Adalet Bakanlığı ve DEM Parti heyetinin yaptığı görüşme neticesinde ‘umut hakkı’ konusunda yasal değişiklik yapılması gerektiğini belirten ÖHD üyesi Zozan Vargün, tutsaklara dair yaptıkları çalışmayı Adalet Bakanlığı’na sunacaklarını belirtti
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde 26 yıldır tecrit koşulları altında tutuluyor. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ına yönelik Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) verdiği “umut hakkı” ihlali kararı tartışmaları gündemdeki yerini koruyor. Bu bağlamda, AİHM, ömür boyu hapis cezasına alan bir kişinin cezalarının belirli bir süre sonra gözden geçirilmesini ve şartlı salıverilme talebinde bulunabilmelerini temel bir hak olarak kabul ediyor.
Türkiye’nin “umut hakkı”na ilişkin yasal düzenleme yapmaması durumu ise Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin(AB KB) gündeminde yer alıyor. Komite, yasal düzenleme için Eylül 2025 tarihine kadar Türkiye’ye süre tanımıştı. Ancak Türkiye hala söz konusu konuya dair somut bir adım atmış değil. Antidemokratik politikaların yaşandığı yerlerin başında Türkiye Cezaevleri geliyor. “umut hakkı” zemininde gerçekleşen tartışmalar gündemdeki yerini korurken bir diğer önemli meselelerden biri de cezaevlerinde yaşanan yaşam hakkı ihlali. Cezaevlerinde bulunan tutsakların en yasal hakları dahi uygulanmıyor.
Özgürlük için Hukukçular Derneği üyesi Zozan Vargün, umut hakkı ve tutsakların yaşadıkları hak ihlallerine dair değerlendirmelerde bulundu.
Umut hakkı
Ömür boyu hapis cezasının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne taraf olması nedeniyle verdiği bir hüküm olduğunu dile getiren Zozan Vargün, “Dolayısıyla Türkiye bu karara uymakla yükümlüdür. Ancak Türkiye, 2014 yılından bu yana bu karara uymamakta ve farklı şekillerde direniş göstermektedir. Umut hakkıyla ilgili yalnızca bu karar değil; Kaytan, Gurban ve Boltan/Türkiye kararlarında da aynı çerçevede değerlendirmeler yapılmıştır” sözlerini kullandı.
AKBK’nın kararları
Bir tutsağa “koşullu salıverilme” imkanı tanınmadığında, manevi anlamda “işkenceye” maruz kaldığının altını çizen Zozan Vargün, “Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin Kasım 2021 ve Eylül 2024 tarihli kararları bulunmaktadır. Bu kararlarla Türkiye’ye süre tanınmıştır. Türkiye’nin, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası almış tüm mahkumların ceza infaz sistemini ve yargılamalarını umut hakkı çerçevesinde yeniden düzenlemesi ve dönüştürmesi gerekmektedir” şeklinde konuştu.
‘Komite Türkiye için görüşecek’
Zozan Vargün, “Türkiye bu Eylül 2024 tarihli karar doğrultusunda umut hakkı ile ilgili bir çalışma yapmadığı takdirde komite bu kararları bir daha Eylül 2025’te görüşecek ve ona göre Türkiye’nin durumuna ilişkin bir karar verecek. Bu daha icraî bir karar olacağı yönünde bizim de izlenimlerimiz var. Çünkü komite ilk defa bu kadar ciddi bir adım atıyor. Bizim burada özellikle vurgulamak istediğimiz şey yaşanan ve hepimizi de umutlandıran toplumsal barışa giden süreçte umut hakkı ile ilgili yasal düzenlemelerin yapılması ve bu yasal düzenlemeler yapılırken de ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile karşı karşıya kalmış tutsakların bırakılmasıdır. Adalet Bakanlığı’yla DEM Parti’nin ve heyetin yaptığı görüşmelerde fiiliyata geçmesi ve meclisin de bu açıdan yasama organının da çalışılır vaziyete gelerek en kısa zamanda bu konuda bir düzenleme yapması gerekmektedir” diye konuştu.
Umut hakkı düzenlemesi
Adalet Bakanlığı’nın umut hakkına ilişkin açıklamalarına değinen Zozan Vargün, “Adalet Bakanı’nın yaptığı açıklamada, umut hakkına ilişkin bir mevzuatın bulunmadığı ve bu nedenle düzenleme yapılamadığı belirtilmişti. Ancak Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararlar ve yasama organının çıkarabileceği yeni yasalarla, umut hakkının tanınması son derece hızlı ve mümkün bir adımdır. Bu açıdan bakıldığında, mevcut sistemin değiştirilmesi ve dönüştürülmesi hukuken ve pratikte rahatlıkla gerçekleştirilebilir.”
‘Yasal değişiklik yapılmalı’
İmralı Cezaevi’nde uygulanan tecrit politikalarının zamanla tüm cezaevlerine yayıldığını dile getiren Zozan Vargün, “Bizim temel amacımız ve talebimiz, AİHM’in verdiği kararın uygulanması ve buna paralel olarak iç hukukta da gerekli yasal değişikliklerin yapılmasıdır. Özellikle altını çizmek istediğimiz nokta şudur: İmralı Ada Hapishanesi’nde bulunan Sayın Abdullah Öcalan’ın fiziki koşullarında bir değişiklik yapılması, aynı zamanda Türkiye’deki tüm cezaevlerinde kalan mahpusların koşullarının iyileştirilmesi anlamına gelmektedir. Bu nedenle öncelikli ve ivedi talebimiz, Sayın Abdullah Öcalan üzerinde uygulanan tecridin kaldırılması ve onun insanca yaşanabilir, çalışılabilir bir ortamda tutulmasının sağlanmasıdır. Aynı şekilde umut hakkının da tanınması bu sürecin önemli bir parçasıdır” şeklinde konuştu.
‘Hasta mahpuslara umut hakkı tanınmalı’
Umut hakkının uygulanmamasından kaynaklı cezaevlerinde bulunan hasta tutsakların doğrudan etkilendiğine vurgu yapan Zozan Vargün, “Bu durum, onların yaşadığı sorunları daha da derinleştirmekte ve sağlık haklarının ihlaline yol açmaktadır. Tecrit, bir tehdit halini almış durumdadır ve bu nedenle hızlıca kaldırılmalı, bu konuda gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Hapishanelerde sağlık hakkı ve insan onuruna yakışır tedavi imkânlarına erişim sağlanmalıdır. Çünkü cezaevlerinden gelen başvurularda da gördüğümüz üzere, mevcut durumda tedavi hakkının fiilen ortadan kalkmış olması, mahpuslar açısından bir işkenceye dönüşmüş durumdadır. Bu nedenle özellikle hasta mahpuslara umut hakkı mutlaka tanınmalıdır” sözlerini kullandı.
‘İdari gözlem kurulları kaldırılmalı’
2020’den itibaren İdari ve Gözlem Kurullarının tutsakların tahliyelerini engelleme noktasında kötü niyetli kullanıldığını belirten Zozan Vargün sözlerine şöyle sürdürdü: “Bundan dolayı bu sürecin bizler açısından en önemli noktalarından bir tanesi de sonradan getirilen bu İdari Gözlem Kurulları’nın kaldırılması en önemli taleplerimiz arasında. Bu açıdan İdari Gözlem Kurullarının da bu umut hakkı çerçevesinde yapılacak yasalarda değişikliğinin olması gerekmekte.”
‘Cezaevleri işkence mekanlarına döndü’
Cezaevleri tutsaklar için “işkence” mekanlarına dönüştüğünü aktaran Zozan Vargün, tutsakların sağlık hakkına erişemediğini ve hasta tutsakların tedavi edilmediğini belirtti. Zozan Vargün, “Mahpuslar hastaneye gittikten sonra hapishanede kalamaz raporunun dikkate alınması, ATK’ya giden mahpusun taraflı raporlarla hapishanede kalabilir yönündeki düzenlemenin değiştirilmesi gerekiyor. Toplumsal barış sağlanacaksa ve buna ilişkin adım atılması gerekiyorsa ve bunun en önemli samimiyet göstergesi hasta mahpusların bırakılmasıdır”
Meclis’e ve Adalet Bakanlığı’na dilekçe
ÖHD ve TOHAV olarak “umut hakkı”nın tanınması için 28 Nisan’da açıklama yaptıklarını belirten Zozan Vargün, “Umut hakkı ile ilgili yaptığımız bu çalışmanın devamı olarak hapishanedeki tutsakların ağır tecrit koşullarından nasıl etkilendikleri ve bir kişinin ömür boyu cezaevinde kalmasının üzerinde nasıl bir etki uyandırabileceği travmatik boyutlarına ilişkin olarak bir çalışma yapmayı planlıyoruz. Bu çalışmayı hem Meclis’teki ilgili partilerle hem de aynı zamanda Adalet Bakanı ile yapacağımız bir görüşmeyle paylaşmayı ve buna ilişkin çalışmalarımızı devam ettirmeyi düşünüyoruz” sözlerine yer verdi.
Haber: Elfazi Toral / JINNEWS