• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
24 Aralık 2025 Çarşamba
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2025
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2025
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Forum

Önder Apo’ya özgürlük, Kürt halkının en temel talebidir

24 Aralık 2025 Çarşamba - 00:00
Kategori: Forum, Güncel, Manşet
Önder Apo’ya özgürlük, Kürt halkının en temel talebidir
  • Sosyalizm, erkek egemenliğinin bitirilmesidir. Eğer bir evde, çalışma grubunda, birimde ya da grupta sosyalizmin ve sosyalist bireyin inşasına dair problem varsa, orada ilk bakılması gereken yer erkek egemenliğidir
  • Önderlik gerçeğinde özgürlük anının, yaratılış ve kuantum anının anlamını öğrenme yoluna koyulabildik. Felsefe komünü adını verdiği arkadaşlarıyla birlikte inşa ettiği yaşam, paylaşım hep en önde, en inşa edici temelde oldu
  • Bizler, tam da bundan dolayı Önder Apo’ya özgürlük diyoruz. Önderliğimiz halkımıza direkt hitap etmelidir ki, kendisi özgürlük istiyor mu, istemiyor mu, ne istiyor, ne istemiyor kendisi söylemelidir

Dilzar Dîlok

Kuzey Kürdistan’daki demokratik kurumlar Umut ve Özgürlük mitingi adıyla bir miting örgütlediklerini açıkladılar. Bu organizasyon anlamlı ve gereklidir, hatta geç bile kalınmıştır. Önder Abdullah Öcalan’a özgürlük ve umut mitingi tüm Bakur halkımızın katılımını ve demokrasi taleplerini Önderliğin özgürlüğü ekseninde ortaya koyacakları bir irade beyanı olacak temelde geliştirilebilirse Barış ve Demokratik Toplum sürecine önemli bir katkısı olacaktır. Mitingin mottosuna dair kimi söylemler bu yazıyı Önderliğe özgürlük eksenli ele alma gereğini oluşturmuştur.

Önder Abdullah Öcalan’ın Barış ve Demokratik Toplum Manifestosu yoğunca tartışılıyor, tartışıyoruz. Manifestoda yer alan görüşlerin, tarihsel tespitlerin sosyolojik yorumların ve özünde özgürlük sosyolojisi temelinde paylaşılan görüşlerin önemi ve anlamının tarihselliği konusunda hemfikir olan geniş bir toplumsal yelpaze oluştu. Fikir ve zikir kısmında bu tartışmalar sürerken amel yani eylem-pratik kısmında durum nedir diye sormak da sürecin ruhunu yakalamakla ilgilidir. Eylemselleşmeye geçmeden biteviye ve somut hedefi olmayan bir “süreç” tartışması yapmak zamana haksızlıktır, özgürlüğe haksızlıktır. Her pratik teoriye göre olmayabileceği gibi, her tartışma da teoriyi derinleştirmeyebilir.

Önderlik anlam arayışında önemli bir veri sunarken ve herkesi düşünmeye, tartışmaya sevk ederken okuyucuların da salt kitap okuyucusu olmakla sınırlı kalmaması anlam inşasının önemli bir bölümüdür. Sosyalizme gönül veren, demokrasi ve insan haklarına ulaşmayı insan olmanın gereği sayanlar için bu gereklilikten öte bir sosyalist yaşam inşasının olmazsa olmazıdır.

Tersten savunmak ve pratik

Hal böyleyken yaşananları salt sığ tartışmalarla sınırlı tutmak ve buradan belirlenmiş söz dizinini aşmayan tekrarlara düşmek geliştirmez. Tersten savunmada olmak da aynı sonuçları verir. Bu sebeple, Marksizmin aktüalize edilmesi, devrimcileştirilmesi anlamına gelen Barış ve Demokratik Toplum Manifestosu’nun doğru ve yeterli yorumlanması kadar pratikleştirme koşullarının oluşturulması temelinde eyleme geçişlerin artması gereklidir. Bunun için toplumun her kesiminden bireylere de rol düşmektedir. Öncelikle belirtmek gerekir ki, temel çelişkinin sınıf çelişkisi olduğunda ısrar ederek geleneğe sahip çıkmaya çalışmak kazandırmadı, kazandırmayacaktır. Ki bu tutum sosyalist devletlerin pratiklerindeki erkek egemenliğini, kadının nesneleştirilmesini, toplumsal özgürlüğün gelişmeyişindeki en temel eksikliğin kadın özgürlüğüne, ana kadın eksenli açıklamaya yetmez. Hatta kadın sömürüsünü sosyalist devlet sisteminde bile değişmeyen bir kader olarak algılamayı dayatır. Doğrusu, sosyalizm erkek egemenliğinin zayıflatılması, tüm bireylerde kadın eksenli zihniyetin inşa edilmesi, yaşamın kadın değerlerini önceleyen özgür-komünal toplumsallık temelinde organizasyonunu esas alır. Sosyalizm, erkek egemenliğinin bitirilmesidir. Eğer bir evde, çalışma grubunda, birimde ya da grupta sosyalizmin ve sosyalist bireyin inşasına dair problem varsa, orada ilk bakılması gereken yer erkek egemenliğidir. Erkek egemenliği, kendi yaşam alanına sosyalizmin girmesine asla izin vermez. Çünkü sosyalizmin ilksel hali olan klan yaşamın, komünal toplum değerlerinin işbölümü etrafında erkek lehine değişmesiyle ilk eşitsizlik doğmuştur.

Sosyalist devletlerdeki durum kadın özgürlüğünün politik ilişkiler ve bu ilişkilerin bugüne kadar taşıdığı kültürel kodlarla ilgili olduğunu yadsıyan, sınıf iktidarının (ki sosyalist devletlerde işçi sınıfının iktidar olduğu ne kadar iddia edilebilirse) kadın sorununu çözeceğine dair rivayet, görüldüğü gibi hiçbir zaman hakikat olmamıştır. Bu gerçekleşmeyişin pratikte karşılaşılan zorluklarla, engellerle ya da sömürgecilikle, burjuva sınıfıyla alakalı olmadığını, formülün yanlış kurulduğunu da Önder Apo ortaya koymuştur.

Yapılabilecek en masum analoji, sosyalizmin özgürlük şartına bağlı olduğudur. Özgürlük olmazsa sosyalizmden, komünalizmden ya da ortak yaşamsal değerlerden söz etmek zordur. Sosyalizm kültürden ayrı bir organizasyon değildir. Sosyalizm, özgürlük değerleriyle inşa edilen bir sistemdir. Bu tanımı Önder Apo’nun özgürlüğü temelinde ele almak önemli dersler vermektedir.

Felsefe komünü

Önder Apo, ağırlaştırılmış tecrit koşullarında tek kişilik hücrede 27 yıldır bulunduğu İmralı’da büyük özgürlük mücadelesi vererek her anını özgürlük anına dönüştürmeyi esas aldı. Hiç kimse yokken kendini bir toplum kıldı, böyle direndi, böyle iradesini ortaya koydu ve böyle çalıştı. Cezasını doldurmaya odaklı bir tutsak olmadı hiçbir zaman. Adaya başka tutsak arkadaşlar sevk edildiğinde iyimser niyetlerle geliştirilen hiçbir avami ilişkiye yönelmedi. Yol arkadaşlarıyla da ilişkisini amaç temelinde inşa etti. Söylenen her söz, atılan her adım, her bir an’a sığdırılan bakış, amacın bütünlüğünü tamamlama niteliğindeki parçacıklardan oluşmalıydı. Bu temelde her anını özgürlük anına dönüştürdü.

Önderlik gerçeğinde özgürlük anının, yaratılış ve kuantum anının anlamını öğrenme yoluna koyulabildik. Felsefe komünü adını verdiği arkadaşlarıyla birlikte inşa ettiği yaşam, paylaşım hep en önde, en inşa edici temelde oldu. Kendisi sıradan yaşamadığı gibi yoldaşlarının da sıradan yaşamasına izin vermedi. Anı anına dopdolu bir mücadele sahasına dönüştürdü Ada’yı. Heyetler aracılığıyla dışarıya ulaşan her söz, her tespitte bu komünalliği, bu toplumsallığı görmemiz Önderliğin bu çabasından ve sonuç alıcılığından doğuyor.

Öyleyse, tek başınayken, avami anlamda, sadece kendisi olmayan, milyonlarca insanı kendinde toplayan, tam da bu akışkan ve doğurgan anlam itibariyle kendisi olabilen bireyin özgürlüğünden söz ederken neyi kastedebiliriz? Böyle bir bireyin özgürlüğü derken ne anlatılmak isteriz?

Elbette O, kendisinde bir halkın varlığını kesinleştirmiş olduğundan, bir halk da özgürlüğünden söz ederken O’nun özgürlüğünü ima etmektedir. “Önder Apo’ya özgürlük” demenin Kürt halkına özgürlük demek olduğunu 7’den 70’e bilmeyen yoktur Kürdistan’da.

Bunların yanında soykırımcı zihniyetin Kürdü yok sayan, varlık mücadelesine yönelen Kürde İmralı’yı gösteren ulus devlet yapılanmasının varlığından kaynaklı da, fiziki özgürlüğü konusunda da gündemler oluşmaktadır.

“Önderliğimiz zaten özgürdür, o dünyadaki en özgür insandır” benzeri söylemlerle işi tanımı belirsiz bir maneviyata, biçimsel bir kutsallaştırmaya sıkıştıracak değiliz. Zira böyle yaklaşmak, bizi tarih ve dünya insanlığı karşısında suçlu kılar.

Önderliğin fiziki özgürlüğü ne demektir?

Önderliğin fiziki özgürlüğü özgür haber alma koşulları ve niteliğini-niceliğini kendisinin belirlemesi demektir.

Ailesi-avukatları-arkadaşları-basın ya da istediği herkesle özgür temelde iletişim kurabilmesi demektir.

Adanın yaşam ve iklim koşullarının yarattığı zorlukların ortadan kaldırılması, bugüne kadar oluşan yıpratıcı etkinin de telafi edilmesi, yeterli sağlık koşullarının oluşması demektir.

Nefes almanın dahi bir cezalandırma yöntemine dönüştüğü koşulların ortadan kaldırılması demektir.

En önemlisi de Önderliğin özgürlüğü, Önderliğin kendisi için hiçbir talepte bulunmama mütevaziliğini Önderliğimize karşı silah olarak kullanmaktan uzak durmak demektir.

Önderliğimiz son derece mütevazidir. Mütevazi kavramını tercihen değil, toplumsal karşılığı olduğu için kullandığımı da belirtmek isterim. Zira Önderlik yaklaşımını tanımlamaya yetmediğini de vurgulamak gerekir.

Önderlik kendisi için özgürlük istiyor mu?

Soru ters bir denklemdedir. Kendisi paradokstur. Çünkü zaten kendisi özgürlük için, çocuk yaşta kendi özgürlüğünün elinden alındığının farkına varan bir varlık olarak yola çıkan ve giderek bunu bir halkın özgürlük probleminin çözümüne taşıyan bir Önderliktir Önder Abdullah Öcalan. Aynı zamanda da 60 milyon Kürdün içinde de en özgür insandır.

Önder odur ki, halkı, yoldaşları özgür değilse ve onun uğruna yüzlerce insan bedenini ateşe vermişse, onun adına halkın on binlerce değerli evladı yola çıkmış ve o yolda kendini yol eylemişse, onun adına yüz binler yollara dökülmüş ve haykırmışsa, o artık halk olmuştur. Önder odur ki halkının özgürlüğünde kendini görür. Bir de önder odur ki kendi özgürlüğü talebinden öncelikli olarak halkının kolektif haklarının sağlanmasını esas alır. Önder Apo’nun bu temeldeki yaklaşımını da Ortadoğu kültürünün en zengin, çağdaş ve en güzel şekilde dile gelişi olarak görmek gerekir. Mütevaziliğin, tarihsel bilincin, tarih yarattığının farkındalığının en sade dile gelişi, davranış kazanmasıdır. Önder Apo bu anlamıyla verili algılardan, devletçi sistemde yetişen davranış kalıplarından, söz dizinlerinden ya da benzer söz-eylem beklentilerini karşılamaktan uzaktır. Bu anlamda Önderlik kendi özgürlüğünü istemeyerek hem dostları hem düşmanları şaşırtmıştır. Şükür ki, her şeye alışmış olmanın robotlaştırılmasından uzağız, hala şaşırabiliyoruz. Ama esas olan şaşırtanın, eyleme yönelten, eylemi ortaya çıkaranın, kim ve ne olduğunun bilincine varmaktır.

Zorunluluğun bilinci diye tanımlanan ve gençlik yıllarımızda böyle öğrendiğimiz özgürlük hala bu yönlü bir anlamı barındırıyor. Zorunluluklar insanın nasıl yaşayacağına dair tanımı oluşturmada yardım ediyor. Zorunluluklar derken kuşkusuz devletçi-egemenlikçi sistemlerin yarattığı inşa edilmiş zorunluluklardan söz etmiyoruz. Doğal toplum ve insan temelinde ele aldığımız zorunluluklara dair bilinçlenme düzeyi, insanın özgürlük düzeyini de ortaya koyuyor. Bu anlamda insanlığın bugün içinde bulunduğu durum, parçalanmış toplumsallık, oluşturulan uçurum, kadın ve erkeğin neredeyse bir araya gelemeyecek kadar birbirinden koparılmışlığı ve bu konudaki çabaların varolan uçurumu kapatmaya yetmeyecek kıvamda oluşu böyle bir atmosferde şaşırmayı zorlaştırıyor. İnsanlar adeta narkoz etkisinde gibi ya fiziken ya da ruhen donuklaştırılıyor. Bir zamanların eşref-i mahlukatı, sabite-yi mahlukata dönüşüyor. Donmak ve durmanın özgürlükten kopuş olduğu az çok biliniyor ve toplamda insanlık özgürlükten giderek bir uzaklaşma yaşıyor.

Özgürlük sorunsalı

Böyle bir durumda Önderliğin özgürlük eylemi peygamberlerin dini çıkışlarından çok daha kutsal, daha tanrısal, daha manevi ve anlam yüklüdür. Hiçbir din bugün bunu başaramamaktadır. Hiçbir din pozitif inşayı bu düzeyde gerçekleştirememektedir, gerçekleştiremeyecektir. Bu sonuç da Önderliğimizin özgürlük düzeyiyle bağlantılıdır.

Tüm bunlara rağmen Önderliğin kendi özgürlüğü temelinde bir talepte bulunmadığını söylemek ya da İmralı Adası’ndan çıkmak istemediğine dair söylemleri basın üzerinden servis etmek, siyaseten en hafif deyimle tutarsızlıktır. Aynı zamanda da Önderliğin Türkiye’nin demokratikleştirilmesi için gösterdiği çabaya ve mütevaziliğe karşı istismarcı bir yaklaşım içinde olmaktır. Bundan dolayı da iktidar ve ortakları bu tutumu, yani, Önderliğin böyle bir istemi olmadığını söyleme şeklindeki tutumları terk etmelidir.

Önderlik zaten özgürlüğünü gerçekleştirmiştir. Özgürlük ideolojisinin tam karşısında olanların bunu (eğri ya da doğru) dillendirmesi dahi abesle iştigaldir. Kamuoyu hassasiyeti, toplumsal hassasiyetler denilerek sık sık milliyetçi eğilimlerin bahçesini sulayan söylemlerden vazgeçilmedikçe, bu konuları gündeme taşımak, Kürt halkının hassasiyetlerine dokunmak, bu hassasiyetlere gereken pozitif siyasi tutumu göstermemek olacaktır, ki bundan da vazgeçilmelidir. Bu yaklaşım yapıcı değildir, pozitif bir siyaset anlayışı değildir. Bu tür tutumlar, negatif siyaset anlayışına hizmet etmektedir. Demokrasi karşıtlığına da zemin-malzeme üretmektedir. Bu anlamıyla da tutarlı bir siyaset üretmek en doğrusudur.

Bizler, tam da bundan dolayı Önder Apo’ya özgürlük diyoruz. Önderliğimiz halkımıza direkt hitap etmelidir ki, kendisi özgürlük istiyor mu, istemiyor mu, ne istiyor, ne istemiyor kendisi söylemelidir. Hiç kimsenin “Öcalan şunu istiyor, şunu istemiyor” diye yorum yapma ya da söz söyleme hakkı yoktur. Siyaseten zaten kabullenilmez olan bu yaklaşım, hukuken de doğru değildir, hiçbir siyasi parti ya da siyasetçinin de bu tutuma girmemesi daha doğru olacaktır.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Zehirli dil, kardeşlik dili

Sonraki Haber

Kürt siyasal hareketinde temsil sorunu

Sonraki Haber
Kürt siyasal hareketinde temsil sorunu

Kürt siyasal hareketinde temsil sorunu

SON HABERLER

10 Mart Mutabakatı’nda son durum ve temel engel

10 Mart Mutabakatı’nda son durum ve temel engel

Yazar: Heval Elçi
24 Aralık 2025

Paradigmanın iki temel ayağı 

Paradigmanın iki temel ayağı 

Yazar: Bedri Adanır
24 Aralık 2025

Kürt siyasal hareketinde temsil sorunu

Kürt siyasal hareketinde temsil sorunu

Yazar: Heval Elçi
24 Aralık 2025

Önder Apo’ya özgürlük, Kürt halkının en temel talebidir

Önder Apo’ya özgürlük, Kürt halkının en temel talebidir

Yazar: Aziz Oruç
24 Aralık 2025

Muhalefet yol ayrımında

Zehirli dil, kardeşlik dili

Yazar: Heval Elçi
24 Aralık 2025

Traşın şiddeti

Barışın sosyolojisi

Yazar: Bedri Adanır
24 Aralık 2025

‘İktidar karşıtı’ Sözcü iktidardan görev mi aldı?

‘İktidar karşıtı’ Sözcü iktidardan görev mi aldı?

Yazar: Heval Elçi
24 Aralık 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2025
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır