Kürt meselesi, Kıbrıs, Ege, Doğu Akdeniz enerjisi, Suriye, Irak, Lübnan, Gazze gibi çözümsüz sorunlar 2026’ya bırakıldı. Suriye, İran, Kuzey Afrika ve Kızıldeniz’in komşularında Türkiye’yi de etkileyecek saldırı, çatışma ve yeni haritalar doğacak görünüyor. Şam, İdlib, Halep, Rakka saldırılarla sıkça gündemleşebilir. Veriler Akdeniz’de stratejik denklemin Türkiye’yi sınırlandırma üzerinden yürüyeceğine işaret. Kudüs Zirvesi ve Nicosia anlaşması gösterdi ki Türkiye’yi Kıbrıs’ta ve Akdeniz çevresinde yeni faylar ve stratejik sonuçları olacak tsunamiler bekliyor
Mehmet Ali Çelebi
Küresel ve bölgesel aktörler, yeni dünya düzeni yarılmalarının sancılarının yoğun hissedildiği Ortadoğu’yu 2025 yılında yeni savaş stratejileri ve yeni silahları denedikleri laboratuvar olarak kullandılar. Rusya ve İran’ın saf dışı edildiği Suriye’de yeni Ahmed Şara yönetimini ABD Başkanı Donald Trump ve NATO ülkesi Türkiye avucuna aldı. İdeolojik olarak İsrail’e karşı olan HTŞ-Şara yönetimi öyle bir noktaya getirildi ki İsrail ile anlaşmak için müzakereler gerçekleştirdi. Yıl sonu yaklaşırken de Şara yönetimi, Suriye haritasından Hatay (İskenderun Sancağı) ve Golan’ı çıkaracaktı. Aynı dönemde Rusya da Trump’tan Kırım, Luhansk ve Donetsk’i Ukrayna haritası dışında görmesini istiyordu. Kürtler, Aleviler, Dürziler eşitlik, anadilde eğitim, anayasal hak dediğinde ise bombalar yağdırıldı.
Yıl ortasında İran ile İsrail arasındaki vekalet savaşı, yıpratma savaşı, siber savaş, psikolojik savaş, asimetrik savaş yerini yeni boyut kazanmıştır. 2025’e kadar kara, hava ve deniz gücüne yaslanan asimetrik güçler, paramiliter, dinsel organizasyonlar üzerinden savaş yürüten İran ve İsrail haziran ayında 12 Gün Savaşı ile ilk kez doğrudan savaşmışlardır. “Yapay zeka” teknolojisiyle donanmış SİHA, balistik, hipersonik füzeler, Dronlar, uçaklarla birbirinin toprağına karadan girmeden uzaktan savaşmıştır. 4. Nesil Savaş ile 5. Nesil Savaş’ın iç içe geçtiği bir savaş yaşanmıştır. 2025 yılı 4. Nesil Savaştan 5. Nesil Savaş pozisyonuna da geçişin belirginleştiği yıl olmuştur: Adım adım toprak alarak ilerleme şeklinde değil, konvansiyonel savaş araçlarının az kullanıldığı; silahlı insansız hava araçlarının (SİHA), silahlı insansız deniz araçlarının (SİDA), uzay-uydu gözetleme sisteminin etkin rol oynadığı; şantaj datalarıyla, siber saldırılarla küçük düşürmeyi, psikolojik yöntemlerle karşı tarafı yılgınlıkla kazanamayacağı düşüncesine sürüklemeyi içeren; dijital teknolojinin hakim olduğu, temassız olarak uzaktan sürdürülen 5. Nesil Savaş Modeli…

Suriye’yi bölünmeye sürükleyenler
Türkiye’nin bazı ülkelerdeki 2025 algısı şu oldu: İhvan rotalı istikrarsızlaştırıcı aktör. AKP, halklara karşı İttihat ve Terakki ile Türkiye’nin ilk yılları yakaladıklarına benzer konjonktür yakalamak ve Şara’ya kopyalatıp Suriye endokrinasyonu sağlamak için tetik bekliyor. Bu da halklarda duygusal kopuş yaratıp Şam’dan uzaklaştırıyor. Türkiye, silahla, baskıyla, devletin ideolojik aygıtlarına dayalı manevralarla Suriye’yi bölünmeye doğru sürüklüyor. İttihat ve Terakki’nin Nisan 1915 ve Seyfo taklit ediliyor. İttihat ve Terraki’nin Abdülhamitleşmesi gibi, 1933’te Naziler iktidara geldiğinde cumhuriyeti Nazi mayasıyla hamurlaştıran Celal Bayar, Refik Saydam, Şükrü Saraçoğlu gibi isimlerin ırkçı politikaları taklit ediliyor…
Dersim kıyımı yaşanırken Emniyet Genel Müdür Yardımcısı olan ve sonraki yıllarda Dışişleri Bakanlığı’na yükseltilen İhsan Sabri Çağlayangil’in “Mağaralara iltica etmişlerdi. Ordu zehirli gaz kullandı. Mağaraların kapısının içinden. Bunları fare gibi zehirledi. Yediden yetmişe o Dersim Kürtlerini kestiler. Kanlı bir hareket oldu” diye anlattığı dönem taklit ediliyor.
Til Temir-Hesekê yolu yakınında Şemokê köyünde BM okulu bahçesinde oynayan çocuklar Raniya Eta, Zozan Zêdan, Dîlan Izedîn, Diyane Elo’yi SİHA ile vuran zihniyet, Suriye’de olanları yazdıkları için gazeteciler Cihan Bilgin ve Nazım Daştan’ı SİHA ile vuran, 8 yaşındaki Enes Ata’ya kıyan zihniyet, evinin önünde 12 yaşındaki Uğur Kaymaz’a 13 kurşun sıkıp yanına çocuğun taşıyamayacağı ağırlıkta silah koyan zihniyet, 12 yaşındaki Berkin Elvan’ı hayattan koparan, Roboski’de 19’u çocuk 34 köylüyü F-16’larla hayattan koparan zihniyet Suriye’nin yeni modeline dönüştürülmek isteniyor. Alevilere, Dürzilere, Kürtlere HTŞ Engizisyonu dayatılıyor.
SMO-HTŞ paravan yapılarak Kürt dinamizmini yok etmek, Kürt ve Kürtçe’yi Suriye’nin geleceğinden çıkarmak angajmanı işletilmiştir. Kürt tarih öznesi olmasın, Kürt tarih hafızası olmasın diye ittifak ve politikalar geliştirilmiştir Lebensraum’un versiyonu Turan/Kızılelma ülküsüyle.
HTŞ’nin bir yılında Arap Alevilere (Nusayri), Dürzilere, Hristiyanlara yönelik jenosid ve tehcir politikası uygulanmıştır. Rojava üstünde kuşatma derinleştirilmiştir. Rojava kantonları ve öz savunma olmasa Suriye’de İhvan-Selefi halifeliği peşindekilerin, dil, kültür, etnik, inanç ritüellerini yaşamak isteyen halkaların başına neler getirileceği net görülmüştür. Alevilerin, Dürzilerin; kanton meclisleri, Toplumsal Sözleşme ve silah bırakma baskısı uygulanan DSG, kadın gücü YPJ’ye ilgisi artmıştır. AKP yönetimi ırkçı-mezhepçi politikasını sürdürürse, Antep’ten Mısır’a İhvan Koridoru’ndan vazgeçmezse, asimilasyon-operasyon ekseninde ısrar ederse kırılma yaşayan halklar birliğe ikna edilemez, kopuşlar ve bölünmeler yaşanır.
Doğu Akdeniz denklemi
Yıl içinde Yunanistan, Kıbrıs, İsrail ilişkileri Türkiye için alarm zili oldu. Kabus senaryoları Ankara’yı tedirgin ederken çanlar Kıbrıs için çalıyor. 17 Aralık’ta İsrail-Mısır arasında 34.7 milyar dolarlık doğalgaz anlaşması; IMEC koridorunun realizesi için cihadist yapıları tasfiye stratejisi; Türkiye etkisine karşı Kudüs’te İsrail, Yunanistan, Kıbrıs üçlü zirvesi (22 Aralık 2025) sonuçlar üretecektir. Erdoğan alttan alarak şunları söylüyordu: “Tahriklere kapılmadık, kapılmayacağız. Sükunetle hareket etmeye devam edeceğiz.” (AA/24.12.2025) Çünkü, İsrail ile eski dönemdeki gibi yeniden müttefik olmak için başlattıkları görüşmelerin anlaşmayla neticelenmesini istiyordu. İsrail’de ise; Libya, Somali, Katar, Azerbaycan, Suriye, Irak’a asker sokan Türkiye’nin yayılmacı hevesinin kendisine de zarar vereceği algısı yükselişte. Dolayısıyla AKP döneminde kriz sürecektir.
Bugünkü sorunların çözülemeyen dünün hatalarından kaynaklandığı söylenir. Kürt meselesi, Kıbrıs sancısı, Doğu Akdeniz enerjisi, Ege, Suriye, Irak, Lübnan, Gazze gibi çözümsüz sorunlar 2026’ya bırakıldı. Bu Suriye, İran, Yemen, Irak, Lübnan, Libya’da, Kuzey Afrika ve Kızıldeniz’in komşularında Türkiye’yi de etkileyecek saldırı, çatışma, kriz dalgaları ve yeni haritalar doğacak görünüyor. Yeni yılda hem cihadistlerden hem İsrail’den Şam, Halep, İdlib, Hama, Humus, Rakka’da saldırı dalgaları gelebilir.
Tüm çelişki ve Jeopolitik çelişmelerin sonucu olarak Ortadoğu’yu yeni haritalar bekliyor. Dünya dönüşürken bazı ülkeler payidar kalacakları hayaliyle değişime direniyor. Ancak şu gerçek ki değişmeyeni değiştirirler. Beşar Esad, Saddam Hüseyin, Kaddafi, Somali liderleri etrafındaki dönüşüm gibi.
Stratejist Sun Tzu şöyle der: “Ne zaman savaşıp ne zaman savaşmayacağını bilen kazanır… Kendinden güçlülere ve güçsüzlere nasıl yaklaşacağını bilen kazanır. Kendini ve düşmanı tanıyorsan korkmadan yüz muharebeye girebilirsin. Kendini tanıyorsan ama düşmanı tanımıyorsan zafer kadar yenilgi de tadarsın. Kendini de düşmanı da tanımıyorsan her muharebede yenilirsin” (Savaş Sanatı/ S. 24-25/ Parodi Yayınları / 4. Baskı)

Rojava, Türkiye ve İngiltere
Başka ülkelerde çatışmalar olduğunda sınır kapılarının ve insani yardım koridorunun açılması için çağrılar yapan Türkiye; SMO ve HTŞ’yi yedekleyerek Ortadoğu’da çözümün fırtınalaşmış haliyle ilerleyen Rojava kantonlarına yönelik ambargoyu sürdürdü, sınır kapılarını açmadı. 26 Ocak’ta da TSK-SMO Eyn Îsa doğusundaki El-Cemas köyünü ağır silahlarla bombaladı. 6 aylık olan bebek Ebdurehman Îsmaîl Hisên, 12 yaşındaki Asya Hemed El Hisên hayatını kaybetti. Türkiye 28 Ocak’ta Kuzey ve Doğu Suriye’de Kobanê’nin güneyinde Qerekozax ile Tişrîn arasındaki Sirrîn kent pazarını SİHA ile hedef aldı, 8 yaşındaki Ehmed Muyeser El Reman dahil 13 kişi hayatını kaybetti. 28 Ocak’ta Türkiye’nin Zirgan’ın Hermel köyüne yönelik havan saldırısında öğretmen Hesen Ebdulezîz Ebdullah, kardeşi ve çocuğu hayatını kaybetti. 29 Ocak’ta Türkiye’ye ait SİHA, Kobanê’de bir evi bombaladı, saldırıda ev sahibi Azad Elî Mehmud ile misafiri Şêrzad Meşîd yaşamını yitirdi, ev sahibi Narîn Silêman yaralandı. Ahmed Şara, Suudi Arabistan’dan sonra ikinci dış ziyaretini 4 Şubat’ta Türkiye’ye yaptı. 8 Şubat’ta Kobanê’de Aşme (Eşme) köyü 8 Şubat 2025 Cumartesi de SİHA hedefi yapıldı. 2 yaşındaki Jilan Hemo hayatını kaybetti. Şara 25 Şubat’ta Şam’da yine halkları çağırmayarak Türkiye-Katar’ın istediği formatta Diyalog Konferansı düzenledi. Rojava konferans kararlarını tanımadı.
Suriye geçici Cumhurbaşkanı Şara (Colani) ile Kürt, Sünni Arap, Alevi Arap, Ermeni, Süryani, Dürzi, Türkmen, Çerkes, Ezîdilerden oluşan DSG’nin Genel Komutanı Mazlum Ebdi 10 Mart’ta Şam’da 8 maddelik mutabakat imzaladı. Kürtleri ve diğer halkların eşitliğini ve işgallerin bitirilmesini içeren mutabakatın 8. maddesinde yürütme komitelerinin anlaşmanın en geç yıl sonuna kadar hayata geçirilmesi için çalışmalar yapacağı kaydediliyordu. Ancak Türkiye-HTŞ anlaşmayı boşa çıkaracak 13 Mart’ta 53 maddelik geçici anayasa ilan ediyordu, ki halkları reddeden, mezhepçiliğe dayalı bir metindi. TSK-SMO da Efrîn, Girê Spî, Sêrekaniye gibi yerleri boşaltmıyordu. Şam yönetimi ile Halep’teki Kürt yerleşimler Şêxmeqsûd ve Eşrefiyê Genel Meclisi arasındaki 1 Nisan anlaşmasına da uyulmadı. Ve Ekim ile Aralık aylarında Şêxmeqsûd ve Eşrefiyê bombalandı.
Şam medyası ve havuz medyası aynı merkezdan yönetiliyor gibi Kürtlerin başlattığını öne sürerken SOHR saldırıyı başlatanın rejim güçleri olduğunu rapor etti. SOHR 22 Aralık’ta şunları kaydediyordu: “SOHR’nin yerel kaynaklarına göre, geçici hükümet güçleri Şeyh Maksoud ve El-Aşrafiye’yi havan topları ve “DShK” tipi ağır makineli tüfeklerle hedef alırken, iki mahalle içinde de birçok cephede doğrudan çatışmalar yaşandı ve siviller arasında yaygın paniğe neden oldu” açıklaması yapıyordu. (SOHR/22.12.2025/https://www.syriahr.com/en/375279/)
DSG, YPG ve YPJ’ye bireysel olarak HTŞ-SMO’nun oluşturduğu Suriye ordusuna katılması dayatılınca müzakereler tıkandı. Tıkanmanın baş aktörleri Türkiye ve MI6 adına 2021’den beri Jonathan Powell gibi isimler üzerinden İdlib’de HTŞ-Şara ile görüşmeler yapan İngiltere idi. (Powell Kasım 2024’ten beri Başbakan Keir Starmer’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı. 5 Temmuz 2025’te İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy Şam’da Şara ile görüşürken, Powell de 5 Ağustos’ta Şam’da Şara ile bir araya geliyordu. İngiltere’nin Suriye Özel Temsilcisi Anna Snow da 17 Aralık 2024’te Şam’da Şara ile görüşüyor, diplomatik temasla birlikte İngiliz gazetelerine Şara röportajlar veriyordu. Snow, Ekim 2025’te de Şam’da HTŞ kadrolarıyla görüşmeler yapıyordu. MI6’nın başkanı Richard Moore da Esad düşmeden önceki yıllarda HTŞ-Colani ile görüşmeler yaptıklarını 19 Eylül 2025’te itiraf etmişti. 2014-2018 arası İngiltere’nin Türkiye Büyükelçisi. 1 Ekim 2020-30 Eylül 2025 arası MI6 Başkanı olan Richard Moore, İngiltere’nin İstanbul Başkonsolosluğu’nda basına veda konuşmasında şunları söylüyordu: “Beşşar Esed devrilmeden bir veya iki yıl önce HTŞ ile ilişki kurduk. İngiltere hükümetinin ülkeye (Suriye’ye) dönüşü için haftalar içinde bir yol haritası oluşturduk.” (Hürriyet/19.09.2025) İngiltere, kantonların ve askeri gücün dağıtılmasını, Afganistan’da Mücahitleri SSCB’ye karşı kullandığı gibi Türkiye, HTŞ-SMO’nun Rusya’ya karşı kullanılmasını istiyordu.
Yıl sonuna doğru Rojava’nın çoklu tümen önerisi kabul edildi. Ancak nicelik çok az tutuluyordu. 16 Aralık’ta Suriye geçici hükümeti mutabakat sonrası ilk kez resmi imzalı öneri belgesini Rojava’ya sundu. Rojava cevabı 21 Aralık’ta Şam’a iletti. Şam kantonlarda kendi tümenlerinin de olmasını istiyordu. Bu ‘Truva Atı’ planı kantonlarda kabul görmedi. Ademi-i merkeziyet, halklar için eşitlikçi, özgürlükçü Anayasa güvencesi, Qamışlo Havaalanı kontrolü, sınır kapıları kontrolü temel şartlardı. Alevi pogromu yaşanınca Mazlum Ebdi Şam’da Şara ile 29 Aralık 2025 günü yapacağı görüşmeyi erteledi. Başlıklar zor olduğu için müzakereler 2026’da sürecektir. Günün sonunda DSG ve YPJ kabul edilecek. Barış için bugünün ideal seçeneği Türkiye’nin de kabullenmek durumunda kalacağı ademi-i merkeziyet, federasyon ya da konfederasyon sistemi görünüyor.

Alevilere ve Dürzilere yönelik soykırım
HTŞ-SMO yönetiminin bir yıllık alameti-farikası mezhepsel pogrom olmuştur. HTŞ döneminde Suriye’de bir yılda Alevi (Nusayri) Soykırımı ve Dürzi Soykırımı yaşanmıştır. Alevilerin türbeleri yakılmış, ibadethaneleri bombalanmıştır. (5 Aralık’ta Tartus’ta türbelerin yakılması gibi, bir dönem HTŞ koalisyonunda olan IŞİD çizgisindeki Saraya Ensar el-Sünne’nin üstlendiği 26 Aralık’ta Humus’ta Nusayrilerin Ali Bin Ebi Talib Camii’nde bombalı saldırıda 8 kişiyi katletmesi gibi) Cihad çağrısıyla Şam ve çevresindeki aşiretleri de silahlandırarak 6-10 Mart’ta Lazkiye, Banyas, Tartus’ta, Hama’da işgal-katliam-yağma yaşanmıştır. Dışarda mezhep sorulmuş, kıyım yapılmıştır. Evler basılıp cinayetler işlenmiştir.
Kadın ve çocuklar IŞİD’in Şengal’deki yöntemiyle kaçırılmıştır. Savunma Bakanlığı Sözcüsü Hasan Abdulghani’nin de yazışmalarla kıyıcıları yönlendirdiği ortaya çıkmıştır. 28 Nisan’dan itibaren Şam’a bağlı Ceramana, Sehnaya’da Dürzilere karşı pogrom provası yapılmıştır. Şam’ın Dweila Mahallesi’ndeki Mar Elias Kilisesi’ne 22 Haziran’daki bombalı saldırıda 25 kişi katledilmiş, Saraya Ensar el-Sünne üstlenmiştir. 13 Temmuz’da cihadistler yine Dürzi yurdu Süveyda’yı işgal etmiştir. İsrail’in 16 Temmuz’dan itibaren Suriye Başkanlık Sarayı yerleşkesini, Genelkurmay Başkanlığı, Savunma Bakanlığı gibi yerleri vurmasıyla HTŞ-SMO-IŞİD güçleri çekilmiştir. Abluka ise sürmüştür. 29 Ağustos’tan itibaren de Şam’da Kasyun Dağı’nın eteğindeki Alevi mahallelerinde evler işaretlenmişi göçertmek için evlere baskınlar yapılmıştır. 23 Kasım’da Humus pogromunda yine Aleviler katledilmiştir. Tehdit, kaçırmalar sürünce Alevi Konseyi Başkanı Xezal Xezal’in çağrısıyla Aleviler 9 Aralık’tan itibaren 5 günlük genel grev yapmıştır. Başta Şam’dan beklentisi olan silah teslim eden Türkiye pogromlar olurken göstermelik kınama dahi yayınlayamamıştır. AKP ve Şara yönetimi insani koridora da izin vermemiştir. Aleviler ve Dürziler pogromlar sonrası DSG’ye, Rojava sistemine umut bağlamıştır. Çünkü Kürtler sadece Rojava’yı değil Ortadoğu’nun da bağlarından kurtulması için kapılar açmıştır.
Nitekim maskeli şekilde Alevi kentlerine HTŞ rejimi güçleri tanklarla sevkiyat yapıp baskıyı artırınca Alevi Konseyi Başkanı Xezal Xezal’ın çağrısıyla 28 Aralık Pazar günü Lazkiye, Banyas, Tartus, Jablah, Hama’ya bağlı Salhab ile Wadi al-Uyun kentlerinde, Humus’a bağlı Wadi al-Dhahab kentinde ayaklanan Aleviler saldırılara son verilmesine ve federalizm istediklerine dair “Alevi, Sünni, Hıristiyan, Dürzi, Kürt hepimiz kardeşiz”, “Federalizm bölünme değildir”, “Siyasi ademi merkeziyetçilik istiyoruz”, “İç savaşa hayır” gibi sloganlar attılar. 15 Mart 2011’den sonra Suriye’de protestolar başladığında Baas rejiminin son lideri Beşar Esad, ordusu ve Şabbiha’ları nasıl yürüyüşçülere ateş açtıysa HTŞ-SMO tümenleri de Alevi kentlerinde protestocular benzer şekilde ateş açtı. Baas’laşan Şara rejimi sözkonusuydu yani. Rönesans mayalanırken Galileo Galilei’yi yargılayan, Giordano Bruno’yu işkence sonrası yakan Engizisyon’un benzeri Aleviler, Dürziler, Kürtler ve Hristiyanların yaşadığı kentlerde uygulanmaya çalışılıyor. Mezhepçi HTŞ-SMO rejiminin akıbeti Baas’tan farklı olabilir mi?
Hamas’ı silahsızlandırma karşılığı
İsrail Hamas lider kadrolarının önemli kısmına suikast düzenledikten sonra 19 Ocak 2025’te ateşkes yapıldı. 20 Ocak’ta Biden koltuğu yeni seçilen Trump’a devredecekti. Biden ve Trump’ın ekipleri ateşkesi bir gün önceden başlattı. İsrail, her bir rehin sivile karşılık 30 kişi, her esir kadın askere karşı da 50 Filistinli bırakmayı kabul etti. Aralıklarla karşılıklı rehine ve esir takası yapıldı. Ateşkes serencamı 42 gün sürdü.
Trump’ın göreve başladıktan sonra ağırladığı ilk isim şubatın ilk haftası İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu oldu, ziyaret bir hafta sürdü. Trump, ABD’nin Gazze Şeridi’ni devralacağı planı açıkladı, ‘Ortadoğu’nun Rivierası’na dönüştüreceklerini kaydetti. Trump Gazze’yi emlak vitrini yapacağına dair 26 Şubat’ta yapay zekayla hazırlattığı videolar paylaştı. Hamas’a bağlı Sağlık Bakanlığı Aksa Tufanı’ndan beri Gazze’de katledilenlerin sayısını 70 bin 925 olarak açıkladı.

Türkiye’den İsrail’e çelik gitmesine, Azerbaycan’dan gelen petrolün Adana-Ceyhan Limanı’ndan sevkine karşı BOTAŞ’ın Ceyhan’daki terminali önünde ve diğer limanlardaki protestolar yıl içinde sürdü. Şarm el-Şeyh’te çok sayıda ülkeden lideri arkasına dizen Trump İsrail ile Hamas arasında ateşkes ilan etti. 10 Ekim’de yeni ateşkes başladı. Sağ ve ölü rehineler ile hapisteki Filistinliler takaslar edildi. Ateşkesin ikinci aşaması Hamas’ı silahsızlandırma olacaktı. Bunun için de AKP yönetimi rol üstlendi. AKP, İsrail’le barışma çabasını yoğunlaştırdı. Bunlar olurken Gazze’de Hamas’ın açıkladığı verilere göre hayatını kaybedenlerin sayısı 71 bin 266’a yükseliyordu. Trump’ın ekibi arabulucu olurken AKP, Şara yönetimini de İsrail’e anlaşmaya teşvik etti. Beklentisi İsrail’in geçmişteki gibi Kürtlere karşı operasyonlarda Türkiye’ye destek olması; Kürtlerin Rojava sistemini harekatla yok etmek; İsrail’i Yunanistan ve Kıbrıs’tan uzaklaştırmak; İsrail-Lübnan ve İsrail-Mısır anlaşmalarını Türkiye lehine çevirmekti.

İran’a sansasyonel saldırılar olabilir
Hamaney’in basiretsizliği, halklar arası köprüleri dinamitlemesi sonucu tarih 2025’te İran’ı aşağıladı. İsrail, İran’ın ve İhvan-ı Müslimin koridoru peşindeki ülkelerin desteklediği Hamas ile Hizbullah en üst kadrolarını öldürdükten sonra 13 Haziran’da Aksa Tufanı’nın arkasındaki ana güç olarak gördüğü İran’a “Yükselen Aslan Operasyonu” adıyla savaş açtı. Kürtlere, Beluçlara karşı ordu ve polis gücünü alabildiğine kullanan, muhalifleri cezaevine doldurup idam eden, “Jin, Jiyan Azadî” ayaklanmasına katılanları işkenceye alan veya idama götüren İran’ın, bir dış aktör karşısında direnç gösteremediği ortaya çıktı. İran’ın direnci 12 günde kırıldı. 12 Gün Savaşı’nda İsrail hava sahasını ele geçirip en doğu uçtaki Meşhed’e kadar sorti yapıp vurdu. İran Genelkurmay Başkanı Tümg Muhammed Bakıri, Pasdaran Genel Komutanı Tümg. Hüseyin Selami dahil en üst komuta kademesi öldürüldü. İran’ın şatafatlı prodüksiyonla çektiği yeraltı silah depoları gösterilerinin, Tahran’da geçit törenlerinde balistik füzelerle yaptıkları showların boş olduğu görüldü. İran bazı balistik füzeleri İsrail kentlerine düşürebildi. İran, insan yerine silaha güvenin bedelini ağır ödemiş oldu. Kürtlerle, Beluçlarla, Yaresanlarla, kadınlara karşı işkence-idam politikası bağları zayıflatmıştı. Silahı değil refahı yaymak yerine militarist ekonomiye abanma yoksullaştırdığı halkı uzaklaştırmıştı. Yeni yılda İran’a karşı sansasyonel saldırılar sürpriz olmaz. Çünkü İsrail çıtayı yükseltip durmasını istediği nükleer programa balistik füze programını da ekledi.

Libya uçağı ve Kıbrıs jeopolitiği
22-23 Aralık: Libya’da asker bulundurmayı 2028’e kadar uzatan tezkere 22 Aralık’ta AKP, MHP, CHP, Yeni Yol ve İYİ Parti oylarıyla Meclis’ten geçti. (Daha önce Türkiye ile Trablus 27 Kasım 2019’da deniz yetki anlaşması imzalamıştı) Trablus hükümetinin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Muhammed Ali Al-Haddad’ın da Ankara’da olduğu ortaya çıktı. Savunma Bakanı Yaşar Güler ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Selçuk Bayraktaroğlu ile görüşmeler yaptıktan sonra 23 Aralık’ta Esenboğa Havaalanı’ndan kalkan uçakları Haymana ilçesinde düştü. Al-Hadddad, Kara Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Al-Fayturi Gharib, Tuğg Mahmud el-Kutavi dahil 8 kişi öldü. Koalisyon ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Türkiye-Libya arasındaki samimi ve yakın diyalogların arttığı, karşılıklı hak ve çıkarların eş güdüm halinde müdafaa edildiği bir dönemde vaki uçak kazası hem düşündürücü hem de ziyadesiyle üzücüdür” açıklaması manidardı. (AA/24.12.2025) Çünkü Akrotiri, Dhekelia, Mari, Baf-Andreas Papandreu ve Florakis üsleri pekiştirilmişti. Kıbrıs ile Mısır, İsrial ile Mısır doğalgaz anlaşmaları, Yunanistan ile Mısır deniz yetki anlaşmaları yapmıştı. Çünkü ziyaret ve olay Kudüs’te 22 Aralık’ta Kudüs’te İsrail Başbakanı Netanyahu, Yunanistan Başbakanı Miçotakis ve Kıbrıs Cumhurbaşkanı Hristodulidis’ün Akdeniz koridor- enerji-ticaret güvenliği konusunda ortak kararlar aldığı, Türkiye’ye üstü örtülü mesajlar gönderildiği üçlü zirveden sonra gerçekleşmesi dikkat çekiciydi. Kıbrıs, Yunanistan ve İsrail askeri temsilcileri Kudüs Zirvesi’nden bir gün sonra 23 Aralık Salı da Lefkoşa-Nicosia’da askeri temsilciler ortak askeri-savunma işbirliği planı imzaladı. Denizcilik Siber Güvenliği Mükemmeliyet Merkezi’nin kurulmasını kararlaştı. Kara, deniz ve hava kuvvetleri ortak tatbikatlar icra edecek, SİHA, elektronik harp sistemlerinde tecrübe paylaşımı yapılacak. İsrail’den Barak MX hava savunma sistemi gibi sistemler temin edilecek. Özel kuvvetler eğitilecek, tehdit olduğunda ortak müdahale gücü ile harekete geçilebilecek. Kudüs Zirvesi ve Nicosia anlaşması da gösterdi ki Türkiye’yi Kıbrıs’ta ve Akdeniz çevresinde yeni faylar ve stratejik sonuçları olacak tsunamiler bekliyor. Akdeniz’de stratejik denklemin Türkiye’yi sınırlandırma üzerinden yürüyeceğine işaret.
Libya yönetimi bile ortağına güvenmiyordu, uçağın kara kutusunu Almanya’ya götürmüştü. Çünkü Rusya Ukrayna ile ticaret yapan Türkiye ticaret gemilerini Karadeniz’de vururken 15 Aralık’tan beri Rus casus İHA’ları Ankara’nın kuzeyinde Çankırı’ya, Kocaeli’ye, Balıkesir’e kadar gelirken Putin’e karşı sesini çıkarmayan AKP hükümeti söz konusuydu. 2017’de El Bab’da, 2020’de İdlib’de Rusya hava saldırısında onlarca TSK askeri hayatını kaybederken AKP’nin ses çıkarılmadığı deneyimlenmişti. 27 Şubat’taki hava saldırısından sonra nasıl misilleme yapacağı merak edilen Erdoğan 5 Mart’ta Moskova’ya gitmiş, Kremlin’de bir kapıda bekletildikten, bu an kronometre sayacıyla dünyaya gösterildikten sonra Putin’in odasına alınmıştı.
Yıl başlarken de biterken de IŞİD saldırdı
IŞİD, 1 Ocak 2025’te ABD’nin güney eyaletlerinden Louisiana’nın New Orleans kentinde yılbaşı kutlamalarının yapıldığı Fransız Mahallesi’nde araçlı ve silahlı saldırı düzenledi. 15 kişi hayatını kaybetti. IŞİD yıl içinde de Rojava sınırlarında mobilize güçlerle çok sayıda saldırı düzenledi. DSG ve İç Savunma güçleri kayıplar verdi. 13 Aralık’ta ABD ile Suriye Hükümet güçleri-HTŞ ordusu ortak devriyeye başlarken Humus’a bağlı Palmira’da (Tedmur) saldırı oldu. 2 ABD askeri, ABD’li bir sivil tercüman öldü. 3 ABD askeri ile 2 Suriye askeri yaralandı. Saldırıyı Suriye ordusu içindeki IŞİD’li öldürüldü.
14 Aralık’ta da Avustralya’nın Sydney bölgesindeki Bondi Beach’te Hanuka Bayramını kutlayan Musevilere iki kişi ateş açtı. 10 yaşındaki bir kız çocuğu ile Haham Eli Schlanger dahil 15 kişi hayatını kaybetti, 42 kişi yaralandı. Saldırıyı Hindistan ve Avustralya vatandaşlığı olan IŞİD’lilerin bayraklı videoları, silahları, cihadistlerin yoğun saldırılar organize ettikleri Filipinler’in Davao kentinde bir süre kaldıkları belirlendi. ABD ve Ürdün hava güçleri 19 Aralık’ı 20 Aralık’a bağlayan gece misilleme olarak Suriye kentlerine hava operasyonu düzenledi.
22 Aralık’ta IŞİD’in yeni video yayınlayarak geçici başkanı Ahmed Şara’yı koltuk için Suriye’yi satan hain ve tağut-mürted olarak nitelendirmesi, Hz. İbrahim’in yakılması sırasında bütün hayvanlar ateşin sönmesine katılırken alevleri körükleyen kertenkele türüne ve Kabe’yi yıkmaya gidenlere rehber olan Ebu Rigal’e benzetmesi suikastlere kapı açabilir. Yeni yıl öncesi 29 Aralık 2025’in ilk saatlerinde Yalova’da yapılıp saatler süren 3 polis, 6 IŞİD’linin ölümüyle, bir bekçi ve 8 polisin yaralanmasıyla sonuçlanan IŞİD’e operasyon Suriye ve Libya politikasının yeni dönemde nelere yol açabileceğinin bir izdüşümüydü.
Bazı başlıklar
21 Ocak 2025: Fransa yargısı devrik Beşar Esad hakkında insan hakları ihlalleri nedeniyle tutuklama emri çıkardı
22 Ocak: Hizbullah’ın Lübnan Batı Bekaa Sorumlusu Muhammed Hammadi, silahlı suikast sonucu öldü. İsrail yıl içinde Güzey Lübnan’a sıkça hava saldırısı düzenledi. Bazı askeri komutanlara suikastler oldu.
22 Ocak: ABD yeni Başkanı Trump, Biden yönetiminin “yabancı terör örgütleri” listesinden çıkardığı Yemen’de Husi Ensarullah hareketini yeniden listeye ekledi.
28-29 Ocak: Tartus Deniz Üssü ve Lazkiye-Hmeymim Hava üssünün boşaltılmaması için Putin-Lavrov yönetimi 8 Aralık 2024’e kadar bombaladığı HTŞ yönetimine ve arkasındaki AKP yönetimine dalkavukluk yapmaya başladı. Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mikhail Bogdanov ve Suriye Özel Temsilcisi Alexander Lavrentiev’in bulunduğu üst düzey yetkililerden oluşan bir Rus heyeti, 28-29 Ocak’ta Şam’a ziyarette bulundu. 15 Ekim’de Şara Moskova’da Putin tarafından ağırlandı.
3 Şubat: TSK-SMO kontrolündeki Minbic’te bomba yüklü araçla düzenlenen saldırıda tarım işçilerinin aracında çoğu kadın 20 kişi hayatını kaybetti
5 Şubat: İran Dini Lideri Ali Hamaney, Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım’ı Lübnan’daki temsilcisi olarak atadı. Daha önce Hasan Nasrallah temsilci olarak atanmıştı.
6 Şubat: ABD Başkanı Trump, İsrail Başbakanı Netanyahu ile ilgili tutuklama kararından dolayı UCM’ye yaptırım öngören kararı imzaladı
28 Şubat: Trump, Ukrayna Başkanı Zelenskiy’i Beyaz Saray’da ağırladı, anca kameralar önünde diplomatik skandala imza attı. Trump ve yardımcısı Jamed David Vance, Putin’i överken Zelenkiy’e hakaret ettiler. Zelenkisy cevap vermeye çalıştı.
15 Mart: ABD Başkanı Trump, NOBEL almak için seçim kampanyasında ve seçildiğinin ilk ayında savaşları bitirme sözü vermişti. Ancak görevinin 55. gününde ticaret gemilerini hedef aldıkları gerekçesiyle Yemen’in başkenti dahil büyük kısmını yöneten Husilere, savaş açıp birçok kenti bombalattı.
6 Mayıs: Hindistan, Keşmir’de turistlere saldırıdan sorumlu tuttuğu Pakistan’a 6 Mayıs akşamı saldırı düzenledi. Hindistan-Pakistan Savaşı başladı.
14 Mayıs: Pakistan-Hindistan arasında bir hafta süren savaşın ardından Pakistan’a bağlı Belucistan bağımsızlığını ilan etti.
9 Ekim: Pakistan ordusu, Afganistan’ın başkenti Kabil dahil bazı kentlerine hava saldırısı düzenledi. Tehrik-i Taliban Pakistan örgütünden bazı kadrolar öldürüldü. Afganistan 11 Ekim’de misilleme yapınca iki ülke savaşı başladı.
25 Kasım: Suudi Arabistan ve İran’ın da üstünde dünyada birinci sırada olan Venezuela’bın Petrol rezervlerine çökmek isteyen Trump bölgeye savaş gemileri gönderdikten sonra, Cartel de los Soles’i (Güneşler Karteli) Yabancı Terörist Örgütler-FTO listesine aldı ve Venezuela Devlet Başkanı Maduro’yu kartelin lideri ‘terörist’ ilan etti ve başına 50 milyon dolar ödül koydu. Trump 21 Kasım’da Maduro ile telefon görüşmesi yaptı ve bırakmasını istedi.
9 Aralık: Tayland ile Kamboçya arasında son sınır çatışması çıktı. Taraflar birbirine roketler, savaş uçakları, SİHA’larla bomba yağdırdı.
26-27 Aralık: Trablus’taki Türkiye destekli Ulusal Birlik Hükümeti karşıtı protestolar yapıldı. Trablus, Misrata ve Zaviye’de yolsuzluğun önlenmesi, yaşam koşullarının iyileştirilmesi ve Abdulhamid Dibeybe hükümetinin istifası istendi.
28 Aralık: Trump Florida’daki konutunda Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy ile görüştü. Trump görüşme öncesi Putin ile telefonlaştı. Trump’ın Ateşkes Planı ele alındı.









