Meclis’te kurulacak komisyonun yasal bir düzlemde kurulmasına ve ‘Barış ve Demokratik Toplum’ sürecinde hukuki adımların atılmasının önemine dair değerlendirmelerde bulunan ÖHD’li Arzu Eylem Kayaoğlu, ‘Devletin olumlu adımlar atması gerekiyor ki karşılıklı olarak güven ilişkisi üzerine yeni bir şey kurulsun’ dedi
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı tarihi çağrıyla başlayan sürecin devamında 11 Temmuz’da Barış ve Demokratik Toplum Grubu tarafından Güney Kürdistan’daki Silêmanî (Süleymaniye) kentinin kırsalında bulunan Şikefta Casenê bölgesinde silahların yakılarak imha edildiği bir tören düzenlendi. Töreninin ardından sürecin başından beri kurulması önerilen Meclis Komisyonu için Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş ile siyasi parti temsilcileri, 18 Temmuz’da Meclis’te bir araya geldi. Yapılan toplantıda, komisyonun yasa ile kurulması yerine direkt Meclis Başkanı inisiyatifi ile kurulması kararlaştırıldı. Gelişen sürece dair Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) avukatı Arzu Eylem Kayaoğlu, değerlendirmelerde bulundu.
Şubat’tan bu yana yaşanan süreç
Arzu Eylem Kayaoğlu, ekim ayından bu yana başlayan süreçte PKK’nin attığı adımlar ile süreci ciddiye aldığını çok açık bir şekilde ortaya koyduğunun altını çizdi.
Orta Doğu’nun yeni baştan dizayn edildiğini ve ulus devlet yapısının ortadan kalktığını bu dizayndan Türkiye’nin en az etkilenmek için barış süreci başlatmada rol aldığını ifade eden Arzu Eylem Kayaoğlu şunları ifade ettti.
“Kürtler tarafından bu dönemin ismi Barış ve Demokratik Topluk dönemi olarak geçiyor. Devlet ‘terörsüz Türkiye’ gibi tanımlamalar kullansa da bu dönem öngörüldüğü gibi barış ve demokratik toplum dönemidir asıl olarak. Devletin ve toplumun gerçekleşen çağrıyı sahiplenme durumu tabii ki aynı oranda olamıyor. Halk, devletin atması gereken somut adımları bekliyor. Devlet bu süreci ne kadar geciktirirse toplumdaki inandırıcılığı da o kadar zedeleniyor. Ancak her partinin kamuoyu yoklamalarında sürecin olumlu olarak karşılandığı söyleniyor. Devlet cephesi zamana yayma, geciktirme, oyalama taktikleri izliyor. Bunu hepimiz de görebiliyoruz. Türkiye halklarının beklediği şey devlet açısından olumlu bir adım atılmış olması. Haziran’da çıkan ve öncesinde Adalet Bakanlığı’nın söylemleriyle büyük beklentiler yarattığı infaz kanunundaki değişiklikler Adalet Bakanlığı’nın yapmış olduğu açıklamalar kapsamında olmuş olsaydı şu anda toplumdaki karşılığı daha olumlu seyrediyor olacaktı. Ancak yeni aşama itibariyle de kötü bir aşamada olmadığımızı söyleyebilirim. Türkiye halklarının bir anda bir bütün olarak bir sürece odaklanması, inanması ya da desteklemesi elbette ki söz konusu olmayacak ama önemli olan bunu doğru kanalize edebilmek önemli.”
Devletle güven ilişkisi
Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nda, Barış ve Demokratik Toplum Grubu’nun 11 Temmuz’da gerçekleştirdiği silah yakma töreninde demokratik siyaset ve hukuk vurgusu olduğuna dikkat çeken Arzu Eylem Kayaoğlu, devam eden süreçte mevcut hukukun gözden geçirilmesi yönünde talebi olduğunu şöyle ifade etti:
“ÖHD olarak toplumun, Kürt halkının önemli kurumları arasındayız. Barış ve demokratik toplum sürecinin toplumsallaştırılması sürecine ÖHD de dahil olmak üzere çok çeşitli sivil toplum örgütleri, insan hakları örgütleri çağrıldılar. Bizlerin de orada olması kadar doğal bir şey olamaz. Biz eş genel başkanlar düzeyinde bir katılım sağladık. Oraya gitmek Türkiye’nin demokratikleştirilmesi ve hukuk düzeninin en iyi şekilde ortaya konulabilmesi için elinden gelen her şeyi yapmanın sözüdür. Umarız ki süreç sadece oradaki yapılmış olan açıklama ile kalmaz ve devlet en kısa zamanda adım atar. Komisyonun kanunla kurulması çok daha olumlu sonuç yaratacaktır. İşlevsiz hale getirilen bir komisyon olmayacak. Bu süreci bir bütün olarak ören, toplumsallaştıran yapılması gereken hukuki düzenlemelerin ne olduğunu kendi alt çalışma gruplarında ve alt komisyonlarında konuşup yasal düzenlemelerin yapılacağı, siyasi ve politik adımların atılacağı, demokratikleşmeyi sağlayacak bir komisyondan bahsediyoruz. Dolayısıyla çok çok önemli. Devletin olumlu adımlar atması gerekiyor ki karşılıklı olarak güven ilişkisi üzerine yeni bir şey kurulsun.”
Komisyonun hukuksal güvencesi
Meclis’te kurulacak olan komisyonun yasal olarak süreci işletmesinin önemine dair konuşan Arzu Eylem Kayaoğlu, şöyle dedi:
“Kanunen kurulmuş olan komisyon, orada yer alan herkesin hem yasal güvencesi olacak ama aynı zamanda da bu sürecin kanunen güvence altına alınması demek olacak. O yüzden çok önemli. Devlet nezdinde yasal olarak tanımlanacak belki de ilk süreç bu olabilir. Bundan önceki 2013-2015 sürecinde 12-13 maddelik bir kanuni bir düzenleme yapılmıştı ama o çok kısıtlıydı. Önceki süreçlerde olanları biliyorsunuz. Tekrardan bunlarla karşılaşmamak için bu sürecin yasal bir dayanağının olması önemli. Diğer yandan İmralı’da uygulanın ve bizim yıllardır itiraz ettiğimiz, ayrımcı ve bambaşka bir infaz rejimidir. Barış ve demokratik toplum sürecinin yürüdüğü bu süreçte devlet Sayın Öcalan’ın ailesiyle görüştürülmesini, diğer arkadaşların aile görüşleri yapmasını, heyet görüşmelerini teveccühmüş gibi sunuyor ama bu yasal bir zorunluluk. 2019’daki açlık grevlerinde gerçekleşen avukat görüşünü saymasak şu anda bile hala bir avukat görüşü sağlanamadı. Sayın Öcalan’ın bu süreci daha olumlu yürütebilmesi için fiziki çalışma koşullarının da oluşturulması gerekiyor. Sadece avukatların değil aydınların, gazetecilerin, siyasi parti temsilcilerinin, insan hakları savunucularının gidip Sayın Öcalan’la bu süreci konuşması, değerlendirmesi bu süreç açısından iyi olacaktır. Barış ve Demokratik Toplum sürecinin için olması gereken şeydir. Umut hakkı ile ilgili gerekli olan adımların da atılması gerekiyor.”
Haber: Rozerin Gültekin / JINNEWS