Tefrik edilen Nusaybin Davası kapsamında 3 tutuklunun duruşması daha görüldü. 2 tutukluya ağırlaştırılmış müebbet ve ayrıca toplam 49 yıl hapis cezası verildi
Mardin’in Nusaybin ilçesinde uygulanan sokağa çıkma yasağının devam ettiği 26 Mayıs 2016’da kentten tahliye edilen 17’si çocuk 70 kişi hakkında açılan ve ardından tefrik edilen davanın duruşmaları bugün de devam etti. Mardin 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden yargılamalar kapsamında bugün 3 tutuklunun duruşması görüldü.
Özyönetim savunması
İlk olarak Tokat T Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan İbrahim Halil Ildız’ın duruşması görüldü. Ildız ve avukatı Önder Alçiçek duruşmada hazır edildi. Duruşmada söz verilen iddia makamı Ildız’ın tutukluluğunun devamı yönünde mütalaa açıkladı. Daha sonra savunma yapan Ildız, “Özyönetim nedir” diye sorarak konuşmasına başladı. Özyönetimin devleti ya da sınırları bölüşmek anlamına gelmediğini belirten Ildız, “Özyönetim devleti bölecekse de bu devleti tartışmak gerekiyor. Ancak bunu tartışamıyoruz. Biz özyönetim dediğimiz zaman hemen ülke bölünecek yaygarası koparılıyor. Özyönetim halkların bir arada özgürce yaşamasını savunan bir sistemdir. Gelin bu sistemi tartışalım” dedi.
Adil yargılanma talebi
Adil bir yargılama talep ettiklerini dile getiren Ildız, kendisinin neden Nusaybin’de olduğunun anlaşılmasının da adil bir yargılama ile mümkün olacağına işaret ederek, şöyle devam etti: “Amaç cezalandırmak, Kürtleri tasfiye etmek olduğu için adil yargılama talebi kabul görmeyecek. Ben burada adil bir yargılama olsa neden AİHM’e başvurayım. Gerek kalmaz. Bu nedenle adil yargılama yapılması gerekiyor. Eğer adil bir yargılama yapılacaksa işkence dosyası ile bu dosya birleştirilmelidir. Ben burada vereceğiniz cezayı umursamıyorum. İsterseniz idam edin. Biz Türkiye ve Ortadoğu halkları için canımızı feda etmeye razıyız. Yeterki; gelin tartışalım. Vereceğiniz ceza ülkeyi kurtaracaksa, savaşı, ölümleri durduracaksa, ülkeyi özgürleştirecekse, sizleri özgürleştirecekse istediğiniz cezayı verin. Cezalar vererek, bu sorunlar çözülmez.”
‘Siyasi saikle hazırlandı’
Avukat Önder Alçiçek ise, müvekkilinin sadece elinde ve elbiselerinden alınan swap örneklerinde atış artığına rastlandığının tespit edildiğini dile getirerek, daha önce alınan raporlarla atış artıklarının olmasının tek başına ceza vermeye yetmediğini söyledi. Ceza Muhakemesinde ‘şehit’ kavramının olmadığını dile getiren Alçiçek, bunun tek başına iddianamenin siyasi saikle hazırladığının kanıtı olduğunu söyledi. Alçiçek, yapılan teşhislerin hukuka aykırı olduğunu belirtirken, işkence iddialarının somut olduğunu ve işkence dosyasının hazırlanması gerektiğini söyledi. Ardından mahkeme, Ildız’ın tutukluluk halinin devamına karar vererek, bir sonraki duruşma 5 Mart gününe ertelendi.
‘Kendi yasalarını kanunlarını bile uygulamayan mahkemeler söz konusu’
Daha sonra Elazığ Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi”nde tutulan İsmail Yılmaz’ın duruşması görüldü. Savunma yapan Yılmaz, yaşamını yitiren MLKP savaşçılarını anarak konuşmasına başladı. Sınıfsız ve sömürüsüz bir dünyayı mutlaka kuracaklarının mesajını veren Yılmaz, iddianameye değindi. Mahkemelerden bir beklenti içerisinde olmadıklarını belirten Yılmaz, “Bu mahkemeler bağımsız mı değil mi bunu tartışmayacağım. Zaten burjuvazi kendi arasında yeteri kadar tartışıyor bunu” dedi. Yılmaz, “Mahkemeler saraya bakarak kararlarını veriyor. Bu nedenle bu mahkemelerden bir adalet beklentimiz yok.” ifadelerini kullandı.
‘Halklar kazanacak’
Yılmaz, savunmasında devamında, “Marxist-Leninistler ulusların kendi kaderini tayin etme hakkını savunurlar. Ben de bu anlamda özyonetim sürecinin bir parçası oldum. Özyönetim hayat bulabilecek bir modeldir. Bunun de en önemli örneği Rojava’dır. Ancak AKP-MHP zihniyeti Rojava’ya dönük işgal saldırıları başlattı. İşgalciler Rojava sınırlarından çekip gitmek zorunda kalacaklar. İşgalciler gidecek halklar kazanacak. Bu tarihsel bir sürecin bize gösterdiği bir gerçekliktir” ifadelerini kullandı. Yılmaz, mahkeme heyetinin “Kendinle alakalı bir şey söylemiyorsun” demesine ise, “Bunlar benimle alakalı. Benim var olma sebebim bunlar” diyerek cevap verdi.
Tahliye talebi
Yılmaz’ın avukatı Sezin Uçar da, Nusaybin Davası’nda delillerin hukuka aykırı yöntemlerle elde edildiğini belirterek, hukuka aykırı elde edilen delillerin dosyadan çıkarılmasını istedi. Taleplerinin her defasında reddedildiğini hatırlatan Uçar, müvekkili hakkında beyanda bulunan şahsın beyanının tamamına halen ulaşılamadığını ifade etti. Uçar, Yılmaz’ın beraatına ve karar verilmeyecekse tahliyesine karar verilmesini talep etti.
Ağırlaştırılmış müebbet
Savunmaların ardından mahkeme kararını açıklayacağını ve Yılmaz’a son sözünü sordu. Yılmaz, “Son sözü edilenleri adaleti söyleyecektir” diye cevap verdi. Mahkeme, Yılmaz hakkında “Kasten öldürme” iddiası ile ağırlaştırılmış müebbet, “Kasten öldürmeye teşebbüs” iddiası ile 15 yıl ve “Kamu malına zarar verdiği” iddiası ile de 3 yıl hapis cezası verdi.
Tecrit vurgusu
Son olarak, Osmaniye Cezaevi’nde tutulan Ömer Güner’in duruşması görüldü. Güner’in hazır edildiği duruşmada, avukatı Tahir Demir savunma yaptı. PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride değinen Güner, tecridin sona erdirilmesi için herkesin elini taşın altına koyması gerektiğini söyledi. Tecridin sona ermesinin Türkiye’nin geleceğine yarar sağlayacağını belirten Güner, tecridin devam etmesinin Türkiye için büyük bir savaşın yakın olduğu anlamına geldiğini söyledi. Kısa bir aranın ardından kararını açıklayan mahkeme, Güner hakkında “Devletin Birliği ve Ülke Bütünlüğünü Bozma” iddiası ile ağırlaştırılmış müebbet, “Kasten öldürmeye teşebbüs” iddiası ile 18 yıl, “Tehlikeli maddeleri izinsiz kullanma” iddiası ile 10 yıl ve “Kamu malına zarar verme” iddiası ile 3 yıl hapis cezası verildi.
Davada ceza alanlar
Nusaybin Davası’nda daha önce de 36 tutukluya ceza verilmişti. Daha önce görülen duruşmalarda tutuklu Recep Yel ağırlaştırılmış müebbet ve 17 yıl, Yasemin Erkol 10 yıl, Özgür Sevim ağırlaştırılmış müebbet ve 25 yıl, İlyas Doğan, Ömer Karataş, Osman Bozkurt, Hamit Acur ve Akar İkbal ağırlaştırılmış müebbet ve 15 yıl, Sadık Tan, Bayram Sevgin, Fırat Dari, Mazlum Yaşa ve Hatip Oyman ağırlaştırılmış müebbet ve 18 yıl, Ercan Dolaşır ağırlaştırılmış müebbet ve 10 yıl, Erkan Benli ağırlaştırılmış müebbet ve 20 yıl 3 ay, Baver Başar ağırlaştırılmış müebbet ve 19 yıl, Mehmet Ziriğ ağırlaştırılmış müebbet ve 17 yıl, Süleyman Göksel Yerdut ağırlaştırılmış müebbet ve 15 yıl, Dilber Tanrıkulu ağırlaştırılmış müebbet ve 26 yıl, Tufan İlbaş ağırlaştırılmış müebbet ve 27 yıl 6 ay, Ramazan Eroğlu 2 ağırlaştırılmış müebbet ve 3 yıl, Faruk Engin’e ağırlaştırılmış müebbet ve 31 yıl, Resul Ergün’e 3 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 27 yıl, Fırat Çiftçi’ye ise ağırlaştırılmış müebbet ve 29 yıl, Oktay Gül ağırlaştırılmış müebbet ve 25 yıl 6 ay, Ferhat Doğan 18 yıl, Nurullah Akyüz’e ağırlaştırılmış müebbet ve 26 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Tutuklandıklarında yaşları küçük olan Şükrü Aybek, Heja Alğan, Emre Topçuoğlu, Baran Eman, Çeçan Kilkaya ve Dilan Aslan’a 35 yıl 10’ar ay hapis cezası verildi. Yine Mardin 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde daha önce yargılanarak, müebbet hapis cezasına çarptırılan Hüseyin Bağ’a 11 yıl, Zehra Kaya’ya 18 yıl, Fatma Aslan’a da 21 yıl 7 ay hapis cezası verildi. Evini terk etmeyen 5 çocuk annesi tutuksuz Nurşen Demir’e de 10 yıl hapis verildi.
Çınar ve Yüksek’in davalar kapatıldı
Tutuklulardan Medya Çınar ve Siraç Yüksek, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride karşı tutuklu bulundukları cezaevlerinde yaşamlarına son verdiklerinden dolayı haklarında açılan davalar kapatıldı.