• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
12 Eylül 2025 Cuma
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar

“#NükleercilereOyYok!” ve Ötesi

14 Haziran 2018 Perşembe - 04:20
Kategori: Yazarlar

Yeni Yaşam gazetesindeki bu ilk yazım tarihin belki de en önemli siyasal seçiminin öncesine denk geldiği için “Merhaba” derken, gelecek tercihimizin Cumhurbaşkanı adayı ile partisinin görev süresini aşan, hatta gelecek yüz yıla damgasını vuracak konularda da belirleyici olacağına değineceğim. Zira mevcut siyasi iktidar nükleer santral sahibi olmak istiyor ve bunun için uluslararası güvenliği tehlikeye atan şekilde hükümetlerarası anlaşma yapmanın dünyadaki ilk örneklerini verdi. Nükleer santrallerin genel ekolojik riskleriyle ülkemizdeki projelerin konumlandığı yerlerdeki risklerin göz ardı edilmesi neticesinde, hukukun arkasından dolanılması ve OHAL imkanlarını da kullanılarak sivil toplumun sesinin kısılması ise doğal olarak #NükleercilereOyYok kampanyasını ortaya çıkardı. Ancak, siyasi iktidarın neoliberal alışkanlığını nükleer santraller gibi uluslarası standartlara uygunluk gerektiren süreçlerde sürdürmesi nükleer risk koşullarını arttırırken, nükleer santralleri de siyasi güç değil yük haline getirebilir.

Nükleer santrallerin ortaya çıktığı zaman ve uzamın ötesinde tüm dünya için sürekli tehdit oluşturduğu en çok yaşanan felaketlerle anlaşılmıştır. Nitekim otuz iki yıl önce meydana gelen Çernobil Nükleer Felaketi’nin kızıl ormanında iki gün önce çıkan yangın, yapraklara tutunan yüksek dozda radyasyonun atmosfere bir kez daha yayılmasına yol açtı ve bu olayın tekrar olmayacağının garantisi yok. Diğer taraftan birkaç gün önce Ukrayna’daki ineklerin sütünde radyoaktivite tespit edildi. Ayrıca bilim insanları gelecek on yıl içinde Çernobil kaynaklı kırk bin yeni kanser vakası olacağına dikkat çekiyor. Japonya’da ise Fukuşima Nükleer Santrali’nden okyanusa yedi yıldır her gün milyonlarca dolar harcanarak teknolojinin tüm imkanlarının seferber edilmesine rağmen önlenemeyen şekilde üç yüz ton radyoaktif su akıyor. Nükleer santral sahasındaki silolarda biriktirilen radyaoaktif suyun miktarı bir milyon tona ulaştı ve belli proseslerden geçirilerek denize boşaltılması için planlar yapılıyor. Fukuşima sonrası çocukluk çağı kanseri eskiye göre beş yüz kat arttı, kalp ve kan hastalıklarıyla psikolojik problemler de cabası. Belçika ise eskiyen nükleer reaktörlerinin soğutma kulelerindeki binlerce çatlak nedeniyle radyoaktivite yayıldığı için olası bir felakete hazırlık olarak halkına iyot hapları dağıtmak zorunda kaldı.

Bu ve benzer nedenlerle pek çok ülke nükleer santrallerin elim sonuçlarını anlayıp bunları yenilerini açmamama taahütünde bulunarak kapatırken, Türkiye ise nükleer santral kurma kararlarını devletin imkanlarını seferber ederek gerçekleştirmeye çalışıyor. Oysa neoliberalizmin nükleer enerji üretimi şartlarında nasıl facialara neden olduğunu bir yargı kararı ile dahi ortaya kondu. 2016 yılında Japonya’da Fukuşima Nükleer felaketinin meydana gelme nedenlerini ilgilendiren davada mahkeme, Japon Hükümeti ile TEPCO’nun nükleer felaketle ilgili olarak müteselsilen sorumlu olduğuna hükmetti. Esasen bu yargı kararı Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (UAEA) Türkiye’deki Akkuyu Nükleer Santrali’ne ilişkin 2013 yılı değerlendirme raporunu akla getiren türden. O rapor ki nükleer santrali ilgilendiren süreçlerin siyasi iktidardan özerk bir şekilde yürümesi gerektiğine dikkat çektiği için devlet sırrı gibi saklanmış, kamuoyunun erişimi ancak iki yıl sonra mümkün olmuştu.

Ancak Türkiye’de nükleer santral projelerinin siyasi iktidardan bağımsız olması bir yana bu projeler Mega Proje kapsamına alınarak Enerji Bakanlığı’na ve/veya Başbakanlığa dolayısıyla Cumhurbaşkanlığına bağlı sayılabilir. Öte yandan halihazırda finansman zorluğu çekilen nükleer santral projeleri için kamu iktisadi teşekkülü olan Elektrik Üretim A.Ş’nin (EUAS) Jersey Kanal Adaları’nda iki ayrı şirket kurması sağlandı. Böylece nükleer santral planlarının kamu kaynakları kullanılarak ve Sayıştay’ın denetimine girmeden vergiden muaf yürütülmesi sağlandı. Tüm bunlara ek olarak proje yatırım kararları alınırken bir buçuk-iki Türk Lirası civarında olan doların bugün beş Türk lirasına geldiği göz önüne alınırsa, seçimden sonra beklenen ekonomik yüke bir de bu projelerin maliyetlerindeki artışın eklenmesi söz konusu olabilir.

Pınar Demircan

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Ekolojik demokrasi alternatifi

Sonraki Haber

Hamaset ve husumet siyaseti

Sonraki Haber

Hamaset ve husumet siyaseti

SON HABERLER

Rezan Sarıca: ‘Umut hakkı’ pratiğe geçmeli, Öcalan’ın özgürlüğü sağlanmalı

Rezan Sarıca: ‘Umut hakkı’ pratiğe geçmeli, Öcalan’ın özgürlüğü sağlanmalı

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
12 Eylül 2025

KJK: Önder Apo özgür olmadan çözüm sağlanmaz

KJK: Önder Apo özgür olmadan çözüm sağlanmaz

Yazar: Heval Elçi
12 Eylül 2025

Anneler: Tek isteğimiz barış

Anneler: Tek isteğimiz barış

Yazar: Özge Kar
12 Eylül 2025

Süveyda imar adı altında yağmalanıyor

Süveyda imar adı altında yağmalanıyor

Yazar: Bedri Adanır
12 Eylül 2025

‘Kadın katliamlarıyla mücadele özsavunma ile mümkün’

‘Kadın katliamlarıyla mücadele özsavunma ile mümkün’

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
12 Eylül 2025

ESP ve SGDF’ye operasyon: 17 gözaltı

ESP ve SGDF’ye operasyon: 17 gözaltı

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
12 Eylül 2025

12 Eylül işkencelerinde eşini kaybetti: Bugün direnenler hala var

12 Eylül işkencelerinde eşini kaybetti: Bugün direnenler hala var

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
12 Eylül 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır