2024: Türkiye’de savaş politikalarının yarattığı toplumsal çürüme ve ahlaki çöküş toplumda derin izler bıraktı
2024 yılı, Türkiye’de toplumsal çürümenin ve ahlaki çöküntünün derinleştiği, ayrımcılığın, ekonomik eşitsizliğin ve güvenlik kaygılarının arttığı bir yıl olarak kaydedildi. Narin, Sıla bebek, “Yenidoğan Çetesi” gibi olayların yanı sıra, Amed’lilerin kobay olarak kullanılması, beş çocuğun yanarak ölmesi, ÇEDES gibi olaylar toplum hafızasında yer aldı.
2024 yıllında da iktidar, Kürt düşmanlığını, özel savaş yöntemlerini ve güvenlikçi politikaları bir strateji olarak uyguladı. Bu politikalar devleti otokratikleştirirken ülkenin ekonomik olarak çökmesinde neden oldu. İktidarın bekasını sürdürmek için izlediği tüm bu politikalar toplumsal çürümenin ve ahlaki yozlaşmanın nedeni oldu.
Savaş politikaları, özellikle mültecilere ve Kürtlere yönelik ayrımcılığı artırdı. Milliyetçilik ve dincilik, devlet politikalarının merkezine yerleşirken, bu ideolojiler üzerinden toplumsal kutuplaşma derinleşti. Mültecilerin maruz kaldığı ayrımcılık, devletin savaş politikalarının bir yansıması olarak, toplumsal dokuyu daha da zayıflattı. Kürtler ise, devletin güvenlik stratejileri çerçevesinde hedef alındı; bu durum, toplumsal barışın tesis edilmesini imkânsız hale getirdi.
Ekonomik eşitsizlik, savaş politikalarının bir sonucu olarak daha da belirgin hale geldi. Hükümetin sağlık alanında uyguladığı ticaretleşme politikaları, sağlık hizmetlerine erişimi kısıtlayarak, toplumun en savunmasız kesimlerini daha da zor durumda bıraktı. Bu durum, toplumsal çürümeye ve sağlık sisteminin çökmesine yol açtı.
1-Narin Güran cinayeti
Amed’de 8 yaşındaki Narin Güran’ın katledilmesinin üzerinde 5 ay geçti. Başlatılan soruşturma kapsamında, annesi ve ağabeyinin de aralarında bulunduğu 12 kişi tutuklandı. Ancak, Narin’in failleri açığa çıkarılmadı. Ailenin Hizbullah’a ve siyasi iktidara yakın olması katillerinin bulunmasını zorlaştırırken, birçok yanıtlanmamış soruyu da beraberinde getirdi.
2-“Yenidoğan çetesi” ve arkada kalanlar
Türkiye’de sağlık sistemindeki özelleştirme ve sağlık hizmetlerinin ticarette dönüştürülmesi sonucu ‘Yenidoğan Çetesi’ gibi çeteler ürüyor. Çete üyeleri, SGK’dan kazanç sağlamak için önceden anlaştıkları özel hastanelerin yoğun bakımlarına sevk ettikleri bebeklerin ölümlerine neden oldu. Çetenin elebaşı ve bebek katili Fırat Sarı devlet ajanı çıktı.
3-Kürtler kobay oldu
Amed’lilerin pandemi döneminde, “Türk ışını” tedavisi için kobay olarak kullanıldığı ortaya çıktı. Ekibin başındaki isim eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun yeğeni Mehmet Soylu. İktidarın Kürt düşmanlığı ve ırkçılığı akıllara Nazi döneminde iki milyon insanı deneyle katleden Josef Rudolf Mengele’yi getirdi.
4-Siyasal İslam’ın inşası: ÇEDES
AKP’nin tek dil, tek din ve tek millet ideolojisi çerçevesinde ‘ dindar ve kindar’ nesil yetiştirme çalışmalardan biri, “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum” (ÇEDES) projesi. Amacı öğrencilere “değerler eğitimi” vermek olarak iddia edilse de, proje kapsamında “manevi danışman” olarak imam, vaiz, müezzin, din hizmetleri uzmanı ve Kur’an kursu hocaları görevlendirildi.
5-Sessiz çığlık: Katliam Yasası!
Kamuoyunda “Katliam Yasası” olarak adlandırılan sokak hayvanları yasası (Köpek Yasası), 2 Ağustos’ta Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Bu yasa, sokak köpeklerinin barınaklara alınmasının ve ‘ötenazi’ ile öldürülmesinin yolunu açtı. Yasanın yürürlüğe girmesinin ardından, barınaklardan sokaklara kadar hayvanlara yönelik saldırı, işkence ve katliamlarda artış yaşandı.
6-Gençlik ve uyuşturucu
Kürdistan ve Türkiye’nin gündem maddelerinden biri yine uyuşturucu kullanımı oldu. Bazı raporlar uyuşturucuya başlama yaşının 11-12 olarak belirtilse de, Kürdistan’da 8’e kadar düştüğü, okul önlerinde ve internet üzerinden satışların yapıldığı vurgulanıyor.
7-Sporun ötesinde: Amedspor
Amedspor, 2024 yılında 1. Lig’e yükseldi. İktidarın Kürtlere yönelik uyguladığı ırkçı, ayrımcı ve şoven politikalardan nasibini aldı. Seyirci yasağı uygulanan bir maçta, Erzurumspor taraftarları, 90’lı yıllarda birçok faili meçhul cinayetle anılan “Yeşil kod” adlı Mahmut Yıldırım’a gönderme yaptı. Amedspor bir spor kulübü olmanın ötesinde, toplumsal ve siyasi bir sembol haline geldi.
8-İzmir’de beş çocuk öldü
İzmir’de hurdacılık yapan annenin, beş çocuğunun yanarak hayatını kaybetmesi, toplumun yaşadığı derin yoksulluğu, toplumsal eşitsizliği, sosyal hizmetlerdeki yetersizliği ve çocukların korunamamasındaki eksiklikleri ile hafızalarda yer aldı.
9-Irkçılık sokaklara taştı
Türkiye’deki düzenli mülteci sayısı 5 milyona yaklaştı. Mülteciler katledilme, ırkçılık, ayrımcılık ve nefret söylemi ile karşı karşıya kaldı. Türkiye’nin birçok kentinde mülteci karşıtı gösteriler yapıldı. Sokaklara çıkan ırkçılar mültecilere ait iş yerleri ve evlere saldırdı.
10-Kürtlere DEDAŞ eziyeti
Amed’in Çınar ile Mêrdîn’in Şemrex (Mazıdağı) ilçesi arasında yenilemediği trafolara yüksek voltajda elektrik verdi. Enerji taşınım kabloların rüzgarın etkisiyle birbirine çarpması sonucu çıkan kıvılcımda yangın oluştu.Yangından 150 dönüm buğday kül oldu. 2 bin hayvan öldü.