Newroz Reya Heq Alevi toplumu için bir eşiktir. Bir halden başka bir hale geçişin zaman aralığıdır. Ezelin ve ebedin anda ikrarlaşmasıdır. Eşik, yeniden doğuş için bireyin ve toplumun varoluşsal zaman dilimidir.
Hemen hemen bütün Alevi süreklerinde Newroz kutsal bir gündür. Alevi halklar kudret kandilinde balkıyan bir nurdan kainatın var olduğuna inanırlar. Bu nur, ana kadının nurudur. Kainat bu nurun (çerağın) uyanması ile var olmuştur ve tarih olarak da 21 Mart’ın esas alındığına inanılır. Bütün kainat cümle can bu kevni mekan kudret kandilinden uyanmaya başlayan çerağdan, delilden, ışıktan zuhur etmiştir. Bu varoluşsal eşik aynı zamanda hakikat ve özgürlük arayışını da temsil eder.
Newroz günü gece ve gündüz “BİR” olmuştur, eşitlenmiştir. Yer ile gök birbirine secde ederek ikrarlaşmış, yeniden doğuşun kapısı aralanmıştır. Zorluk, darlık, karanlık geride kalmış, ışığa, aydınlığa, umuda, varoluşa, kainatın kendi doğumunu gerçekleştirmesine, direnişe meydan açılmıştır. Bütün çerağlar karanlığa karşı uyanmıştır artık.
Alevi inancında eşik önceki ve sonrakinin geçiş çizgisidir. Bu hakikatten dolayıdır ki eşiğe niyaz olunur, meydana öyle girilir. Kainatı var eden ışık (delil) ile meydan açılır. Hakikat ve özgürlük uğurunda pir u pak olan canlar çerağı uyandırır. Kainat ile ruhsal, zihinsel ve bedensel olarak ikrarlaşanlar çerağı uyandırır. Kainatın varoluşu, rıza toplumunun bütün özelliklerini var eden toplumsal akıl cem erkanında tekrar canlandırılır. Bu mana ile çerağ insanlığın ilk halini, çocukluk halini temsil eder, bu ruh cem erkanında yeniden canlandırılır.
Newroz’un çerağı geçmişteki ışığı güncele taşır ve bu ışığın yol göstermesi ile geleceğe revan olunur. Bu çerağ (meşale) söndürülmez. Bundan dolayıdır ki Aleviler delili söndürmezler, tekrar uyanması için sır ederler. Delilin söndürülmesi geçmişin inkardır, geleneğin yok edilmesidir, mekansız ve zamansız olmaktır. 2637 yıldır bu meşale balkımaktadır, her yıl yeniden doğuşun simgesi olarak devriye edilir. Mazlumların zulmet deryasına karşı direnişin sembolü olarak yol göstermektedir. Bu hakikatten hareketle Demirci Kawa’nın 2637 yıl önce uyandırdığı delil bütün mazlumlara yeniden yaşamın, direnişin simgesidir. Özellikle Asur despotizmine karşı Kürt olan Medlerin öncülüğünde gerçekleşen mücadeleyi ifade etmesi, bütün mazlumların barış içerisinde demokratik bir yaşamı ifade etmektedir
Newroz aynı zamanda barış ve demokratik toplumun da ifadesidir. Mezopotamya’da özgür yaşamın Kürtlerin eliyle inşa edilmesinin geleneği vardır. Bu gelenek kadimdir, devriye halindedir, sürekli kendisini yeniler bir durumdadır. Günümüzde bu gelenek “barış ve demokratik toplum” çağrısı ile karşılık bulmuştur. Newroz bir yanı ile mücadele ile özdeş hale gelmişse aynı zamanda barışın da önemli bir simgesidir. Halka zulmeden, soykırıma uğratan bir düzenin son bulması ve bunun yerine adaletin sağlanması, zulüm görenlerin beraber barış içinde yaşamasına da vesile olmuştur. Bu yönü ile de Newroz barışın da eşiğidir. Sadece bir başkaldırıyı değil, zulüm altında olan farklı etnik ve kültürel kimliklerin bir araya gelerek ikrarlı bir yaşamı inşa etmelerinin de ifadesidir. Bu mana ile Newroz diyalog, hoşgörü, uzlaşma, birbirine değer verme, birbirlerini kabul etme olarak da değerlendirilmelidir.
Zulme karşı direnme, özgür yaşamı inşa etme, rıza toplumu değerleri etrafında birleşme, kendi varlığını, birliğini, dirliğini koruma, kendisi olma, tarihsel hakikati ile bütünleşme aynı zamanda demokratik toplum olma anlayışıdır. Bu toplumlarda bireyler, toplumsal kesimler, farklı kimlikler kendilerini özgürce ifade edebilirler. Bu kimliklerinin özgürce yaşanması için de toplumun demokratik siyaset temelinden haklarını talep etmesi gerekiyor. Newroz meydanları geçmişten günümüze kadar, Kürtlerin demokratik temelde hak taleplerini en güçlü şekilde dile getirdikleri meydanlar olmuştur. Newroz meydanı tıpkı cem meydanı gibi katılımcıların kendi yaşamları ile ilgili, gelecekleri ile ilgili söz kurdukları, eşitlik ve özgürlük taleplerini birleşerek dile getirdikleri meydanlardır. Bu meydanda çiğ söz söylenmez. Meydandaki her can deryada bir damladır. Hakkın varlığının tecellisidir. Her can kendisinden önceki ve sonraki varoluşla ilişki içindedir. Bu meydan hakikat ve özgürlük meydanıdır. Newroz meydanına aşk meydanı da denilir. Bu meydana gelen cümle can ruşen halindedir. Uyandırılan her delil (meşale) didara karşı yanmaktadır. Kadimden bugüne kadar bu meşaleyi yakan her can Serdar’dır. Hal ehli olan, yol ehli olan bu nura niyaz eder. Newroz çerağına niyaz eden her canın gönlü ziyalanır, pir u pak olur.
Kudret kandilinde balkıyan bu nura Demirci Kawa “özgürlük ateşi” sıfatını vermiştir. Bu ruh halkların özgürce barış içerisinde bir arada yaşadığı, demokratik toplumu inşa etme mücadelesi ile bütünleşmiştir. Hakikati, adaleti, barışı, birlik ve beraberliği, mücadeleyi ifade eden Newroz ateşi her yıl tekrar uyandırılmaktadır. Bu ateşe su dökülmez, hiç kimse sırtını bu ateşe çevirmez. Bu yanan çerağ toplumun kendi varlığıdır. Demirci Kawa’ın meşalesi mazlumlara delildir. Demirci Kawa’dan günümüze kadar bu delili uyandıran canlara aşk olsun. Bunlara karşı yüzümüz yerde, başımız dardadır. Newroz erkanında uyandırılan üç delil “zikir, fikir ve eylem birlikteliğini” ifade eder.