Ufkumuzu geniş tutmalı ve olayları daha gerçekçi bir şekilde kavramalıyız. İddialı olmak, devrimci heyecan ve kararlılığa ulaşmak lazım. İsteyelim, imkansızı başaralım
Şerzan Özgür
Bugün gençliğin yaşadığı en temel sorun örgütlülük sorunudur. Gerek sokakta, gerek okullarda, gerekse işyerlerinde olsun, bu görülüyor. Yapılan çalışmalara ve eylemlerin tarzına bakıldığında bu durum rahatlıkla fark edilebiliyor. Toplumsal bir örgütün, bir yapının yaptığı faaliyetlerde süreklilik yoksa, yaptığı eylem veya etkinlikler kısa süreliğine alevlenip ardından sönümleniyorsa, o yapının örgütlülük sorunu var demektir. Oysa toplumsal mücadelenin, hatta toplumsal her işin temelinde örgütlülük vardır. Toplumsal mücadelelerde başarının en belirleyici faktörü de bu olmaktadır. Bu nedenle bu sorunun üzerinde durmak gençliğin temel bir görevi olmaktadır.
Örgütlülüğün özünde ortak bilinç vardır. Ortak bilinç örgütlü bir yapının, bir yaşamın birleştirici gücüdür. Bilinç ne kadar derin olursa yapı da o kadar sağlam olur. Yoksa birkaç darbeyle yıkılıp dağılmaktan kurtulamaz. Bu fiziki olarak bir arada olmak ve beraber hareket etmekten öteye bir durumdur. Ortak bilinçte derinleşildikçe doğal olarak eylemde de birliktelik gelişir. Baktığımızda gençlik olarak ideolojik bilinç konusunda eksikliklerimiz var. Oysa bizler çağımızın en iddialı ve güçlü devrimci ideolojisine sahip bir gençlik hareketiyiz. Acı olan biraz da budur. Her zamankinden fazla kendimizi ideolojik olarak donatma imkanına sahipken bu zayıflığı yaşamamızdır. Geçmişe biraz bakalım. Eski devrimciler bir materyale ulaşmak için onca risk ve çaba harcıyorlardı. Okumak istedikleri bir kitap canlarına mal oluyordu. Bugün her şey elimizin altında olmasına rağmen neden değerlendiremiyoruz, anlamak lazım.
Şunu bilmeliyiz ki, edindiğimiz ideolojik bilinç kadar örgütlenebilir, örgütlendiğimiz kadar da başarı elde edebiliriz. Bu bu kadar nettir, başka yolu başka açıklaması yoktur. Yaşanan ideolojik bilinç zayıflığı pratik başarıyı da sınırlandırıyor. Bilmeli ki, başarının ve yenilmezliğin bütün bir sırrı bu gerçeklikte saklıdır, bunu unutmamak lazım. Bu konuda derinleştikçe, kendi ideolojik bilincimizi yaydıkça, buna bağlı olarak örgütlülüğümüz de güçlenecek ve bu bizi hedeflenen başarıya götürebilecektir. Buna ikna olmak ve gereğini yapmak gerekiyor.
Gençlik olarak toplumsal mücadelenin merkezindeyiz. Böyle bir misyona sahibiz. Devrimin kilit gücü de denilebilir buna. O halde kendimizi gözden geçirelim, gerçekten pratik olarak mücadelenin neresindeyiz? Sokaklarda, okullarda ve bulunduğumuz her alanda ne kadar örgütlüyüz, ne kadar aktifiz? İşte bu sorgulamayı sürekli yapmalı ve beklenen çıkışı yapabilmeliyiz. Devrimin gereklerine ve halkımızın taleplerine ne kadar cevap olabiliyoruz, bunları tartışabilmeliyiz. Açık ki cevap olabilecek bir seviyede değiliz. Köklü değişim ve dönüşümlerin yaşandığı ve yaşanacak olan böyle bir zamanda, gençliğin gelişmelerin dışında kalması beklenemez.
Bu temelde bir çıkışa, ciddi bir yükselişe ihtiyaç vardır. Ufkumuzu geniş tutmalı ve olayları daha gerçekçi bir şekilde kavramalıyız. İddialı olmak, devrimci heyecan ve kararlılığa ulaşmak lazım. İsteyelim, imkansızı başaralım. Ve gençlik biraz da budur; tıpkı dağlardan süzülen sular gibi, sokaklardan, köylerden, okullardan damla damla birleşerek, durmadan akmalıyız nehirlerine, coşkuyla deryasına devrimin.