TİHEK, polisin gösteri hakkını kullanan bir insan hakları savunucusunun kolunu kırmasının kendi yetki alanında olmadığını savundu
Cumartesi Anneleri’nin 25 Ağustos 2018 tarihinde Galatasaray Meydanı’nda gerçekleştirmek istediği 700’üncü hafta eyleminde polisin kolunu kırdığı ve saldırı sonucu vücudunun çeşitli yerlerinde kalıcı hasar meydana gelen insan hakları savunucusu Aydın Aydoğan’ın adalet mücadelesi sürüyor.
AYM’den ihlal kararı
Aydın Aydoğan, sorumluların yargılanması için gerekli soruşturma izni talebinin reddedilmesi üzerine Anayasa Mahkemesi (AYM) başvurmuştu. AYM, başvuruya dair “ihlal” kararı vermişti. Aydın, AYM kararı sonrası, dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu hakkında soruşturma açılması için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Parlamenter Bürosu’na başvurdu. Başsavcılık, Aydoğan’ın başvurusuna “Bakanlar hakkında görevleriyle ilgili suç işledikleri iddiasıyla Meclis üye tam sayısının salt çoğunluğunun vereceği önerge ile soruşturma açılmasının mümkün olduğu (…)” yanıtı verdi.
TİHEK’ten savunma istedi
Başsavcılığın kararı üzerine Aydın Aydoğan, Süleyman Soylu’nun yargılanması için gerekli soruşturma iznin verilmesi talebiyle 22 Aralık 2023’de Adalet Bakanlığına bağlı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’na (TİHEK) başvurdu. Söz konusu talebin Meclis yetkisinde olduğunu belirten TİHEK, başvuruyu “kabul edilemez” bularak reddetti. TİHEK’in ret kararı üzerine Aydın Aydoğan, 23 Eylül’de Ankara 17’nci Bölge İdare Mahkemesi’nde TİHEK kararına itirazda bulundu. Ankara 17’nci Bölge İdare Mahkemesi “yetkisiz” olduğunu belirterek, dosyayı Ankara 25’inci İdare Mahkemesi’ne gönderdi. Dosyayı inceleyen Ankara 25’inci İdare Mahkemesi, TİHEK’ten savunma istedi.
Görev ve yetki alanı
Ankara 25’inci İdare Mahkemesi’nin TİHEK’ten istediği savunma, mahkemeye ulaştı. Mahkeme dosyasına giren yazılı savunmada, TİHEK’in görev ve yetki alanın neleri kapsadığı belirtildi. Savunmada, kanun kapsamında kurulan TİHEK’in kuruluş amacının insan onurunu temel alarak insan haklarının korunması ve geliştirilmesi, kişilerin eşit muamele görme hakkının güvence altına alınması, hukuken tanınmış hak ve hürriyetlerden yararlanmada ayrımcılığın önlenmesi olduğunun altı çizildi. Bu görevi yerine getirmek için TİHEK’in kurulduğu belirtilen savunmada, insan hakları ihlallerini, ayrımcılık yasağı ihlallerini, özgürlüğünden mahrum bırakılanlara ilişkin ihlallere dair resen veya başvuru üzerine inceleme, araştırma, karara bağlama ve sonuçlarını takip etmenin görevleri arasında olduğunun altını çizdi. TİHEK, savunmasında kendilerine yapılan başvuruların 6071 Sayılı Kanunu’nun 9’uncu Maddesi’ne göre “kurumun alanına girip girmediği yönlerinden incelendiğini” kaydetti.
‘Ayrımcılıkla mücadele kapsamı’
Aydın Aydoğan’ın başvurusunun TİHEK’in savunmasında belirttiği “hak kullanımında meydana gelebilecek ayrımcılıkla” mücadele kapsamında olması nedeniyle başvurunun kabul edilmesi beklenirken, TİHEK, başvurunun kendi görev ve yetki alanında olmadığını savundu. TİHEK, başvuruyu şu ifadelerle reddetti: “(…) bahsi geçen gösteriye yapılan müdahale ile ilgili idari sorumluluğu olduğu gerekçesiyle dönemin İçişleri Bakanı hakkında soruşturma açılmasına izin verilmesi talebin ilişkin olup başvuru 6071 Sayılı Kanunu’nun 9’uncu Maddesi’nde kurumun başvuru incelemesi yapacağı alanlar olarak belirtilen ayrımcılık yasağı ve ulusal önleme mekanizması kapsamında değerlendirilmemektedir.”
‘TİHEK savunması çelişkili’
TİHEK’in mahkemeye gönderdiği savunmadaki çelişkilere dikkati çeken Aydın Aydoğan, TİHEK’in savunmasının kabul edilemez olduğunu belirtti. Aydın Aydoğan, “Biz aslında dönemin İçişleri Bakanı ve mevcut AKP İstanbul Milletvekili Süleyman Soylu hakkında Meclis’e başvurmuştuk. Meclis ise bize gönderdiği yazıda ’60 gün içerisinde TİHEK’e başvurabilirsiniz’ dedi. O yüzden gidip TİHEK’e başvurduk. Biz onlara görev alanını hatırlatmak istedik. TİHEK’in bu savunması bile çelişkili. Hem ‘Hak ihlallerini araştırıp karara bağlıyoruz’ diyor, hem de ‘Görev alanıma girmiyor’ diyor. Bir de AYM kararını örnek göstererek, aslında bir hak ihlalinin olduğunu ifade ediyor. Biz, yılmayacağız. Bu davayı gerekirse Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler çerçevesinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) kadar taşıyacağız” ifadelerini kullandı.
Haber: Ömer İbrahimoğlu / MA