On gündür yoğun bakımda tedavisi süren Sırrı Süreyya Önder’in doktoru Prof. Dr. Ertan Sağbaş, ‘Şu hale gelmesi büyük mucize. Biz de bir mucizenin peşine düştük gidiyoruz. Kurtulma ihtimali zayıf da olsa umudumuz var’ dedi
İstanbul’daki evinde 15 Nisan gecesi kalp krizi geçiren ve aort damarı yırtılan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İmralı heyeti üyesi Sırrı Süreyya Önder’in doktoru Florence Nightingale Hastanesi Kalp-Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ertan Sağbaş, Mezopotamya Ajansı’ndan Mehmet Aslan ve Melik Çelik sorularını yanıtladı. Prof. Dr. Sağbaş, Önder’in yoğun bakımdaki tedavisinin titizlikle devam ettiğini belirtti ve “Şu hale gelmesi büyük mucize. Biz de bir mucizenin peşine düştük gidiyoruz. Umudumuz devam ediyor. Kurtulma ihtimali zayıf da olsa umudumuz var” dedi.
- Önder, size nasıl geldi ve ilk müdahale nasıl oldu?
O gün normal mesaimizi tamamlamıştık. Ameliyatım vardı, ameliyatımı tamamladım. Çıkmadan önce yine acil bir hasta çıktı. Aort (vücuttaki en büyük ana atar damar) damarında yırtık vardı. Onu endostent (yırtık olan aort bölgesine içerden stent yerleştirilme) yaptık. Arkasından da bir hastamızın kalp tamponadı (sıvı toplanması) gelişmişti. Ona da müdahale ettik. Saat 21.30 gibi hastaneden çıktım, eve gittim. Tam dinlenirken uzman bir doktor arkadaşımız arayarak, ‘Diseksiyon (aort yırtığı) olan bir hasta geldiğini ve kalp masajı yaptıklarını söyledi. Önce bilincinin yerinde olup olmadığını sordum. Şuuru kapalı yanıtı aldım. Ama aynı zamanda kalp masajı ilk andan itibaren hiç kesilmeden devam ettirilmiş. Dolayısıyla beyinle ilgili daha iyimser bir tablo çizildi. Ekibin toplanmasını istedim ve hastaneye doğru yolla çıktım. Yaklaşık 20-25 dakikada hastaneye vardım. Hastanın kim olduğuna dair de hiçbir fikrim yoktu. Yolda iken hastanın Sırrı Süreyya Bey olduğunu öğrendim. Özel hocalar toplandı diye bazı spekülasyonlar oldu. Bundan herkes emin olsun; hastanın kim olduğunu bilmiyordum ve bir başka hasta da olsaydı aynı ekip çıkacaktık ve bu ameliyatı gerçekleştirecektik.
- Önder’e ilk olarak ne tür bir müdahalede bulundunuz?
Gelişinin 5’inci ya da 10’uncu dakikasında kalbi bir ara çalışmaya başlamış. O süre zarfında arkadaşlar EKO (Kalp ultrasonu) yapmışlar. EKO’da aort kısmında diseksiyon flebini (yırtık emareleri) görmüşler. Yani burada aortun katları içerisinde kanama olur. En iç katmanı merkeze doğru iter o araya kan girince orada bir septum gibi bir yapı gözükür. Bu EKO da patognomiktir (belirleyici). Yani bunu gördüğünüz zaman buna diseksiyon dersiniz. Dolayısıyla da teşhisi netti. Hiç vakit geçirmeden direkt hasta yakınlarıyla görüşüp onaylarını alıp ameliyathaneye indirdik.
- Hemen ertesinde ise ameliyata aldınız ve bu ameliyat yaklaşık 12 saat sürdü. Bu aşamada ne tür karar ve müdahalelerde bulundunuz?
Kalp masajıyla ameliyat masasına aldık. Kalp masajıyla önce kasık, atar damar ve toplar damarından kalp akciğer makinesine geçtik. Dolaşımı rahatlattık. Sonra kalp masajını bıraktık. Sonra göğsünü açıp aort anevrizmasını ve diseksiyonunu düzelttik. Hastamızda hem diseksiyon vardı hem de kalp krizi vardı. İki ağır pataloji vardı. Bu durumu görünce bypass kararı aldık. Ayağından damar çıkardık ve oraya bypassını da yaptık ve tamamen düzelttik. Sonra kalbi biraz dinlendirdik. Çünkü kalp çok hırpalanmış ve yorulmuştu. Sonra kalp akciğer makinesinden çıkmayı denedik ama çıkamadık. Bunu tahmin ettiğimiz için ECMO’yu (Akciğer ve kalbin yerini tutan suni dolaşım cihaz) da hazırlamıştık.
Ameliyattan ECMO desteğiyle çıktık. Sadece cilt altını kapattık. Kalp ödemli olduğu için kemiği de birleştirmedik. Bu şekilde çıktık.
- Ameliyat sonrasında kalbin sağ tarafının kasılmadığına dair açıklamalarınız oldu. Sonrasında ise kasılmaya başladığını paylaştınız. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ameliyattan sonra 2-3 gün bekledik. Sonra tekrar ameliyata aldık. Bu sefer hem içerisini temizledik hem de kalbe bakıp gözlemledik. İlk ameliyatta kasılmayan sağ tarafın kasılmaya başladığını gördük. Bu çok iyi bir şey. Bu amaçladığımız bir şeydi. Yani kalbi dinlendirelim, sağ kalp kendini toparlasın ve kasılmaya başlasın istiyorduk. İstediğimiz buydu. O bizi çok sevindirdi.
- Bu durum normal, beklediğiniz ve amaçladığınız bir gelişme miydi?
Aslında bu bir stunning durumudur. Stunning yani dokuların oksijensiz kalması nedeniyle oluşan bir durum. Stunning normalde beş altı gün sonra açılmaya başlar. Üçüncü günde açılmaya başlaması bizi çok sevindirdi. Fakat burada şöyle de bir şey var; göğsü kapattık ama beyin ile ilgili belirsizlik ilk günden itibaren vardı. Bir saat kadar kalp masajı yapılan bir insanın beyni oksijensiz kaldı mı kalmadı mı sorusunun cevabı çok önemlidir. Ayrıca yırtığın aynı zamanda sağ şah damarına doğru ilerlediğini de gördük. Yani kalp masajı yapılırken bu yırtıktan dolayı beyin kanlanmamış da olabilir. Ancak net bir şey bilmiyoruz. Böyle bir belirsizlik de var.
- Önder’in tedavi aşamaları nasıl ilerliyor?
ECMO desteğine devam ediyoruz. Göğsünü kapattık. Beyinle ilgili bir görüntüleme yapabildik ve tomografi çektik.
- İlk defa mı böyle bir görüntüleme yapıyorsunuz?
Bu daha yenidir. 3 gün önce akşam saatlerinde yapabildik. Yoğun bir beyin ödemi var. Nörologlar ödemin açılması gerektiğini söylüyor. Ancak bizler de o zaman net konuşabiliriz. O belirsizliğini hala koruyor. Soluk alma refleksi oluşmuyor. Uyutucu almadığı halde uyanmıyor ve gözünü açmıyor. Nörolojik açıdan olumsuz durum daha fazla gibi duruyor. Bu benim öngörüm değil, nörologların öngörüsü. İşin profesyoneli nörologlardır.
- Beyindeki ödem için ne tür bir tedavi yöntemi uyguluyorsunuz?
Hemen ilk andan itibaren antiödem tedavisine başladık. Beynin ödemlendiğini tahmin ediyorduk. Bu durum kalp masajıyla resüsitasyon yapılan hastalardaki en büyük problemlerden biridir bu. Nörolog arkadaşlarımızın da önerisiyle ilk andan itibaren antiödem tedaviye başladık. Şimdi de devam ettiriyoruz. Bu tomografideki durumu görünce doğru yolda olduğumuzu gördük. Çünkü çok yoğun ödem var. Artı vücuttan sıvı çekiyoruz. Böylece ödemi azaltmaya çalışıyoruz. Sıvı çekerek artı damar içi onkotik basınç dediğimiz durumu arttırıp damar içerisindeki protein yoğunluğunu daha fazla hale getirerek dokulardan ve beyinden sıvı çekmeye çalışıyoruz. Yani ilaç tedavisi ve antiödem tedavisine devam ediyoruz. Beklentimiz ödemin bir an önce giderilmesidir ve şu anda azaldı diyebiliriz. Alttan ne çıkacak ve nasıl bir şey çıkacak onu görmeyi bekleyeceğiz.
- Bu işlemlerin ne kadar süreceğine dair bir öngörünüz var mı?
Zaman bildiremeyiz. Bize bunu çok soruyorlar. Hep bir süre vermemiz isteniyor. Fakat böyle hastalarda kısa, orta ve uzun vade bir şey söylememiz mümkün değil. Bu ödem ne zaman dağılır? Bunu söylememiz mümkün değil. Ne zaman uyanır? Ne zaman ECMO’dan ayırırız? Ne zaman kalp kendini toparlar? Bunu söyleyebilmek güç.
- Ödemi bitirmek için yaptığınız tedaviden olumlu sonuç alıyor musunuz?
Tabii. Mesela günlük sıvı dengesi olarak negatifte kalıyoruz. Bunun ölçümünü yapıyoruz. Yani vücuda giren sıvı, çıkan sıvı miktarını devamlı ölçüyoruz. Ödemi azaltıyoruz. Günbegün azaltıyoruz. Yani amacımıza doğru sonuçlar alıyoruz diyebiliriz. Ama hala çok fazla ödem var.
- Sırrı Beyin yaşadığı sorunu tetikleyen ya da buna neden olan bir durum gözlemlediniz mi?
Bunu da araştırdık. Zaten daha öncesinden teşhisi konulmuş bir aort anevrizması varmış. 4,6 santimlik bir anevrizma var (45-46 milim). 45-46 milim o boydaki bir insan için takip kararı gerektiren bir anevrizmadır ama müdahale gerekliliği yok. Ancak şöyle de bir şey var; kolaylaştırıcı olarak aortit yani vaskulit de varmış. Konnektif doku hastalığı nedeniyle aortun dayanıklığı azalmış. Net neden anevrizma ve genişlemedir. Bu genişlemeyi yırtılmaya götüren bir durum var. O nedenle biz aort anevrizmalarında orayı değiştiririz, suni damar takarız.
- Bu durumda damarın yırtılması doğal karşılanabilecek bir durum mu?
İstatistiksel olarak 45 milimlik bir damarın yıllık yırtılma ihtimali yüzde 1-2 civarındadır. Ancak aortit bunu biraz kolaylaştırmış. Belki bu durum da istatistiksel yüzdeyi arttırmış olabilir. Ama bu yırtılma yüzde 50 milimin üzerine çıktığı zaman istatistiksel olarak yırtılma riski ameliyat riskinin üzerine çıkar. Mesela yıllık yırtılma oranı yüzde 5 ve yüzde 10’lar olur. O zaman da hastaya ameliyat olmasını öneririz. Çünkü ameliyatın riski yüzde 2.
- Bundan sonra ne tür bir tedavi yöntemi uygulayacaksınız?
Bu çok yönlü bir tedavidir. Kalbi destekleyici ilaç ve nitrik oksit veriyoruz. Aslında akciğer damar yatağındaki basıncı düşürmek ve kalbin önündeki yükü azaltmak için bu ilaçları veriyoruz. Aortitten dolayı aorta da tekrar bir problem olmasın diye kortizon veriliyor. Yine beyin ödemini azaltmak için kortizon veriyoruz. Geniş spektrumda enfeksiyon çıkmasın diye antibiyotik veriyoruz. En çok korktuğumuz şeylerden biri de enfeksiyondur. Kan dolaşım iyi sağlansın diye kan sulandırıcı ilcalar veriyoruz. Yani bu böyle çok ayaklı, çok parametreli bir tedavi. Birçok arkadaşımız bu tedaviye katılıyor ve üstleniyor. Bir takım çalışması şeklinde götürüyoruz.
- Bir de uyutulma meselesi var. Ne zaman uyandıracaksınız?
Şu an uyutucu hiçbir hiç bir ilaç almıyor. Günlerdir uyutucu bir şey almıyor ama uyanmıyor. Bunun sebebi ne? Ödem. İnşallah ödemdir. Oksijensiz de kalmış olabilir. Anoksik beyin diyoruz. Bu resüsüstasyon sırasında o da olabilir. Bunun adını şu an koyamıyoruz. Şu an beynindeki hadise net budur diyemiyoruz. Daha doğrusu nörologlar diyemiyor.
- Önder’in durumunu Türkiye takip ediyor. Herkes yüreği elinde bekliyor. Umudunuz var mı?
Aslında şanslı çünkü şu hale gelmesi büyük mucizedir. Biz de bir mucizenin peşine düştük gidiyoruz. Bu mucizeyi gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Çok dengeli olmamız lazım. Umudumuz devam ediyor. Kurtulma ihtimali zayıf da olsa umudumuz var.
HABER MERKEZİ