QSD’nin silahsızlandırılması tartışmasının bir dış dayatma olduğunu ifade eden PYD Eşbaşkanı Xerîb Hiso, ‘Sorunlar diyalog ile çözülür. Halkları evlerine dönerse o zaman istikrarın önü de açılır’ dedi
Suriye’de 2011’da başlayan iç savaş, yaklaşık bir yıl önce Şam hükümetinin Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) geçmesiyle son buldu. Savaş sürecinde kurulan Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi, HTŞ kontrolünde kurulan geçici hükümetinin Türkiye’nin de desteğiyle Suriye’de merkezi bir yönetim kurma dayatması, ülkede yer yer gerginliklere yol açıyor. Özerk Yönetim Suriye’nin yeni modeli için “adem-i merkeziyetçi” bir yapıyı savunurken Türkiye yönetimi sık sık “Kürtlerin Suriye’den tamamen tasfiyesini” hedefleyen açıklamalarda bulunarak, bu açıklamaları Geçici Suriye Hükümeti’nin önüne ödev olarak koyuyor.
Demokratik Birlik Partisi (PYD) Eşbaşkanı Xerîb Hiso, bölgedeki siyasi ve askeri gelişmeleri, QSD ve Suriye Geçici Hükümeti arasında imzalanan 10 Mart Anlaşması’nı, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nin bölgedeki yansımalarını, Türkiye’nin Suriye iç işlerine müdahaleleri ve Suriye ile demokratik entegrasyonu değerlendirdi.
Mezopotamya Ajansı’na (MA) gelişmeleri değerlendiren Xerîb Hiso, Esad rejinin değişmesinin büyük değişiklikler yaratmadığını söyledi. HTŞ ile birlikte çatışmaların devam ettiğini dile getiren Xerîb Hiso, “Katliam, kaos ve çatışmalar ile çözüm olmaz. 10 Mart Anlaşması, çözüm bulunması noktasında büyük umutlar verdi. Halklar bu anlaşma ile siyasi ve askeri bir çözüm olacağını bekledi. 10 Mart Anlaşması’nın üzerinden 8 ay geçti; ancak hala ciddi bir ilerleme söz konusu değil. Kimi görüşmeler oluyor, bir hareketlilik var; ancak bazı kesimler, bu anlaşmanın pratiğe geçmesini istemiyor. Çünkü bu anlaşma Suriye’de bulunan bütün halkların sorunlarını çözecek. Bu bazı güçlerin işlerine yaramayacak” dedi.
‘QSD halkların öz savunma gücüdür’
Bir aydır duraksayan görüşmelerde olumlu bir ilerleme olduğunu kaydeden Xerîb Hiso, QSD’nin silahsızlandırılmasının dış etmenlerin dayatmasıyla gündeme geldiğinin altını çizerek, “Silahsız olmak iradesiz olmaktır. Bu sorunları çözmeyeceği gibi sorunları büyütür. 10 Mart Anlaşması’nda silahsızlandırma diye bir şey yok. Bu dayatmadan kaynaklı duraksayan görüşmeler silahsızlandırmanın gündemden kalkması ile yeniden hareketlendi. QSD askeri bir güç olarak Suriye Savunma Bakanlığı ile görüşüyor. Askeri alanda ilerlemeler olmazsa Suriye genelinden bir ateşkes mümkün olmaz. Bugün Suriye’de askeri gelişmeler ekonomik, toplumsal sorunların önüne geçmiş durumda. Suriye’de her konu, bugün savunma ile bağlantılıdır. Suriye’de çatışmalar devam ediyor. Hala işgal edilen bölgeler var. DAİŞ daha bitmiş değil. Askeri alanda bir anlaşma olmazsa DAİŞ bitmez, ekonomik sorunlar çözülmez. Şuan askeri alanda atılan adımlar olumlu. Bu atılan adımları destekliyoruz. QSD halkların öz savunma gücüdür. Entegrasyon olacaksa demokratik esaslar üzerine olmalı” ifadelerini kullandı.
‘Çözüm istemeyenler var’
Suriye’de kalıcı bir çözümü istemeyen kesimlerin olduğunun altını çizen Xerîb Hiso, “İşgal bölgelerinde bulunan paramiliter güçler çözüm istemiyor. Onlar inşanın değil; yıkımın tarafı. Kendi şahsi çıkarlarını düşünüyorlar. Halklar için bir istekleri yok. Demokratik bir Suriye’de onlara yer olmadığını biliyorlar, onun için bu süreci baltalamaya çalışıyorlar. Bunun için her gün sosyal medyada QSD’ye karşı kin kusan paylaşımları dolaşıma sokuyorlar. Çözüm istemedikleri için yalan yanlış haberler servis ediyorlar. Şêxmeqsûd ve Eşrefiyê’ye bunun için saldırdılar. Bölgede bulunan DAİŞ uyuyan hücreleri bunun için saldırıyor. Çözüm önünde yolları kapatmak istiyorlar. Suriye’nin yeniden inşası her açıdan bir etki yaratacak. Bunu engellemeye çalışanlar suç işliyor. Koalisyon ve ABD bu süreçte öncü bir rol oynuyor. Tarafları bir araya getiriyorlar. Bütün engellemelere rağmen 10 Mart Anlaşması ekseninde ilerlemeler olacak” diye ifade etti.
‘Türkiye Suriye siyasetini değiştirmeli’
Türkiye’nin Suriye’nin iç işlerine müdahale etmesine değinen Xerîb Hiso, şöyle devam etti:
“Türkiye Suriye ile sadece komşu bir ülke. Ancak Adana Anlaşması’ndan bu yana 23 yıldır Türkiye askeri, siyasi olarak Suriye’nin içinde. Esed döneminde de vardı, şimdi de var. Esed rejimini destekleyen Rusya ve İran gibi ülkeler, Esed rejiminin son bulması ile Suriye politikalarında bir değişime gittiler. Türkiye’nin de politikalarını değiştirmesi gerek. Suriye bağımsız bir devlettir. Türkiye eskiden sürdürdüğü siyaseti artık devam ettiremez. Türkiye, ‘Yeni yerler işgal edeyim, topraklarımı genişleteyim’ diyemez. Türkiye entegrasyonu desteklemeli. Demokratik adımların önünü açmalı. 10 Mart Anlaşması gerçekleşirse Suriye’de yeniden bir doğuş yaşanır. Türkiye’nin bu doğuşu desteklemesi gerek. Türkiye, Suriye’de yapıcı bir rol oynayabilir. Çeteleri destekleyerek süreci baltalarsa bu Türkiye’nin de zararına olacak. Türkiye’nin Suriye siyasetini değiştirmesi gerek.”
Barış ve Demokratik Toplum Süreci
Abdullah Öcalan öncülüğünden başlatılan Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ni hatırlatan Xerîb Hiso, Abdullah Öcalan ve Kürt Özgürlük Hareketi’nin attığı somut adımlara karşı Türkiye’nin henüz somut bir adım atmadığının altını çizdi. Türkiye’nin atması gereken somut adımları Suriye’de yaşanan gelişmeleri bekleyerek atmayı planlamasının yanlış olduğunu vurgulayan Xerîb Hiso, şunları söyledi:
“Bu siyasi bir yanlış. Bu yanlışlar hem Türkiye hem de Suriye halklarını bir çıkmaza sürüklüyor. Türkiye’de bir süreç var. Türkiye’de barış isteyenler Suriye’de de barışı desteklemeli. Türkiye’nin atmadığı somut adımlar Suriye’de kaosu besliyor. Çeteler bundan güç alarak Kürtleri tehdit ediyor. Bu gruplar Türkiye’nin denetiminde. Türkiye daha olumlu bir rol oynayabilir ancak neyi beklediklerini bilmiyoruz. Türkiye’nin bu yaklaşımı kaygıları artırıyor. Suriye’de yarın ne olacağının bir garantisi yok. Türkiye niyetlerini Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ne uygun beyan etmeli. Bizim heyetler Şam’a gidiyor, orada heyetlerimize gidin Türkiye’yi ikna edin deniliyor. Heyetler Türkiye ikna olursa biz aksini düşünmüyoruz diyorlar. ‘Sizlerin hakları var, bunu bizde görüyoruz’ diyorlar ancak hepsi sözlü, yazılı bir şey yok. Sözlü olarak her şeyi kabul ediyorlar; ancak bir belge yok. Türkiye’de sözlü olarak her şeyi kabul ediyor. Bununla vakit kazanmak istiyorlar. Suriye’de geçici hükümet mi hakim yoksa Türkiye mi hakim? Bunun netleştirilmesi gerek. Türkiye, Özerk Yönetim ile zaman kaybetmeden diyalog masasına oturmalı. Özerk Yönetim’in herkes ile görüşmeler yapma hakkı var.”
Girê Spî, Serekaniyê ve Efrîn
Demokratik entegrasyon ile birlikte Suriye’de halklar arasında ilişkilerin daha fazla güçleneceğini belirten Xerîb Hiso, bunun gerçekleşmesi önünden hiçbir gücün duramayacağını ifade etti. Suriye Geçiş Hükümeti Savunma Bakanlığı’nın Tişrîn Barajı yakınındaki bir askeri noktalarının QSD tarafından hedef alındığı yönünde yanlış bilgileri bilinçli olarak yaydığını söyleyen Xerîb Hiso, yaratılmak istenen istikrarsızlığa karşı halkların her şeyin farkında olduğunu belirti. Kuzey ve Doğu Suriye’nin Grê Spî, Serekaniyê ve Efrîn kentleri başta olmak üzere birçok kentinin hala işgal altında olduğunu hatırlatan Xerîb Hiso, şunları kaydetti:
“Yaklaşık bir yıldır rejim değişti; ancak geçici hükümet bugüne kadar hükümet olarak bu kentler ile ilgili bir karar vermedi. Karar vermeye yetkili değiller. Halkların kendi kentlerine dönmeleri gerek; ancak Türkiye’nin denetiminde bulunan gruplar bu kentlerde insan haklarını ayaklar altına almaya devam ediyorlar. Kentlerin halkları çadırlarda yaşamaya mahkum edilmiş. Bunun neresinde ahlak var. ‘Devrim yaptık’ diyen geçici hükümet var; olan devrimi kendi çıkarları için çalmıştır. Şuan Efrîn’de yaşayanlar başka Suriye kentlerinden buraya getirilmişler kendi evlerine de dönebilirler. Ancak Kürtlerin evlerinde kalıyorlar ve Kürtlere tehditler yağdırdıkları videolar paylaşıyorlar. Bu çetelerin Efrîn’den çıkması lazım. Bu çeteler halkların evlerine dönmesini engelliyor. Halkların evlerine dönmesi için çalışmalar var. Kısa bir sürede halklar evlerine dönecek. Halkları evlerine dönerse o zaman istikrarın önü de açılır. Rejim değişti, neden hala halklar kendi evlerine dönemiyor? Bunun önünü kapatmak çözümün önünü kapatmaktır. Sorunlar diyalog ile çözülür.”
Haber: Emrullah Acar / MA









