Yüksek eğitimli, kentli ve uzmanlaşmış emek gücü olarak uzun yıllar orta sınıfla özdeşleşen beyaz yakalılar, artık sınıfsal konumlarını yeniden sorguluyor. Veriler ve deneyimler, bu kesimin nesnel olarak işçi sınıfına ait olduğunu ve bu gerçekle yüzleştiğini gösteriyor
Beyaz yakalı çalışanlar, Türkiye’de uzun süre “zihinsel emeğe dayalı çalışan kentli profesyoneller” olarak orta sınıfla özdeşleştirildi. Ancak İstanbul Planlama Ajansı’nın 2025 tarihli araştırması, bu sosyolojik varsayımın fiilen çöktüğünü ortaya koyuyor. Araştırma, beyaz yakalıların büyük kısmının artık alt sınıfa ait hissettiğini, “orta sınıf yok oldu” görüşünü benimsediğini ve “beyaz yaka” kimliğini sorguladığını gösteriyor.
Katılımcıların ifadeleri bu dönüşümün ruh halini ortaya koyuyor:
– “Bekâr olmama rağmen geçinemiyorum. Alt sınıfım.”
– “Eskiden beyaz yaka olmak bir ayrıcalıktı, şimdi yoksulluk sınırının altındayız.”
– “Maaşımız az, gelecek yok; eğitimli mavi yaka gibiyiz.”
Veriler Yanılsamayı Çürütüyor
Beyaz yakalıların orta sınıf aidiyeti büyük ölçüde yükseköğrenim, mesleki unvan ve şehirli yaşam tarzı ile kuruldu. Ancak bu aidiyet, verilerin sunduğu tabloyla çelişiyor.
ILO verilerine göre Türkiye’de beyaz yakalıların aylık kazancı 2014’te 1237 dolarken, 2023’te 938 dolara geriledi. TÜİK’e göre 2011-2023 arasında nitelik gerektirmeyen işlerde çalışanların geliri %1600 artarken, beyaz yakalılarda bu oran yalnızca %1058.
Buna rağmen beyaz yakalılar hâlâ en yüksek harcama yapan ikinci grup. Kira ve eğitim harcamaları en ağır kalemler. 2025 verilerine göre her 4 beyaz yakalıdan 3’ü ya hiç birikim yapamıyor ya da geçinmekte zorlanıyor.
Bu tablo, zihinsel emeğin ve yüksek eğitimin sınıfsal teminat olmadığını açık biçimde ortaya koyuyor.
Eğitimle sınıf atlanmıyor
Uzun süre “sınıf atlama” aracı olarak görülen yükseköğretim, artık sınıfsal bir bariyeri aşmak yerine onun içinde sıkışmışlık anlamına geliyor. Araştırmanın gösterdiği gibi, beyaz yakalılar artık unvanlarının ve eğitim düzeylerinin maddi karşılığı olmadığını, geçmişteki refah beklentilerinin ise gerçekleşmediğini fark ediyor.
– “İyi okullarda okuduk, iyi mesleklerimiz var ama geçinemiyoruz.”
– “Artık beyaz yaka değil, üç kuruşla yaşayan bir işçiyim.”
Araştırmada yer alan ifadeler, beyaz yakalıların giderek artan bir biçimde sınıfsal farkındalık kazandığını gösteriyor. Mavi yakalı işçilerin örgütlülüğüne ve sınıf bilincine duyulan özlem dikkat çekici:
– “Mavi yakalılar örgütlü, haklarını biliyor. Bizde ise farkındalık eksik.”
– “Alt sınıf gibi yaşıyoruz ama hâlâ kendimizi orta sınıf sanıyoruz.”
Bu farkındalık, beyaz yakalıların da sınıf mücadelesi dinamiklerine katılabileceğine dair güçlü bir işaret sunuyor.
Gelecek beklentisi yok
Orta sınıfa özgü gelecek beklentileri —mülk sahibi olmak, birikim yapmak, çocuklara daha iyi bir yaşam sunmak— beyaz yakalılar için artık imkânsız. Araştırmaya göre; katılımcıların tamamı İstanbul’da ev sahibi olmayı imkânsız görüyor. %32,9’u kredi kartı borcunun tamamını ödeyemiyor. %43,6’sı Türkiye ekonomisinin daha da kötüleşeceğini düşünüyor. Giderek artan bir kesim yurtdışına göç hazırlığı içinde. Orta sınıfın ekonomik ve kültürel sermayesinden beslenen “gelecek tahayyülü”, yerini günü kurtarma stratejilerine bırakıyor.
Adı Beyaz, Sınıfı İşçi
İstanbul’daki beyaz yakalılar artık, sınıfsal olarak işçi sınıfının bir parçası olduklarını kabul ediyorlar. Yüksek eğitim ve uzmanlaşma, onları ayrıcalıklı değil, yalnızca daha örgütsüz, daha kırılgan kılıyor. Bu durum, Türkiye’de beyaz yakalılarında işçi sınıfı mücadelesinin parçası olarak ele alınmasını sadece teoride değil pratikte de gören yeni bir yaklaşımın zamanının geldiğine işaret ediyor.
HABER MERKEZİ