Bizimkiler isyancıları benimsemekte tereddüt etmediler. Alışıktılar isyana, isyancı çocuklara. O zamana kadar dört isyan yaşamışlardı. Her köyde Dumuklu Ali’nin isyanı anlatılırdı. Kasımoğlu Mehmed Ali’nin yiğitliği anlatılırdı her duvar dibinde. Dumuklu Ali’nin nasıl bir güvercine dönüşüp jandarmanın yaktığı evde uçup kurtulduğu, Kasımoğlu’nun nasıl Elazığ’da idam edildiğini her Kürecikli bilirdi. Cemlerde, ocak başlarında anlatılırdı. Özellikle Mehmed Ali’nin hikayesi, yarım kalmış bir aşkın hikayesi gibi hüzünle ve özlemle anlatılırdı.
***
Kasımoğlu Osmanlıya isyan etmiş,
Kasımoğlu isyan ettiğinde Denizlerle aynı yaşataymış,
Kasımoğlu idam edilmiş,
İdam edildiğinde de Denizlerle aynı yaştaymış,
Hemen paralellik kurulması belki bundandır.
***
Mehmed Ali Kasımoğlu aşiretinin reisi imiş
.
Derlerdi ki kırımdan kaçan Ermeniler sığınmış bu aşiret reisine, Elbistan’dan gelmişler, Sivas’tan gelmişler, Malatya’dan gelmişler öbek öbek. Dağlara sığınmışlar, dağlara yakın bu akrabalarına sığınmışlar.
Duyulunca bu durum hükümetin adamlarınca, jandarmaları salmışlar. Kasımoğlu’nun üstüne.
***
Derlerki Talat, telgraf çekmiş,
Demiş ki telgrafında: ‘Kürt eşkıyası, Ermeni eşkıyası ile bir olmuş, isyan kuruyormuş Kürecik dağlarında.’
Derdest edilmelerini buyurmuş.
İşte Kasımoğlu’nun kapısına dayanan jandarma, Talat’ın telgrafı üzerine, Sivas vilayetinden gönderilen jandarmalarmış.
***
Jandarma daha kapıya dayanmadan haber gitmiş Mehmed Ali’ye. O da ev horantasıyla durumu müzakere etmiş önce, derlerki eşi Hürriye hanım demiş ki sen Mehmed Ali’sin, sana yakışmaz misafirini devlete teslim etmek. Sonra da aşireti ile müzakere etmiş. Aşiret ileri gelenleri demişleri ki “Öyle ya da böyle bu hesabı bizimle görecekler. İyisi mi şanımıza leke sürmeyelim. Misafirlerimizi, komşularımızı, akrabalarımızı devlete teslim etmeyelim.”
***
Çatışma başlamış. Kadın erkek direnmişler. Ama çok sürmemiş. Kürecikli isyancıların silahları o kadar da güçlü değilmiş. Kayıp vermişler, geri çekilmişler. En gözü karaları dağların en yükseğine çıkıp saklanmışlar. Mehmed Ali sığındığı dayılarının köyünde yakalanmış. Kolları arkada zincirlenmiş. Elazığ’a kadar yürütmüşler. Askeri mahkeme idamına karar vermiş hemen. Daha aşireti yetişmeden idam edilmiş. Onun için türkü ‘Haber verin aşiretime’ diye inler. Derler ki Mehmed Ali ile birlikte iki kişi daha idam edilmiş. Biri Alte hanımmış bu idam edilenlerden. İlk kez bir Kürt kadını devlete başkaldırdığı için bu isyandan sonra idam edilmiş. Sonra türküler yakılmış bu isyancılara. Yenilseler bile unutulmamışlar.
***
Onun için talebeler isyankâr olunca, bizim oralarda hiç garipsenmedi. Kapıları çalınınca, kapılarını açtılar. Ekmek isteyince ekmeklerini paylaştılar. Onları hiç görmeyenler de yardım etti. Ekmeğini paylaştı. Öyle anlatılar, öyle anlatırlardı. Hatta onlar Deniz Gezmiş’in denizlerde gezdiğini, batmadığını da bilirlerdi.
***
Sinan, Kürecik dağlarına mevzilenmişti,
Denizler (Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan) Kürecik’e gelirken yakalandılar. Arkadaşları dağlarda onları bekliyordu. Çıbo’nun mağarasında, Nurhaklarda mevzilenmişlerdi. Sinanlar çatışmaya girdi ve grup dağıldı. Denizler idam edildi.
Adettir, isyancılar yenilince, isyan ateşi bir başka zamana saklanır.
***
Sonra ağıtlar yakıldı isyancılara. Her birine.
Kendi cenazesine ağıt yakan bir de Denizler için ağıt yaktı.
Çocukların ismi Deniz oldu, Sinan oldu, Mahir oldu, İlkay oldu.
Ve isyan ateşi bir başka isyana saklandı.