DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, ‘Başta Alevi canlar olmak üzere bu coğrafyada yaşayan bütün halkların barışa ihtiyacı var’ derken Eş Genel Başkan Tuncer Bakırhan, ‘Demokratik eşit haklara sahip oluncaya kadar birlikte mücadele edeceğiz’ dedi
Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK), Alevi Bektaşi Federasyonu, Alevi Dernekleri Federasyonu (ADFE), Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) ile Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı, İstanbul’un Bakırköy ilçesinde bulunan bir otelde “Aleviler barışı konuşuyor” konulu panel düzenledi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğlulları ve Tuncer Bakırhan’ın yanı sıra çok sayıda siyasi parti, kurum ve kuruluş temsilcisi de panele katıldı.
Suriye’de saldırılar
Panelde konuşan Tülay Hatimoğulları, Suriye’de Alevilere dönük saldırılara değindi. Tülay Hatimoğulları, “Suriye’de Arap Alevileri için çok önemli bir değer olan El Xasidi’nin türbesi yakıldı. En son bir akademisyen kadının kaçırıldığı, hatta kimi haberlere göre katledildiği bilgisi geldi. Birçok Alevi şeyhinin katledildiğini biliyoruz. Suriye’de yaşanan bu katliamlara karşı yürüttüğümüz çalışmaları daha ileri taşımak, güçlendimek, Suriye’deki Alevi canlarımızın sesi olmak, hepimiz açısından oldukça önemli” dedi.
Kürt halkının özgürlük mücadelesi
Kürt sorununun çözümüne dair tartışmalara değinen Tülay Hatimoğulları, “Kürt sorunu 40 yılı aşkındır Türkiye’de Kürt halkının verdiği özgürlük mücadelesiyle önemli bir konu başlığı, çok önemli bir sorun oldu. Kürt halkının hem Türkiye’de hem Suriye’de hem İran’da verdiği özgürlük ve kimlik mücadelesi çok önemli ve anlamlı. Artık sadece bu bölgenin ve ülkelerin gündemi değil, artık bütün dünyanın gündemi. Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşayan Kürt halkının oluşturmuş olduğu öz yönetimler bugün bölgenin ihtiyacı olan, biraz önce bahsettiğimiz katliamları bitirecek anlayışın ta kendisidir. Bugün Suriye’deki Kürtler bütün Ortadoğu’da en seküler, farklı halkların ve inançların bir arada yaşamasını sağlayan, özellikle geri plana itilmek istenen kadınların siyasetteki ve toplumdaki temsiliyetinin önemli taşıyıcılarıdır” diye belirtti.
Öcalan’ın mesajı
Tülay Hatimoğulları, şunları söyledi: “İktidarın her şeyi kendine yontmaya çalışmasını, mevcut olan bu rejimin kendini tahkim etmek için her yol ve yönteme başvurabileceğini biz çok iyi irdeliyor ve farkındayız. Kürt halkı politik bir halktır, örgütlü bir halktır ve ‘kandırılmak’ kelimesini kabul etmeyen bir halktır. Bugün onurlu olmayan bir barışı, Kürt halkının onurunu ve haklarını öngörmeyen bir barışı Kürt halkının bizatihi kendisi kabul etmez. DEM Parti kabul etse de Kürt halkı kabul etmez. Sayın Abdullah Öcalan ikinci görüşmede şunu çok net ifade etti; muhalefetin olmadığı bir barış olmaz. Muhalefet yoksa bu iktidar her şeyi kendine yontar. 4 saate yakın gerçekleşen görüşmede ‘Demokratik bir barışın zemininin sadece Kürt sorununu çözmek için değil, bu ülkede tarih boyunca yaşanmış olan Alevi sorununu çözmek, eşit yurttaşlık hakkı temelinde bu ülkede yaşayan bütün farklı halkların ve inançların temsil edilmesini sağlamak, bunun sadece sözde değil özde, demokratik bir anayasa ile güvence altına alınması için çalışıyorum’ diyor. Bunu da siz canlarımızla özel olarak paylaşmayı önemli buluyoruz.”
‘Barışa ihtiyacımız var’
“Barışa her şeyden fazla ihtiyacımız var” diyen Tülay Hatimoğulları, gazetecilere dönük saldırılar, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ifadeye çağrılması ile Bolu Kartalkaya’daki yangın faciasına dikkati çekti. Tülay Hatimoğulları, “İşsizliğin, yoksulluğun, açlığın, geçinememenin, barınamanın arttığı bir dönemde barışı her zamankinden daha fazla konuşmaya ihtiyacımız var. Başta Alevi canlar olmak üzere bu coğrafyada yaşayan bütün halkların ve inançların daha fazla barışa ihtiyacı var. Barış hep birlikte toplumsallaşırsa, toplumsallaştırmayı başarırsak ve sahiplenirsek olur” diye kaydetti.
‘Örgütlenme ve ortak mücadele’
Tuncer Bakırhan da konuşmasında Suriye’de Alevilerin yaşadıkları baskı ve saldırılara değindi. Tuncer Bakırhan, “Gün yok ki Alevi yurttaşlarımızın canına ve malına el konulmuyor. Biz bunu kınıyoruz, buna asla katılmıyoruz. Bunun karşısında durmaya devam edeceğiz. Ama örgütlenmenin ve ortak mücadele zeminini büyütmenin de ne kadar anlamlı ve önemli olduğunu bu yaşanılanlardan dersler çıkararak anlamış olduk” dedi.
‘Yeni süreç’ tartışmaları
Tuncer Bakırhan, “yeni süreç” tartışmalarına işaret ederek, “Biz ortak mücadele zeminiyiz. 100 yıldır inkar edilen, asimile edilen, reddedilen, Kürtlerin ve Alevilerin, emekçilerin ortak mücadele zeminiyiz. Biz demokrasi talebi olan bütün toplulukların eviyiz. Biz sadece Kürt değiliz, sadece Kürt coğrafyasına sıkışmış ya da Kürt coğrafyasındaki sorunları gündemine alan, diğerine gözünü kapatan, müdahale etmeyen, yüreğinde hissetmeyen bir zemin değiliz. Nasıl ki Kürtler yüzyıldır inkar ediliyor, reddediliyor, asimile ediliyor, aynı şeyi Aleviler de yaşıyor. Hepimizin yaşadığı bu sorunlar karşısında ortak mücadele etmeyişimiz bu inkarı, bu reddi, bu asimilasyonu giderek büyütüyor, yıllara yayıyor. Dolayısıyla ortak mücadele zemininin ne kadar anlamlı ve önemli olduğunu anlatmaya gerek yok” diye konuştu.
Eşit yurttaşlık
Bakırhan, şöyle devam etti:
“Bu süreç sadece Kürt’ü gündemine alan, Kürt’ün hakkını tartışan bir süreç değil. Biz eşit yurttaşlık derken sadece Kürtlere eşit yurttaşlık demiyoruz. Sayın Öcalan da son iki görüşmede en önemli gördüğü ve üzerinde durduğu mesele eşit yurttaşlıktır. Sayın Öcalan, Kürt’e eşit yurttaşlık ama Aleviler reddedilsin demiyor. Kürt’e eşit yurttaşlık ama ezilenler, emekçiler, alın terinin hakkını almasın demiyor, Kürt’e eşit haklar ama kadınlar katledilsin, Kürt’e eşit haklar ama demokrasi arayanlar mapushaneye gönderilsin, adresi adliye koridorları olsun demiyor. Onun için Alevi canların bu süreci anlaması, katılması sahip çıkması çok tarihi önemdedir. Tartışılan sadece Kürtler olmadığı için eşit yurttaşlığın gerçekleşmesi halinde Alevilerin de eşit yurttaşlık haklarının tanınıcağı bir süreçte Alevi yurttaşlarımızın bu sürece aktif şekilde katılması gerekiyor. Yazılan, çizilenler yorumlar gerçekleri yansıtmıyor.
Türkiye’nin demokratikleşmesi
Kürtler kimseyle oturup, onun ikbali için bir anlaşma içinde ittifak içinde değil. Kürtler, Türkiye’nin demokratikleşmesi için, bir demokratik zemin diyalog müzakere zemini aramaya çalışıyor. Bu İmralı’da da böyledir, DEM Parti zemininde de böyledir. Bizi yalnız Kürtlerle sınırlayan akıl sanırım bizi tanımıyor. Biz Maraş’taki Aleviyiz, Sivas’taki Aleviyiz, Hacı Bektaş’ta yaşayan Alevinin kendisiyiz. Bizim yaşadığımız, maruz kaldığımız bütün baskılara Hacı Bektaştakilerde yaşıyor. Dolayısıyla eşit yurttaşlık hakkını doğru anlayayım. Eşit yurttaşlık Alevileri, Kürt, emekçiyi, kadını kapsayan, hakkını hukukunu alamayanların mücadelesini kapsayan hepimizin ortak talebidir. Dolayısıyla bu süreç yürüyecekse, bir sürece olacaksa, çözüme evrilecekse emin olun Kürt ne aldıysa Alevi de onu alacak. Biz şunu demeyeceğiz: Kürt haklarına evet, ama Alevi bizi ilgilendirmez. Böyle bir dünya yok. Bizim zeminimiz öyle bir zemin değil. Bizim zeminimiz kendisi Alevi zeminidir. Alevi partimizin temel direklerin taşlarından biridir. Alevi’yi öteleyen, görmeyen, eşit yuttaşlık hakkını tanımayan bir DEM Parti olamaz, bir çözüm ve tartışma süreci olamaz. Rahat olun, kaygılarınızı anlıyorum. Dışardaki yalan ve yanlış tartışmaların Alevi toplumunu negatif etkiliğidini çok iyi biliyorum. Kimse kimseden bir şey kaçırmıyor, demokratik bir Türkiye, laik, seküler bir Türkiye, hepimizin eşit haklara sahip olduğu bir Türkiye mücadelesi yürütüyoruz.
Bir arada olmalıyız
İnkar edilenlerin hiçbir dönem olmadığı kadar bugün bir arada olması gerekiyor, birlikte olması gerekiyor, birlikte mücadele etmesi gerekiyor. Demokrasi herkes içindir. Demokratik Türkiye hepimizin olacaktır. Onun için bu meseleye biraz da bu şekilde yaklaşmamızı diliyorum. Kürt’ün yanına Aleviyi eklemeden, Kürt’ün demokratik haklarının yanına Alevinin demokratik eşit yurttaş talebini haklarını yanına koymadan asla konuşmadık bugüne kadar. Birbirinden ayrılmaz, birbiriyle aynı zulüm düzeninin anti demokratik uygulamaları iliklerine kadar yaşayan Alevi toplumunun hakları bizim haklarımızdır. Bunu savunmaya, bunun mücadelesini vermeye, demokratik eşit haklara sahip oluncaya kadar birlikte mücadele edeceğiz, birlikte mücadele etmeliyiz.
Alevilere çağrı
Bu aynı zamanda bizim Alevi toplumuna da bir çağrımızdır. Aynı durmamız, kendi mahallelerimizi görmemiz, mahallemiz dışındaki dünyayla ilgili olmamamız, mahallemiz dışındaki hak ihlalleriyle, katliamlarla ilgili alakalı olmamamız bizi bu hale getiriyor. Bir arada olursak, birlikte olursak hiçbir dönem olmadığı kadar haklarımıza ulaşma zeminini yakalamış bir durumdayız. Bugün hem Türkiye’nin hem bölgenin en dinamik gücü Kürtlerdir, Alevilerdir. En örgütlü gücü Kürtler ve Alevilerdir. Birlikte ortak bir zeminde bir araya gelebilirlerse emin olun ne inkar ne ret ne asimilasyon politikaları bu topraklara çok fazla yürütülemez.”
Panel basına kapalı olarak devam etti.
Kaynak: MA