Sırrı Süreyya Önder’in kızı Ceren Önder Kandemir, gözyaşları arasında okuduğu mektubunda, ‘Onuru besleyerek yaşadığın bu dünyadan gidiyorsun baba. Seninle gurur duyuyorum’ dedi
Dün yaşamını yitiren Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Meclis Başkanvekili ve İmralı Heyeti üyesi Sırrı Süreyya Önder, Atatürk Kültür Merkezi’nde (AKM) son yolculuğuna uğurlandı. Toplumun tüm kesimlerinden binlerce kişinin katıldığı anma programında kızı Ceren Önder Kandemir, babasının anısına kısa bir konuşma yaptı.
Gözyaşları arasında konuşan Ceren Önder Kandemir, “Ben ne zaman bir şey yazsam, babamı arayıp telefonda sesli okurdum. Onunla biz tek bir kişi gibiydik. Sanki kendimi okur gibi okurdum. Hatalarımı görürdüm” dedi.
‘Dostluğuna doyamadım’
Ceren Önder Kandemir, daha sonra babasına yazdığı mektubu okudu:
“Baba, hayatın bütün rengi gitti. Benim bildiğim hayat bitti. Yeni bir hayat başlıyor şimdi. Ürkütücü, bilinmezliklerle dolu. daha önce hiç duymadığım bir şeyi senden duyma ihtimalimin kaybolduğu mağurasız. Kendimi bildim bileli seni kaybetmekten korktum. Bu benim tek kabusum, zaafım, burnumdaki sızı, yutağımdaki yumru, karın ağrımdı. Öyle iyi, öyle bir benzersizdin ki; bu adam bana sadece ölerek acı çektirebilir derdim. Gece gece çaldığın kemanın, cümbüşün, udun sesi, bir çırpıda ezberden okuduğun şiirler, günde 5 kere ve her birinde sanki yeni buluşmuşuz gibi heyecanla buluştuğumuz kahveler, evlere sığamayışın, kimseye kıyamaman, iyiliğe üşenmeyişin, kimseye gücenmemen, kalp kırmaktan bile daha çok korkman birinin onurun kırmaktan… ‘Baba kalbim kırık’ diye arardım. ‘Baba grip oldum, öksürüğüm geçmiyor, kedim öldü, aşık oldum, uyku tutmadı…’ Ben babalığına çok doydum, şimdiye kadar verdiğin tek bana değil, oğluma ve onun çocuğuna bile yeter. Bir babaya ihtiyacım kalmayana kadar doyurdun beni. Ama dostluğuna doyamadım. O dostluğa doyulur mu?
‘Onuru besleyerek gidiyorsun’
Şimdi öfkelenmek istiyorum. ‘İki hafta sonra barış protokolü imzalanacak, sonra rahatız, ameliyat da olacağım.’ ‘İki haftada ne olacak?’ demene kızmak istiyorum. Açlık grevlerine, cezaevlerinde işkencelere… Bir tek kendinle ilgilenmeyişine kızmak istiyorum, ama yapamıyorum. Bana Kandıra Cezaevi’nden gönderdiğin bir mektup yüzünden kızamıyorum. Gidecek yolu olmayan, bir amacı olmayan, ama hep yanımda olmayan bir babayı sen istemezdin demişsin. Şimdi gitmek zorunda olmamanı istemez miydim?’Sana öfke duyanlar için, yoksulluğun ve yoksunluğun için sakin öfke biriktirme’ diyordun. Doğduğundan beri yoksulluk, yoksunluk ve yetimlikle geçen ömründe sen öfkeni nereye sakladın? Ben hiç görmedim. Herhalde kalbine. Bir tek mülk edinmeden, ikinci bir kazağı almadan, kimseden bir şey istemeden, borçsuz ve harçsız, boğazını değil onuru besleyerek yaşadığın bu dünyadan gidiyorsun baba.
‘Seninle gurur duyuyorum’
Giderken neşemin birazını Can ve Yasin’e bırakarak, ama rengin tamamını alarak. Sana doyuncana sevgi verebildim. Her gün söyledim sevdiğimi. Doyunca öptüm, kokladım. Şimdi tüm renklerim de senin olsun. Gerçi sen orada da dostlarını bulursun. (Gülten abla, Pervin abla nerede?) Artık dinlen Turna Kuşum. Biz iyi olacağız. Çocuklara hep seni anlatacağız. Şakaların ağzımıza eğerelti dursa bile taklit etmeye çalışacağız. İçimde tam tarif edemediğim bir huzur var şimdi. Artık mücadele etmek zorunda olmadığını bilmenin huzuru. Seni ayakta son gördüğümüz gün bize bir poşet portakal ve bir kutu yumurta vermiştin. Can için daima bir cebinde mandalin ve bir cebinde fıstık ezmesi taşımanı, teneke kutularındaki ballara ve dinlenme tesislerine olan sevgini unutmayacağım.
Canonun düğününü görmeden gitmeyeceğim dedin. Tutmadığın sözün yoktu gittin mi. Barışı görmek istiyordun. Çocukların yetim kalması kalbini parçalıyordu. Sütten ağzın hiç yanmıyordu. Barış mıydı bilmiyorum; hastane koridorlarında sınıfsız, bayraksız, hüzünlü, umutlu kalabalıkta barışa benzer bir şey gördüm. Gözün arkada, aklın bizde kalmasın. Bana güzel sesinle okuduğun dizelerle; ‘Biliyorum, yağmur yağmaz yukarı doğru yeniden. Acımaz olur silinir gider izi bıçağın, ama hiçbir rüzgar dolduramaz boş kalan yerini. Bir yaşamdan ötekine, birlikte uçan turnaların yerini gökyüzünde’ Seninle gurur duyuyorum.”
Kaynak: MA