Aslında siz çözüm adına yeni hiçbir şey söylemiyorsunuz. Siz acının, kanın, gözyaşının ve savaşın devam etmesini istiyorsunuz. Çünkü biliyorsunuz: Kürtlerin isyanı bittiğinde sizin kusurlarınız, sizin siyasal yalanlarınız daha görünür hale gelecek. O yüzden ölüm, savaş ve kan sizin tek sığınağınız oluyor
Tayip Temel
Barış ve Demokratik Toplum sürecinin Önderliği Abdullah Öcalan, tarihsel bir inisiyatif üstlenerek hem Türkiye hem de Ortadoğu’da devrim niteliğinde kalıpları, alışılagelmiş dogmaları yerle bir eden adımlar atarak, gündemi yeniden barış, çözüm ve müzakere gibi konulara yönlendirdi.
Yaptığı çağrılar, kaleme aldığı Barış ve Demokratik Toplum Manifesto’su ile cesur düşüncelerini tüm dünyaya duyurdu.
Peki Öcalan ne istiyor ve neyi savunuyor?
Öcalan Türkiye’de Demokratik Cumhuriyet temelinde Kürt ile Türk’ün eşit bir ülkede birlikte yaşamasını, diğer tüm halkların ve inançların zorbalığa uğramadan birlikteliğini savunuyor.
Peki siz neyi savunuyorsunuz?
Eğer Kürtlerin olmadığını ve haklarının olmadığını düşünüyorsanız açık söyleyin. Zaten yüz yıldır bunu yapıyorsunuz. Bu inkâr siyasetiniz yüzünden on binlerin canına mal olacak yanlış politikaları beslediniz. Hakikati susturmak için kurduğunuz her mekanizma, sonunda kanın, gözyaşının ve acının sebebi oldu.
Ya da Kürtlerin kardeşlik hukukuna gelmesine karşıysanız o zaman çıkın ortaya, açık açık “Kürtler ayrılsın gitsin” deyin ki bilelim ne istediğinizi. Çünkü hakikatten korkanların dili dolanır; ya yok sayar ya da gizler. Oysa insanı onurlu kılan, neyi savunduğunu açıkça söyleyebilme cesaretidir.
Öcalan, çatışma ve savaşın artık bitmesini istiyor. Kan ve gözyaşının son bulmasını, barış ve kardeşliğin gelişmesini savunuyor. Barış, onun düşüncesinde yalnızca silahların susması değil; farklı kimliklerin, dillerin ve kültürlerin yan yana, eşitçe bir yaşamı örmesi demektir.
Peki siz, karşı olanlar, ne istiyorsunuz?
Eğer barışa karşıysanız, bunu da açık bir şekilde söyleyin. Savaş ve kan istiyorsanız, buyurun cepheye koşanların öncülüğünü yapın. Çünkü masa başında kan çağrısı yapanın sözü, en çok ölenin kanına bulanır.
Öcalan, toplumun örgütlenme özgürlüğü temelinde demokratik toplumu savunuyor. Ona göre toplumun özne olması, insanın gerçek anlamda özgürlüğe kavuşması demektir. Çünkü öznesiz toplum, yalnızca devletin buyruğuna sıkışır ve rengini yitirir.
Peki siz ne diyorsunuz?
Devletin herkesi ve her şeyi zapturapt altına almasını mı savunuyorsunuz? Zaten bunu yaptığınız için ülke bu hale geldi. Yoksa toplumun tüm renklerini tek renge indirmeyi, özgür örgütlenmeye düşman olmayı mı istiyorsunuz? Bunu da söyleyin ki bilelim. Ama unutmayın tek renklilik, ruhsuz bir mezarlık olmaktır.
Suriye’deki rejime dair Öcalan; “Demokratikleşsin. Kürtler, Aleviler, Dürziler de Araplar kadar söz ve hak sahibi olsun. Birlik ve bütünlük içinde, yöneten-yönetilen ilişkisi olmadan ülke renkli-zengin bir bahçeye dönsün” diyor.
Peki siz ne diyorsunuz? Ne istiyorsunuz?
Kürtler Esad döneminden daha geri bir duruma mı çekilsin diyorsunuz? Verdikleri onca bedele rağmen hepsi gidip tekçi Şam yönetimine teslim mi olsun istiyorsunuz? Ya da Kürtler ve Rojava buharlaşsın mı diyorsunuz?
Hakikatten siz ne istiyorsunuz?
Aslında siz çözüm adına yeni hiçbir şey söylemiyorsunuz. Siz acının, kanın, gözyaşının ve savaşın devam etmesini istiyorsunuz. Çünkü biliyorsunuz: Kürtlerin isyanı bittiğinde sizin kusurlarınız, sizin siyasal yalanlarınız daha görünür hale gelecek. O yüzden ölüm, savaş ve kan sizin tek sığınağınız oluyor.
Ortaya çıkan bir güruh, Öcalan’ın ne dediğine bakmaksızın, neyi savunduğunu anlamaksızın yalnızca karşıtlık yapıyor. Bu çevreler hiçbir alternatif çözüm ortaya koymadan Öcalan karşıtlığı ve süreç karşıtlığı yapıyor. Karşılıklı milliyetçiliği körüklüyor, savaşı besliyor, düşmanlığı büyütüyor.
Oysa soru çok basittir: Türkiye demokrasisine dair ne diyorsunuz? Kürt sorununun çözümüne dair ne diyorsunuz? Barışa dair ne diyorsunuz?
Beri gelin ve anlatın bize. Çünkü halkların, ülkenin, insanlığın kurtuluşunu, ancak cesur Önderlerin cesur çıkışları ve net tavırları gerçekleştirebilir. Öcalan kadar cesur ve samimi olmalısınız.