• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
1 Ağustos 2025 Cuma
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Forum

Oyuklar üzerine bir şeyler düşünüyorum

1 Ağustos 2025 Cuma - 00:00
Kategori: Forum, Manşet
Oyuklar üzerine bir şeyler düşünüyorum

Böylece hayatta kalmayı başarıyorum. Kendine ait bir oyuk yaratmalı insan.. Kimselerin işgal edemediği, ihlal edemediği… Herkese bir sığınak olmalı oyuk

Dilan Cudi

Düşüncemin ardında, duvar dibinde küçücük bir oyuk keşfediyorum. Hemen yakın takibe alıyorum. Her gün suyla temas ettiğini fark ediyorum. Bu yüzden nemli ve rutubetli… Bir süre bu böyle devam ediyor. Ardından minik yeşil kabarcıkların oluştuğunu görüyorum. Ertesi gün, oyuk etrafında irili ufaklı ama daha çok minik karıncaların yol aldığını gözlemliyorum. Oradan oraya koşuşturan hayvancıklar, sırtlarında bir şeycikler…

Birkaç zaman sonra, yeşil kabarcıklar miniklikten biraz daha büyükçe bir adıma evriliyor. Bu böyle günlerce sürüyor. Ben de ısrarla oyuktaki gelişimi takip ediyorum, peşini bırakmıyorum. “Bak işte,” diyorum, “bir şeyler ortaya çıkmaya başladı.” Onlarca kabarcık tutan incecik, cılız bir bitki milim milim boy veriyor. Güneş farklı bir açıdan bitkicikle temasa geçiyor. Gün ısısı arttıkça büyümeye devam ediyor. İşte, var olmanın mucizevi dokunuşları…

Birbirimize benzediğimizi düşünüyorum. İnsan ve doğa, ama önce kadın ve doğa…

Tüm aykırılıklara rağmen boy veren doğa, boy veren kadın… Bu sırada bitkicik büyümeye devam ediyor. İnce, cılız gövdesinde dışarıya doğru dış bükey çıkıntılar beliriyor. Sanırım, bunlar yaprak… Mucizeler silsilesi…

Yağmura tutulduğunda ya da dara düştüğünde bir oyuk bulmalısın. Kendine bir yer açmalısın. Yoksa bile, eşeleyerek bir köşeye tırnaklarını geçirmelisin. Büyütmelisin mesela… Oyuk barındırır, saklar, korur seni. İşte bu yüzden önemlidir oyuklar. Kapatılmamalı, tıkamamalı. Hani zor da olsa yaşarsın ya, sen de o minik bitkicik gibi…

Bizim buralarda böyle… Kendimize ait yerler yapıp oralarda büyüyoruz. Tabii zor oluyor. Sağlık koşulları kötü. Ama boş veriyorsun, yine de o minik bitkicik gibi var oluyorsun. Kendi kendine büyümeye çalışıyorsun. Özlem yüklü, doğa kokulu hayaller kuruyorsun. Güç de veriyor bu hayaller. Ne de olsa doğanın çocuğuyuz biz. Ama şimdi doğanın çocuklarının çocuklarıyız.

Dünyayı ağaçsız, kadını doğasız düşünemiyorum. Aynı yola çıkan ama farklı alengirli iki yol gibi… Belki de bu yüzden inat edişimiz. Ağaç kökleri kadar güçlü bir direnişimiz ve olur olmadık yerlerden çıkışlarımız…

İyileşmek, yaralarını sarmak istiyorsun oyukta. Ama karşına, sana engeller yaratan, daha da hasta eden apoletliler takımı çıkıyor. Bileklerine yarım kilo ağırlığında iki bilezik takıyorlar. Birbirine bağlı, hareket ettikçe bileklerini çizen etini sıyıran. Metal kokulu çelik kelepçeler…

Kelepçeli muayene, insan aklına aykırıdır. Yasakları üreten ise insandır. Ama insan yasaklardan büyüktür. O halde yazan insansa, aşan da insandır. Böylece her seferinde muayene olmadan geri dönüşler…

Peki ya bu dönüşler nereyedir?

Bambaşka bir çileye daha… Onlarca ağır söz, hakaret, tartışma… Sineye çekilmez ki bunlar. Apoletlilerin şiddeti…

Başka bir hasta oluş daha…

Bedenimin tam ortasında bir yara: Adı ülser… Yasaları yazan erkekler… Bize okuyan ise kadınlar.

Birileri kitap okumamızdan, not almamızdan, yanımızda bulundurmamızdan rahatsız… Yoksa ne diye kotayla kitap sınırlandırılır ki?

Bu sorunun cevabı için henüz bir yanıt üretilmedi.

Bak, yine bir şiddet hali… Öyle ince detaylarla düşünülmüş, öyle bir sistem kurulmuş ki… Her şey kılıfına uydurulmuş. Organize işler bunlar. Oyuk sakinleri için kötülük kokuyor. Başka bir kapatılma hali… Adı: Gözlem Kurulu.

Ben buna “gözetleme çetesi” diyorum. Her şey kanuna göreymiş gibi duruyor. “Gelişim” adı altındaki denetimin daha resmisi bu.

Özgürlüğe karşı yaratılan belirsizlik…

Modern çağda şiddet uygulamanın bir başka adı: Gözlem Kurulu soruları. Saatlerdir düşünüyorum: Daha nasıl anlatabilirim?

Ne kadarını kelimeler karşılayabilir ki? Bunları hangi sözcükler ifade edebilir? En son oyuklar demiştim.

Bir bitkicik yerinden sökülüp götürülürken, başka bir bitkicik onun yerine yerleşiyor. Bu da doğanın kanunu.

Tıpkı bizim gibi… O kuytu köşedeki oyukta; kokusu, rengi, şekli ve duruşuyla…

Sonra Cezaevi hayatı dışarıya taşar çünkü disipline edilecek insanlar, artık tel örgülerle değil, bakışlarla, denetim cihazlarıyla, kurum içi prosedürlerle, sorgulayıcı bakışlarla ve hatta dostça sorulan sorularla çizilir. Apoletliler kılık değiştirir. Çeşitten çeşite bürünüp amip gibi heryerde gezerler. Artık gardiyanlar dışında başka apoletlilerde vardır. Ve “emek hırsızları ile “vurdumduymazlar takımı”, bu sistemin süregitmesini sağlayan pasif çoğunluktur — susarak, görmezden gelerek,ortak olarak-

Sonuç olarak suskunluk, itaati doğurur; itaat, suçu görünmez kılar; görünmeyen suç, kötülüğün sürekliliğini sağlar.

Ben bir heykeltıraşım.

Gündelik tüm ayrıntılarımla, yarattığım koşullarla bir oyuktan büyük sarkıt ve dikitlerin olduğu bir mağara yontuyorum.

Böylece hayatta kalmayı başarıyorum. Kendine ait bir oyuk yaratmalı insan.. Kimselerin işgal edemediği, ihlal edemediği… Herkese bir sığınak olmalı oyuk.

Şiddetin, acının ve kötülüğün uğramadığı…

Özgürlüğe yaklaşırken; tüm oyukları sıklaştırmalı ve taş üstünde taş bırakmamalı.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Özgürlüğün ritmi

Sonraki Haber

Elma kökenli armut: Tekçi kimlik bilimi

Sonraki Haber
Elma kökenli armut: Tekçi kimlik bilimi

Elma kökenli armut: Tekçi kimlik bilimi

SON HABERLER

Wan’da kayyımın işten çıkardığı işçilerden AKP önünde açıklama

Wan’da kayyımın işten çıkardığı işçilerden AKP önünde açıklama

Yazar: Yeni Yaşam
1 Ağustos 2025

HPG’li Ekmekçi’nin cenazesi 6 yıl sonra ailesine teslim edildi

HPG’li Ekmekçi’nin cenazesi 6 yıl sonra ailesine teslim edildi

Yazar: Yeni Yaşam
1 Ağustos 2025

Şirnex Ekoloji Platformu: Heyetin bölgeye gitmesine izin verilsin

Şirnex Ekoloji Platformu: Heyetin bölgeye gitmesine izin verilsin

Yazar: Yeni Yaşam
1 Ağustos 2025

CHP komisyon toplantısı yaptı

CHP komisyon toplantısı yaptı

Yazar: Yeni Yaşam
1 Ağustos 2025

İzBB soruşturmasında 65 kişi hakkında iddianame hazırlandı

İzBB soruşturmasında 65 kişi hakkında iddianame hazırlandı

Yazar: Yeni Yaşam
1 Ağustos 2025

İzmir Valiliği Kürtçe derneğinin kapatılmasını istemiş

İzmir Valiliği Kürtçe derneğinin kapatılmasını istemiş

Yazar: Yeni Yaşam
1 Ağustos 2025

İBB soruşturmasında 5 kişi tutuklandı

İBB soruşturmasında 5 kişi tutuklandı

Yazar: Yeni Yaşam
1 Ağustos 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır