PKK’nin ilk silahlı eyleminden komploya kadarki süreçte Kürt sorununun çözümü noktasında birçok fırsat heba edildi. PKK ciddi bir değişim geçirirken, ‘tasfiye’ hedefleri başarıya ulaşmadı
PKK’nin ilk silahlı eylemi, sonrasında yaşanalar ve Abdullah Öcalan’a dönük uluslararası komployu Mezopotamya Ajansı’ndan Azad Altay derledi.
Amed’in Licê ilçesine bağlı Fis kırsal mahallesinde PKK’nin kuruluş kongresini yapmasının ardından birçok önemli gelişme yaşandı. Mereş’te 19-26 Aralık 1978’de Alevilere yönelik büyük bir katliam gerçekleşti. Resmi rakamlara göre 111 yurttaş katledildi. Alevilere ait 559 ev ve 290’a yakın işyeri yakıldı. Bülent Ecevit hükümeti, 13’ü Kürdistan’da olmak üzere toplam 16 ilde sıkıyönetim ilan etti.
Abdullah Öcalan, o dönem yaptığı değerlendirmelerde söz konusu katliamın “PKK Kuruluş Kongresine verilen bir cevap olduğunu” kaydetti. Abdullah Öcalan’ın yaptığı “Maraş Katliamı Üzerine Bir Değerlendirme” başlıklı broşürü, daha sonra Serxwebûn dergisinde özel sayı olarak yayınlandı.
5 Ocak 1979
Kuruluş kongresinden sonra ilk Merkez Komite toplantısı Amed’de yapıldı. Abdullah Öcalan, Merkez Komite üyeleri olarak Mehmet Hayri Durmuş, Mazlum Doğan ve Baki Karer’i belirledi. Cemil Bayık da önceden Merkez Komite üyesi olarak belirlenmişti. 7 kişilik Merkez Komite, yaptığı ilk toplantıda Mereş Katliamı’nı değerlendirdi.
1 Şubat 1979
Merkez Yürütme’nin ikinci toplantısı ise Amed’de yapıldı. Toplantıda PKK Kuruluş Bildirgesinin hazırlanması, parti ad ve ambleminin ise sonraki toplantıda ele alınması kararlaştırıldı.
Abdullah Öcalan, Amed’in Ofis Semti’ndeki Günaydın Apartmanı’nda “PKK Kuruluş Bildirgesi’ni” yazdı. Bildirge, Mayıs başından itibaren illegal olarak PKK’nin kadrolarına dağıtıldı. Sonra da 30 Temmuz’da bildirgenin “ilkeler ve çağrı” kısmı bildiri olarak halka dağıtıldı.
5 Nisan 1979
PKK’nin ismini netleştirilmesinin yanı sıra “Örgütlenme Komitesi”, “Merkez Yayın Komitesi” ve “Merkez Askeri Komite” oluşturulması kararlaştırıldı. Merkezi Komitelere ilişkin görevlendirmeler yapıldı.
“Örgütlenme Komitesi”ne Cemil Bayık, Şahin Dönmez ve Baki Karer; “Merkez Yayın Komitesi”ne Mazlum Doğan, Duran Kalkan ve Kesire Yıldırım; “Merkez Askeri Komite”ye ise Mehmet Karasungur, Rıza Altun ve Fehmi Yılmaz görevlendirildi. 27 Nisan’da toplanan Merkez Yürütme Kurulu, 1 Mayıs’tan sonraki sıkıyönetim süreci ele alındı.
12-17 Mayıs 1979
Devrimciler ile faşist gruplar arasında çatışmalar birçok yere yayıldı. Elezîz’de Şahin Dönmez, Hamili Yıldırım, Sakine Cansız, Aytekin Tuğluk ve Ali Gündüz yakalanarak tutuklandı. Şahin Dönmez, PKK adına Kürdistan’da çalışma yürütüyordu. Diğer isimler ise, “PKK Elazığ Komitesi” üyelerindendi. Dönmez yakalandıktan sonra itirafçı oldu ve PKK’ye ait tüm bilgileri devlete verdi.
Devlet, Dönmez’in verdiği bilgiler üzerinden PKK’nin kuruluş kongresini yaptığından haberdar oldu. Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit, Elezîz’deki operasyon üzerinden yaptığı açıklamada, devletin tüm imkanlarını Abdullah Öcalan’ın yakalanması için seferber edildiğini kaydetti.
Abdullah Öcalan, bu dönemde Mêrdîn’in Qoser (Kızıltepe) ilçesinde bulunuyordu. Olayı duyunca hemen Riha merkeze geçti.
5 Haziran 1979
Son tutuklamalar üzerine bir sonraki Merkez Yürütme toplantısı Abdullah Öcalan ve Cemil Bayık tarafından Riha’da yapıldı. Dönmez’in yerine Merkez Yürütmeye Duran Kalkan görevlendirildi.
1 Temmuz 1979
Abdullah Öcalan, Bayık ve Kalkan’dan oluşan Merkez Yürütme toplantısı Riha’da yapıldı. PKK kadrolarının yerlerinin değiştirilmesine karar verildi. Ayrıca uygun bir zamanda PKK’nin kuruluş ilanının yapılmasına, Abdullah Öcalan’ın ise Kuzey ve Doğu Suriye’ye geçmesine karar verildi.
2 Temmuz 1979
Abdullah Öcalan, Ethem Akcan ile birlikte Pirsûs üzerinden Kobanê’ye geçti. Kısa bir süre sonra da Şam üzerinden Lübnan’a geçerek, bu sahada bulunan Kürt örgüt ve kitleleriyle, yine Filistinli örgütlerle ilişkiler kurdu. Burada gerilla eğitim imkanları oluşturdu. Yine Beyrut’ta kalma ve çalışma koşulları yarattı.
30 Temmuz 1979
PKK, tüm Kürdistan ve Türkiye’de 30 bin bildiri dağıtarak, kuruluşunu ilan etti. Aynı gün Adalet Partisi Milletvekili Mehmet Celal Bucak’a karşı Curnê Reş’in Kırbaşı köyüne baskın düzenledi. Bucak hafif yaralı olarak kurtuldu ve devlet desteğiyle PKK’ye karşı saldırıya geçti.
Salih Kandal, buradaki baskında hayatını kaybetti. Baskın askeri açıdan başarısız oldu. Ancak PKK’nin isminin duyulmasını sağladı ve büyük bir siyasi etki yaptı. Bu sırada Abdullah Öcalan, Suriye-Lübnan hattında bulunuyordu ve olayları orada öğrendi. Baskına dair kaleme aldığı “talimatlar”, Mazlum Doğan’la birlikte yakalandığı için Merkez Komiteye ulaşmadı.
9-10 Eylül 1979
PKK’nin “Sêwereg Direnişi” olarak nitelendirdiği eylemde Cuma Tak, Abdurrahman Manap, Ali Çat, Sadun Demirkoç ve Cuma Bozkoyun, Bucak aşiretinin üyelerinin saldırısında hayatını kaybetti. Yaşamını yitirenlerin cenazeleri ise Fırat Nehri’ne atıldı.
Abdullah Öcalan’ın talebi üzerine 15 kişilik PKK’li grup, “gerilla eğitimi” almak için Lübnan-Filistin sahasına geçti. Mahsum Korkmaz, Delil Doğan ve Seyfettin Zoğurlu da grup içerisinde yer aldı. Aynı süreçte Riha’daki cezaevinden firar eden Kemal Pir de benzer amaçla Lübnan-Filistin sahasına geçti.
1 Ekim 1979
Mazlum Doğan, Merkez Komite toplantısına giderken, Yıldırım Merkit ve Aysel Çürükkaya ile birlikte Riha’nın Wêranşar (Viranşehir) ilçesi çıkışında yakalanarak tutuklandı. Sahte kimlikle yakalanan Doğan’ın üzerinde Abdullah Öcalan’ın Merkez Komiteye yazdığı “talimat” da bulunuyordu. Devlet, böylece Abdullah Öcalan’ın yurtdışına çıkmış olduğunu öğrenmiş oldu.
11 Kasım 1979
PKK kadro ve sempatizanlarına yönelik kitlesel tutuklamalar başladı. Curnê Reş ve Sêwereg başta olmak üzere tüm kentlerde gözaltına alınanlar işkencelere maruz kaldı. 29 Kasım akşamı Qoser’de Mehmet Hayri Durmuş ve Ferhat Kurtay, birlikte yakalanarak tutuklandı. 12 Kasım’da ise bir ay önce yapılan yerel seçimde Êlih Belediye Başkanlığını kazanan Edip Solmaz kontrgerilla tarafından vuruldu.
1980
Özgürlük Yolu, DDKD ve KUK isimli örgütler “Ulusal Demokratik Güçbirliği (UDG)” adıyla bir araya gelerek “PKK’nin Mêrdîn’e geçmemesi ve Botan’a sokulmaması” amacıyla PKK’ye yönelik silahlı saldırı başlattı. Saldırı ilk olarak Serêkaniyê ilçesinde başladı.
28 Mart 1980’de Dêrik’in Şikestun köyünde ordu ile PKK’liler arasında çatışma yaşandı. 3 asker vurulurken, 3 yurttaş ve PKK Mêrdîn Komitesi üyeleri Ahmet Kurt, Mehmet Kurt ve Selman Doğru hayatını kaybetti. Abdullah Öcalan, 1980 güzüne kadar süren çatışmaları, Irak Komünist Partisi ile görüşerek durdurdu. Riha, Mêrdîn, Amed ve Êlih’te yoğunlaşan çatışmalarda 70 civarında PKK kadro ve sempatizanı hayatını kaybetti.
Mayıs – Haziran 1980
Lübnan-Filistin sahasında eğitim gören PKK’liler, 3 grup halinde Kürdistan’a dönüş yaptı. Mehmet Sevgat komutasındaki grup Semsûr ve Güneydoğu Toros hattına; Delil Doğan komutasındaki grup Dêrsim hattına; Kemal Pir ve Mahsum Korkmaz komutasındaki grup ise Sêrt-Botan hattına geçti. “Botan Komutanlığı” ise, PKK’nin “Ana Karargahı” olarak belirlendi.
12 Ağustos 1980
Sêrt’te pusuya düşen Kemal Pir, baygın halde yakalandı. Mahsum Korkmaz ise yaralı olarak kurtuldu. Kemal Pir’in yakalanması sonrası PKK’nin silah eğitimi almış gerillalarının varlığı da açığa çıkmış oldu. Bu durum aynı zamanda 12 Eylül askeri darbesi sürecini de hızlandıracaktı.
12 Eylül 1980
Kenan Evren başkanlığındaki cunta, anayasa dahil tüm devlet kurumlarını lağvetti. PKK’liler başta olmak üzere tüm devrimci ve özgürlük yanlısı gruplara karşı gözaltı ve tutuklama furyası başlatıldı. Yüzlerce kişi katledilirken, binlerce kişi tutuklandı ve ağır işkencelere maruz kaldı. ABD ve NATO desteği ve onayıyla gerçekleşen darbe döneminde Abdullah Öcalan Şam’da bulunuyordu.
13 Eylül 1980
Abdullah Öcalan, Bayık ve Kalkan ile Şam’da yaptığı toplantıda, 12 Eylül darbesini değerlendirdi. Toplantıda darbeye karşı “PKK’nin izleyeceği taktik” tartışıldı. Toplantıda, “kısmi geri çekilme” kararı alındı. Tutuklu PKK’liler de alınan kararlara katıldı. Böylece Kürdistan’daki PKK’liler Lübnan-Filistin sahasına çekildi.
22 Eylül 1980
Irak’ın İran’a saldırmasıyla 8 yıl kesintisiz olarak süren Irak-İran savaşı başladı. Bu durum Kürdistan’daki örgütleri ve partileri de etkiledi. PKK yaşanan boşluktan yararlandı.
Ekim, Kasım, Aralık 1980
PKK, 12 Eylül’de başlattığı geri çekilmeyi sürdürdü. 7 Ekim’de Milazgîr’e bağlı Teman köyünde Delil Doğan; 25 Aralık’ta Pulumur’de Azime Demirtaş ve iki arkadaşı yaşanan çatışmalarda hayatını kaybetti. Mêrdîn kırsalında 24 Eylül’de Mahmut Güden ve 3 arkadaşı, Bloka alanın da ise 29 Ekim’de Zeki Palabıyık ve 5 arkadaşı hayatını kaybetti. Yine 17 Mart 1981’de Besê Anuş hayatını kaybetti. PKK, 6 aylık süre içerisinde güçlerini geri çekmeyi başardı.
13 Nisan 1981
Diyarbakır Cezaevi’nde 4 Mart’ta başlatılan ilk ölüm orucunda Ali Erek hayatını kaybetti. PKK Ana Davası’nda yargılananlar hakkında toplu idam cezası istendi.
15-26 Temmuz 1981
Lübnan’da Filistin Demokratik Kurtuluş Cephesi’nin Helve Kampı’nda PKK 1. Konferansı yapıldı. 60 PKK’li konferansa katıldı. Bu konferansta, PKK’lilerin geri dönüşü kararlaştırıldı.
Aynı yıl Şam’da teorik çalışmalar kapsamında “Kürdistan’da Zorun Rolü”, “Kürdistan Ulusal Kurtuluş Problemi ve Çözüm Yolu”, “Örgütlenme Üzerine”, “Faşizme Karşı Mücadelede Birleşik Cephe Üzerine” ve “Kürdistan Ulusal Kurtuluş Cephesi Program Taslağı” adlı kitaplar hazırlandı.
Mart 1982
Türkiye’nin sol ve devrimci örgütleriyle yapılan tartışmalar üzerine 8 parti ve örgütün katılımıyla “Faşizme Karşı Birleşik Direniş Cephesi-FKBDC” kuruldu. Cephe, Ortadoğu ve Avrupa olmak üzere iki komite biçiminde kendini örgütledi ve 1 Haziran’da kuruluşunu ilan etti.
FKBDC, daha önceki ADYÖD’ün yeni bir versiyonu biçimindeydi. Taner Akçam grubunun “ülkeye dönüş ve silahlı mücadeleye” karşı çıkması sonucunda 1983 başından itibaren grup 1984 yazında dağıldı.
21 Mart 1982
PKK’nin öncü kadrolarından Mazlum Doğan, 12 Eylül darbesi döneminde Diyarbakır Cezaevi’nde “Direnmek yaşamaktır” diyerek eylem yaptı ve hayatını kaybetti. Dêrsim’in Mazgirt ilçesinin Teman köyünden olan Doğan, tutuklandığında PKK Merkez Komitesi üyesi ve Merkez Yayın Komitesi sorumlusuydu. Abdullah Öcalan, daha sonra yaptığı değerlendirmelerde Doğan’ı “Çağdaş Kawa” olarak nitelendirdi.
1 Mayıs 1982
İsrail uçaklarının saldırısı sonucunda Beyrut kenarındaki bir kampta PKK’li Abdulkadir Çubukçu hayatını kaybetti. Çubukçu, Lübnan-Filistin sahasındaki hayatını kaybeden ilk PKK’li oldu. Abdullah Öcalan, Beyrut’a giderek, Filistinlilerle birlikte yapılan cenaze törenine katıldı.
17 Mayıs 1982:
Ferhat Kurtay, Necmi Öner, Eşref Anyık ve Mahmut Zengin, Diyarbakır Cezaevi’nde bedenlerini ateşe verdi. Ateşi söndürmek isteyenlere “Su dökmeyin, ateşi harlandırın!” diye seslendiler.
2 Haziran 1982
İsrail ordusu karadan ve denizden ilerleyerek Lübnan’ın başkenti Beyrut’u kuşattı. Güney Lübnan’daki Filistinli örgütler dağıldı. Lübnan’ın güney ve doğu cephelerinde İsrail’e karşı çatışan 10 PKK’li hayatını kaybetti. 15 PKK’li esir düştü, Cemil Bayık’ın da aralarında olduğu 29 kişilik bir grup ise 3 ayı aşkın süre Beyrut’ta abluka altında kaldı. PKK Kuruluş Kongresi’ne katılan Abdullah Kumral da hayatını kaybedenler arasında yer aldı. Bu olay sonrasında PKK, küçük bir grup bırakarak, güçlerinin çok büyük bir kısmını Lübnan’dan çekti.
14 Temmuz 1982
Diyarbakır Cezaevi’nde Mehmet Hayri Durmuş öncülüğünde PKK’li tutsaklar tarafından “Büyük Ölüm Orucu” başlatıldı. Mahkemede eylemin başladığını ilan eden Durmuş, “Mezar taşıma borçlu yazılsın” dedi. Kemal Pir ile birlikte 5 tutsak eyleme katıldı. 2 ay süren eylemde 7 Eylül’de Kemal Pir; 12 Eylül’de Mehmet Hayri Durmuş; 15 Eylül’de Akif Yılmaz; 17 Eylül’de Ali Çiçek hayatını kaybetti.
Kenan Evren, Dağkapı’da yaptığı mitingde, parmağıyla cezaevini gösterip “Burada öyleleri var ki, kafalarını kopartsanız ideolojilerinden vazgeçiremiyorsunuz” ifadelerini kullandı. Cunta yönetiminin tutsaklarla görüşüp sözler vermesi sonucunda eylem sona erdirildi. 14 Temmuz, PKK tarafından “Ulusal Onur Günü” olarak ilan edildi.
20-25 Ağustos 1982
Filistin Halk Kurtuluş Cephesi’nin Suriye’deki bir kampında PKK 2. Kongresini yaptı. 65 delege katıldı. Delegelerden 10’u kadındı. “Ülkeye geri dönüş” kararı alındı. 11 kişilik yeni bir Merkez Komitesi seçildi. Eylül ayı ortasından PKK’liler Federe Kürdistan sınırındaki kamplara geçti.
Eylül 1982
PKK ile KDP arasında yürütülen görüşmeler sonucunda 9 maddelik bir protokol üzerinde anlaşmaya varıldı. Abdullah Öcalan ve KDP Genel Başkanı Mesut Barzani tarafından 1983 baharında Şam’da imzalandı. 1982-1985 yılları arasında PKK ve KDP arasında herhangi bir sorun yaşanmadı. KDP yönetimi, Türkiye’nin de baskısıyla 1985Ağustosu’nda protokolden çekildiğini açıkladı ve böylece çatışmalı süreç başladı.
24 Kasım 1982
Şahin Kılavuz öncülüğündeki gruptan 8 PKK’li, Hêzil Çayı’nda sele kapıldı. 1 PKK’li ise kurtuldu. Diğer gruplar yerlerine ulaştı.
Nisan 1983
Botan, Zagros ve Serhat sınır hattındaki her ilçeye bir “hazırlık birimi görevlendirmesi” kararlaştırıldı. PKK’nin Botan ve Zagros alanına girişi de bu kararla başladı.
2 Mayıs 1983
PKK Merkez Komite üyesi Karasungur, Federe Kürdistan Bölgesi’ndeki örgütlerle görüşmek üzere gittiği Kandil’de bir Irak Komünist Partisi kampında bulunurken, YNK güçlerinin kampa yaptığı saldırı sonucunda İbrahim Bilgin ile birlikte hayatını kaybetti.
25 Mayıs 1983
Ordu, Habur Çayı’nın doğusunda sınırı geçerek 5 kilometre derinliğinde ilerledi ve birkaç günlük operasyon yaptı.
Aralık 1983
“Kürdistan Bağımsızlık ve Özgürlük Mücadelesinde Pêşmerge” adıyla bir dergi çıkartılmaya başlandı. Bu dergi 1988’e kadar yayınını sürdürdü.
Ocak-Mart 1984
Diyarbakır Cezaevi’nde ölüm orucu sürecinde Necmettin Büyükkaya 24 Ocak’ta; Yılmaz Demir 19 Ocak’ta; Remzi Aytürk 25 Ocak’ta; Cemal Arat 5 Mart’ta hayatını kaybetti. Yine Orhan Keskin de hayatını kaybedenler arasında yer aldı.
Nisan- Temmuz 1984
Nisan ayında Zap’ın Çiyayê Reş alanında 150 PKK’linin katıldığı konferans düzeyinde bir toplantı yapıldı. Qileban (Uludere) ve Çelê’de (Çukurca) “savaşı geliştirme” kararı alındı. Ancak Çelê’de planlanan olmadı. 6 kişilik Merkez Komite, 16-18 Haziran 1984 tarihinde Xinêre alanında toplandı. Bu toplantıda Hêzên Rizgariya Kurdistan’nın (HRK) kuruluşu ilan edildi. Böylece “gerilla savaşının” startı verildi. Bu toplantı sonrası Behdînan bölgesinde Temmuz ortasında Şikefta Birîndara alanında daha geniş bir toplantı alındı.
15 Ağustos’ta Dihê (Eruh), Şemzînan (Şemdinli) ve Şax (Çatak) ilçelerinde ilk silahlı saldırı için karar alındı.
15 Ağustos 1984
15 Ağustos 1984 bir dönüm noktası oldu. PKK’liler, Dihê ve Şemzînan’da ilk silahlı eylemlerini gerçekleştirdi. Dihê’deki saldırıyı Mahsum Korkmaz (Agit), Şemdînli’deki saldırıyı ise Abdullah Ekinci (Gözlüklü Ali) organize etti. Bu saldırılarla HRK’nin kuruluşu da ilan edildi.
Bu saldırılar tarihe “ilk kurşun” olarak geçti ve bir milat oldu. PKK, dönemin hükümet yetkilileri tarafından “3-5 çapulcu, şaki, eşkıya” olarak nitelendirildi. İlk olarak 6 saat ömür biçildi, sonrasında bu saat 72’ye, ardından 1 haftaya çıktı.
21 Mart 1985
Eniya Rizgariya Netewî ya Kurdistan (Kürdistan Ulusal Kurtuluş Cephesi-ERNK), Yunanistan’da yapılan basın açıklaması ve her alanda dağıtılan bildirilerle ilan edildi. ERNK, “halk örgütlenmesi” amacıyla kuruldu.
21 Mayıs 1985
Sabri Gözübüyük komutasındaki 5 kişilik bir grup, Bozova’da yaşanan çatışmada yaşamını yitirdi.
28 Şubat 1986
İsveç Başbakanı ve Sosyal Demokrat Parti Başkanı Olof Palme, gece ailesiyle birlikte sinemadan çıkıp evine giderken saldırıya uğradı ve katledildi. Saldırgan yakalanmadı. Hemen ertesi gün Türk medyasında “Katil Apocu mu?” başlıklı haberler servis edildi. Saldırganın daha sonra MİT’le bağlantısı ortaya çıktı.
Ancak bu olay üzerinden PKK’ye karşı “Düsseldorf Davası” adıyla bir yargılama sürecinin önü açıldı.
28 Mart 1986
Mahsum Korkmaz, Gabar Dağı’nda çıkan çatışmada hayatını kaybetti. PKK, “Mahsum Korkmaz Akademisi” açtı.
17 Nisan 1986
Efrînli olup 1983’te Lübnan’dan PKK’ye katılan Arap Nadir Şeyh Hasan (Aziz), Colemêrg’in Kaval köyünde çıkan çatışmada hayatını kaybetti.
16 Ağustos 1986
PKK’nin kuruluş kongresinde yer alan isimlerden biri olan Seyfettin Zoğurlu, Besta’da yaşanan çatışmada hayatını kaybetti. PKK’nin kongresi, Zoğurlu’nun aile evinde yapılmıştı. Ayrıca 2 Haziran 1982’de İsrail’in Lübnan’a saldırısında esir düşmüştü.
25-30 Ekim 1986
PKK 3. Kongresi, Lübnan’da yapıldı. 80 PKK’li kongreye katıldı. Kongrede 12 civarında kadın delege yer aldı. Kongreyi Abdullah Öcalan yönetti. Kesire Yıldırım ve Selahattin Çelik’in PKK üyeliği donduruldu. PKK tarihinde ilk defa yazılı rapor temelinde “eleştiri-özeleştiri” platformları yapıldı. “Mahsum Korkmaz Akademisi”nin kurulması kararı alındı.
Aralık 1986 – Mart 1987
Kongre sonuçlarını PKK’lilere aktarmakla Ferhat ve Kör Cemal görevlendirildi. İran rejimi kongre belgelerine el koydu. Kör Cemal, 3. Kongre sonuçlarını “Aydınlar kaybetti, köylüler kazandı” şeklinde değerlendirerek, Şah İsmail Al (Şehmus) ile birlikte yönetime el koymaya yöneldi. Bu temelde Rojhilat, Arê ve Xakurkê alanlarında toplantılar yapıldı.
17 Temmuz 1987
1987 yılında yaşanan çatışmalarda yüzlerce PKK’li hayatını kaybetti. Kürdistan kentlerinde “Olağanüstü Hal” ilan edildi. Olağanüstü Hal Bölge Valiliği ve Özel Kolordu oluşturuldu. NATO kapsamında “PKK’yi imha ve tasfiye” planı devreye sokuldu. Bu temelde İran-Irak savaşı sona erdirildi. PKK’ye karşı “Sandviç Harekâtı” başlatıldı. Avrupa’daki PKK’li yöneticiler tutuklandı. “Düsseldorf Davası” olarak bilinen süreç geliştirildi. Mayıs 1988’de Kesire Yıldırım ve avukat Hüseyin Yıldırım tarafından Avrupa’da PKK’ye karşı “PKK Devrimci Birlik” kuruldu.
31 Ekim 1987
3. Kongre kararları doğrultusunda Avrupa’da kadın kongresi yapıldı ve Yekîtiya Jinên Welatparezên Kurdistan (YJWK) kuruldu. Benzer biçimde gençlik ve işçi kongreleri de yapıldı. Kürdistan Devrimci Yurtsever Gençlik Birliği ile Kürdistan Yurtsever İşçiler Birliği de kuruldu. HUNERKOM adı altında sanatsal faaliyetler geliştirildi.
Şubat – Nisan 1988
PKK Avrupa yönetiminin büyük bir kısmı tutuklandı ve Düsseldorf mahkeme süreci başlatıldı. Almanya Federal Cumhuriyeti’nin Abdullah Öcalan’ı davaya katma çalışmaları sonuç vermedi.
16 Mart 1988
Saddam Hüseyin’in talimatıyla Federe Kürdistan Bölgesi’nin Halepçe şehrinde kimyasal silah kullanıldı. 19 Şubat tarihinden itibaren Enfal saldırıları başlatıldı. Halepçe’de çoğu çocuk 5 bin civarında Kürt kimyasal gazlarla boğularak katledildi.
31 Mayıs – Haziran 1988
Gazeteci Mehmet Ali Birand, Mahsum Korkmaz Akademisi’nde Abdullah Abdullah Öcalan ile röportaj yaptı. Bu, Abdullah Öcalan’ın Türk basını ile yaptığı ilk röportaj oldu. Milliyet gazetesinde “İşte Apo İşte PKK” başlığı altında bir hafta boyunca röportaj dizisi yayımlandı. Röportaj Türkiye ve dünya kamuoyunda büyük yankı yaptı. Gazetenin günlük tirajı bir milyonu aşarak rekor kırdı. İlerleyen süreçte de çok sayıda gazeteci Abdullah Öcalan’la röportajlar yaptı. Birand’ın yaptığı röportajın tamamı ise, görüntüleriyle birlikte 2024-2025 yılında yayımlandı.
19 Ocak 1989
Êzîdi Kürt kadını Bêrîvan (Binevş Agal), Cizîr’de girdiği çatışmada hayatını kaybetti. Agal, 3. Kongre çalışmalarında yer almıştı.
Eylül – Ekim 1989
Botan’ın Tehtareş bölgesinde önemli bir toplantı yapıldı ve toplantıya “Tehtareş Konferansı” adı verildi. Toplantıya, “Dörtlü çete” olarak adlandırılan Botan, Ebubekir, Hogir ve Şemdin Sakık’ın bölgedeki olumsuz uygulamaları meşrulaştırılmaya çalışıldı. Toplantıda, Abdullah Öcalan’ın gönderdiği “başarı ödülü” Hogır’a verildi.
Abdullah Öcalan, toplantıda yaşananlardan haberdar olur olmaz, alınan kararları “Çeteci çizgi” olarak tanımladı ve konferansı onaylamadı.
13 Mart 1990
Mêrdîn’in Nisêbîn (Nusaybin) ilçesinde PKK’liler Kâmuran Dündar, Hacı Abdülkerim Temel ve Merkez Komite üyeleri Süleyman Aslan ve Abdullah Avcı’ın da aralarında olduğu 14 gerilla cenazesi için kitlesel bir tören yapıldı. Buradaki törenin ardından tüm Kürdistan’da PKK’lilerin cenazeleri daha kitlesel sahiplenilmeye başlandı.
21 Mart 1990
Zekiye Alkan, Newroz günü Amed surlarına çıkıp “Newroz böyle kutlanır” diyerek bedenini ateşe verdi.
4-13 Mayıs 1990
PKK 2. Konferansı, Mahsum Korkmaz Akademisi’nde yapıldı.
2 Ağustos 1990
Irak ordusu Kuveyt’e girdi ve bir gecede işgal etti. ABD yönetimi, buradaki işgali gerekçe göstererek, Saddam Hüseyin yönetimine karşı bölgesel ve küresel ittifak oluşturmaya, bir yandan da başta körfez olmak üzere Ortadoğu’ya asker ve silah yığmaya yöneldi.
Bu durum, müttefiki olan Irak yönetimini destekleyemeyen Sovyetler Birliği yönetimindeki çöküş sürecini hızlandırdı. ABD yönetimi, gereken hazırlıkları yaptıktan sonra 17 Ocak 1991 şafağından itibaren havadan Bağdat’ı bombalamaya başladı. 27 Şubat’ta Körfez’den Kuveyt’e çıkarma yaptı ve Irak ordusuna ağır bir darbe vurdu. Saddam Hüseyin Yönetimi kuzey ve güneydeki askerlerini Bağdat çevresine geri çekti ve böylece bir anda Irak fiilen üçe bölünmüş oldu. Yine Federe Kürdistan Bölgesi, devlet egemenliğinden kurtulmuş oldu. Bu durum, hem dünya ve bölge açısından hem de Kürdistan açısından yepyeni bir siyasi ve askeri sürecin ortaya çıkmasına neden oldu.
26-31 Aralık 1990
PKK 4. Kongresi, Federe Kürdistan Bölgesi’nin Heftanîn bölgesinde yapıldı. Abdullah Öcalan, 4. Kongreyi “Gerilla Kongresi” olarak nitelendirdi. 80 PKK’li kongreye katıldı. Şemdin Sakık hakkında soruşturma kararı alındı.
Mart – Mayıs 1991
4. Kongre sonrası Mehmet Şener’e pratik görev verilmedi. Şener, Sarı Baran ve Abdurrahman Kayıkçı tarafından kaçırılarak Kuzey ve Doğu Suriye’ye geçirildi. Burada “PKK Vejin” isimli örgüt kurulduğu açıklandı. Abdullah Öcalan, cezaevlerinde çıkan PKK’lileri bir araya getirerek, “Zindan Konferansı” yapmaya karar verdi.
8 Haziran 1991
Abdullah Öcalan’ın değerlendirmeleri temelinde, Federe Kürdistan Bölgesi’nde Partiya Azadiya Kurdistan (PAK) kuruldu. 1992 Ekim ayındaki savaşta da KDP ve YNK güçleri en çok PAK’ı hedefledi.
23-28 Ağustos 1991
“PKK 1’nci Zindan Direniş Konferansı”, cezaevlerinden çıkan 50 civarında PKK’linin katılımıyla Mahsum Korkmaz Akademisi’nde yapıldı.
20 Ekim 1991
Başbakan Mesut Yılmaz, erken seçim kararı aldı. SHP Genel Başkanı Erdal İnönü, Paris Kürt Konferansına gittikleri gerekçesiyle partiden attırdığı Kürt milletvekillerinin kurduğu HEP ile seçim ittifakı yapmak istedi. Abdullah Öcalan bu politikayı uygun buldu ve böylece seçime SHP-HEP ittifakı ile girildi. Seçim sonucunda DYP-SHP koalisyon hükümeti kuruldu.
HEP, SHP listesinden 20’nin üzerinde milletvekili çıkartarak Meclis’te grup oluşturma hakkı kazandı. Abdullah Öcalan da bu durumu “yaşanan sert ve keskin mücadelenin biraz yumuşatılması” olarak değerlendirdi.
21 Mart 1992
Rahşan Demirel, İzmir Kadifekale’de Newrozu kutlamak amacıyla bedenini ateşe verdi.
11 Mayıs 1992
Ozan Mizgin (Gurbet Aydın), Tetwan’da girdiği çatışmada yaşamını yitirdi. Ozan Mizgin, Ozan Sefkan birlikte HUNERKOM’un kuruluşunu gerçekleştirmişti.
14-16 Ağustos 1992
15 Ağustos’un yıl dönümünde “PKK ayaklanma yapacak” gerekçesiyle Şirnex’te katliam yapıldı. Yüzlerce çok sayıda sivil katledildi. Yüzlerce ev ve işyeri tahrip edildi. 17 Ağustos’ta Hewlêr ve Süleymaniye’de geniş katılımlı halk gösterileri yapıldı. Bu protestoları engelleme amacıyla KDP’nin yönelttiği saldırıda Necbir adlı PKK’li yaşamını yitirdi.
Eylül 1992
Türkiye’nin Suriye ve Lübnan yönetimleri üzerindeki baskısı sonucunda Mahsum Korkmaz Akademisi’nin Lübnan’daki eğitim faaliyetleri durduruldu.
4 Ekim 1992
Federe Kürdistan Bölgesi Parlamentosu’nun 2 Ekim’de aldığı “PKK Güney Kürdistan’dan çıksın” kararının ardından 4 Ekim’de Türkiye-KDP-YNK güçleri birlikte Heftanîn ve Xakurkê’de PKK’ye kapsamlı bir saldırı başlatıldı. ABD de saldırılara destek verdi. PAK da saldırılardan nasibini aldı. 2-3 hafta boyunca sert çatışmalar yaşandı.
Haftanîn’deki PKK’liler, ağırlıklı olarak Botan bölgesine geri çekildi. Zap-Avaşîn’deki PKK’liler, sınır hattına çekildi. Xakurkê’de Ferhat (Osman Abdullah Öcalan), karşı güçlerle anlaşma yaparak, YNK denetimindeki Zelê alanına çekildi. Xakurkê’deki bazı PKK’liler, bu anlaşmaya karşı çıkarak Şemzînan sınırına çekildi. Bêrîtan (Gülnaz Karataş), kuşatmaya karşı 25 Ekim’de kendini uçurumdan attı. Bu dönemdeki çatışmalar PKK tarihine “Güney Savaşı” olarak geçti.
17 Mart 1993
Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile ilişkide olan Celal Talabani’nin girişimi ve aracılığıyla Abdullah Öcalan, 20 Mart’tan başlamak üzere 25 günlük süreyle ateşkes ilan etti. Ateşkes ilanı Lübnan’da yapılan basın toplantısı ile gerçekleşti. Ateşkese ilgi beklenildiğinden
yüksek oldu. Nitekim 25 gün sonra ikinci bir basın toplantısı yapılarak ateşkes uzatıldı. Ancak 17 Nisan günü ateşkesin muhatabı olan Turgut Özal’ın hayatını kaybettiği açıklandı.
Abdullah Öcalan, Özal’ın ölümünün şüpheli olduğuna işaret ederek, “öldürüldü” değerlendirmesi yaptı. Özal’ın ölümünün ardından Kürdistan’da halka dönük saldırıların dozajı arttı. Faili meçhul cinayetler ve köy yakmaları başladı. Doğan Güreş, Mehmet Ağar, Süleyman Demirel ve Tansu Çiller yönetimi özel bir savaş konsepti devreye koydu. Özal yanlılarını tasfiye edilirken, çatışmalar da şiddetlendi.
Haziran 1993
Kürdistan’ın farklı bölgelerinden ve Avrupa’dan bazı isimler, Kürdistan Ulusal Meclisi’ni (KUM) kurmak üzere Zelê’de toplandı. Ancak bu çalışma yürütülemedi.
26 Kasım 1993
Almanya Federal Meclisi, PKK’yi “suç örgütü” sayıp yasakladı. Düsseldorf Mahkemesi ise, meclisin bu kararına dayanarak, 24 Ekim 1989-7 Mart 1994 tarihleri arasında PKK’lilere ceza verdi.
2 Mart 1994
Çatışmalar her geçen gün şiddetlenirken, siyasetçilere dönük baskılar da arttı. Dokunulmazlıkları kaldırılan DEP milletvekilleri tutuklandı. Bir kısım milletvekili tutuklanmamak için yurtdışına çıktı. 16 Haziran’da DEP kapatıldı.
5-15 Mart 1994
1993-1994 kışında “Mahsum Korkmaz Akademisi”nin devamı olarak “Parti Merkez Okulu” açıldı ve PKK’liler burada eğitim görmeye başladı. 15-21 Mart arasında burada PKK 3. Konferansı yapıldı. Abdullah Öcalan’ın da katıldığı konferansta, “sosyalizmin sorunlarını, kadın ordulaşması” gibi konular gündeme geldi. Ayrıca bu toplantıda “topyekûn devrimci direniş” kararı alındı.
21 Mart 1994
Artan askeri operasyonlar ve Avrupa’da Kürt temsilcilere dönük baskılar üzerine Nilgün Yıldırım (Bêrîvan) ve Bedriye Taş (Ronahî), Almanya’nın Mannheim kentinde bedenlerini ateşe verdi.
2 Mayıs 1994
KDP ile YNK arasında iç çatışma başladı. Federe Kürdistan Bölgesi Yönetimi, Hewlêr ve Duhok merkezli olmak üzere ikiye bölündü. 1995 yılında ABD ve Türkiye, KDP ile YNK’yi PKK’ye karşı yeniden bir araya getirmek için İrlanda’nın başkenti Dublin’de görüşmeler başlattı.
8-27 Ocak 1995
PKK 5. Kongresi, farklı bölgelerden 231 asli delege ve 86 oy hakkı olmayan delegenin katılımıyla Heftanîn bölgesinde yapıldı. Abdullah Öcalan, kongreye yazılı bir rapor ve ayrıca kapsamlı değerlendirme sundu. Kongrede paradigma değişiminin ipuçları gündeme geldi.
Bu kongre, reel sosyalizmin çözülüşünün ardından PKK’nin yaptığı ilk kongre oldu. Parti amblemi değiştirildi, programda kısmi değişiklikler yapıldı, yeni bir tüzük ve “gerilla yönetmeliği” hazırlandı. Abdullah Öcalan, 5. Kongreyi “Reform Kongresi” olarak tanımladı. Bazı komite üyeleri “özeleştiri platformuna” çıkarıldı. Merkez Komite yeniden seçildi.
8-18 Mart 1995
“1. Özgür Kadın Kongresi” 250’yi aşkın delegenin katılımıyla Metîna alanında yapıldı. Abdullah Öcalan, kongreye kapsamlı değerlendirmeler sundu. Kongrede, “kadın özgürlük çizgisi, özgün kadın örgütlülüğü ve kadın ordulaşması” konuları başlıca konular oldu.
Özgün ve özgür kadın örgütlenmesi olarak “Yekîtiya Azadiya Jinên Kurdistan-YAJK” kuruldu. Bu temelde özgün kadın askeri birliklerin kuruluşu kararlaştırdı.
19 Mart – Mayıs 1995
Türkiye, 19 Mart’ta “Çelik Operasyonu” başlattı. Operasyon kapsamında PKK’lilerin ana üsleri hedef alındı. Heftanîn, Metîna ve Xakurkê alanları ile Zap ve Avaşîn alanlarına iki buçuk ay boyunca bombalandı. Her alanda yoğun çatışmalar yaşandı. Diğer alanlarda da şiddetli çatışmalar yaşandı.
30 Mart 1995
İlk Kürt uydu televizyonu Med-TV Brüksel’de yayına başladı. 22 Mart 1999’a kadar yayınını kesintisiz olarak sürdürdü. Abdullah Öcalan’ın değerlendirmeleri ve PKK’ye dair merak edilenler Med-TV’de yayımlandı.
12 Nisan 1995
Avrupa’da “Parlamentoya Kurdistan a Derveyê Welat (PKDW)” ilan edildi. Parlamentoda sürgündeki Kürt aydınları ve siyasetçileri yer aldı. Tutuklanmamak için yurtdışına çıkan DEP milletvekilleri bu çalışmada aktif rol aldı.
26 Ağustos – 3 Aralık 1995
11 Temmuz’da KDP ile YNK, ABD ve Türkiye’nin denetiminde İrlanda’nın başkenti Dublin’de bir araya geldi ve bir anlaşma imzaladı. Anlaşmanın esası PKK karşıtlığıydı. PKK, söz konusu anlaşmanın bozulması, Ekim 1992’ki saldırıların intikamının alınması ve Behdînan’a yerleşmek için 26 Ağustos’tan 3 Aralık’a kadar KDP’ye karşı silahlı eylemler gerçekleştirdi. Bu tarihe “İkinci Güney Savaşı” olarak geçti.
PKK, Bamernê’yi kontrolüne aldı. KDP de kimi bölgelerde etkili oldu. Dublin Anlaşması bozuldu. Ancak PKK’nin bazı alanlara yerleşme hedefi gerçekleşmedi. Abdullah Öcalan’ın 3 Aralık’ta yaptığı ateşkes ilanıyla çatışmalar sona erdi. Ardından Türkiye’ye karşı da ateşkes ilan edildi.
1-15 Mayıs 1996
PKK 4. Konferansı “Ortadoğu Konferansı” adıyla “Parti Merkez Okulu”nda yapıldı. Bu toplantı devam ederken, 6 Mayıs’ta 4. Konferans’ın gerçekleştiği alana yakın bir bölgede patlama meydana geldi. Patlamanın 500 yüz kilogram patlayıcı yüklü minibüsün patlatılması sonucu meydana geldiği ortaya çıktı.
Abdullah Öcalan, olaya ilişkin yaptığı değerlendirmelerde, patlamanın Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam günü olan 6 Mayıs’ta yapıldığına işaret etti. Patlama sonrası ateşkes de sona erdi.
Mayıs 1996
PKK, Mayıs ayı sonunda “1.Askeri Konsey Toplantısı” adıyla bir toplantı düzenledi. Toplantının konusu 6 Mayıs’ta yaşanan patlama oldu.
30 Haziran 1996
Zeynep Kınacı (Zîlan), Dêrsim merkezde askeri bir törende kendisini patlattı. PKK ilk defa böylesi bir eylem yaptı. Eylem geniş yankı yarattı. Kınacı’nın eylemi daha sonra “kadın ordulaşmasında” etkili oldu. Abdullah Öcalan, “Zilan komutan, bizler onun emir erleriyiz” değerlendirmesi yaptı.
17-23 Ağustos 1996
PKK, “2. Askeri Konsey Toplantısı”nı yaptı. Şemdin Sakık soruşturmaya alındı.
31 Ağustos – Ekim 1996
KDP, Saddam Hüseyin Yönetimiyle anlaşarak YNK’yi Hewlêr’den çıkardı. YNK Yönetimi Hewlêr ve Süleymaniye’yi terk ederek İran’a kaçtı. Farklı güçlerin araya girmesiyle YNK’nin Süleymaniye’ye geri dönmesi sağlandı. Ancak Hewlêr KDP’nin eline geçti. Bu durum bölgedeki gelişmeleri de doğrudan etkiledi.
4 Ekim 1996
PKK Merkez Komite onur üyesi Kawa Ali Salih (Dr. Sirwan), Dukan’ın Qelaçoxa köyünde 4 arkadaşıyla birlikte KDP pususunda hayatını kaybetti. Salih, Süleymaniye doğumluydu ve Avrupa’dan PKK’ye katılmıştı. Federe Kürdistan Bölgesi’nden PKK’ye katılan ilk kişilerdendi.
Ocak 1997
PKK Merkez Komitesi üyeleri Zap-Şîvê’de toplandı. Bu toplantıda önemli başlıklar tartışıldı. İlk defa “araziye dayalı savaş taktiği temelinde kurtarılmış alan yaratma” kararı alındı.
14 Mayıs 1997
Türkiye, KDP işbirliğiyle “Çekiç Harekâtı” adıyla Zap’ta bir askeri operasyon başlattı. Operasyonun temel hedefi, ARGK Ana Karargahı oldu. Askerler Zap Vadisi’ne girdi. Abdullah Öcalan, Zap ve Zagros’taki PKK’lilerin yönetimlerini topladı. Yaşanan çatışmalarda bir helikopter düşürüldü. Askerler ve KDP’ye bağlı güçler, helikopterin düşürülmesi üzerine Zap’tan geri çekildi.
16 Mayıs 1997
KDP, Hewlêr’de çalışan ve tedavi gören PKK’liler ve sempatizanlara karşı saldırı başlattı. Hêlîn Serhat, Hasan Ağaç (Salih) ve Ömer Özsökmenler (Ozan) adlı PKK’lilerin de olduğu 70 kişi hayatını kaybetti.
25 Eylül – Aralık 1997
Türkiye ve KDP, sınırda “Şafak Operasyonu” başlattı. Hava sahası da Türk savaş uçaklarına açıldı. Çatışmalar 3 ay boyunca devam etti. PKK’liler Bamernê, Sîdeka, Çoman ve Hacı Umran gibi kasabalardan çekildi. Yaşananlara üzerine Amanos’a gitmeyi reddeden Şemdin Sakık PKK’den atıldı. Sakık, daha sonra Gare’den çıkarak KDP’ye, oradan da Türkiye’ye geçti. 200’den fazla PKK’li hayatını kaybetti. ,
8 Ekim’de Zap-Garê arasında Gurbetelli Ersöz (Özgür Gündem’in yayın yönetmenlerindendi) ve bağlı grubu da hayatını kaybetti.
15-25 Mart 1998
PKK 5. Konferansı, “Ortadoğu Konferansı” adıyla yapıldı.
Mart – Nisan – Mayıs 1998
Şemdin Sakık’ın verdiği bilgiler üzerine PKK’nin tüm askeri üslerine yeni bir operasyon başlatıldı. Botan bölgsinde yoğun çatışmalar yaşandı. Ardından çatışmalar Dêrsim alanlarına sıçradı. 20 Mayıs’ta ise Heftanîn’den Xakurkê’ye kadar bütün alanlar çatışma alanına dönüştü. Onlarca PKK’li çatışmalarda hayatını kaybetti. Abdullah Öcalan, Haziran ayında Metîna’da yapılan toplantıda, “PKK’nin kapsamlı bir değişim ve dönüşüm süreci yaşayacağını” kaydetti. Abdullah Öcalan, “Ana Karargah” görevini de kendisinin yürüteceğini ve herkesin kendisini takip etmesi gerektiğini kaydetti. Abdullah Öcalan, böylece PKK’de yeni bir değişimin sinyalini vermiş oldu.
17 Haziran 1998
Abdullah Öcalan’a karşı duran grubun girişimlerine karşı Sema Yüce, cezaevinde bedenini ateşe verdi. Yüce, 8 Mart’ta hayatını kaybetti.
1 Eylül 1998
Abdullah Öcalan, 29 Ağustos’ta Med-TV üzerinden yaptığı basın toplantısında, 1 Eylül’den başlamak üzere ateşkes ilân ettiğini duyurdu. Bu, PKK’nin ilan ettiği 3’üncü ateşkes oldu. Abdullah Öcalan, Kürt sorununun demokratik siyasi çözümü için devlete “sorumluluk alın” çağrısı yaptı. Yaşanan çatışmalar, ateşkes kararı üzerine biraz duruldu.
17 Eylül 1998
Washington’da ABD Dışişleri Bakanı M. Albreight’ın gözetiminde YNK Lideri Celal Talabani ile KDP Genel Başkanı Mesut Barzani bir anlaşma imzaladı. Anlaşmada PKK “terör örgütü” olarak nitelendirildi. Ayrıca PKK’nin Federe Kürdistan Bölgesi’nden çıkarılması anlaşmanın bir başka hedefi oldu. Böylece Abdullah Öcalan’a dönük uluslararası komplonun düğmesine basılmış oldu.
18-22 Eylül 1998
PKK, ilk defa çatışmalarda yaralanan üyeleri için bir konferans düzenledi. “1. Gaziler Konferansı” Kandil bölgesinde yapıldı.
9 Ekim 1998
NATO’da yer alan devletler, bölgesel işbirlikçileriyle birlikte Abdullah Öcalan’ın imhasını hedeflediği stratejinin startını 90’lı yıllarda devreye sokmuştu. ABD’deki anlaşmayla da komplonun startı verildi. Dönemin Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad üzerinde kurulan baskı üzerine Abdullah Öcalan, 9 Ekim 1998 tarihinde Suriye’den çıkmak zorunda kaldı.
Komployla Abdullah Öcalan’ın imhası ve PKK’nin tasfiye edilmesi hedeflendi; Abdullah Öcalan gitmek istediği Yunanistan’a sokulmayacak ve geri dönüşte havada yok edilecekti. Abdullah Öcalan, Suriye’den çıkarak uçakla Yunanistan’ın başkenti Atina’ya gitti. Ancak Yunanistan yönetimi adına davet edilmiş olmasına rağmen, Yunanistan İstihbarat Şefi tarafından Yunanistan’a girişi engellendi. Bu biçimde Suriye’ye geri dönmeye zorlandı. Eğer geri dönüş yapsaydı, çok büyük olasılıkla komplocu güçler tarafından Akdeniz üzerinde vurulacaktı. Abdullah Öcalan, bu biçimde geri dönmeyerek, imkân yaratıp uçakla Rusya’nın başkenti Moskova’ya gitti. Böylece hem komplo süreci resmen başlamış oldu, hem de imha planı bozulmuş oldu. Abdullah Öcalan’a yönelik komployu ABD, İngiltere ve İsrail kararlaştırdı, ABD yönetimi ise planlayıp yürüttü. Komploda Mısır’daki Hüsnü Mübarek yönetimi, Yunanistan, Rusya ve Kenya yönetimleri aktif rol oynadı.
Tutsak M. Halit Oral, Elbistan Cezaevinde bedenini ateşe vererek, “Güneşimizi Karartamazsınız” eylemi başlattı. 25 Ekim’de de Midyat Cezaevinde Aynur Artan (Rotînda) bedenini ateşe verdi. Komplo sürecinde 63 tutsak ve kişi bedenlerini ateşe verdi.
11 Kasım 1998
Abdullah Öcalan, Rusya’dan çıkarak uçakla İtalya’nın başkenti Roma’ya gitti. Rusya Meclisi (Duma) iltica hakkı vermişti. Ancak ‘Mavi Akım Projesi’nin verilmesi karşılığında dönemin Rusya yönetimi, Abdullah Öcalan’ın Rusya’dan çıkmasını istedi. Dönemin İtalya yönetiminin sıcak bakması üzerine Abdullah Öcalan da yarı-resmi bir biçimde Roma’ya gitti.
16 Ocak 1999
Abdullah Öcalan, Fransa ve Almanya yönetimlerinin olumsuz tutumları sonucunda Roma’dan çıkarak, Rusya’ya gitti. Abdullah Öcalan, Moskova’ya girişle birlikte önemli oranda CIA denetimine alındı ve bir süre Moskova ve Tacikistan’da tutuldu.
1-2 Şubat 1999
Yunanistan Yönetiminin kabulü temelinde Abdullah Öcalan Yunanistan’a götürüldü. Beyaz Rusya’da ve Korfu Adası’nda iki kez imha edilmek istendi. Bu hedefler başarılı olmayınca, Yunanistan hükümeti adına “Güney Afrika’ya götürüleceği” sözü verilerek 2 Şubat’ta Kenya’nın başkenti Nairobi’deki Yunanistan Elçiliğine götürüldü. Abdullah Öcalan, Hollanda’ya gitmek ve Lahey’de dava açmak istiyordu.
15 Şubat 1999
Abdullah Öcalan, CIA-MİT anlaşması kapsamında Nairobi Havaalanı’nda Türkiye’ye teslim edildi. Abdullah Öcalan, Türkiye’nin kiraladığı bir uçakla Kenya’dan alınarak, Mısır üzerinden İstanbul’a getirildi.
Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit, 16 Şubat’ta yaptığı basın toplantısı ile Abdullah Öcalan’ın Türkiye’ye getirildiğini duyurdu. Kürtler ve dostları, komploya karşı Kürdistan ve dünyanın birçok yerinde protesto eylemlerine başladı. “Güneşimizi Karartamazsınız” eylemleri dünyanın dört bir yanına yayıldı. Birçok bölgede çatışmalar yaşandı. Rojhilat bölgesinde yaşanan protestolarda 37 kişi hayatını kaybetti. 50 binden fazla insanın protesto gösterisi yaptığı Süleymaniye’de Sîrvan Rauf adlı Sosyalist Parti üyesi kendisini yaktı.
Komploya karşı sadece Kuzey ve Doğu Suriye’den bini aşkın genç PKK’ye katıldı. 15 Şubat tarihi, sonraki yıllarda artık “Roja Reş (Kara Gün)” olarak karşılandı.
12 Ocak – 18 Şubat 1999
PKK 6. Kongresi, Xinêre’de yapıldı. Abdullah Öcalan, ateşkes ilan ettikten sonra 6. Kongre’nin yapılmasını istemişti. Abdullah Öcalan, öngördüğü stratejik değişimin kongrede hayata geçmesini hedefliyordu. Ancak bu strateji gerçekleşmedi. 17-18 Şubat’ta yapılan kongrede yeni bir Merkez Komite seçildi.
2 – 12 Mart 1999
“2. Özgür Kadın Kongresi” Xinêre’de yapıldı ve bu kongrede “Partiya Jinên Karkerên Kurdistan’nın (PJKK) kuruluşu kararlaştırıldı. YAJK’ın yerini PJKK aldı. Komplo sürecinde yapılan kongrede kimi anlaşmazlıklar ortaya çıktı.
1 – 4 Mayıs 1999
PKK yönetimi toplanarak, komployu ele aldı. Abdullah Öcalan da Mart ortasından itibaren avukatlar ile görüşebilmiş ve “Sivillere yönelik eylemlerin durdurulması” çağrısı yapmıştı. PKK, Abdullah Öcalan’ın çağrısına uydu. Sonraki süreçte Abdullah Öcalan’ın yargılanmasına başlandı. PKK yönetimi, Abdullah Öcalan’ın göstereceği tutumu toplumsallaştırma kararı aldı.
24 Mayıs 1999
Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK), Hollanda’nın başkenti Amsterdam’da toplanan ilk genel kurulla oluşturuldu. Abdullah Öcalan söz konusu kongrenin hazırlık çalışmalarını organize etmişti ve Kürt sorununun demokratik siyasi çözüm çalışmalarını bu kongre üzerinden yürütmeyi planlıyordu. Ancak kongrenin hedefleri tam olarak gerçekleşmedi.
31 Mayıs 1999
İmralı’daki duruşmalar başladı. Duruşmaların yapıldığı dönemde her yerde protesto eylemleri gerçekleşiyordu. Yine ırkçı grupların saldırıları da devam ediyordu. Bu süreçte PKK’ye ömür biçiliyordu. Abdullah Öcalan, “Kürt Sorununda Demokratik Çözüm Bildirgesi” başlıklı 25 sayfalık bir yazılı savunma hazırlamıştı. Abdullah Öcalan, mahkemenin başlangıcında diyalog ve siyasal çözüm mesajı verdi, çatışmalarda yakınlarını kaybetmiş olan herkesten özür diledi ve barış çağrısı yaptı. Mahkemedeki savunma hakkını sözlü kullandı, diyaloga ve barışa kapalı duruşu eleştirdi. Kendisinin her zaman buna açık yaşadığını belirtti.
29 Haziran 1999
Mahkeme sonuçlandı, Abdullah Öcalan’a idam cezası verildi. Abdullah Öcalan, karara karşı “Vatan hainliği suçlamasını kabul etmiyorum, biz demokrasi mücadelesi yürüttük” tepkisinde bulundu.
17-23 Temmuz 1999
Abdullah Öcalan’dan gelen mesaj üzerine PKK Merkez Komitesi toplandı. Abdullah Öcalan, “1 Eylül’den itibaren ateşkes ve gerillanın sınır dışına çekilmesi” çağrısı yapmak istiyordu ve bunun uygulanmasını belirtiyordu. PKK yönetimi, Abdullah Öcalan’a “hazır olduğunu” bildirdi.
2 Ağustos 1999
Abdullah Öcalan, “1 Eylül’den itibaren geçerli olmak üzere süresiz ateşkes ve gerillanın sınır dışına çekilmesi” çağrısı yaptı. PKK yönetimi, “Bu çağrıya uyacağını ve uygulayacağını” açıkladı. Böylece dördüncü ateşkes başladı. PKK’lilerin sınır dışına çekilmesi süreci başladı.
PKK, 7. Olağanüstü Kongre hazırlık süreci de başlattı. PKK, geri çekilme sürecinde alanları tamamen boşaltmadı. Küçük gruplar bölgede kaldı ve yüksek dağlara çekilerek varlığını korudu.
1 Ekim 1999
Abdullah Öcalan, 2 Barış ve Demokratik Çözüm Grubu’nun Türkiye’ye dönmesi çağrısı yaptı. PKK Yönetimi, biri dağdan (1 Ekim) ve biri de Avrupa’dan (29 Ekim) olmak üzere 2 grubu hazırlayarak Türkiye’ye gönderdi. Başlangıçta iyi karşılanan gruplar, daha sonra yargılandı. Birçok kişi “örgüt üyeliği” ya da “yöneticiliği” gerekçeleriyle hapis cezalarına çarptırıldı.
İSTANBUL