Birçok ilde ‘acele kamulaştırma’ adı altında halkın mülküne el koyma uygulaması hızla sürüyor. Son alınan kararlarla‘ anlaşma yoluyla satın alınamayan’ arazilere zorla el konuyor
Türkiye’de doğal yaşam ve insan yaşamı sermaye üretimleri karşısında kaybetmeye devam ediyor. Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’nün Resmi Gazete’de yayınlanan kararıyla Batman ve Siirt illerinde arazi sahiplerinin rayiç bedelin üzerinde bir bedel istemesi gerekçe yapılarak halkın malı zor yolla ve rayiç bedellerinde altında bir ödeme ile el konma kararı alındı.
Batman ve Siirt
Siirt’in Kurtalan ilçesi, Cefan Köyü’nde 101 ada 17 no’lu parselin 14 bin 497,91 metrekarelik kısmına acele el koyma kararı alınırken, Batman’ın Kozluk ilçesi, Kumlupınar köyündeki 332 parsel no’lu taşınmazın 13 bin 779,63 metrekarelik kısmına da acele el konacak.
Adıyaman ve Adana
Ayrıca Adıyaman’da TPAO’nun petrol işletme sahası olarak kullandığı alana 969 hektar alanın daha eklenmesine karar verildi. Yine aynı sahaya yakın alanda enerji nakil hattı için biri 4 bin 927 metrekare diğeri ise 7 bin 784 metrekare halkın arazisine acele olarak el konma kararı alındı. Adana Dedepınar’da enerji nakil hattı için 16 bin 767 metrekarelik alana yine acele olarak el konulacak.
RES’ler için acele el koyma
Rüzgar Enerji Santralleri (RES) için İstanbul dahil 4 ilde acele kamulaştırma kararı alındı. İstanbul, Manisa, Bursa ve Kırklareli’ndeki bazı taşınmazlara enerji projeleri nedeniyle acele olarak el koyulacak. İstanbul Silivri’de Mahmut Şevket Paşa-1 Rüzgar Enerji Santrali için, Manisa Alaşehir’de Alares Rüzgar Enerji Santrali için, Bursa Karacabey’de Güney-1 Rüzgar Enerji Santrali’nin yapımı için, Kırklareli Vize ilçesinde Kıyıköy Rüzgar Enerji Santrali için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından acele el koyma işlemi gerçekleştirilecek.
Sıradan halkın malına acele çökülüyor
Acele kamulaştırma devletin savaş vb. tehditler altında kaldığında uygulanan bir yöntemken uzun süredir şirketlerin çıkarları için uygulanmaya başlandı. Yaklaşık 10 yıl önce pıtrak otu gibi ortaya çıkmaya başlayan HES’lere karşı halkın davalar açması ve davaları büyük çoğunlukla kazanması sonucu acele el koyma uygulaması başlatılmıştı. HES’ler için sadece 10 günde 55 alan için acele el koyma işlemleri yapılmıştı. Yaşamı bitme noktasına taşıyan kapitalist sistemlerde özel mülkiyet, yani tapu en temel dayanaktır ve kapitalizm tarafından bu durum kutsanır. Sahip olduğunuz mülkiyetin rızanız dışında sizden alınamayacağı garanti altına alınmıştır ancak bir şartla, yani zenginsen bu mümkün. Acele el koyma kararları sıradan ve yoksul halkların mülkleri üzerinde acımasızca uygulanmaktadır. Türkiye’de kapitalist üretim ilişkileri faşizm koşullarında hayata geçirildiği ve bu duruma uygun olarakta halkın mallarına şirketlerin çıkarları için istedikleri fiyattan el koyabildikleri bir süreç yaşanmaktadır.
Şirket ne kadar derse o kadar!
Genelde Bakanlar Kurulu kararı ile kamulaştırma yapılacak kuruma genel yetki verilir ve kamulaştırma kanununun 27. maddesine dayanılarak halkın malına çökerler. Acele kamulaştırma kararı alındıktan sonra halk bilgilendirilir ve arazi kullanıcısı şirketin kabul edeceği bir fiyata yani ölü fiyatına araziyi almak isterler. Halk bunu kabul etmez ve el koyucular mahkemeye gidip karar çıkarttırır. Mahkeme sürecinden halkın haberi olmaz. Acele kamulaştırma yapılan alanın sahibi olan yurttaş bir sabah uyandığında eğer evi kamulaştırılıyorsa evinin başına yıkılmaya çalışıldığını görür. Mahkemeler ortalama 15 günde acele kamulaştırma kararları verir ve malik adına bankaya hesap açtırılıp el koyucuların belirlediği taşınmaz bedel hesaba yatırılır.
