• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
22 Haziran 2025 Pazar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Hicri İzgören

Nefret ve şiddeti besleyen dil

29 Temmuz 2021 Perşembe - 13:29
Kategori: Hicri İzgören, Yazarlar

Kin ve nefret kültürüyle eğitilip yetiştirildi bu ülkede insanlar. Siyaset erbabının kışkırtıcı, ayrımcı ve önyargılı dili de eklenince, Türkiye’de zaten öteden beri var olan düşmanca algı ve tutumlar giderek büyüyen bir soruna dönüştü.

Kutuplaştırma ve ötekileştirme bir tür politika haline getirildi ve tavandan tabana yayılarak tehlikeli bir hal aldı. Günümüzde yaşanan nefret suçlarının çoğu bu kutuplaştırma, ötekileştirme ve ayrıştırma politikalarından kaynaklanmaktadır. Yıllardır kullanılan bu yöntem giderek tehdit, baskı ve öldürme noktasına kadar getirildi. Bu tehdidin okları artık kendinden olmayanı, kendi gibi düşünmeyeni hedef almış durumda.

Siyasetin körüklediği hırçın ve şiddet yüklü söylem, toplasanız birkaç cümleyi geçmeyen bildik hamasi ezberler ve alabildiğine hoyrat bir düşmanlık dili toplumu zehirlemeye devam ediyor. Hedef gösteriliyor, yetmedi, saldırganlar korunuyor.

***

Sosyal ve siyasal sorunlara yaklaşım tarzımız ve onları çözümlemek için kullandığımız dil mahalle kavgası gibi. Politik söylem artık çatışmacı dilin bir parçası haline gelmiş durumda.

Bu konuda medyanın sicili de bir hayli bozuk. Çarpıtılmış haberlerle nefret söylemi kullanmadan siyasi bir argüman oluşturmak ya da bir haber yapmak bu ülkede neredeyse mümkün olmadı.

Oysa kanunlar; ırk, etnik köken, cinsiyet, din gibi birtakım sebeplere dayanarak, kişilere karşı uygun olmayan, farklı davranışlarda bulunulmasını, her türden ayrımcılığı yasaklıyor.

Avrupa Konseyi tarafından da karar altına alınmış nefret söylemi, ”Irkçı nefreti, yabancı düşmanlığını, antisemitizm veya hoşgörüsüzlükle ifade edilen saldırgan milliyetçilik, ırkçılık, ayrımcılık, azınlıklara, göçmenlere ve göçmen kökenli insanlara düşmanlık da dahil olmak üzere hoşgörüsüzlüğe dayalı diğer nefret biçimlerini yayan, teşvik eden, savunan ya da haklı gösteren her türlü ifade biçimidir” şeklinde tanımlanmıştır.

TCK 122. maddesinde ırk, devlet, milliyet, renk, cinsiyet, engellilik, siyasi düşünce, felsefi inanç, din veya mezhep farklılığından kaynaklanan nefrete dayalı ayrımcılığı suç saymıştır. Hiçbir şey insan hayatından daha değerli olamaz. İnsan hayatını temel almayan, yaşamı siyasetin merkezine koymayan hiçbir bakış açısı adaletli olamaz. Bu her kesim, her toplum için geçerlidir. Hakkaniyet dediğimiz şey biraz da hayatın sağlamasını yapma cesareti ve erdemidir. İktidarın böyle bir derdinin olmadığı ortada. Harold J. Laskı’nin deyişiyle, “Başkalarının acılarını küçümserler çünkü bu acıların deneyimine sahip değillerdir ve kendilerine güvenmek için kendi erdemlerini abartırlar. Tarihi çarpıtırlar ve bunun vatanseverlik olduğunu söylerler; haklı istekleri bastırırlar, düzeni ve yasayı koruduklarını söylerler. Hukukun işlemediği, adaletin hüküm sürmediği toplum dengesizleşmiştir.”

Yaşanan onca acı göstermiştir ki, her türden şiddet ve baskı çözüm getirmiyor, tam tersine şiddet şiddeti, öfke öfkeyi besliyor. Bu durum acı kayıplara yol açtığı gibi ruhsal fay hatlarında kırılmalara, giderek onarılması zor gediklerin açılmasına da neden oluyor. Böyle bir yöntem sadece can almakla kalmıyor, geleceğimizi bağlı kılacağımız bağların kopmasına da sebep oluyor. Kara propagandanın toplumun en önemli sorunu olarak tanımlandığı böyle bir ortamda ondan korunmanın yolu da olay ve olgulara eleştirel bakabilmektir. En büyük düşmanımızın özgürlükler değil, paranoyalar ve köhnemiş paradigmalar olduğunu ve bizi bize kırdıran en büyük sebebin kökleşmiş saplantılarımız olduğunu artık anlamamız gerekir. Bu gidişi anlamak ve geleceğe ilişkin umutlarını canlı tutmak için bizlere kalan tek yol; insani olanı kavramak, şiddet çığırtkanlarına kanmamak, sistemin çarkına vida olmamaktır.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Çocuklarla ırkçılığı konuşmak, utanç duymak…

Sonraki Haber

Günlük devrim ihtiyacı 4

Sonraki Haber
Günlük devrim ihtiyacı 12

Günlük devrim ihtiyacı 4

SON HABERLER

Perspektif metni üzerine düşünceler…-II

Perspektif metni üzerine düşünceler…-II

Yazar: Yeni Yaşam
22 Haziran 2025

Demokratik toplumda gençliğin rolü

Demokratik toplumda gençliğin rolü

Yazar: Yeni Yaşam
22 Haziran 2025

Barış bir mücadele sorunudur

İsrail-İran savaşında kim kaybedecek, kim kazanacak?

Yazar: Yeni Yaşam
22 Haziran 2025

Özerk manzaralar: Yol filminde dağlar

Rojhilat’tan insan manzaraları: Textê Reş

Yazar: Yeni Yaşam
22 Haziran 2025

Jin Dergi’nin yeni sayısı yayında

Jin Dergi’nin yeni sayısı yayında

Yazar: Yeni Yaşam
22 Haziran 2025

Özgürlüğe akış 

Özgürlüğe akış 

Yazar: Yeni Yaşam
22 Haziran 2025

Cumhuriyetin sabıkası ve ‘biz bu cumhuriyetin ne hayrını gördük’ sözü

Cumhuriyetin sabıkası ve ‘biz bu cumhuriyetin ne hayrını gördük’ sözü

Yazar: Yeni Yaşam
22 Haziran 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır