• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
15 Haziran 2025 Pazar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Gündem Güncel

Neslihan Şedal: Demokratik toplum yerellerden kurulacak

15 Haziran 2025 Pazar - 00:00
Kategori: Güncel, Manşet, Söyleşi
Neslihan Şedal: Demokratik toplum yerellerden kurulacak

Kayyım atanan Van Belediye Eş Başkanı ve Güneydoğu Anadolu Belediyeler Birliği Eş Başkanı Neslihan Şedal ile konuştuk:

Kürt Halk Önderi Öcalan ‘Kürt özgürlük sorunu yüzde 90 yerel yönetimler alanıyla çözülür’ demişti. Toplumsal barış inşası ihtimalinin bu kadar yakın olduğu bu tarihte herkesin Sayın Öcalan’ın çağrısına kenetlenmesi gerekir

Pazar Söyleşisi / Nezahat Doğan

Yerel ve tabandan örgütlenmenin en önemli, en güçlü zemini belediyeler. Toplumun çok dilli, kimliğiyle, kültürel değerleriyle, sandıkta gösterdiği irade kendinin nasıl yönetilmek istendiğini belirleyen temsiliyet demokrasinin olmazsa olmazıdır. Bu siyasete de yerele de değişim ve dönüşüm ve yönetime de toplumla birlikte büyük bir sorumluluk getiriyor. Ancak buna karşı tekçiliği dayatan, anti demokratik, kayyım atamaları ve irade gaspları son on yıldır daha keskin biçimde sürdürülüyor. Erkek egemenlikçi zihniyete sahip bu sistem, yerelin bütün olanak ve imkânlarını tırpanlayarak yok etmeye çalışarak radikal demokrasi anlayışının tam karşısında yer alıyor ve otokrasi ile her cepheyi daraltıp yok etmeye çalışıyor.
Ancak Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nın genelleşmesi Türkiye’nin çok kimlikli, çok dilli ve çok inançlı toplumsal yapısının eşit ve özgür olarak bir arada yaşamasının yolunu açıyor. Peki, bu yeni süreçte yerel yönetimler ve belediyeler ne yapıyor? Yetkileri tırpanlanmış gasp edilmiş belediyeleri güçlendirmek için ne gerekiyor? Demokratik yerel yönetimler, demokratik toplumun inşasını nasıl sağlayacak? Saha çalışmaları nasıl gerçekleşiyor? Bütün bunları iradesi gasp edilen ve Kayyım atanan Van Belediye Eş Başkanı ve Güneydoğu Anadolu Belediyeler Birliği Eş Başkanı Neslihan Şedal ile konuştuk…

  •  İktidarın Kürt illerinde uzun yıllardır kayyım politikalarıyla milyonlarca insanın iradesini yok sayan politikaları demokraside nasıl tahribatlar yarattı?

Öncelikle sizlere teşekkür ederek başlamak istiyorum. Elbette Kürdistan’da yerel yönetimler meselesini konuşacaksak bunu ulus devlet aklının yüz yıldır Kürt halkına karşı yürütülen imha, inkâr, asimilasyon ve iradesiz kılma politikalarından bağımsız ele almamak gerek. Bu akıl yüz yıldır demokrasi adına bir şey bırakmadı. Ulus devlet aklı kendine göre bir yerel yönetimler modeli de oluşturdu: Cinsiyetçi, tekçi vesayete dayalı bir yerel model. Bu modelde kadınlara yer yok, gençlere yer yok. Böylesi bir yönetim modelinde demokrasi adına hiçbir şey kalmaz. Kürt özgürlük sorununa bağlı olarak uygulanan kayyumlar da bu zihniyetin sürdürücüsüdür. Anti-demokratik ne uygulama varsa kayyımlar eliyle uygulandı.

  •  Şimdi Barış ve Demokratik Toplumu inşa süreci var tabanda toplum nasıl örgütlenecek?

Demokrasi; bir toplumda yaşayan herkesin kendi rengi, dili, kültürü, kimliği, inancı ve yaşattığı toplumsal değerleri ile kendini yönetebilmesidir. Seçimler de bu yönetim biçiminin hayata geçebilmesinin bir yöntemidir. Seçimlerde halkın yüksek oranda irade beyanında bulunduğu yöneticiler yönetime gelir. Ancak bu sadece oy verenlerin yönetime dahil olacağı anlamına gelmez.
Bizler böylesi bir fikriyatla yerelde demokrasiyi toplumsallaştırmaya çalışıyoruz. Tekçi zihniyetlerin rahatsız olduğu da budur. Çünkü kutuplaştırıcı yönteme karşı demokratik bütünleşmeyi hayata geçiriyoruz. Kayyım uygulamaları yeni bir uygulama değil, önceki dönemlerde de Fatsa, Hilvan ve Batman örneklerinde halkın iradesi gasp edilerek demokrasiye darbe vurulmuş, birçok belediye başkanı- eş başkanı tutuklanarak hukuksuz uygulamalar gerçekleştirilmişti. Ancak sistematik olarak üç dönemdir uygulanan kayyum uygulamaları ilk elden demokrasiye karşı yapılan bir darbedir. AKP on yıldır tekçi, cinsiyetçi, halkın değerlerine saldıran, kadın düşmanı, doğa düşmanı kayyım uygulamalarıyla temelde toplumsal yaşamın düşmanlığını yaparak demokrasi adına hiçbir şey bırakmadı.

  •  31 Mart seçimlerinden sonra on belediyeye kayyım getirildi. Bugün batıda CHP belediyelerine aynısı yapılıyor. Rejim neden öncelikle yerel yönetimlerin önünü kesmeye çalışıyor?

Hangi mücadeleyi yürütürseniz, hangi hareketten ya da partiden olursanız olun dayandığınız fikriyatı ve ideolojiyi hayata en etkin bir şekilde geçireceğiniz, toplumsallaştıracağınız alan yerel yönetimlerdir. Bir halka hizmet mi etmek mi istersiniz? Sorunlarını çözmek mi istersiniz? Toplumsal sorunların önüne geçerek alternatif mi oluşturmak istersiniz? Bunun temel alanı yerel yönetimlerdir. Mesela çok önemlidir, kadın kırım politikası ile mücadeleyi, yoksulluk, göç, bağımlılık meselesi dair çözümü yerel yönetimler alanıyla gerçekleştirebilirsiniz. Yerel yönetimler alanı ile halkı bunun öncüsü yaparak güçlü bir örgütleme platformu oluşturabilirsiniz. Sorunların çözümü için kentin dinamikleri ile ortaklaşan platformlar, meclisler, kent konseyleri ile ortak bir şekilde sorunların çözüm mekanizmalarını meydana getirebilirsiniz. Böylece hem yönetmenin kolaylaştığı hem de sorunların daha etkin bir şekilde çözüldüğü bir model de ortaya koyabilirsiniz. Bu sebeple yerel yönetimler çok önemlidir.

  •  Son on yılda merkezileşen bir yönetim biçimi var. Bu yönetim tarzı toplumsal sorunları ya da yaşanan krizleri nasıl derinleştirdi?

Son on yılda ilk başta kadın kırımı derinleşti. Her gün onlarca kadın katlediliyor. Yüzlerce kadın şiddete maruz kalıyor ve kaybettiriliyor. Giderek derinleşen, başta kadın yoksulluğu ve genel anlamda bir yoksulluk var. Gençler işsizlik sorunundan ötürü bu ülkeden göçüp gitmek durumunda kalıyor. İş katliamları, çocuk işçiliği, emek sömürüsü derinleşmeye devam ediyor. Eko-kırım politikaları rant alanlarının genişletilmesi için tüm hızıyla devam ediyor. Bir yandan ormanlar yakılıyor diğer taraftan tarım alanları hedef halinde. Madde bağımlılığı ortaokul seviyesine düştü. Ekonomik, sosyal tüm alanlarda giderek derinleşiyor sorunlar.

  •  Bunun sorumlusu kim?

Elbette ki tekçi, vesayetçi yönetim anlayışı. Tüm ülkenin kaderinin bir kişinin eline bağlanmış olması. Bir meclis var ama işlevi yok. Bütçe planlamasında, kadınlara, gençlere, emekçilere, engellilere, çocuklara yer yok. Tamamen rant ve yıkım odaklı bir planlama. Öte taraftan toplumda gerilimi tırmandıran, toplumsal kutuplaşmaya yol açan bir siyası dil, sürekli kadınların bedeni ve yaşamı üzerine karar alan bir meclis. Bunların hepsi ülkeyi tek elden yönetme siyasetinin sonucudur. Yerel yönetimlerin güçlenmesi her kesin kendi yaşamına dair söz kurabilmesi ve sorunlarının çözebilmesi de anlamına gelir.

  •  Belediyelerin elini kolunu bağlayan düzenlemelerin başında ne var? Yerel yönetimlerde yetkilerin arttırılması için nasıl bir değişim, hangi düzenlemeler olmalı?

Biliyorsunuz, bizler aslında kısa bir süre görevde kaldık. Bu tanımı yaparken ‘Ulus Devletin Resmiyeti’ni kastediyorum. Yoksa biz Demokratik Ulus paradigması gereği görevimizin başında, hakla hizmet etmeye devam ediyoruz. Kayyum uygulamaları başlı başına yerel yönetimlerin içini boşaltan bir uygulama; vesayetçi zihniyetin ürünü ve devamı.

  •  Aynı zamanda halkın çoğulcu katılımını yok etmek değil mi?

Aynen. Çünkü sadece başkanların, meclisin görevi değil, onların şahsında halkın yönetime katılımı engelleniyor. En öncelikli olarak yapılması gereken şey Kayyım Yasası’nın değişmesi. Bunun yanı sıra bizler yönetimde olduğumuz süre içerisinde iktidarın mali ambargosu altındaydık. Zaten büyük bir borçla devraldığımız belediyede bir de SGK ve vergi kesintisi ile karşı karşıya kaldık. Bir de tasarruf tedbirleri vardı tabi. Bunların hepsi yerel yönetimlerin görevlerini yapamaması, hizmet üretmemesi için uygulanan politikalardı. Ancak meclislere yetki verilerek, bütçe ambargosu uygulamayarak ve halkın iradesine saygı duyularak yerel yönetimler alanında güçlendirmeye gidilebilir.

Zaten tarihten de okuduğumuz ve anladığımız üzere, demokrasinin ilk darbe alması kadınların yönetim mekanizmalarının dışında bırakılması ile olmuştur. Devletli uygarlıkların oluşumuna bakalım; kadına dair hiçbir iz göremezsiniz. Kadınların katledilmesi sonucu kendi yönetimlerini oluşturan, kadınların yönetim bilgisini gasp eden, kadınların iradesini yok sayan bir anlayışla kuruldular. Hatta ben hep derim; tarihin ilk kayyumu ‘Kurnaz Enki’dir, ya da Kayyımlar o aklın ürünleridir. Enki de ana tanrıça İnanna’nın yönetim bilgisini, yönetimsel değeri olan demokrasiyi çalmış, gasp etmişti. Bu sebeple demokrasi yeniden kadınların yönetim bilgisinin toplumla buluşması ile gerçekleşir.

  •  Peki, bu nasıl olacak?

Bu, kadınların irade olarak söz kurabildiği, yönetim mekanizmalarında yer alabildiği oranda gerçekleşecek. Yani kadın özgürlükçü sistemimizi yerel yönetimler alanıyla, demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü yerel yönetimler paradigması ve en nihayetinde eş başkanlık modeli ile hayata geçirmeye çalışıyoruz. Kadınlar köy, mahalle, kent meclisleri, komünlerde yer alarak; her meclis ve komünde kendi temsilini kent konseylerinde bulacak şekilde yerelden genele doğru bir örgütleme modeli ile gerçekleştirecek.

  •  Demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü paradigma nasıl yol alınmasını esas kılıyor ve pratikte nasıl yol yöntem belirliyor?

Vesayetçi, yani ulus devlet aklın yerel yönetimler sistemine karşı, alternatif olarak demokratik ekolojik kadın özgürlükçü yerel yönetimler modelini geliştiriyoruz. Vesayetçi aklın zorlamaları, Kayyım politikaları, irade gasplarına karşı radikal demokrasi diyoruz ve bunu kadın öncülüğünde yapıyoruz. Herkesin irade olabildiği ve söz kurabildiği bir zemin bu. Ekolojik olması yerellerin, tarihini, kültürel yapısını ve doğasını koruyan ekolojik dengeyi sarsan her duruma karşı refleks geliştiren, en önemlisi de kapitalizmin rant, talan ve kar hırsına karşı güçlü bir ekoloji politikası geliştiren bir model.

  •  Yerelde Kollektif bir yönetim anlayışında “Kadın özgürleşmeden toplum özgürleşmez” nasıl içselleşiyor?

En çok önemsediğimiz bu. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın ifade ettiği ‘Kadın Özgürleşmeden Toplum Özgürleşmez’ tespitinden güç alarak, kadın özgürlükçü bir yerel yönetimler modeli geliştirmek. Kadınların yönetim mekanizmasında yer alarak yaşadığı topluma ve kendi hayatlarına dair politika üretmesi, en önemlisi de toplumsal sorunların çözümüne kadın aklıyla ve ruhuyla yaklaşımın daha çözüm geliştirici olduğunu ifade eden bir sistem.

  •  Belediyelerin yapısı ve çalışmaları bu anlamda nasıl yol aldı? Eksiklikler neler? GABB bu konuda nasıl çalışmalar yürütüyor?

GABB olarak elbette demokratik yerel yönetimler ile söz konusu toplumsal sorunların çözümü noktasında kolektif bir yönetim anlayışını esas alıyoruz. Kentlerin stratejik plan çalışmasının her kesimin kendi sözünü kurarak hazırlanmış olmasını anlamlı buluyoruz. Bu kapsamda hayata geçirilecek çalışmaları sadece belediyelerle sınırlı tutmuyor, STK, odalar ve ilgili kurum kuruluşlarla iş birliği yaparak hayata geçiriyoruz.
Kadına yönelik şiddetle mücadele alanında ilgili kadın kurumları, dernekler, barolar, sendikalarla protokoller yaparak daha kapsamlı çalışmalar yürütüyor ve etkili bir çözüm yolu geliştirmeye çalışıyoruz. Yoksullukla mücadele, göç, bağımlılık, kültür- sanat alanı ile ilgili çalışmaları da güçlü iş birliği ve ortaklaşmalar ile yürütüyoruz.

  •  Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan manifestosunda toplumların ve ülkelerin geleceği açısından tek yolun Demokratik Toplum olduğunu vurguluyor. Demokratik Toplumda yerel yönetimlerin işlevini nasıl örmek gerekiyor?

Kürt halk önderi Öcalan daha önce de “Kürt özgürlük sorunu yüzde 90 yerel yönetimler alanıyla çözülür,” demişti. Bu ülkede yaşadığımız en temel sorun; özgürlük, eşitlik, adalet, adalet, ‘Anayasasızlık sorunu’ dur. Dolayısı ile demokratik toplumun inşası için başta bu sorunların çözüme kavuşması gerekir: Halkların kendi öz değerleri ile yaşama sistemini var etmesi ile yani yerel yönetimlerin özerkliği ile.
Bu sistemin oluşması da söz konusu Asrın Çağrısı’na sahip çıkmayı gerektiriyor. Toplumsal barış inşası ihtimalinin bu kadar yakın olduğu bu tarihte herkesin barışa sahip çıkması ve Sayın Öcalan’ın çağrısına kenetlenmesi gerekir. Bunun için bizler birçok merkezde halk buluşmaları yaptık. Şu an Van Büyükşehir Belediyesi eş başkanları olarak da halk buluşmaları, STK buluşmaları, muhtarlarla bir araya gelme, gençlik buluşmaları, kadın buluşmaları gerçekleştiriyoruz.

  •  Uzun yıllar siyaset üzerindeki vesayetten şikâyet eden 25 yıllık iktidarın Türkiye’nin imza verdiği Avrupa Birliği Yerel Yönetimler Özerklik Şartı çekincelerine yönelik siyasetini karşı değişim için ne yapılması gerekiyor?

Avrupa Birliği Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın bazı maddelerinde Türkiye’nin şerh koyduğu maddelerin hepsi de bugün demokrasi adına ve halka hizmet edilmemesi adına, belediyelerin rant alanı haline gelmesi adına konulmuş şerhlerdir. Diplomatik faaliyetlerden tutalım da personel istihdamına, mali özerkliğe uzanan birçok konu vesayetçi bir yönetime bağlanmıştır. Bu da halkın iradesinin gasp edilmesine, belediyelerin iş yapamaz hale getirilmesine kadar birçok sorunu beraberinde getirip toplumsal sorunların derinleşmesinin de önünü açmaktadır. Elbette imzacısı olduğu bu özerklik şartının gereklerini yerine getirmek, demokrasi gereği halkın iradesine saygı duymak, belediyeler üzerindeki vesayetçi uygulamaları bütçe ambargosunu kaldırmak yerel yönetimlerin güçlenmesine ve öz yönetimin de uygulanmasına olanak sağlar. Bu da en başta demokrasinin yerel yönetimler alanıyla toplumsallaşmasının önünü açar.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Irak ve Kürdistan Bölgesi arasında mali kriz: Nasıl oldu, neden şimdi? -II

Sonraki Haber

Jin Dergi’nin yeni sayısı yayında

Sonraki Haber
Jin Dergi’nin yeni sayısı yayında

Jin Dergi’nin yeni sayısı yayında

SON HABERLER

İsrail İran çatışması 3’üncü gününde

İsrail İran çatışması 3’üncü gününde

Yazar: Yeni Yaşam
15 Haziran 2025

İslam Özkan: İsrail’in saldırıları bölge için tehdit

İslam Özkan: İsrail’in saldırıları bölge için tehdit

Yazar: Yeni Yaşam
15 Haziran 2025

Trump: İran saldırırsa tüm askeri gücümüzü kullanırız

Trump: İran saldırırsa tüm askeri gücümüzü kullanırız

Yazar: Yeni Yaşam
15 Haziran 2025

Wan Barosu Başkanı: ‘Terörsüz Türkiye’ söyleminden çıkılmalı, adım atılmalı

Wan Barosu Başkanı: ‘Terörsüz Türkiye’ söyleminden çıkılmalı, adım atılmalı

Yazar: Yeni Yaşam
15 Haziran 2025

Çatışmalı süreçte çocuklarını yitiren aileler: Barış tek taraflı olmaz

Çatışmalı süreçte çocuklarını yitiren aileler: Barış tek taraflı olmaz

Yazar: Yeni Yaşam
15 Haziran 2025

Koçerler için çukurlu, askeri üs için betonlu yol

Koçerler için çukurlu, askeri üs için betonlu yol

Yazar: Yeni Yaşam
15 Haziran 2025

‘Kayyımın kadın kazanımlarına saldırmasına geçit vermeyeceğiz’

‘Kayyımın kadın kazanımlarına saldırmasına geçit vermeyeceğiz’

Yazar: Yeni Yaşam
15 Haziran 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır