Qamişlo sınırındaki nöbet eylemine katılan Rojavalı Emira Er, ‘Rustemê Zal’dan bu yana bu topraklarda yaşıyoruz. Kimsenin bizi buradan çıkarıp, başkalarını yerleştirmeye hakkı yok’ dedi
Türkiye ve güdümündeki SMO paramiliter grupları, Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılarına karşı Mêrdîn’in (Mardin) Nisêbîn (Nusaybin) ilçesinde bulunan Qamişlo sınırında başlatılan nöbet eylemi 15’inci gününde sürüyor. Mêrdîn ve çevre illerden gelen yurttaşların katılımıyla devam eden nöbet eyleminde yer alanlardan biri de, 1997 yılında evlilik yolu ile geldiği Mêrdîn’in Dêrik ilçesine bağlı Girêsor kırsal mahallesinde yaşayan 52 yaşındaki Emira Er. 5 çocuk annesi olan Emira Er, Kuzey ve Doğu Suriye kenti Hasekê’ye bağlı Dirbesîye ilçesinin Çetelê köyünde doğup büyüdü.
‘Bu topraklarda yaşıyoruz’
Sınırda başlatılan eyleme katılan Emira Er, “Burada da halkımızla, toprağımız ve suyumuzla birlikteyiz. Rojava canımızın, yaşamımızın bir parçası gibidir. Bu yüzden kimse onu bizden koparamaz. Yaklaşık 13 yıldır Rojava’yı göremiyoruz. Savaşın başlamasından bu yana sınır kapıları kapalı ve bu yüzden zor durumda olan halkımıza hasret kaldık. Bu durum bir diken gibi yüreğimize saplanmış. Bizler bu davanın sahibiyiz. Bizlere dayatılan yaşam içerisinde kıvranıyoruz. Annem ve teyzem vefat etti ama gidemedim. Ailemin tamamı zorluklara maruz kaldı ve perişan oldular fakat yine gidemedim. Bizler bu acıyla yaşıyoruz. Buradan baktığımızda 4 adım uzaklıktayım ama sınırlarla, askerle, köpeklerle kapatmışlar. Bu topraklar babamıza, dedelerimize aittir. Rustemê Zal’dan bu yana bu topraklarda yaşıyoruz. Kimsenin bizi buradan çıkarıp, başkalarını yerleştirmeye hakkı yok” dedi.
‘Özgürce yaşamak istiyorum’
Dünyada yaşanan savaşları, “vahşi yaşamda güçlünün zayıfı yemeye çalışması” olarak değerlendiren Emira Er, “Dünya, demokrasi ve kardeşlik böyle bir şey değildir. Madem kardeşlikten söz ediyorsunuz; sizin eviniz nasıl güzelse benim de evimin o kadar güzel olması gerekiyor. Evinde nasıl ki; özgürce yaşayabiliyorsan ben de özgürce yaşamak istiyorum. Kardeşlik, arkadaşlık ve komşuluk ancak bu şekilde mümkündür. Saraylarda yaşıyorlar ama halk çadır bulamıyor. Yeter artık” diye belirtti.
‘Terk etmeyeceğiz’
Kuzey ve Doğu Suriye’de halkların gece gündüz direndiğini kaydeden Emira Er, Hasekê’de yaşayan ailesi ile yaptığı görüşmelerde “Hepimiz öldürülsek de torağımızı terk etmeyeceğiz” cevabını aldığını aktardı.
Kuzey ve Doğu Suriye halklarının bir mucize beklemediklerini ve var olan yönetim modeli ile yaşamak istediklerini kaydeden Emira Er, “Bu nedenle Özerk Yönetimin ayrı ve Suriye’nin ayrı bir parlamentosunun olması gerekiyor. Suriye parlamentosunda bizim de milletvekillerimizin yer alması gerekiyor. Bunu sadece kendimiz için değil Suriye’de yaşayan bütün halklar için istiyoruz” diye konuştu.
‘Kürtler birlik olmalı’
Kürtler ve Kürtlerin dostlarına Kürt yazar Cegerxwîn’in “Eger em nebin yek, em ê herin yek bi yek” sözü ile seslenen Emira Er, “Bu saatten sonra Kürt halkının birlik olmalıdır. Kötü günlerden geçiyoruz. Çevremizi saran ve kazanımlarımıza göz diken bir düşman gerçekliği var. Bugün başkaldırma günüdür. Çünkü bugün Kürt halkının varlık ve yokluk mücadelesi günüdür. Çünkü masalar kuruldu, kalemler çıkarıldı ve bugün ne yazarsak önümüzdeki yüzyılda haklarımız savunulacak. Eğer ki mücadele etmezsek yüzyıl daha bu acıları yaşamak zorunda kalacağız. Bundan kaynaklı tüm Kürt partilerine çağrım; birlik olmalarıdır” diye konuştu.
Emira Er, Nisêbîn’den Qamişlo’ya bakarak şu dizeleri seslendirdi;
“Welatê min, welatê min
Her hilmeke bistînim ji gûl û beybûnên te
Her firek av vexwim ji çem û kaniyên te
Her seyranekê ez derkevim di nav deşt û çiyayên te
Her nêrîneke binihêrim tenê li ser erdê te
Hêja ye ez hezar cara şehîd herim ji bo te.”
Haber: Ahmet Kanbal – Ömer Erdoğan / MA