Türkiye’nin 2026-2028 döneminde uygulayacağını ilan ettiği Orta Vadeli Program’da işçilik ve üreticinin düşük fiyat sorunu, dışa bağımlılık kısacası tarım alanındaki sorunların çoğu yer bulamadı
Duygu Kıt
Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanan 2026-2028 dönemini kapsayacak “Orta Vadeli Program” açıklandı. Resmi Gazete’nin 7 Eylül 2025 tarihli sayısında yayımlanan “Orta Vadeli Program 2026-2028” ile “Tarımda verimlilik artışı ve katma değer odaklı dönüşümün sağlanması” öngörülüyor. Fakat üreticiler ve uzmanlar Orta Vadeli Program’da çiftçinin hiçbir sorununun ve çözüm önerisinin, tarımsal girdi fiyatlarının, dışa bağımlılık ve ithalat gibi temel sorunların yer almaması sebebiyle programa tepki gösterdi.
Girdi fiyatları, hayvancılık, su ürünleri yok
Ekonomist ve tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım programda ülkede hiçbir ekonomik sorun yokmuşçasına her şeyin tozpembe gösterildiğine işaret etti. Yıldırım şu değerlendirmede bulundu,
“Türkiye’nin 2026-2028 döneminde uygulayacağını ilan ettiği Orta Vadeli Program’da çiftçinin hiçbir sorunu ve dolayısıyla bir çözüm yok. Üretimde kullanılan ve çiftçinin en çok şikâyet ettiği tarımsal girdi fiyatları, tarımda dışa bağımlılık ve ithalat bu metinde yok. Artan maliyetlere rağmen çiftçinin ürettiği ürünlerin fiyatının yerinde sayması ve bu konuda neler yapılacağına dair bir bilgi yer almıyor. Hayvancılık, su ürünleri sözcük olarak dahi geçmiyor. Finansman, kredi sorunu, işçilik ve üreticinin düşük fiyat sorunu hiç yok.”
Tarımsal verimlilik mi ekonomik verimlilik mi?
Programda tarımla ilgili yer alan on altı maddenin bazılarının birebir bazıları da ufak tefek değişikliklerle 2025-2027 Orta Vadeli Programı’ndan alındığını kaydeden Yıldırım şöyle devam etti,
“Uzun yıllardır, orta vadeli programları, hükümet programlarını, 5 yıllık kalkınma planlarını, eylem planlarını, strateji belgelerini ve daha birçok dokümanı okuyorum. Bu belgeleri tek tek incelediğinizde aynı metinler kes, kopyala, yapıştır şeklinde hepsinde yer aldığını görüyoruz. Tarımda yaşanan sorunlar programda olmadığı için çözüm bulunması da mümkün görünmüyor. Bu program da geçmişteki programlar gibi tozlu raflarda yerini alacak gibi görünüyor.”
‘Topraksız tarım şu anda hayal’
Orta Vadeli Program’da “topraksız dikey tarım” hedefi ise karşı çıkılan bir diğer başlık oldu. Tarım-Orman İş Sendikası Başkanı Yusuf Kurt ilk olarak söz konusu programın şu anda uygulanabilir olmadığını, programda mevcut uygulamalara tezat düşen maddeler olduğunu belirtti. Kurt ‘Topraksız dikey tarım’ başlığına ilişkin şu ifadeleri kullandı,
“‘Topraksız dikey tarım ’da temel hedef alan ekonomisidir. Ama buradaki asıl risk ise enerji maliyetleri ve çevre çevresel maliyetlerin çok yüksek olmasıdır. Uygulama su kullanımını azalttığı için su tasarrufu sağlıyor fakat ilk kurulum ve tesis maliyetlerinin çok yüksek olması, çevresel maliyetler ile karbon ayak izinin çok yüksek olması da şu anda uygulanabilir olduğunu göstermiyor. Hedef şeklinde bile gerçekçi gözükmüyor. Türkiye gibi toprağın ve tarım alanının bol olduğu bir ülkede uygulama su konusunda bir fayda sağlayacaktır ama işlenmeyen, binlerce dekar atıl bırakılan tarım alanları varken, tarım alanları yok edilirken maliyetleri çok yüksek sistemleri önceliklendirmenin doğru olduğunu düşünmüyorum. Burada bir öncelik politikası sorunu var. Bu aşamada enerji maliyeti çok yüksek olan yatırımlara yönlenmek yerine, bu üretimleri, kullanılmayan toprakları veya tarım dışı bırakılan toprakları değerlendirerek tarım alanlarının tahribatını önleyerek planlama yapmak daha avantajlı.”
‘Öncelik gereken tahribatın önüne geçmek’
Kurt son olarak mevcut alanların üretime dahil edilmesi, çiftçilerin desteklenmesi, gübre, yem ve tohum desteği gibi desteklere yatırım yapılmasının çözüm için de daha faydalı olacağının altını çizerek şunları belirtti,
“Burada bir tercih yapılırken aslında maliyetlerle ilgili bir tercih yapılmalı. Mesele bu. Buraya aktarılacak kaynağın sulanabilir arazilere aktarılması lazım. Bunun dışında da programda yer alan maddelere üstten baktığınız zaman çiftçinin yanındaymış gibi gözüküyor. Ama burada önemli olan uygulanıp uygulanmadığı veya hükümetin genel politikalarıyla ilişkili olup olmadığıdır. Fakat tamamında bir sürü çelişki mevcut. Bir taraftan canlı hayvan destekleri arttırılacak diyor. Diğer taraftan projelerde canlı hayvan destekleri kaldırılıyor. Bir taraftan veteriner hekimleri tek sağlık hizmetine geçirilecek diyor bir taraftan geçirmeyen veya oradan çıkaran da aynı kurum. Şimdi biz hangisi geçerli ya da uygulanacak diyebiliriz?”