Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmenin olumlu olduğunu ifade eden DEVA, Gelecek ve Saadet Partisi Amed il başkanları, Kürt sorununun çözümünde sorumluluk almaya hazır olduklarını ifade etti
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) milletvekilleri Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder, 28 Ekim’de İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde ağır tecrit altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüştü. Görüşme sonrası, Abdullah Öcalan’ın yaklaşımlarına dair 7 madde açıklandı
Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA), Gelecek Partisi ile Saadet Partisi (SP) Amed il başkanları, Abdullah Öcalan’ı mesajlarını değerlendirdi.
DEVA Partisi: Taşın altına gövdemizi koyarız
DEVA Partisi Amed İl Başkanı Remzi Kaymak, Öcalan’ın mesajlarına olumsuz bakmadıklarını ifade etti. Remzi Kaymak, “40 yıldır devam eden bu savaşı, kardeşlikle ve barışla sonuçlandıracağımıza inanıyoruz” dedi. Bunun için herkesin elinden geleni yapması gerektiğini ifade eden Remzi Kaymak, ” Artık bunun yasal zemine oturtarak çözülmesi lazım. Biz taşın altına elimizi değil gövdemizi koyarız” dedi.
Kürt sorununun çözümü için beklenmemesi gerektiğini ve bir günün bile kayıp anlamına geleceğini söyleyen Remzi Kaymak, “Bu şiddet biterse Irak da Suriye de rahatlayacak. Suriye’nin toparlanmasına, hak ve hukuk anlamında biz de yardım ederiz” dedi.
‘Ders çıkarmak lazım’
Meclisin adres gösterilmesini olumlu değerlendiren Remzi Kaymak, barış istemeyen kesimlerin olduğunu ve geçmiş dönemlerden ders çıkarılması gerektiğini vurguladı. Remzi Kaymak, “Bugün artık hiçbir gücün bunun karşısında duramayacağı kanaatindeyim. Bunun karşısında duracak bütün güçleri yıkmak gerekiyor. Güçlü bir barış olursa bunun karşısında bence hiçbir güç durmaz” diye konuştu.
Gelecek Partisi: İmralı görüşmesi olumludur
Gelecek Partisi Amed İl Başkanı Aydın Aytaç, “Bu sürecin olumlu gitmesi ve Kürt meselesinin çözüme kavuşması bizim için en önemli konuların başında geliyor. Bu konuyla ilgili inisiyatif kullanabilecek birisi de Öcalan’dır. Örgüt üzerinde hakimiyeti olan ve örgüte talimat verebilecek pozisyondadır. 2013-2015’te keşke bu sorun bitseydi ama sonuçta bugüne kadar geldi. Bugünden sonra da bu fırsatı iyi değerlendirmek zorundayız. 10 yıl sonraya bu meselenin bırakılmaması, yasal ve anayasal düzeyde, Meclis çatısı altında, demokratik sistemi güçlendirecek şekilde sorunun çözülmesi gerekiyor. İmralı’daki görüşme olumludur, bunun devamının sağlanması gerekiyor” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin ekonomik ve sosyal problemlerinin başında Kürt sorununun geldiğine dikkati çeken Aydın Aytaç, “Bunu çözdüğünüz zaman Türkiye’nin ekonomik ve sosyal meselelerini de çözmüş olursunuz. Gelecek Partisi’nin bundan kaçma gibi bir düşüncesi yok. Bizim buradaki temel beklentimiz her şeyin yasal ve anayasal güvenceye kavuşması, bu görüşmelerin samimi ve yapıcı şekilde devamının sağlanmasıdır. Kimse kimsenin açığını yakalayıp, üzerinde siyaset yapmamalı” dedi.
Sorunun çözümünü istemeyen güçler ve yapıların da olduğunu söyleyen Aydın Aytaç, şöyle devam etti: “Hem hükümetin hem devletin hem de Öcalan’ın çok güçlü irade ortaya koyması gerekiyor. Provokasyonlar da olabilir, direnç de gelişebilir. Bunlara karşı hazırlıklı olunması gerekiyor. Ne olursa olsun geri adım atmamak gerekiyor. Ne olursa olsun arkasında durmak gerekiyor. Süreci mutlak süreçle ilerletmek gerekiyor. İnşallah 2025’te Türkiye’de yaşayan bütün halklar, tüm etnik ve inanç grupları huzur ve barış içinde yeni bir sayfa açarlar.”
Saadet Partisi: Tüm kesimler sürece dahil edilmeli
Saadet Partisi İl Başkanı Abdurrahman Ergin, “İnkar ve asimilasyon politikalarından eşit yurttaşlığa, baskı ve tahakkümden hak ve özgürlüklere, şiddet ve çatışmadan barış ve diyaloğa, hukuk dışı uygulamalardan hukukun üstünlüğüne doğru atılan her adımı destekleriz” dedi. Hak ve özgürlüklerin pazarlık konusu yapılmaması gerektiğini belirten Abdurrahman Ergin, “Meseleye çıkar odaklı değil, samimiyetle yaklaşılmalıdır” diye kaydetti.
Ergin, şunları söyledi: “Bahsedilmesi gereken açılım sadece Türk-Kürt kardeşliği değil, tüm bölge halklarının kardeşliğidir, haklarıdır, özgürlükleridir, barıştır. Barışı istemeyen kesimlerin süreci sabote etmeye dönük provokatif eylemlerine karşı da gerekli güvenlik tedbirleri alınmalıdır. TBMM başta olmak üzere tüm muhalefet partileri, STK’ler ve toplumun tüm kesimleri sürece dahil edilmeli.”
Müjdat Can / MA