• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
16 Temmuz 2025 Çarşamba
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Forum

Özgürlük ve barış umudu adına

16 Temmuz 2025 Çarşamba - 09:35
Kategori: Forum, Manşet
Özgürlük ve barış umudu adına

Eğer Mandela’dan bahsederken, Žižek için soru Mandela’dan sonra Mugabe olmadan nasıl ilerleyeceğimiz ise, o zaman biz diyoruz ki, Apo, bir paradigmaya sahip olmasına, erkek egemen ve kapitalist zihniyetin yapısı ve temellerine dair derin eleştirel ve felsefi bir görüşe sahip olmasına rağmen, bunu sadece teori ve söylemde sınırlı tutmadı

Şara Tahir

Önderimiz ve çağımızın büyük filozofu Apo’ya selam.

Bu mektubun o kutsal ellere ulaşıp ulaşmayacağını ve okuyup okuyamayacağını bilmiyorum. Bir mektup, daha doğrusu bir makale, ki ben bunu Sloven yazar ve filozof Žižek’in sizi çağın Mandela’sı olarak nitelendirdiği makalesine yanıt olarak yazdım. Benim adım Şara Tahir, Güney Kürdistanlıyım. Düşünce ve psikoanaliz ile meşgulüm. Başından beri büyük bir filozof ve yazar olarak size hayranım. Sizin düşünce ve görüşleriniz hakkında birçok makale yazdım. İlk makalem (Apo: Kürtlerin Politik Don Juan Frankenstein’ı) adıyla idi. Hayalim sizin kişiliğinizin analizine dair bir kitap yazmak, yani sizi psikoanaliz temelinde okuyabilmek… Eğer İmralı’dan barış hayalimiz gerçekleşirse, o zaman bizim de psikoanaliz temelinde görüşme hayalimiz imkansız değil. Bu makaleyi olduğu gibi size göndermek istedim ki, sizin büyüklüğünüzden beklentilerimizden emin olasınız!

*

“Žižek” ve Mandela’nın Apo içinde yeniden canlandırılması

24 Mayıs’ta Žižek, “Öcalan: Çağımızın Mandela’sı” adında bir makale yayınladı. Daha sonra bu makaleyi İsveççe’ den Kürtçe’ye çevirdim. Bu makalenin sosyal medyada iyi bir tepki alması dikkatimi çekti. Muhtemelen Žižek gibi büyük bir filozofun ağzından çıkan sözler olduğu için böyle ilgi toplamıştı.

Ben kendim Žižek’in ciddi okuyucularından biriyim. Aslında burada Apo’ya ve barış müzakereleri için gösterdiği çabalara destek olarak görülebilecek sözlerin dışında derin bir düşünsel derinlik görmedim. Bu makaleyi günün önemli bir konusu haline getiren şey, Apo’nun çağın Mandela’sı olarak tanımlamasaydı – Mandela’yı da dünyanın en büyük liderlerinden biri olarak. Bu yüzden benim için, Žižek’in Güney Afrika’nın özgürlük ve bağımsızlık sembolü Mandela hakkında ne düşündüğünü ne dediğini bilmek önemliydi, çünkü makalesinde PKK lideri Apo hakkında bir kez daha Mandela’ya atıfta bulunuyor ve Apo’yu Mandela ile kıyaslıyordu.

Žižek’in bu makalesi, Güney Kürdistan’ın başarısız siyasi ve epistemolojik söylemlerinin bırakın Apo’yu Mandela’nın canlı ve büyük bir örneği olarak görme cesaretini, konuşma ve yazılarda bunun yerinde olmadığını çok basitçe söyledikleri bir dönemde geldi. Apo’nun barış için gösterdiği çabaları Mandela’nın barış deneyimi ile karşılaştırmamız yerinde değil, diyorlar. Çünkü zihinsel ve fiziksel olarak yaşlı bir adam haline gelmiş ve gücü kalmamış ve hapiste olan bir insandan, Apo’dan, gelen işaretleri, siyasi karar olarak görüp ciddiye alamayız gerekçesini ortaya atıyorlar.

Makalenin önemli bir diğer noktası da ironik olarak “Avrupa-stan” kavramının kullanılmasıydı. Burada durmayacağım, çünkü bu daha çok kendini Avrupa-merkezci olarak gören Avrupalı bir filozof olarak Žižek ile ilgili. Avrupa’nın o mirasını kaybetme kaygısı içinde, kendisinin de bir düşünür olarak hakikatin peşinde koştuğu mirasla ilgili. Žižek’in “Avrupa-stan”ı ironik olarak kullanması, Apo’nun Ortadoğu üzerindeki Avrupa-merkezci zihniyete bakışıyla örtüşmektedir – ya güçleri aracılığıyla bizi işgal ediyorlar ya da omuzlarında taşıyıp göğe çıkarıyorlar- her iki durumda da sen “daha az önemli olan öteki” olarak büyük Avrupalının hegemonyası ve varlığı için kullanılıyorsun.

Tabii ki makaleyi çevirirken ve sonradan paylaşırken bir yandan da mutlu oldum,  Žižek Kürt ve Kürdistan’ı güzelce tasvir ediyor ve Avrupalı insanın eksik, kısa ve yabancı “öteki”ne bakış açısından kendini kurtarmaya çalışıyor. Öte yandan da endişeliydim çünkü epistemolojik ve siyasi düzeyde ve kendi ciddi sorularımızda hâlâ büyük “öteki”yi (Avrupalı ya da Amerikalı, hatta Türk, Arap, Fars) bekliyoruz. Hala, bizden daha bilgili ve siyasi olan ötekini bekliyoruz ki bizim durumumuzu değerlendirsin ve bir halk olarak varlığımızı, mücadelemizi ve çabamızı onaylasın. Başka bir deyişle, hâlâ tanınma aşamasını geçemedik.

Bu makalenin temel sorusuna dönersek: Žižek’in Mandela’ya bakışı nedir? Çağın filozofu olarak Žižek’in, Mandela’nın insanların hafızasındaki o yaygın imajının dışında, söyleyecek farklı bir şeyi var mı? Bu konuda bulduğum şey, “Mandela’nın Sosyalist Başarısızlığı” başlıklı bir makaleydi (Stone sitesinde: New York Times’a ait felsefi bir blog, 6-12-2013’te yayınlandı). Bu makalede dikkat çekici olan, Žižek’in Mandela’yı övmemesi ve omuzlarda taşımaması, aksine eleştirmesi ve eğer Mandela cesur ve başarılı bir lider olsaydı, küresel bir kahraman olarak görülmeyeceği görüşünü savunmasıdır.

Žižek için temel soru şu: Mandela iktidara geldikten ve halkını apartheid’den kurtardıktan sonra Güney Afrika’daki büyük değişiklik neydi? Bu sorunun Žižek için cevabı, temel değişikliğin tüm vatandaşlara eşit haklar veren ve Güney Afrika’nın tüm halkına birlikte yaşama ve çalışma imkanı sağlayan yeni bir anayasanın getirilmesi değil, “yeni siyah seçkin”in “beyaz egemen sınıfla” olan ilişki ve ortaklığında yoğunlaştığıydı. Çünkü Žižek’e göre, Güney Afrika apartheid baskısı ve zulmünden kurtulmasına rağmen, halk hâlâ yoksulluk ve sayısız eşitsizlik içinde yaşamakta, şiddet ve suç artmaktadır. Başka bir deyişle, Güney Afrika halkının büyük bir kısmı hâlâ “apartheid baskısı altında” oldukları zamanki koşullarda yaşamaktadır.

Žižek, Güney Afrika’dan “egemen” solun hegemonik paradigmasının başka bir çarpıcı örneği olarak bahseder: “yeni bir dünya” vaadiyle iktidara gelen sol lider, daha sonra kapitalist ve neoliberal uluslararası gücün hegemonyasının gerçeği ve gerçekliği ile karşı karşıya kalır. Çabucak anlar ve sosyalist yol izlemeye çalışan ülkelerin emperyalizm tarafından hızla cezalandırıldığı ve sınırlandırıldığı gerçeği ile karşılaşır. Güney Afrika durumunda, siyasi kontrol ANC’ye devredildi, ancak bu mevcut ekonomik sistemin olduğu gibi korunması ve temellerinin değiştirilmemesi şartıyla oldu. Bu, ekonomik sistemin korunmasının iç savaş çıkmasını engellediği gerekçesiyle yapıldı. Bu tarihi uzlaşma (bazen önceki rejimle Faustian bir anlaşma olarak adlandırılır), temelde ülkedeki mevcut yoksulluk ve halk memnuniyetsizliği sorunlarının kökü ve kaynağıdır.

Žižek, Mandela’nın “yeni bir dünya” yaratmak ile “iç savaş” riski arasında ya da akıllıca “siyasi oyun oynamak” ve “sosyalist vaad ve görüşlerinden” vazgeçmek arasında seçim yapmak zorunda kaldığı ahlaki ve siyasi ikilem karşısında sempati duyar. Bu yüzden Žižek soruyor: Sosyalizme dönüş gerçekçi bir seçenek miydi? Yoksa Mandela sosyalist yolundan vazgeçmeyebilir miydi?

Bu soruya cevap vermek ve gerçeği aramak için Žižek, kapitalist gücün hegemonyasının Mandela gibi bir lider üzerindeki doğasına dair analizlerini Ayn Rand’ın “Atlas Shrugged” romanından almıştır.

Bu romanda ve özellikle de “paranın şarkısı”ndan bahsettiği bölümde, Žižek “gerçeğin izini” sürüyor ve romandan şu satırları alıntılıyor: “Paranın her iyi ve güzel şeyin kaynağı olduğunu anlayana kadar, sen hep kendini yok etme ve imha etme ile meşgulsün. Para artık insanlar arasındaki ilişkinin kaynağı olmadığında, insanlar kendileri diğer insanların elinde araç haline gelirler, – o zaman sen kan, kırbaç, silah ve tüfek ile dolar arasında seçimini yaparsın – çünkü bunlardan başka seçebileceğin hiçbir şey yok.”

Žižek’in bu romandaki paranın hegemonyası teorisini kullanması, sosyalist devlet hakkındaki büyük derse bir hatırlatma gibi. Žižek diyor ki: “Sen, üretim ve değişim için komünist örgütlenmenin doğru bir formu ile yer değiştirmeden, yalnızca piyasayı dağıttığında, baskı ve zulüm doğrudan sömürü yoluyla geri döner.”

Bu makalede Žižek devrim ve devrimin sonucu hakkındaki tezini açıklıyor ve bize şunu söylüyor: Şeyler ne kadar çok değişirse, o kadar kendileri gibi kalırlar! Bu konuda kendine özgü bir benzetmesi var: İnsanlar baskıcı ve antidemokratik bir rejime karşı ayaklandıklarında ve demokratım, yolsuzluğa karşıyım diyerek büyük kitlesel sloganlar oluştururlar. Ancak devrim başarıya ulaştıktan sonra, çok geçmeden halk şu gerçeği keşfeder ki hâlâ eskisi gibiler ve hiçbir şey değişmemiş, aksine değişiklik şu ki başka bir sistem altında ve yeni bir şekilde eziliyorlar.

Ancak Mandela’ya yönelik tüm eleştirilerine rağmen, Žižek daha sonra şöyle diyor: “Eğer Mandela’nın mirasına sadık ve içten kalmak istiyorsak ve karnaval içinde timsah gözyaşı dökmeyelim, onun liderliğinin gündeme getirdiği yerine getirilmemiş vaatleri vurgulamalıyız.” Žižek, devrim vaatlerinden vazgeçmenin bedelinin Güney Afrika’da ANC’nin küresel kapitalist gücün işbirliğini kabul etmek zorunda kalması olduğunun farkında olmasına rağmen, kendisi soruyor: Bu kendi içinde sahte özgürlükte bir abartı ve anlamsızlık, daha doğrusu özgürlük için karmaşık bir savaşta, Mandela, Mugabe olmadan nasıl daha da ileri gidebilirdi? Bu yüzden Žižek diyor ki: “Mandela’nın ahlaki siyasi büyüklüğü nedeniyle, hayatının sonunda ‘acı’ çeken ve yaşlı bir adam olarak siyasi başarısının ve küresel bir kahraman seviyesine yükselmesinin kendi içinde acı bir başarısızlığın maskesi ve görüntüsü olduğunu, iyi anlayabildiğini varsayabiliriz. Bu anlamda kahramanlık ve şanlılığının kendisi dünyanın hiçbir yerinde hiçbir şeyin değişmediği ve her şeyin olduğu gibi kaldığının açık bir işaretidir.”

Tabii ki Žižek’in tüm eleştirileri, Mandela’nın halkını ırkçılık pençesinden kurtarmak için temel uzlaşmayı yapmak zorunda olan pragmatik bir lider olduğu gerçeğini azaltmaz. Mandela ve ANC, SACP ve işçi sendikalarının çeşitli diğer hareketlerindeki arkadaşları, dünyanın en baskıcı siyasi sistemlerinden birini yıkan devrimci bir hareket kurdular – bu sistem en güçlü emperyalist güçler ve müttefikleri tarafından destekleniyordu. Mandela’nın yaptığı, sosyalizmi elde etmede bir başarısızlık değil. Mandela’nın ezilen halkın haklarına ulaşması için mücadele kapısını açmak için gerekli koşulları sağlamada önemli bir rolü olduğunu söyleyebiliriz. Žižek kendisi, Mandela’nın sosyalist başarısızlığına rağmen, Mandela’nın yaklaşık yirmi yedi yıl yaşamını hapiste geçiren devrimci ve yorulmaz bir lider olduğu gerçeğinin hâlâ azalmadığının farkında. Mandela, halkın hafızasında, halkını baskı ve işgalden kurtaran ve apartheid’e son veren devrimci olarak kalacak. Sadece bu da değil, Mandela daha iyi bir gelecek için çaba göstermeleri konusunda dünyanın dört bir yanındaki ezilen insanlar için ilham kaynağı ve doğasıdır.

Bu yüzden bence Žižek’in şu anki barış müzakereleri ve Apo’yu Mandela ile karşılaştırdığı makalesi, Mandela hakkında yazdığı makalesindeki keskin eleştiriyi yaklaştırmaktır. Başka bir deyişle, Žižek’in Apo hakkındaki makalesinde ve onu çağın Mandela’sı olarak tanımlamasında yapması gereken şey, kendi içinde Mandela’yı karşılaştırmak ve Apo’nun büyüklüğü ve değeri aracılığıyla Mandela’yı yeniden canlandırmaktır. Žižek bu makalede, Apo aracılığıyla Mandela’yı vaatli başarılı bir lider olarak bir kez daha canlandırmak istiyor.

Eğer Mandela’dan bahsederken, Žižek için soru Mandela’dan sonra Mugabe olmadan nasıl ilerleyeceğimiz ise, o zaman biz diyoruz ki, Apo, bir paradigmaya sahip olmasına, erkek egemen ve kapitalist zihniyetin yapısı ve temellerine dair derin eleştirel ve felsefi bir görüşe sahip olmasına rağmen, bunu sadece teori ve söylemde sınırlı tutmadı. Aksine bütün bir hareketi kadın özgürlüğü prensibi üzerine ilerletti. Žižek’in kendisi bu harekete hayran kalanlardan biri. Bu yüzden bizim için soru şudur: Apo nasıl çağın Mandela’sı olmaz ve Mandela’yı aşar?

*

Dünyanın sana olan büyük sevgisi ve saygısı ile…

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Rojava: Kadın özgürlükçü devrimin 14’üncü yılı

Sonraki Haber

Zırhlı araçla katledilen Miroğlu davasında bakanlık ‘izni’ bekleniyor

Sonraki Haber
Zırhlı araçla katledilen Miroğlu davasında bakanlık ‘izni’ bekleniyor

Zırhlı araçla katledilen Miroğlu davasında bakanlık 'izni' bekleniyor

SON HABERLER

Suriye geçiş hükümeti Süveyde’deki suçlarını itiraf etti

Suriye geçiş hükümeti Süveyde’deki suçlarını itiraf etti

Yazar: Yeni Yaşam
16 Temmuz 2025

Salih Müslim: Kongreye halkların temsilcileri davet edilmedi

Salih Müslim: Barrack’ın sözleri ABD politikasını tam olarak yansıtmayabilir

Yazar: Yeni Yaşam
16 Temmuz 2025

31 yıllık tutsaklıktan sonra memleketi Gever’de coşkuyla karşılandı

31 yıllık tutsaklıktan sonra memleketi Gever’de coşkuyla karşılandı

Yazar: Yeni Yaşam
16 Temmuz 2025

İsrail, Geçiçi Şam Hükümeti’nin Savunma Bakanlığı’nı 2. kez bombaladı

İsrail, Geçiçi Şam Hükümeti’nin Savunma Bakanlığı’nı 2. kez bombaladı

Yazar: Yeni Yaşam
16 Temmuz 2025

Kürtçeye yönelik saldırıya tepkiler devam ediyor

Kürtçeye yönelik saldırıya tepkiler devam ediyor

Yazar: Yeni Yaşam
16 Temmuz 2025

Katledilen Sibel Yalçın Meclis gündeminde

Katledilen Sibel Yalçın Meclis gündeminde

Yazar: Yeni Yaşam
16 Temmuz 2025

İzmir’de yangın söndürüldü: 16 hektarlık alan zarar gördü

İzmir’de yangın söndürüldü: 16 hektarlık alan zarar gördü

Yazar: Yeni Yaşam
16 Temmuz 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır