10 Ekim Katliamı davasında mahkeme salonuna gelmek istemeyen IŞİD sanığının talebini kabul eden mahkeme heyeti sanık Erman Ekici’nin bir sonraki duruşmaya SEGBİS’le katılmasına karar vererek, duruşmayı 8 Mayıs’a erteledi
Ankara’da 10 Ekim 2015’te 103 kişinin katledildiği, yüzlerce kişinin yaralandığı Gar Katliamı’nın firari sanıklar yönünden tefrik edilen davanın 4’üncü duruşması Ankara 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde verilen aranın ardından devam ediyor.
İlhami Balı’nın eşi Hülya Balı’nın dinlenilmesinden sonra IŞİD’in Türkiye ve Suriye sınır sorumlusu olmakla suçlanan firari sanık Deniz Büyükçelebi’nin eşi Şengül Büyükçelebi duruşmaya Nizip Ağır Ceza Mahkemesi’nden SEGBİS ile bağlandı.
Büyükçelebi, ifadesinde 2002’de Deniz Büyükçelebi’yle evlendiğini ve Antep’te bulunan Müslüman Gençler Derneği’ne gittiğini, Kuran dersi dışında kendisine bir şey anlatılmadığını iddia etti. Büyükçelebi, “IŞİD’e katıldığını Suriye’ye gittiğimizde öğrendim. Antep’te kaçakçılık yapıyordu. Nusret Yılmaz ile kaçakçılık yapıyordu. Yabancı oldukları için dillerini anlamıyordum, bizim evimizde bir kaç saat kalıyorlardı. Sonrada Suriye’ye gidiyorlardı. Suriye’ye Kilis tarafından geçtik. O zaman geçmek çok kolaydı. Kaçakçılar götürdü. Suriye tarafına 2014 yılında geçmiş olması lazım. Müslüman Gençler Derneği’ne ders veriyordu. İlhami Balı ve eşi Hülya Balı da kaçakçılık yapıyordu” dedi.
Deniz Büyükçelebi’nin 6 yıl önce enkaz altında kalarak öldüğünü belirten Büyükçelebi, İŞİD örgüt üyeliği davasında ceza almadığını, eşinin soyadının düşmesi davasının devam ettiğini kaydetti.
‘Sınırda güvenlik yoktu’
Mağdur avukatlarından Murat Kemal Gündüz ise, “Eşiniz fırıncılık yaparken, düzenli iş yaparken insan kaçakçılığı işine ne zaman başladı” diye sordu. Soruya cevap veren Büyükçelebi, “2013, 2014 yıllarında yaptı” dedi. Eşinin bu süreçte hiç gözaltına alınmadığını, evlerine operasyon yapılmadığını söyleyen Büyükçelebi,“Sınırda hiç polis, güvenlik yoktu. Başka bir şehre geçer gibi biz sınırdan, zeytin ağaçlarının arasından Kilis tarafından Suriye’ye geçtik” diye konuştu.
‘Suriye’ye geçerken eşyalarımızı çok rahat taşıdık’
Avukat Senem Doğanoğlu’nun sorularını yanıtlayan Büyükçelebi, eşinin Antep’te de Suriye’de de insan kaçakçılığı yaptığını ifade ederek, “İlhami, Deniz ve Mustafa kaçakçılığı organize ediyordu. İlhami Balı’nın eşi Hülya Balı ile 3 ay aynı evde yaşadık. Neden dışarıda görüştük dediğini bilmiyorum. Babam ben Türkiye’ye geçmeden önce emniyete gidip ‘Kızım gelecek’ demiş, emniyettekiler ise ‘Gelince buraya gelsin’ demiş. Bu yüzden ben kendim gittim. Kimse beni arayıp, sormadı. Suriye’ye geçerken çok rahat taşındık eşyalarımızla. Hülya Balı da eşyalarını alarak geçti” diye belirtti.
IŞİD tanıkları şehir dışında oldukları için getirilemiyormuş
Mahkeme salonunda Erman Ekici’ye kendisi ve eşini görüp görmediği sorulduğunda daha önce mahkeme başkanına “Gördüm” diyen Büyükçelebi, “Görmedim” dedi. Büyükçelebi’nin hareketlerindeki kimi değişiklikler nedeniyle yanında birinin müdahale ettiği şüphesi yaratınca, aileler mahkeme başkanına “Tanıklar neden buraya getirilmiyor, oradan hep yönlendiriyorlar?” diye tepki gösterdi. Bunun üzerine mahkeme başkanı, “Onlar şehir dışında oldukları için getiremiyoruz” yanıtını verdi. Aileler kendilerinin de şehir dışından geldiklerini ifade ederek mahkemeyi adil olmaya çağırdı.
IŞİD üyesi de dinlendi
Hakkında “IŞİD üyeliği” davası devam eden ve geçmişte etkin pişmanlıktan yararlanarak 139 kişiyi teşhis eden Ayşenur İnci, tanık sıfatıyla Adıyaman’dan SEGBİS ile bağlandı. İçişleri Bakanlığı’nın “Terörden Arananlar Listesi”nde mavi kategoride yer alan ve 1 milyon 500 bin lira ödül konulan İnci, 2018 yılında Habur Sınır Kapısı’nda teslim olmuş ve çıkarıldığı mahkemece serbest bırakılmıştı.
‘Birçok kişi katılıyordu’
Ersan Ocak ile imam nikahıyla evlendiğini söyleyen İnci, “Ona inanarak Suriye’ye gittim. Böyle bir örgüte katılmadım, varlığından haberim yoktu. Suriye’ye gittik 50 yıl geriye gitmiş gibiydik” dedi. Davanın tutuklu sanıklarından Erman Ekici’yi Suriye’de gördüğünü belirten İnci, Suriye’de birçok milletten insanın IŞİD’e katıldığını ifade etti.
İmam nikahı kıydıkları Ersan Ocak’ın tanıştıkları dönemde “serseri” olarak adlandıran ve dinine bağlı olmadığını söyleyen İnci, sonrasında ise değiştiğini söyledi. Dini eğitim almak için Suriye’ye gittiğine dönük mektubu erkek arkadaşının zorlamasıyla yazdığını öne süren İnci, “Suriye’de Kuran okumayı bilmiyordum. Komşumuz öğretti. Onun dışında herhangi biri eğitim almadık” diye konuştu.
‘IŞİD bize kimlik verdi’
Avukatların sorularını yanıtlayan İnci, “IŞİD bize kimlik verdi. Eşim ‘bunla hastaneye gidebileceğiz’ dedi. Arapça konuşabiliyorum ama okuyamıyorum. İlk kontrol sırasında beni geri çevirdiler, cezalandırmadılar da. Her yer bombalanıyordu, bizimle uğraşacak halleri yoktu” ifadelerini kullandı.
Savcının “Erman Ekici’yi teşhis edebilir misiniz” sorusu üzerine İnci, Erman Ekici’yi teşhis etti. Savcının, “Ankara’daki saldırıya ilişkin bir şey duydunuz mu” sorusuna ise İnci, “Hayır duymadık. Haberlerde Gar’da patlama olduğunu duydum. Başka da bilgim yok” yanıtını verdi. Erman Ekici’nin “Ben sizin eşinize eğitim vermişim, öyle diyorsunuz. Bu kadınlar arasında dedikodu mu” sorusuna ise İnci, “Arabaya binerken gördüm sizi. Siz bir yere gidiyordunuz. Orada ne eğitimi verdiğinizi nereden bileyim” yanıtını verdi.
Tanığın babası polismiş
Babasının polis olduğunu ve Türkiye sınırına geldiğinde yetkililere söylediğini belirten Taşar, “Gerçek kimliğimi söylememe rağmen önce kabul etmemişlerdi. Sınırda babamı aradıktan sonra emniyete bildirdi, gelip bizi sınırdan aldılar” dedi.
Bakanlıktan yanıt yok
Mahkeme başkanı firari sanıklarla ilgili “Interpol aracılığıyla kırmızı bülten” çıkarılmasına yönelik Adalet Bakanlığı’na yazılan müzekkereye cevap verilmediğini belirtti.
Mağdur avukatlarından Murat Kemal Gündüz taleplerini şu şekilde sıraladı: “Dinlenen tanıklardan da gördük. Kilis Emniyet Müdürü sadece teşhis edilen isimlerin listesini göndermiş. Beyanlara göre baktıkları 200’ün üzerinde isim ve fotoğraf listesi var. Bunların istenmesi gerekir. İlhami Balı’nın baş tanığı olan davanın 30 klasör olduğu belirtilmesine karşın 2 klasör göndermiş. Tamamının istenmesi gerekiyor. Kilis, Nizip, Antep ve Adıyaman’dan IŞİD’lilerin listesi istenmelidir. Firari sanıklardan Suriye’de yakalanan olup olmadığına ilişkin soruya da emniyetten yanıt yok. Dava sonuçlandıktan 1,5 yıl sonra ortaya çıkan 9 klasör belge ile ilgili talepte bulunmuştuk. Sanıklardan canlı bomba escordu olan Yakup Şahin hakkında Antep Emniyeti’nin ne yaptığını sormuştunuz. Emniyet ne yaptığı ya da yapmadığına ilişkin bilgi vermedi. 1 Ekim’de ihbar var. Emniyet ne yapmıştır? Hem istihbarat hem de TEM, ne yaptığı ile ilgili bilgi vermiyor. Antep Emniyeti ile ilgili bir sıkıntı var. Antep Emniyeti günlerce fotoğraflamış, gözaltına almamış. Birileri görevi suistimal etmiş. Resmi evraklar gösteriyor ki IŞİD terör örgütü ilan edilmesine rağmen, bilinmelerine rağmen hiçbir işlem yapılmamış. Talep ettiğimiz belgeler gelmeli ki hangi görevlileri sorumludur ortaya çıksın.”
Sorular yanıtsız kaldı
Kimlik tespiti ardından başlayan duruşmada ilk olarak söz alan avukat İlke Işık, sabah itibariyle uygulanan yoğun güvenlik önlemlerine dikkat çekerek “Basının işini yapmasında zorluk çıkartılıyor. Avrupa Parlementosu’nda gelen Özlem Alev Demirel geldi ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmadığı için alınmadı. Bizim bilmediğimiz ve bilmemiz gereken bir önlem var da haberimiz mi yok ? Davayı izlemek için içeri alınmayan parlamenter hakkında usulsüzlüğün giderilmesini istiyoruz” dedi. Avukat Yıldız İmrek de Avrupa Parlamentosu’ndan duruşmanın izlenmesi noktasında bir kural olmadığını ve duruşmaların herkese açık olduğunu ifade etti. İmrek, engellemelerin aileler üzerinden barikat hissi uyandırdığını belirtti. “Mahkememize herhangi bir talep ulaşmadı ve izin alınmadı izlemesi konusunda ve dışarıdan gelen parlamenterlerle ilgili kurallar belli” diyen mahkeme başkanı avukatların sorularını yanıtsız bıraktı.
Etkin pişmanlıktan faydalanmak istedi
Etkin pişmanlıktan faydalanmak isteyen ve duruşmaya Ses, Görüntü ve Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlanan sanık İlhami Balı’nın eşi Hülya Balı, 2007’de evlendiklerini ve eşinin aniden 2014 yılında IŞİD’e gittiğini söyledi. Mahkeme başkanının sorularını yanıtlayan Balı, eşi Suriye’ye gittikten 10 gün sonra kaçak yollarla Suriye’ye gittiğini söyleyerek,”Eşim bana derneklere gittiğini söylemişti. Eşim benden önce Suriye’ye gitti daha sonra gitmezsem çocuklarımı benden almakla tehdit etti ve ben de Suriye’ye gittim” dedi. Kaçakçılarla tanışmadığını onların gelip kendisini götürdüğünü söyleyen Balı, “Beni, İlhami karşıladı bir eve götürdü. Oralar bombalandığı için sürekli yer değiştiriyorduk. Ben dönmek istiyordum ama beni yollamıyordu. Deniz Büyükçelebi ve eşi Şengül Büyükçelebi’yi orada gördüm tanıyordum. Evlerimize gidip geldik birkaç sefer” dedi.
Eşinin IŞİD’teki görevini bilmiyormuş
10 Ekim Katliamı’nı duymadığını Türkiye’ye geldiğinde öğrendiğini söyleyen Balı, katliam sorumlularını tanımadığını ve bilgisi olmadığını söyledi. Türkiye’ye 2018 yılında döndüğünü ifade eden Balı, Suriye’den sınıra kadar kaçakçılara 2 bin dolar vererek, geldiğini söyledi. Balı,”Görümcemi aradım gelmek istiyorum diye o da Bursa’da bir komiser var, onu aramış polisler de beni gelip aldı” dedi. İlhami Balı’nın ne iş yaptığını bilmediğini ama Ebubekir kod adlı olduğunu belirten Balı, “Suriye’de telefon çekmiyordu orada telefon kullanmıyorduk. Türkiye’ye geldiğimde eşimle hiç konuşmadım” dedi. Balı, eşi İlhami Balı’nın IŞİD’deki görevini Türkiye’ye gelince öğrendiğini ve evinde de kimsenin kalmadığını söyledi.
Polisler otelde sorgulamış
Avukat Doğukan Tonguç Cankurt’un sorularına cevap veren Balı, sınırda yakalanmadığını kendisinin teslim olduğunu belirterek, şöyle devam etti: “Bizi bir otele gözümüz bağlı götürdüler 3 gün boyunca bir kadın bir erkek polis sorguladı. İlk beni aldıklarında karakol gibi bir yerde bana kötü davrandılar ama otelde çok iyi davrandılar.” Balı, daha önce Suriye’den kaçmamasını, kaçakçı tanıdığının olmamasına bağladı. Cankurt, Balı’nın ifadelerinde çelişki olduğunu belirterek, şunları söyledi: “Daha önce Gaziantep’ten Reyhanlı’ya seni eşinin bıraktığını söylemişsin şimdi kendin geçtiğini söylüyorsun. Etkin pişmanlıktan yararlanmak istiyorsan çelişkileri gidermen gerekiyor” dedi. Balı, “Hatırlamıyorum” yanıtını verdi.
Antep’teki Menzil tarikatına gidip geliyormuş
Toplantılar düzenlemediklerini ama erkeklerin kendilerine verdikleri kitapları okuduklarını belirten Balı, eşinin Antep’teyken menzil tarikatına gidip, geldiğini söyledi. Suriye’ye geçerken yanında 3 bin 900 TL ve 6 bin dolar para olduğunu orada ise eşinin IŞİD’den 100 dolar aldığını söyleyen Balı, Cankurt’un sorduğu isimlerin bir kısmını kod isimleriyle birlikte bildiğini söylerken kimseyi de tanımadığını iddia etti.
‘İlhami gözaltına alınmadı, sorgulanmadı’
Avukat Kemal Gündüz’ün sorularına cevap veren Balı eşinin 2012 yılında 6 ay boyunca El Kaide’den yattığını ama davanın nasıl sonuçlandığını bilmediğini söyledi. IŞİD’in Reyhanlı patlamasını gerçekleştirdiğinde eşi İlhami Balı’nın evde hasta yattığını iddia eden Balı, sonrasında ise “Gaziantep’te İlhami Suriye’ye gitmeden evimiz hiç basılmadı, İlhami gözaltına alınmadı, sorgulanmadı” diye belirtti.
Kayınpederinden ‘Cevap verme’ uyarısı
Balı’nın SEGBİS ile konuşurken, eşinin babasının yanında olduğu anlaşıldı ve sorulara “Cevap verme” uyarısı mahkeme salonunda duyuldu. Bu söylemin duyulması üzerine ailelerden “Bu şekilde maddi gerçek nasıl ortaya çıkacak, böyle yargılama mı olur” tepkisi geldi. Avukat Senem Doğanoğlu’nun sorularına cevap veren Balı, kendisine Suriye’de kaldığı süre boyunca kimlik kartı verilmediğini, kartların erkeklere verildiğini söyledi. Balı, şöyle devam etti: “Bana hiç kimlik kartı sormadılar. Eşim Gaziantep’te iken Hayır ve Ensar Derneği’nde çalışıyordu ve o şekilde geçiriyorduk. Kayınpederim çocuklarıma bakıyor ben de onların yanına geldim. İlhami bu şekilde olduğu için annesi babası hiç sormuyor. Çocuklar da uzun süredir sormuyor.”
10 Ekim davası ertelendi
10 Ekim Katliamı davasında mahkeme salonuna gelmek istemeyen IŞİD sanığının talebini kabul eden mahkeme heyeti sanık Erman Ekici’nin bir sonraki duruşmaya SEGBİS’le katılmasına karar vererek, duruşmayı 8 Mayıs tarihine erteledi
Mahkeme heyetinin diğer ara kararları şöyle: “ Firari sanıkların akıbetlerinin sorulmasına, tanık Demet Taşer’in yargılandığı davanın dosyasının örneğinin istenmesine, İlhami Balı ve Deniz Büyükçelebi hakkında tape kayıtlarının tamamının istenmesine, sanıklar hakkında Maslak tarafından yazılan raporlar için yazılan müzekkerenin istenmesi.”
ANKARA