Halkın Newroz günlerinde, giyinmeyi, türkü söylemeyi, hatta yemeyi, içmeyi bir gelenek olarak yaşadığını belirten Öcalan ‘Newroz’a özgürlük giysileriyle ve türküleriyle hazırlanmaya çalışmak, en az onu bütün yönleriyle yaşamak kadar değerlidir’ dedi
Demirci Kawa’nın zalim Asur Kralı Dehak’a karşı öncülük ettiği direnişle ilk olarak M.Ö. 612 yılında yakılan Newroz ateşi, 2634 yıldır her 21 Mart’ta yeniden yakılıyor. 12 Eylül 1980 askeri darbesinin ardından Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi’nde işkence ve baskılara karşı 21 Mart 1982’de Newroz gecesi PKK’nin öncü kadrolarından Mazlum Doğan’ın 3 kibrit çöpünü yakmasıyla, Kürtlerin direniş günü olarak simgeleşti. Kürt tarihine “Çağdaş Kawa” olarak geçen Mazlum Doğan’ın bu eylemi, ulusal bayram olarak kutlanan Newroz’a, aynı zamanda “Diriliş Bayramı” anlamı da yükledi. Newroz’u Kürtler açısından diriliş, başkaldırı, isyan olarak nitelendiren PKK Lideri Abdullah Öcalan, 1994’te yaptığı değerlendirmede, “Newroz’u kutluyoruz, bu Newroz günlerinde en iyi konuşmayı, giyinmeyi, türkü söylemeyi, hatta yemeyi, içmeyi bir gelenek olarak halkımız yaşıyor. Biz de böyle olması için büyük özen gösteriyoruz” dedi.
Anlam kazanan Newrozlar
“Böylesi Newroz günlerinde bizdeki yaşamı tanımak, giderek bir tutku halini de alıyor” diyen Öcalan devamında şunları ifade etti: “Hele bu yaşama neredeyse ilk başlar gibi başlamak ve yine neredeyse binlerce yılın köleliğiyle yaklaşmak hem çok umutlandırıyor hem de çok öfkelendiriyor. Kendine büyük saygıyı yakıştırmak, hele bunu yiğitliğe karşı konuşturmak çok önem taşıyor. Yalnız yeni gün, yeni yaşam ve onun bayramı, ama gerçeğimizin nasıl olduğunu göstermeden böyle kutlamaya girişmek, bir ikiyüzlülükten öteye anlam taşımaz. Bu bayramları oldum olası özüne uygun yakalamaya çalışmakla birlikte, pek de öyle bir bayramlık durumumuzun olmadığını da gördük. Hele bu son yılların anlam kazanan Newrozlarına düşmanın katliamlarla cevap vermesi bizi bayram gerçeğine biraz daha gerçekçi yaklaşmaya zorladı ve biz bu yılki bayramı kapalı yerlerimizde gerçeğimizi düşünerek kutlamanın daha doğru olacağına inandık.”
‘Tuzağı bozacağız’
Bunun dışındaki kutlamaların yalan, sahte olacağını ve halkı zor duruma düşüreceğini belirten Öcalan, “Bu tuzağı bozmaya çalışıyoruz. Düşmanın dayatmak istediği gibi bir bayram olmadığı halde, bayram varmış gibi davranmak gafletin en gelişmiş düzeyini gösterir. Buna alet olmamaya büyük özen gösteriyoruz. Halk geçen Newrozlara ve hatta çocukluk günlerimizdeki Newrozlara rengarenk giysileriyle, yiyecekleriyle ve en güler yüzlü ifadeleriyle, coşkuyla katılmak istiyordu. Biz de öyle anlamak, katılmak istiyorduk. Ama gün geçtikçe gerçekler dünyasıyla karşılaştıkça gördük ki bayramlar çoktan bizim bayramlarımız olmaktan çıkmış, bizi başkalarının eğlencesi durumuna getirmiş. Ve ilgimizi azalttık, hatta hiçbir günden farklı olmayan günlerdir dedik, öylesine ilgisizdik” diye ifade etti.
Özgürlük giysileri
Öcalan değerlendirmesinin devamında sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Bu güzel bir Newroz’a hazırlanma günleridir. İnanıyorum ki halkımız da bundan memnundur ve tam istediği gibi kutlamasa da, kutlamanın eşiğinde böyle iyi savaş veya kendini iyi konuşturmaya, özgürlük giysileriyle ve türküleriyle hazırlanmaya çalışmak, en az onu bütün yönleriyle yaşamak kadar değerlidir. Bunu gösterdiğimiz için memnunuz. Biz biraz daha derini görmek ihtiyacındayız. Hem de böylesi günlerde, duyguların ön plana çıktığı günlerde en derin düşünceyle girmek zorundayız. Saygıyı başka türlü elde etmenin, ona dayalı sevgi, coşkuyu yakalamanın başka çaresi yoktur.” HABER MERKEZİ