlalleriyle, şatafatlı kişisel harcamalarla yöneten, 50 milyon dolar çaldığı kaydedilen, tecavüzle suçlanan Cumhurbaşkanı Yahya Jammeh, Aralık 2015’te ülkesinin bir İslam Cumhuriyeti’ne dönüştürüldüğünü ilan etmişti. Gambiya’nın yeni yönetimi İslam İşbirliği Teşkilatı adına da 11 Kasım 2019’da Uluslararası Adalet Divanı’na (UAD) müracaat ederek “Arakanlı Müslümanlara yönelik soykırımın soruşturulması”nı talep edilmişti. Ve Davanın ilk duruşması, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nde Birleşmiş Milletler’in en yüksek yargı mercii konumundaki Uluslararası Adalet Divanı’nda görülmeye başladı. Nobel Barış Ödülü sahibi Myanmar Dışişleri Bakanı ve Devlet Başkanlığından Sorumlu Devlet Bakanı Aung San Suu Kyi (Aung San Suu Çii), bu hafta Rakhine (Arakan) Müslümanlarına saldırılar nedeniyle Hollanda’nın Lahey kentindeki Uluslararası Adalet Divanı’nın karşısına çıktı.
Raporları reddetti
Raporları reddederek, şiddetin nedeninin “ayrılıkçı grupların ayaklanmasının yol açtığı çatışma” olduğunu ileri süren Aung San Suu Kyi, savunmasında “Ordunun orantısız güç kullandığı ihtimal dışı değil. Ancak bu soykırımın hedeflendiğini kanıtlamaz” dedi. Rohingyaların yaşadığı Rakhine (Arakan) eyaletinde yaşanan sorunların yüzyıllarca önce başladığını kaydeden Aung San Suu Kyi, operasyonlar yapan devlet liderlerinin klasik söylemlerini tekrarlayarak Myanmar ordusunun silahlı Rohingyaların saldırılarına karşılık verdiğini iddia etti. ssociated Press haber ajansına konuşan Arakan Rohingya Barış ve İnsan Hakları Derneği Başkanı Muhammed Muhibullah, “(Myanmar’ın) soykırım olmadığı iddiasına karşı dünya delillerle hükmünü verecek. Hırsız hiçbir zaman hırsız olduğunu kabul etmez ancak adalet kanıtla tesis edilebilir” dedi. Myanmar ordusu mensuplarının savaş suçu işlemiş olması halinde, yargılanacaklarını söyleyen Aung San Suu Kyi, ancak söz konusu olabilecek suçların 1948 tarihli Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi kapsamında değerlendirilemeyeceğini söyledi. Myanmar ordusu cuntasının 15 yıl boyunca ev hapsinde tuttuğu Aung San Suu Kyi1991’de Nobel Barış Ödülü’ne layık görülmüştü.
Genelkurmay başkanına yaptırım
ABD Hazine Bakanlığı, Global Magnitsky Yasası kapsamında aralarında Myanmar Genelkurmay Başkanı Min Aung Hlaing’in de olduğu 4 üst düzey askeri yetkiliyi Arakan eyaletindeki insan hakları ihlalleri nedeniyle yaptırım listesine aldığını açıkladı.
Bahane ARSA
Myanmar (eski adı Burma ve Birmanya) yönetimi, silahlı örgüt Arakan Rohingya Kurtuluş Ordusu’nun (Arakan Rohingya Salvation Army -ARSA) 25 Ağustos 2017’de karakollara baskınlarını gerekçe göstererek köyleri yakıp yıkmış, sivilleri Bangladeş gibi yerlere tehcir etmişti. Yüzlerce köy yerle bir edilmişti. Devletin etnik temizlik operasyonları için bahane ettiği ARSA “meşru müdafaa ilkesi doğrultusunda” mücadele ettiğini, “devlet zulmüne karşı savunma, kurtarma ve korumayı” esas aldığını vurguluyor
DIŞ HABERLER