Londra’dan Süleymaniye’deki tarihi törene katılan Gazeteci Hilal Seven, yolculuk ve tören gözlemlerini aktardı
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat ve 9 Temmuz’da yaptığı çağrılar üzerine Barış ve Demokrasi Grubu, 11 Temmuz’da Silêmanî’de düzenlenen törenle silahları imha etti.
Kürdistan, Türkiye ve dünyanın farklı ülkelerinden aydın, siyasetçi ve gazeteciler de bu tarihi anlara tanıklık için Silêmanî’deydi. Yaklaşık 50 yıldır süren çatışmalı sürecin sona ermesi için PKK’nin aldığı tarihi sorumluluğa yerinde şahitlik etti.
‘O anlara tanık olduğum için kendimi şanslı hissediyorum’

Töreni gazeteci olarak takip eden ve Londra’dan Süleymaniye’ye giden Hilal Seven, “Bu anlar sadece Türkiye’de değil, Ortadoğu ve dünyada yaşayan bütün gazeteciler için takip edilmesi gereken çok değerli bir andı. Çok şanslıyım bu konuda böyle bir ana tanıklık ettiğim için, birçok duyguyu aynı anda yaşadım. Bugün bu aşamaya gelmiş olmamız bile beni çok şaşırtıyor” yorumunda bulundu.
‘Hayatta kalmak için mücadele eden bir halk oldu’
Bir gazeteci olarak yolculuk sırasına ve sonrasında törene katılanlar ile röportajlar yaptığını ve benzer yanıtlar aldığını kaydeden Hilal Seven, “Birçok kişi konuşmakta zorlandı, duygulananlar oldu, ağlayanlar oldu. Bu süreç bizi neden şaşırttı? Çünkü çok uzun yıllardır Türkiye’nin içinde olduğu, Kürtlere yaşattığı bir sorun var. ‘Kürt sorunu’ olarak tanımlanan bir sorun var. Kürtler, Türkiye’de ve Ortadoğu’da çok uzun yıllardır inkâr edilen statüleri tanınmayan, sürekli katledilen, tutuklanan, sürgün edilen, hayatta kalmak için mücadele eden bir halk oldu” dedi.
‘Baştan sona tarihi anlardan geçiliyor’
PKK’nin, Kürt halkının haklarının tanınması için mücadele ettiğini ifade eden Hilal Seven, dönem dönem çözüm için çeşitli adımlar atılsa da başarıya ulaşmadığını belirtti. 2013-2015 yılları arasındaki adına “çözüm süreci” denilen ancak katliamlarla sonuçlanan süreci hatırlatan Hilal Seven, hükümetin süreci kanlı bitirdiğini söyledi.
10 yılın ardından Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın çağrısının ardından yeni bir sürecin başlaması ve PKK’nin kongresini toplayıp, kendini feshetmesi kararının ilgiyle takip edildiğini kaydeden Hilal Seven, “Her anlamıyla, her aşamasıyla tarihi bir süreçten geçiyoruz. Sadece Süleymaniye’deki anlar tarihi değildi, baştan sona tarihi anlardan geçiliyor” diye belirtti.
‘Şoförden gazetecisine hepsinin bir hikayesi vardı’
DEM Parti’nin daveti üzerine perşembe günü Amed’ten yaklaşık 35 gazeteciyle Silêmani’ye doğru yola çıktıklarını belirten Hilal Seven, “O otobüsün içindeki atmosfer farklıydı. Aracı kullanan şoförden, gazetecilere kadar birçok kişinin yaşam hikayesi neden o otobüsün içinde olduklarını anlatıyordu. Onların anlatımları Kürt sorununa birer örnekti. 1990’larda köyü yakılan şoförümüzden tutalım, DEM Parti İstanbul Basın sorumlusu, hepsinin benzer bir hikayesi vardı” şeklinde konuştu.
Yolculuk sonunda kendilerini nelerin beklediğini ve programın içeriğine dair bilgi sahibi olmadıklarını belirten Hilal Seven, “30 gerillanın silahlarını yüzlerce kişinin gözü önünde ateşe atıp yakması herkeste çok ciddi duygular uyandırdı. Öncesinde ne olacağına dair bir bilgimiz yoktu. Bir gergin bekleyiş söz konusuydu, fakat biz alana gittikten sonra her şeyin aslında titizlikle çalışılıp, hazırlanmış olduğunu gördük” diye kaydetti.
‘Her detay hesaplanmıştı’
Hilal Seven, gözlemlerini şu sözlerle aktardı:
“Biraz süreçten de bahsetmek isterim. Bir gazeteci olarak ben de şu kısımları vurgulamayı önemli buluyorum; Diyarbakır’dan yola çıkıp önce Duhok’a sonra Hewler (Erbil) ve sonra Süleymaniye doğru gittiğimizde bizi Irak Bölgesel Yönetimin’den çeşitli yetkililer karşıladı. Bize eşlik ettiler. Belki de Kürtlerin dünyada en güvenli olabileceği alanlardan birine doğru gidiyorduk. Orada silahların yakılması anına tanık olan gazetecilerin özellikle ülkenin batısından gelenler tedirginlik içindeydi. Ama tören sonrası ‘biz böyle beklemiyorduk’ dediler. Çünkü her yönüyle çok iyi düşünülmüştü, çok iyi organize olunmuştu, her detay hesaplanmıştı. Bekleyiş alanından törenin olduğu yere geçtiğimizde 1 buçuk saat bekledik. Gazeteciler olarak telefonlarımızın, teknik ekipmanlarımızın alana alınmasına izin verilmedi. Fakat buna rağmen hükümet kanadından gelen gazetecilerin telefonları ellerindeydi. Tabi bu nedenle kaçırdığımız kareler, alamadığımız bazı anlar oldu. Besê Hozat’ın Türkçesini okuduğu Nedim Seven’in Kürtçesini okuduğu bir metin paylaşıldı. Öncesinde sloganlar atılmayacak, zılgıt çekilmeyecek denildiği halde Barış Anneleri slogan attı. İnsanların duygularını bastıramayacağı kadar çok yoğun bir duygu atmosferi söz konusuydu. Hem PKK militanları hem de katılımcılar açısında tarihi hiç unutulamayacak bir andı.”
Törenin üzerinden saatler geçmesine rağmen, tanıkların hala konuşmakta zorlandığını ifade eden Hilal Seven, Kürt siyasetçiler Gültan Kışanak ve Leyla Zana gibi isimlerin duygulanarak ağladıklarına şahit olduklarını kaydetti.
‘Peki bu saatten sonra ne olacak?’
Yaşanan duygunun sadece hüzün olmadığını birçok duygunun aynı anda yaşandığını ifade eden Hilal Seven, “Çoğumuz 30’larımızın sonundayız, 40’larımızın başındayız. Biz PKK’nin varlık tarihiyle yaşıtız. Bu anlamıyla aramızdaki birçok kişinin tanık olduğu önemli bir andı. O an tarihe not düşüldü. Peki bu saatten sonra ne olacak? Devlet nasıl adımlar atacak? Buna nasıl karşılık verecek? Elbette hepimiz merakla bekliyoruz. Fakat şunu söylemek isterim; Kürt kanadının attığı bütün adımlar samimi oldu. Sonuç itibariyle büyük bir umut doğduğunu düşünüyorum. Bu tarihi an bütün Ortadoğu’da yaşayan Kürt halkları için ve diğer kardeş halklar için özgürlük, eşitlik, demokrasi temelinde yaşanacak bir yaşam için büyük bir adım” ifadelerini kullandı.
Haber: Arjîn Dilek Öncel – NûJINHA