• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
6 Temmuz 2025 Pazar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Gündem Güncel

Öcalan Başur’a da bir perspektif sunuyor

6 Temmuz 2025 Pazar - 00:00
Kategori: Güncel, Manşet, Söyleşi
Öcalan Başur’a da bir perspektif sunuyor

Birlik nasıl güçlendirilecek? Toplumun tüm katmanları nasıl yol alacak? Sistemleri zorlayacak inşa harcı nasıl karılacak? Federe Kürdistan’da neler değişiyor? Çağrı nasıl karşılandı? Tüm bunları Federe Kürdistan bölgesinde araştırmacı yazar Adil Osman ile konuştuk:

Silah bırakma Kürt halkının mücadelesi açısından en son yapılması gereken şeydir. Ama Rêber Apo bir iyi niyet adımı olarak silah bırakma çağrısında bulunmuştur. Bu tutumuyla da samimi olduğunu ortaya koymaktadır

Pazar Söyleşisi / Nezahat Doğan

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan paradigmasını, ortaya koyduğu felsefe ve çözümlemelerini dünyadaki diğer çatışma ve barış süreçlerinde olmadığı özgün bir pratikle ezber bozarak hayata geçiriyor. Bu pratiğin son aşamasında, önümüzdeki günlerde Federe Kürdistan bölgesinde gerillanın tüm dünyaya barış ve demokratik zeminde mücadele etmek için silahları imha edeceğini açıklandı. Ama öncesinde Abdullah Öcalan’dan bir açıklama bekleniyor. Bundan sonrası şimdiye kadar hukuksal alanda somut adımlar atmayan devlet ve iktidar da olacak. Özel yasalar çıkacak mı çıkmayacak mı, komisyon nasıl kurulacak? Gözler meclise çevrilecek. Ortadoğu’da İsrail ve İran’a uzanan ve uluslararası hukuk, anlaşmalar ve kurumları yok sayan savaş döngüsü içinde, dört parçada etkin bir güç olan Kürtler demokratik toplumun inşasında en güçlü unsur olarak belirginleşiyor. Ama bunun daha da güçlenmesi için Kürtlerin ulusal birliğine dünden daha çok ihtiyaç var. Peki, bu birlik nasıl güçlendirilecek? Toplumun tüm katmanları nasıl yol alacak? Sistemleri zorlayacak inşa harcı nasıl karılacak? Federe Kürdistan’da neler değişiyor? Çağrı nasıl karşılandı?

Tüm bunları, Federe Kürdistan bölgesinde araştırmacı yazar Adil Osman ile konuştuk.

  • Kürt halk Önderi Abdullah Öcalan’dan Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı Federe Kürdistan bölgesinde nasıl karşılandı?

Tarihi bir açıklamadır. 52 yıllık mücadelesinin bir sonucudur ve Öcalan yaptığı bu açıklama ile Kürt sorunun çözümü konusunu başta Kuzey Kürdistan olmak üzere Ortadoğu ve dünyada bir adım daha ileriye taşımıştır. Bugüne kadar da silahlı mücadele konusunda, kadın özgürlük mücadelesi konusunda, toplumsal mücadele konusunda, fikirsel mücadele konusunda, doğal toplumun anlaşılması konusunda, toplumsal cinsiyetçiliğin fark edilmesi konusunda önemli bir mücadele yürütmüştür. Yürüttüğü bu mücadele yüzünden de esir alınarak zindanda ağır bir tecride maruz bırakıldı. Tabii Kürt halkının bu direnişi sayesinde ve değişen Ortadoğu dengeleri içerisinde Türk devleti Sayın Öcalan’ın Kürt sorunundaki demokratik çözüm arayışını kabul etmeye mecbur kalmıştır.

  • Türkiye’yi buraya getiren ne oldu, amacı nedir?

Amaç Türk devletinin statüsünü korumak, Türk ulus ve devlet çıkarlarını korumaktır. Fakat bu çağırıların ve müdahalelerin Kürt tarafı ve Sayın Öcalan açısından anlamı başkadır. Kürt sorununun çözümü, Türkiye’nin demokratikleşmesi ve Ortadoğu halklarının bölgede kardeş halklar gibi yaşayabilmesini hedefleyen bir çağırıdır.

  • Kürtleri inkâra dayalı yüzyıllık devlet sisteminde Kürt’ün adı yoktu. Dört parçada böl-parçala-yönet anlayışının bugün geldiği yerde Başur nerede duruyor?

Kürt halkı soykırım siyasetine karşı da kendisini korumak için eline silah almıştır. Başurê Kürdistan’da ise bu inkâr siyaseti ve savaş çok başka bir şekilde, fiziki kırım politikaları yerine kültürel asimilasyon yöntemi ile yürümüştür. Başur’da geçmişten beri bir kültürel yaşam biçimi var ve kendi dilini korumayı başarmıştır. Fakat burada da dil ve kültür konusunda da çok ciddi saldırılar geliştirilerek, kültürel kırım yaratılarak Türkleştirme politikası hâkim kılınmaya çalışılmıştır. Yine de Başurê Kürdistan halkı kendi kültürünü dilini koruyarak bir kimlik kazanmıştır. Şiir, edebiyat ve sanatıyla bu kültürünü sürdürebilmiş, fakat aktif siyaset yapamamıştır. Başur her zaman diğer parçalarda yürütülen özgürlük mücadelesinin bitirilmesi için bir araç olarak kullanılmıştır.
Sayın Öcalan’ın çağırısı Başurê Kürdistan’ı direk ilgilendiriyor. Çünkü medya savunma alanlarına, gerilla alanlarına yönelik tüm saldırılar bizzat Başurê Kürdistan’dan yapılmaktadır. Eğer Türkiye’nin siyasetinde demokratikleşme yolunda bir ilerleme olursa bu en başta da Başurê Kürdistan’da olumlu gelişmelere yol açacaktır. Bu açıdan Başur halkımız bu çağırının anlam ve önemini büyük bir ciddiyetle kavrayarak canı gönülden bu süreci destekleyerek çözüme katkı sağlamalıdır.

  • Abdullah Öcalan’ın ulusal birliğe dair önceliği ve çok önemli vurguları vardı. Hatta 82 anlaşmasına dönülmesi ve birlik için adımlarının atılmasını belirtmişti. Bugün ulusal birlik tam anlamıyla nasıl sağlanır?

Sayın Öcalan’ın ulusal birlik konusundaki girişimleri her zaman onun önceliği olmuştur. 1982 yılında PDK ve PKK arasındaki anlaşma ortak bir mücadelenin yürütülmesine dönük yapılmıştır. PKK Kürdistan’daki sömürgeci güçlere karşı ortak bir mücadelenin gelişmesi için ulusal birliği çok önemli görmüştür. Yaşanan gelişmeler içerisinde Başure Kürdistan’da PDK ve hatta YNK güçleri açısından farklı ele alma durumu yaşanmıştır. Özellikle 92 ve 93 yıllarında işgalci güçleri çok büyük ve yoğun saldırılarının yaşandığı dönemde bu güçler işgalci güçlere destek vererek PKK’nin Basur’e Kürdistan’da meşrutiyet kazanmaması için Türk devleti ile sürekli bir işbirliği içerisinde olmuşlardır

  • Ulusal birlik için adımlar atılmaya başlandı diyebilir miyiz? Bir konferans gerçekleştirildi ve önemli başlıklar ortaya çıktı. Bunun önemi nedir?

Sayın Öcalan 96 yılından bu yana çok aktif bir biçimde ulusal kongrenin gelişmesi için çaba sarf etmiştir. Bu çabaların bir sonucu olarak Hewlêr de çok anlamlı ve büyük bir konferans gerçekleştirildi ki bu konferansta Leyla Zana ile Mesud Barzani’nin Kürt Ulusal Kongresi’nin eş başkanı olması talep edildi. Fakat gerici PDK çizgisi bir kadının eş başkan olmasını kabullenmedi. Bunu gerekçe yaparak da çalışmalara katılmadı. Bu yeni gelişen süreçte de sayın Öcalan tekrar bir çağrı yaptı ve Sayın Barzani’nin yapılacak olan Kürt ulusal kongrenin başkanı olarak görev almasını istedi.

Tam da burada Başurê Kürdistan’ın rolü nedir?

Başta PDK ve YNK olmak üzere tüm siyasi parti ve kurumlar, hatta Kürdistan parlamentosunun bu süreç üzerinde olumlu ve olumsuz etkileri vardır. Eğer yaklaşımlar olumlu olursa Kürt tarafının elini Türk devletine karşı güçlendirerek çözüme zorlar. Eğer olumsuz olursa Kürt tarafını zayıflatarak ve Türk devletinin saldırılarına meşruiyet kazandırarak, geçmişte olduğu gibi Qandil ve diğer medya savunma alanlarına saldırılara zemin hazırlamış olacaktır.

  • Halkın beklentileri neler?

100 yıla yakındır Kürt halkı Başurê Kürdistan’da siyasi partiler ve öncüleri tarafından toplumsal mücadeleden uzak bırakılmışlardır. Bu yaklaşım da Başur halkında bir irade kırılmasına, güvensizliğe yol açmıştır. Kuzey Kürdistan’da toplumsal bir örgütlülük var. Kendine güvenen demokratik bir güç var. Başur’da ise her zaman kaygılı ve beklentili bir ruh hali hakimdir.

  • Başûr halkının kaygıları tam olarak neye dönüktür?

Türk devleti Sayın Öcalan’ı kendi çıkarları için kullanmaya mı çalışıyor kaygısını taşıyorlar. Fakat anlamadıkları da şu; Sayın Öcalan’ın fikirleri o kadar gelişkin ve paradigması o kadar büyük ki kimse onu kendi çıkarları için kullanamaz. Çünkü kendisi fikir sahibi, çözüm sahibi ve kandırılamayacak kadar da duyarlı ve güçlü biridir. Bu gücüyle, paradigmasıyla yaratmış olduğu demokratik toplum mücadelesine dayanarak Kürt sorununu çözebilir.

  • Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla değişim paradigmasıyla PKK kongresini topladı, silahları bırakma, demokratik zeminde mücadele etme kararı aldı. Federe Kürdistan bölgesinde de bir törenle silahları imha edeceği belirtildi… Nasıl bir yoldayız? Neler değişiyor?

Biz daha çok gelişmeleri basından takip ediyoruz. Basına baktığımızda da hem kaygılı bir yaklaşımı hem de bir ilerlemeyi görüyoruz. Onun için hem Başur’daki hem de Bakur’daki halk bu kaygıyı taşıyor. Sadece Kürt halkının ve Rêber Apo’nun iradesiyle süreç gelişmez. Bu iradenin yanında bir de devlet iradesi olmalı. Bu süreçte Türkiye hükümeti, siyasi partileri, demokratik sol yapıların hepsi rolünü oynamalıdır. Hani bir deyim var ya “kuş tek kanatla uçmaz,” diye. Şimdi kuş tek kanatla uçmaya çalışıyor.

  • Bu paradigmanın Ortadoğu halkları ve Türkiye için anlamı nedir?

Rêber Apo’nun paradigması toplumcu bir paradigmadır. Kendisini halkın öz gücüne dayandırır. Günümüzde ulus devlet yapıları çok ciddi krizler yaşamakla kalmıyor Ortadoğu’da her gün bir devlet sistemi çöküyor. Elbette Türk devleti de yaşanan bu lanetli savaştan payına düşeni alır. İşte tam da burada Rêber Apo Türk halkına ve devletine diyor ki; “Sen ancak bu sorunu çözerek yok olmaktan kurtulabilirsin.” Görebildiğimiz kadarıyla devletin de bu konuda kaygıları var. Onlar da bu sorunu bir şekilde çözmek istiyorlar.

Kürtler demokratik toplum derken devlet ve iktidar “terörsüz Türkiye” diyor, demokratikleşmeden söz etmiyor. Masada Kürt tarafı sürekli adımlar atıyor, devlet ve iktidar tarafında halen atılmış somut adımlar geciktiriliyor…

İki ayrı bakış açısı var. Biri ‘terör sorunu’ var derken Kürt halkı da varlık ve kimlik sorunumuz var diyor. Türk devleti artık Kürt halkının varlığını kabul etmeli ve Kürt kimliği anayasal güvence altına alınmalıdır. PKK’nin atmış olduğu adımları da hesaba katmalıdır. Sürecin gelişmesi için de bir grup gerillanın dağdan inerek iyi niyet göstergesi olarak silahlarını kırıp tekrardan bulundukları alanlara gitmesi tartışılıyor. Tüm bu gelişmeler karşısında da Türk devleti çift taraflı bir çözümün gelişmesi için adım atmalıdır. Eğer tüm bu aşamalar gelişirse Sayın Öcalan’ın bir çağırısı gelişir ve ardından da bu sürecin başarıya ulaşması için meclis bünyesinde bir komisyon da toplanır ve anayasal değişim için çalışmalar yürütülür.

  • Kürt tarafı çözüm konusunda her daim barışın taşlarını döşeyerek gidiyor. Şimdi Silahlar imha edildikten sonra devlet-iktidar ne yapmalı nasıl adımlar atmalı?

Meclis komisyonu gelişmeleri hızlandıracak ve çözüm odaklı çalışmalar yürütecek diye düşünmekteyim. Fakat bu komisyonun kurulmasının ötesinde Türk devleti ve halkı Kürt sorunu konusunda ortaklaşarak bu sorunun çözümüne ikna olmalıdır. Komisyon da bu çözüm zeminini yani toplumu hazırlamalıdır. Devlet de halka dönük, gerillaya dönük saldırılardan vazgeçmelidir.
Gelişen bu süreçle birlikte baktığımızda Türk devletinin medya savunma alanlarına dönük saldırıları hiçbir şekilde durmamıştır tam tersine genişleyen bir saldırı söz konusudur. Yasaklı silahlar kullanıyor, kimyasal silahlar kullanılıyor, termik silahlar kullanılıyor, hala geriye dönük saldırılar var gücüyle sürmektedir. Fakat gerilla meşru savunma yapmaktadır ve saldırı pozisyonunda değildir. Artık devletin de silah bırakması gerekmektedir. Çünkü gerillanın silahını tamamıyla susturması Türk devletinin saldırılarının ve imha yaklaşımının ortadan kalkmasıyla mümkündür.

Ve bugün çatışma çözümlerde silahlar en son bırakılıyorken burada ezber bozuldu tersten işliyor…

Evet. Aslına bakarsanız silah bırakma Kürt halkının mücadelesi açısından en son aşamada yapılması gereken şeydir. Ama Rêber Apo bir iyi niyet adımı olarak silah bırakma çağrısında bulunmuştur. Bu tutumuyla da yine devletin bir adım ötesine geçerek, geliştirmek istediği çözüm sürecinde ne kadar samimi olduğunu ortaya koymaktadır.

  • Kürt sorunu çözülmesi bölgeye nasıl bir etki yapar, neleri değiştirir?

Kürt sorununun çözülmesi ile birlikte bunun etkileri tüm ulus devlet yapıları tarafından görülecektir. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra uluslararası hegemonya odakları oluştu ve bunun bir sonucu olarak da Lozan ve diğer anlaşmalar gelişti. Bu anlaşmalarla da Kürt inkârı gerçekleşti. Kürt inkârı ile birlikte bölgede tek renkli, tek yapılı ulus devlet sistemleri meydana çıktı. Ancak dünyada yaşanan değişim ve dönüşümlerle birlikte ulus devlet yapıları ile finans kapital çok ciddi bir kaos ve kriz yaşamaktadır. Bu kaos ve krizler bölgede oluşturulmak istenen dizaynı da etkilemektedir. Irak’ta Birinci Körfez Savaşı’ndan sonra yaşanan gelişmeler ardından 2023’te yaşanan değişimle birlikte Ortadoğu’da bir federal yapı oluşturulmaya çalışıldı. Bu ABD’nin bölgeye uygulamak istediği projesiydi. Fakat bu projelerin yanı sıra bir de Sayın Abdullah Öcalan’ın Demokratik Ulus Projesi var. Bu her iki proje de Kürtleri tanıyan, kabul eden bir proje olarak görülüyor. Fakat bizim talebimiz Kürtlerin kendi kimlikleri ile özgür bir şekilde kabul edilmesidir. Amerika projesi daha çok teslim olmuş Kürt projesidir ve Amerika Kürtleri kendi amaçları döngüsünde kullanmak istiyor.

  • Hegemonik güçler Ortadoğu da Arap ülkelerinde çöken sistemlerde yeni güçler yaratmaya mı çalışılıyor. En son İsrail ve İran saldırıları neyin işareti?

Amerika’nın projeleri ve hedeflerinin anlaşılması Ortadoğu’daki gerginliği daha fazla da açığa çıkarttı. Arap ülkelerinde yaşanan değişimler bununla alakalıydı. Suriye’de yaşanan gelişmeler yine Amerika’nın Ortadoğu’da federatif bir sistem kurmak istemesi ile alakalıdır. Son dönemde Gazze’de yaşanan savaşla birlikte Ortadoğu’da yeni bir dizaynın startını vermiş oldular. Buna bağlı olarak Lübnan yıkımla yüz yüze kaldı, Gazze viran edildi. Şimdi de İran’da nükleer silah bahanesiyle yoğun bir çatışma ortamı hâkim kılındı. Aslında tüm bu savaşlar ve çatışmalar yoluyla Amerika bir kez daha kendi projesi olan federasyonu kabul ettirmeye çalışıyor. Rêber Apo’nun İmralı’da geliştirmiş olduğu sistem ise Kürt halkını bir adım daha öne taşıyarak, kendi öz yönetim sistemini demokratik konfederalizm sistemi çerçevesinde oluşturma şansı tanımıştır.

  • Tüm bunlar Ortadoğu da nasıl bir dönüşümü beraberinde getiriyor?

Hem sistem içinde değişimler var hem de demokratik toplum içerisinde değişimler var. Sermaye sistemi kendine göre bir toplum yaratmak istiyor, bunun için de kırarak, dökerek, parçalayarak bir toplum şekillendirmeye çalışıyor. Bunun yanı sıra devletlere müdahale ederek kendine göre yeni bir dizayn yaratıyor. Fakat bunun karşısında da demokratik toplum mücadelesi var. Bu mücadelenin de öncüsü felsefecisi ve yürütücüsü rehber Apo’dur. Kürt toplumu da bu demokratik toplumun öncüsü konumundadır. Böyle bir mücadele hem ekolojist hem kadın özgürlükçüdür. Yapılan çağrıda da 21. yüzyıl kadın özgürlük yüzyılı olacak deniliyordu. Çözümü de burada aramak gerekiyor.

  • Demokratik toplumun her şeyden ve herkesten çok kendisini örgütlemeye ihtiyacı var. Başur bu örgütlenmeyi nasıl gerçekleştirmeli?

Egemen sistemin yarattığı aşabilmek için toplum kendisini çözüm odaklı olarak örgütleyip geliştirmek zorundadır. Bu çerçevede demokratik toplum çağrısı bizler için çok anlamlı ve değerlidir. Yapılan bu çağrı çerçevesinde de Başurê Kürdistan halkı kendisini toparlayabilmelidir. Hemen yanı başındaki Bakurê Kürdistan, Rojavayê Kürdistan ve Şengal’e bakmalıdır. Buralarda gelişen sistemleri kendisine örnek almalıdır. Yine bir Mahmur örneği var yanı başımızda. Bu kadar yoğun bir ambargonun altında bile kendi özgün, özerk sistemini kurarak ayakta durabilmeyi başarmıştır.

  • Başur’da nasıl adımlar atılıyor, neler yapılıyor?

Elbette ki yaşanan gelişmeler Başur’u da bir kaos ve kriz ortamına sürüklemiştir. Toplum bir çelişki içerisindedir. Gelişen bu demokratik sürece katkı mı sunacaklar, yoksa karşısında mı duracaklar? Siyasi güçler ise Kürt halkının gelişen büyük özgürlük mücadelesine biraz “izle – gör” politikasıyla yaklaşmaya çalışıyorlar.

  • Kürt halk önderi Abdullah Öcalan’ın çağrısı ve Mesut Barzani’nin Kürt ulusal Kongresi’nin başkanı olmasını istemesi bu cephede nasıl bir çözümü ve sorumluluğu ortaya koydu?

Bu önemliydi… KDP de mecburi bir durumu sağladı. Bu mecburiyet onu çözümün bir tarafı olmaya doğru itmektedir. Bugün burada yaşanan toplumsal, ekonomik, hatta siyasi krizin temelinde Türkiye’nin politikaları yatmaktadır. Tüm bu sorunlar aslında Türkiye eliyle yaratıldı. Bunun için başvur halkı ve siyasi partiler bu çözümün bir tarafı olmak zorundalar.

  • Ekonomik alanda çok ciddi bir eşitsizlik, işsizlik, gelir dağılımı konusunda da ciddi uçurum var. Yoksulluk ve maaş krizlerinin temel nedeni nedir?

Bugün yaşanan maaş krizlerinin temelinde yer alan Bağdat ve Hewlêr arasında yaşanan petrol krizinin sebebi de Türk devletidir. Çünkü Türk devleti burada bir sömürge ve işgal politikası yürütmektedir. Şöyle bir gerçeklik var; Bakur Kürdistan’da Kürtler ne kadar kazanım elde eder, başarılı olurlarsa bu başarılardan Başur halkı da mutlaka olumlu etkilenecektir. Ama maalesef Başurê Kürdistan’da ihanetçi çizginin çok büyük bir etkisi vardır. Çünkü Kürt halkının değerlerine saldırmaktadır. Bunun için sorun sadece Bakurê Kürdistan’ın değil, tüm Kürtlerin ve Başur’un da sorunudur. Bunun için her Kürt biri ulusal bir bilinç ile bu mücadele katılmalı ve destek sunmalıdır.

  • Ulus devlet ve kapitalist sistemler demokratikleşmenin önünü keserken, kapitalist modernitenin ve reel sosyalizmin çöküşünde olduğu gibi en önce de kadınları hedefe koyuyor. Başur’da genel fotoğraf nedir?

Burada kadınların yaşadığı sorunlar dünyanın başka yerlerinde olmadığı kadar çok derindir. Kadın katliamları, kadın kırımı, kadınları yakma, kadınları yok sayma… Bütün bunlar aslında bu zihniyetin ürünüdür ki toplum aslında tüm bu sorunların kendi yansıması olduğunun farkında değildir. Onun için buradaki toplumsal fotoğrafa genel bir çerçevede bakıldığında gerçekten bir farklılık olduğu görülecektir. Ortaya çıkan fotoğraf ağırlıklı olarak Türk devletinin toplumda yarattığı yıkım fotoğrafıdır. Bu dönemde bizlerin de demokratik, özgürlükçü, ekolojik bir toplum inşa etmesi şart oluyor.

  • “Sosyalizmde ısrar insan olmakta ısrardır” fikriyatı felsefi çözümlemesini nasıl değerlendirirsiniz?

Bu muazzam bir anlayıştır ve tabii ki ekolojik bir toplumda ısrar yaşamın anlamını içeriyor. Evrim zinciri içerisinde düşünebilen varlıklar olduğumuz için tüm yaşam zinciri üzerinde olumlu ve olumsuz etki yaratma gücüne sahipsin. Bunun için rehber Apo’nun geliştirmiş olduğu yaşam çerçevesi evrensel yaşam ilkesini esas alıyor. Bu yaşam zinciri içerisinde insan da tıpkı diğer tüm varlıklar gibi sadece vardır. Bu varlığın kendisini örgütlemek gibi bir sorumluluğu vardır ve tabii kendisini doğaya yaşama duyarlı bir örgütleyici haline getirmelidir. Ortak bir yaşamın yaratılabilmesi için yaşamın dengelerine dikkat edilmesi gerekiyor; insan doğa dengesi, kadın yaşam dengesi sağlanarak, her canlının yaşam hakkı tanınarak, birlikte demokratik ve barışçıl bir yaşam sürdürülebilir.

Adil Osman’ın derdi nedir?

Benim derdim halk olarak yürütülen bu özgürlük mücadelesini; Rêber Apo’nun geliştirmek istediği özgür Kürdü doğru anlamaktır. Eğer biz Rêber Apo’yu doğru anlayamazsak onu yaratmak istediği mücadeleyi ve toplumu da doğru anlayamayız. Son olarak da demokratik bir toplumun yolunu açmak için bir grup gerillanın gelip silahlarını bırakmasını istiyor. Bunun dünya devrimlerinde ya da savaş tarihlerinde bir örneğine rastlayamayız. Gandî, Nelson Mandela ne de FARC örgütünde bunun bir örneği yoktur. Bu gerçekten eşsiz bir örnektir ve Rêber Apo’nun eşsizliğinden ötürüdür. Bunun için de bu eşsiz mücadelenin içinde yer almak, yararak içine katılmak gerekiyor. Ben de bir birey olarak kendimi bu paradigmanın bir parçası olarak görüyorum. Elimden geleni yaparak, Başurê Kürdistan halkının demokratik bir toplum anlayışını kazanabilmesi için mücadele etmeye çalışıyorum. Yaratmak istediğimiz toplum demokratik ve sosyalist bir toplum olmalı ki amacımıza ulaşabilelim.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Jin Dergi’nin yeni sayısı yayında

Sonraki Haber

Küresel satranç tahtasında İsrail-İran geriliminin perde arkası

Sonraki Haber
Küresel satranç tahtasında İsrail-İran geriliminin perde arkası

Küresel satranç tahtasında İsrail-İran geriliminin perde arkası

SON HABERLER

Küresel satranç tahtasında İsrail-İran geriliminin perde arkası

Küresel satranç tahtasında İsrail-İran geriliminin perde arkası

Yazar: Yeni Yaşam
6 Temmuz 2025

Öcalan Başur’a da bir perspektif sunuyor

Öcalan Başur’a da bir perspektif sunuyor

Yazar: Yeni Yaşam
6 Temmuz 2025

Kadın ve erkek oluşun hakikati ve yöntemi

Kadın ve erkek oluşun hakikati ve yöntemi

Yazar: Yeni Yaşam
6 Temmuz 2025

Jin Dergi’nin yeni sayısı yayında

Jin Dergi’nin yeni sayısı yayında

Yazar: Yeni Yaşam
6 Temmuz 2025

Çeviriden direnişe: Kürt tiyatrosunun sessiz çığlığı

Çeviriden direnişe: Kürt tiyatrosunun sessiz çığlığı

Yazar: Yeni Yaşam
6 Temmuz 2025

Sevk-sürgün rüzgarı yeniden esiyor

Cezaevlerinde düşmanca davranışlar sürüyor

Yazar: Yeni Yaşam
6 Temmuz 2025

Bir milyon dolarlık füze ve kriz

Kürt halkı alternatifsiz değildir

Yazar: Yeni Yaşam
6 Temmuz 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır