• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
1 Kasım 2025 Cumartesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Dünya

Peter McLaren: Öcalan’ın çağrısı onlarca yılın yıkıntıları arasında yazılmış barış şiiridir

1 Kasım 2025 Cumartesi - 10:25
Kategori: Dünya, Manşet
Peter McLaren: Öcalan’ın çağrısı onlarca yılın yıkıntıları arasında yazılmış barış şiiridir

Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünün sürecin nefes alması için gerekli bir koşul olduğunu belirten akademisyen Peter McLaren, ‘Kürdistan dağlarında, Marx’ın dili ve direniş şiiri yeni bir umut grameri buldu. Çağrı onlarca yılın yıkıntıları arasında yazılmış bir barış şiiridir’ dedi

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı ile başlayan süreçte PKK birçok adım attı. Abdullah Öcalan’ın perspektifleri doğrultusunda yürütülen çalışmalar kapsamında 26 Ekim’de Qendîl’de yapılan açıklamayla gerillaların geri çekilmeye başladığını duyurdu. Atılan bu adım hem Türkiye hem de dünya kamuoyunda geniş bir yankı uyandırdı.

Kanadalı eleştirel pedagog ve akademisyen Peter McLaren, Kürt meselesinin çözümüne dair değerlendirmelerde bulundu. Peter McLaren, Kürt Özgürlük Hareketi’nin attığı son adımı “anıtsal bir jest” olarak nitelendirerek, “Ankara sessiz kalmaya devam ederse tarih, kaybedilen bir barışı değil, onu kavrayamayan hayal gücünü de kaydedecek” dedi.

Barış şiiri

Barış ve Demokratik Toplum çağrısıyla birlikte Kürt Özgürlük Hareketi’nin attığı adımların önemine vurgu yapan Peter McLaren, “Bu, onlarca yılın yıkıntıları arasında yazılmış bir barış şiiridir. Ancak barış, tıpkı demokrasi gibi, bir armağan değil, bir gramerdir; öğrenilmeli, uygulanmalı, güvenilmelidir. Şimdi asıl mesele, ihanetin ağırlığı altında ezilmeden Kürtlerin siyasi, kültürel ve insani haklarını koruyabilecek hukuki ve ahlaki mimariyi oluşturmaktır” diye belirtti.

Marx’ın dili ve direniş şiiri

“On yıllardır Kürdistan dağları, dünyanın devrimci düşleri için ahlaki bir pusula oldu” diyen Peter McLaren, barışın gerekliliğini vurgulayarak, “Kürdistan dağlarında, Marx’ın dili ve direniş şiiri yeni bir vurgu, yeni bir umut grameri buldu. Barış, orada kök salarsa, dünya sosyalizminin haritasını yeniden şekillendirebilir. Devrimlerin bir zamanlar vaat ettiği zaferle değil, aslında sessizce aydınlanarak; barışın kendisinin bir sınıf mücadelesi gelmesiyle ve demokrasinin devletten kurtulmasıyla en gerçek haline gelebilir” diye belirtti.

Öcalan’ın vizyonu üçüncü bir ufuk sundu

Peter McLaren, sosyalizmin tarihsel olarak uluslar ve halklar sorununda tökezlediğini belirterek, “Sosyalizm, evrensel ile tikel, sınıf ile kültür arasında sıkıştı” yorumunda bulundu. Peter McLaren, “Kimileri özerkliği burjuva bir hayal olarak gördü; kimileri de kolektif onurun mihenk taşı olarak benimsedi. Kürt Hareketi ve özellikle Abdullah Öcalan’ın vizyonu üçüncü bir ufuk sundu, Demokratik Konfederalizm; yönetimselliğin komünlerden yukarı doğru ilerlediği, karar almanın nefes almak kadar yerel olduğu ve iktidar fikrinin katılım pratiği haline geldiği devletsiz bir demokrasi hayali. Türkiye’nin barış süreci başarılı olursa yani silahlar susar ve yerine meclisler gelirse, sonuç sosyalizm için yeni bir gramer olacaktır. Parti ya da parlamentodan değil, mahalleden, meclislerden, topraktan ve ortak özerklikten yana, merkezi olmayan bir sosyalizm. Sola, devlet iktidarının tükenmiş modelinden ziyade çeşitliliği çözümlenmesi gereken bir sorun olarak değil, demokrasinin can damarı olarak kabul edecek bir alternatif sunacaktır. Çok uzun zamandır, birçok sosyalist iç çatışmaları ‘gerçek sınıf mücadelesinden’ dikkat dağıtan şeyler olarak gördü. Oysa Kürt örneği bu ortodoksluğun yanlışlığını ortaya koyuyor. Barış inşası, özellikle aşağıdan doğan, kadınlar, ekolojik düşünce ve toplumsal karar tarafından beslenen bir barış inşası mücadeleden kaçış değil, onun en ileri biçimidir” diye konuştu.

‘Barış fısıldayarak müzakere edilemez’

Barış sürecinin “yavaş ve yaralı” adımlarla ilerlediğine ve hükümet kanadındaki sessizliğe dikkat çeken Peter McLaren, “Sessizlik devam ederse, bu durum artık kasıtlı, alaycı ve yakışıksız görünür. Bu, kendi dönüşüm kapasitesine emin olmayan bir ulusun sessizliğidir. Hükümet, gerçekten pasifize edip yatıştırmaktan ziyade barışı istiyorsa artık tarihin akışına katılan bir aktör gibi hareket etmelidir. Kürtlerle olan ilişkisini uzun süredir belirleyen şüphe mekanizmasını ortadan kaldırmalı, ifadeyi suç sayan yasaları yürürlükten kaldırmalı, Kürtlerin kültürel ve dilsel haklarını tanımalı, cezaevlerini güneş ışığına açmalı ve Demokratik Konfederalizm’in mimarlarını ‘asiler’ olarak değil, demokrasinin muhatapları olarak masaya davet etmelidir. Barış, kulaktan kulağa fısıldayarak müzakere edilemez. Barış, hakikat komisyonlarıyla, kapsayıcı diyalogla ve tek suçu kendi kaderini tayin etmeyi hayal etmek olan siyasi tutukluların serbest bırakılmasıyla inşa edilen bir güven mimarisi gerektirir. Türk hükümetinin bugüne kadarki başarısızlığı sadece tereddütlerinden değil, aynı zamanda barışı bir tavizden ziyade siyasi bir güç olarak görememesinden kaynaklanıyor. Bu eksikliği gidermek için barışmanın bir ‘işlem’ değil, bir dönüşüm olduğunu anlamak gerekiyor. Devlet, tıpkı Kürt Hareketi’nin öğrendiği gibi, geleceğin korkuyla yönetilemeyeceğini öğrenmelidir” diye belirtti.

‘Gerçek bir barış…’

Peter McLaren, ayrıca gerçek bir barış sürecinin cumhuriyetin dokusunu yeniden örmek anlamına geldiğini ifade ederek, “Eşitliliği bir kırılma değil, temel olarak kabul eden yeni bir anayasal sözleşme gerekiyor. Kürtlerin güçlerini geri çekmesi bir teklif, devletin cesaret kapasitesinin bir sınamasıdır. Ankara bu jesti sessizlikle karşılamaya devam ederse, tarih sadece kaybedilen bir barışı değil, onu kavrayamayan hayal gücünü de kaydedecektir” şeklinde konuştu.

Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü

Peter McLaren, Meclis’te kurulan komisyonun süreç bağlamındaki sessizliğini eleştirerek, bunun Paulo Freire’nin eleştirdiği tahakküm anlayışını yansıttığını söyledi. Peter McLaren, “Diyalog yerine otoritenin dayatılması, vicdan yerine prosedürün öncelikli tutulması ve çatışmanın yükünü taşıyanların yaşam bilgisinden ders almayı reddetmek, sürecin önündeki en büyük engellerdir. Komisyon, sadece Öcalan’la görüşmekle yetinmemeli; onu dinlemeli, süreci şekillendirmede bir ortak olarak sürece dahil etmeli ve vizyonunu barış için bir müfredat olarak görmelidir. Öcalan’ın özgürlüğü sürecin nefes alması için gerekli koşul; onsuz her adım boş bir jest olma riski taşıyor. Sesi, aşılması gereken bir engel değil, uzun bir şiddet tarihini barış, adalet ve demokratik birliktelikte yaşama olasılığına dönüştürebilecek bir kılavuzdur. Abdullah Öcalan bir kez daha ışığa adım atacak olursa, özgürlüğü sadece kendisine değil, tarihin tamamlanmamış pedagojisine de ait olacak. Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü, Paulo Freire’in ‘farkındalık’ kavramının bir kanıtı olurdu; ezilenlerin dünyayı adlandırma güçlerinin farkına varması. Özgürlüğü, José Porfirio Miranda’nın kurtuluşun somut bir sevgi işi olduğu, güvenin ölçüsünün kanaat değil adalet olduğuna inancını yansıtacak. Öcalan’ın özgürlüğüyle, bu ahlaki geleneğin yeniden dirilişini görebiliriz. Özgürlük mücadelesinin sadece politik değil, ontolojik olduğunu, varlığın egemenlik mekanizmasından geri kazanılmasını hatırlatan bir diriliş” dedi.

Anadilde eğitimin reddi ontolojik bir suçtur

Eleştirel pedagojinin önde gelen isimlerinden biri olarak, Türkiye’deki okulların tek dilli olmasına da tepki gösteren Peter McLaren, “Bir ulusun dili yalnızca bir iletişim aracı değildir; o ulusun ruhunun mimarisidir. Türkiye’de de okullar, ‘unutma atölyeleri’ haline gelmiştir. Coğrafyanın toprağında birçok dil yankılanıyor; Kürtçe, Arapça, Ermenice, Lazca, Çerkezce. Ama okullardaki sınıflar yalnızca birini kabul ediyor. Sadece Türkçe eğitim birlik değil, eğitim adı altında gizlenen sessiz bir şiddettir. Kürt çocukları için bu sadece dilsel bir haksızlık değil, günlük psikolojik bir mülkiyetsizleştirmedir. Anadilde eğitimin reddi hem politik hem de ontolojik bir suçtur.  Dil, bilincin görünür kılındığı ortamdır; dünyayı adlandırdığımız ve adlandırırken de dönüştürmeye başladığımız yerdir. Bir çocuğun dilinden koparılması, sözcük ile dünya arasındaki bağı koparmak, öğrenme eyleminin tam ortasında onu dilsiz kılmak demektir. Türkiye’nin sınıflarında faşizm sadece ders kitaplarında değil, cümlelerin arasındaki sessizlikte, Kürt alfabesindeki harflerin silinmesinde, kendi adını söyleyenin cezalandırılmasındadır” dedi.

Haber: Deniz Karabudak / MA

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Kapatma kararı verilen taş ocağına kapasite arttırma izni

Sonraki Haber

QSD’den Reqa’da DAİŞ’e karşı operasyon

Sonraki Haber
QSD’den Reqa’da DAİŞ’e karşı operasyon

QSD’den Reqa’da DAİŞ’e karşı operasyon

SON HABERLER

Thodex’in kurucusu cezaevinde ölü bulundu

Thodex’in kurucusu cezaevinde ölü bulundu

Yazar: Heval Elçi
1 Kasım 2025

Mazlum Ebdi’den Dünya Kobanê Günü açıklaması

Mazlum Ebdi’den Dünya Kobanê Günü açıklaması

Yazar: Aziz Oruç
1 Kasım 2025

DEM Parti süreç kapsamında muhtarlarla bir araya geldi

DEM Parti süreç kapsamında muhtarlarla bir araya geldi

Yazar: Heval Elçi
1 Kasım 2025

Halide Türkoğlu: 25 Kasım için alanlara çıkıyoruz

Halide Türkoğlu: 25 Kasım için alanlara çıkıyoruz

Yazar: Aziz Oruç
1 Kasım 2025

Kobanê direnişi halklar için yeni bir yaşam modeli yarattı

Kobanê direnişi halklar için yeni bir yaşam modeli yarattı

Yazar: Heval Elçi
1 Kasım 2025

8 yıldır cezaevinde olan Osman Kavala için destek mesajları

8 yıldır cezaevinde olan Osman Kavala için destek mesajları

Yazar: Aziz Oruç
1 Kasım 2025

İşçilerin direnişi kazanımla sonuçlandı

İşçilerin direnişi kazanımla sonuçlandı

Yazar: Heval Elçi
1 Kasım 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır