• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
8 Temmuz 2025 Salı
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Murat Çakır

Otoriterliğin olağanlaşması

9 Temmuz 2023 Pazar - 00:00
Kategori: Murat Çakır, Yazarlar
Dışarıdan bakınca…

Bir hafta önce, Pazar günü Britanya’da olağan zamanlarda akıllara zarar olarak görülecek bir yasa yürürlüğe sokuldu. Protesto amacıyla yapılan yavaş yürümelere katılanlar üç yıl hapis cezasına çarptırılabilecekler. Muhafazakâr Britanya hükümeti bu uygulamayı “halkımız gündelik yaşamın egoist protestocular tarafından aksatılmasını istemiyor” diyerek gerekçelendiriyor ve iklim koruma aktivistlerinin eylemlerini örnek gösteriyor. Böylelikle Britanya polisi “yavaş yürüyerek kamu düzenini bozacağını tahmin ettiği” her kişiyi gözaltına alabilecek. Benzer bir uygulama Almanya’da da yürürlüğe sokulmuş ve bazı eylemciler eylemden günler önce “önleyici gözaltına” alınmışlardı.

Burjuva demokrasilerinin en temel hak ve özgürlüklerinden olan yürüyüş özgürlüğü bu şekilde rafa kaldırılmış oldu. Protesto yürüyüş ve mitinglerinin amacı zaten gündelik yaşamı aksatarak talepleri görünür ve duyulur kılmaktır. Gündelik yaşamı aksatmayan protesto, protesto değildir ki yavaş yürüme eylemi 1970’li yıllardan bu yana etkin protesto biçimi olarak kullanılmaktadır. Örneğin Pinochet faşizmi döneminde Santiago de Chile’de insanlar yavaş yürüyerek, bisiklet veya otomobillerini yavaş sürerek faşist diktatörlüğe karşı protestolarını dile getiriyorlardı, hem de kitlesel olarak ve rejim buna karşı hiçbir şey yapamıyordu. İklim aktivistleri de bugün yarım kilometreyi bir saatte kat ederek kendilerini takip eden polisleri çileden çıkartıyorlar. Ama artık bu da mümkün olmayacak. Anlayacağınız Britanya hükümeti Pinochet faşizminin dahi göze alamadığı bir yasağı yürürlüğe sokarak tarihe adını yazdırmış oldu.

Aslına bakılırsa “demokrasinin beşiği” Avrupa’da bu tür uygulamalar öyle aniden karar altına alınmadılar. Yavaşça, küçük adımlarla getirilen ve “toplum lehine” olduğu anlatılan yasaklarla ve toplumu sessiz yığın hâline dönüştüren mekanizmalar işleme sokularak bugüne gelindi. Önce sosyal haklar, hemen peşinden de temel demokratik hak ve özgürlükler “güvenlik” gerekçesiyle törpülendiler ve teker teker rafa kaldırıldılar. Her defasında da önce göçmenler, mülteciler ve yoksul kesimler gibi en savunmasızlara uygulanan yöntemler, zaman içinde tüm topluma uygulanmaya başlandı. Kanımızca “sigara içme yasağı” gibi, yetişkin insanları reşit olmayan çocuk muamelesine tutup, “sağlıklı ve üretken iş gücü” kalıbına sokan yasaklar da bu tür yöntemlerin arasındadır.

1989/1990 karşı devriminden bu yana geçen otuz yılı aşkın süre içinde öylesine köklü değişimler gerçekleştirildi ki, bugün 40 yaşlarında veya daha genç olan insanlar açısından bu otoriterlik artık olağan hâle geldi. Dolayısıyla, değil sosyal ve demokratik hakların ellerinden alınmasına karşı çıkmak, kolektif biçimde karşı çıkmayı düşünemeyen toplumlar oluşturuldu. Nihâyet bıçak kemiğe dayandığında ise hiddetlerini sorunlarının asıl kaynağına, yani egemen sınıflara ve uygulamalarına yöneltmek yerine, kendilerine günah keçileri olarak sunulan göçmen ve mülteciler ile sürekli “asosyaller, tembeller, hantallar” diye tanıtılan yoksul kesimlere yöneltiyor, siyasi tercihlerini basit çözümler sunan ırkçı-faşist hareketlerden yana yapıyorlar. Dünya çapında ırkçı-faşist ve milliyetçi siyasi formasyonların böylesine toplumsal destek bulmalarının temel nedenlerinden birisinin, elbette toplumsal ve siyasi solun hatası olduğu kadar, otoriterliğin olağanlaşmasında yattığını söylersek, sanırız yanlış yapmış olmayız.

Avrupa ülkelerinde yürürlüğe sokulan bu tür sert yasaların ve uygulamaların hâlihazırda sisteme karşı tehdit oluşturmayan toplumsal hareketlere dahi yöneltilmesi bir tesadüf değildir. Çünkü bu tür yasaların ve otoriterliğin olağanlaştırılmasının asıl hedefi yaşam ve çalıştırılma koşulları giderek kötüleşen, işsizlik ve yoksullaşma tehdidi altına giren, güvencesizlik ve perspektifsizlik baskısından kurtulamayan emekçiler ve orta katmanlardan oluşan toplumsal çoğunluktur. Otoriter neoliberal siyasetçiler ve temsil ettikleri sermaye sınıfları örneğin Fransa banliyölerini yangın yerine çeviren gençlerin barikatlarına emekçiler de katılırsa, dünyanın başlarına yıkılacağını çok iyi bilmektedirler. Asıl korkuları bundandır ve toplumsal direnişi daha tohum hâlindeyken yok etmek, geri püskürtmek için bu yasaları çıkartmaktadırlar.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

‘Benzersiz bir zafer…’

Sonraki Haber

Jin Dergi ‘Tecrit vardır, hak ihlalidir’ kapağı ile yayında

Sonraki Haber
Jin Dergi ‘Tecrit vardır, hak ihlalidir’ kapağı ile yayında

Jin Dergi ‘Tecrit vardır, hak ihlalidir’ kapağı ile yayında

SON HABERLER

‘Gülen’ ve ‘Güldürenler’!

‘Satın alıyorum, öyleyse varım…’

Yazar: Yeni Yaşam
8 Temmuz 2025

‘Ama emperyalizm’ diyorsak…

Kriz anları ve teori…

Yazar: Yeni Yaşam
8 Temmuz 2025

Yazarlar

Emniyet Kemeri Takılıydı… Ama O Yine de Düştü!

Yazar: Yeni Yaşam
8 Temmuz 2025

Direniş başarıldı; sıra Demokratik Toplum’un inşasında (2)

Direniş başarıldı; sıra Demokratik Toplum’un inşasında (2)

Yazar: Yeni Yaşam
8 Temmuz 2025

Siyasi kayyumun yasal dayanağı iptal edilir mi?

Siyasi kayyumun yasal dayanağı iptal edilir mi?

Yazar: Yeni Yaşam
8 Temmuz 2025

Sanatçıda ideolojik ve ahlaki duruş estetik kavrayış

Barış umudu varken…

Yazar: Yeni Yaşam
8 Temmuz 2025

Hakikatin ruhu, yolda birlik, tarihi sorumluluklarımız (2)

Aşure: Kadim bir hafızanın ortak yaşam sofrasına dönüşü

Yazar: Yeni Yaşam
8 Temmuz 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır