• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
24 Kasım 2025 Pazartesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Dünya

Ranjan Solomon: Ticaret koridorları dengeleri değiştirebilir

23 Kasım 2025 Pazar - 23:00
Kategori: Dünya, Manşet, Söyleşi
Ranjan Solomon: Ticaret koridorları dengeleri değiştirebilir

Hindistanlı insan hakları savunucusu Dr. Ranjan Solomon, Keşmir sorunu ve Hindistan-Türkiye krizini değerlendirdi:

  • Hindistan muazzam bir mozaik, ancak harmoniden ziyade hiyerarşiyle inşa edilmiş bir çeşitlilik. Etnolojik olarak Hint-Aryan kuzeyi; siyasi kurumlara, bürokratik güce ve kültürel anlatılara uzun süredir egemen olmuştur. Dravidian, Adivasi ve Tibet-Burmalı halkların köklü tarihleri vardır
  • Keşmir’i tamamıyla kontrol altına almak, Orta Asya’ya kara erişimi sağlayacağı için stratejik açıdan önemli olarak görülmekte. Keşmir’i ziyaret ettim ve Srinagar’da yerel halkla zaman geçirdim. Bir referandum yapılacaksa, öncesinde karşılıklı taviz ve uzlaşı ruhu gereklidir. ‘Bağımsız Keşmir’ çıkmazın bir yolu olabilir
  • Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomik Koridoru yani IMEC, Hindistan’a Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi’ne alternatif sunarak stratejik konumunu yeniden şekillendirebilir. Ancak IMEC siyasi olarak kırılgan bir projedir. Ticaret koridorları dengeleri değiştirebilir

Mehmet Ali Çelebi 

Kendi kaderlerini tayin etme hakkı üzerine çalışmalar yapan Hindistanlı Dr. Ranjan Solomon, röportajın bu bölümünde, Hindistan’ın küresel ve bölgesel güç denklemlerindeki yerini, enerji koridorlarını, jeopolitik dönüşümleri değerlendirdi. Yazar Solomon, Hindistan ile Pakistan arasındaki son savaşı, bağımsızlıktan bu yana 5 savaşa neden olan ırkçı propagandalara malzeme yapılan ve çözülemeyen Keşmir krizine dair formülünü, Türkiye ile Hindistan arasındaki krizi analiz etti.

  •  Hindistan’ın etnolojik, teolojik ve filolojik fotoğrafı çekildiğinde ne görülür? Hangi etnik ve dini yapılar baskın?

Hindistan muazzam bir mozaik, ancak harmoniden ziyade hiyerarşiyle inşa edilmiş bir çeşitlilik. Bu, çelişkilerle dolu yapısal bir gerçekliktir. Etnolojik olarak Hint-Aryan kuzeyi; siyasi kurumlara, bürokratik güce ve kültürel anlatılara uzun süredir egemen olmuştur. Dravidian, Adivasi ve Tibet-Burmalı halkların köklü tarihleri vardır, ancak yapısal temsilleri daha azdır. Dilsel olarak, Hindistan resmi olarak çok dilli olsa da ulusal yaşama Hintçe ve İngilizce hakimdir. İngilizce toplumsal elitin dili olmaya devam ederken; Hintçe, çoğu Hintlinin ana dili olmamasına rağmen sıklıkla “ulusal” dil olarak yansıtılmaktadır. Teolojik olarak, Hinduizm çoğunluk inancıdır, ancak devlet Anayasal laiklikten ziyade giderek artan bir şekilde Hindu egemen siyasi tarzı benimsemektedir. Müslümanlar, Hristiyanlar, Sihler, Budistler ve Jainler mirası zenginleştirse de güç yapıları bu çeşitliliği yansıtmamaktadır. Kabileler ve Dalit-Bahujan toplulukları aynı anda hem görünür hem de marjinalleştirilmiş durumdadır; kültürleri sembolik olarak sahiplenilirken, tam temsil yetkisi reddedilmektedir. Filolojik olarak, Hindistan birçok yazı ve edebi geleneğe sahip bir medeniyettir; ancak yayıncılık, medya ve eğitim İngilizce’yi ve dar bir Kuzey Hindistan dilleri grubunu ayrıcalıklı kılmaktadır. Ağırlık merkezi, ülkenin dilsel zenginliğinde değil, Hintçe kuşağı elit sınıfındadır. Hindistan medeniyetlerin buluşma, kaynaşma noktası değil; hiyerarşik bir yamalı bohçadır.

  •  Kast sistemini aşmak konusunda 21. yüzyılın ilk çeyreğinde mesafe kaydedilebildi mi?

Bu soruya verilebilecek kısa cevap şudur: Kast, Hint yaşamının en belirleyici unsuru olarak varlığını sürdürmektedir. Anayasal reform, kotalar ve sosyal hareketler, kastın daha acımasız biçimlerini zayıflatmış, ancak temel mantığını, yani doğuştan gelen hiyerarşiyi ortadan kaldırmamıştır.

21. yüzyıl, özellikle eğitim ve kamu sektörü istihdamı aracılığıyla, bazı ‘kayıtlı Kast’ (Hindistan’da devlet koruması altına alınan Kast sisteminin altında bulunan sosyal topluluk) ve diğer geri Kast sınıflarından topluluklar için hareketlilik getirdi. Ancak bu kazanımlar dengesiz kalmıştır. Özel sektördeki işe alımlar hala Kast önyargısını barındırmakta; elit ağlar kendilerini yeniden üretmekte. Dalitler kırsal Hindistan genelinde orantısız şiddet, topraksızlık ve aşağılamayla karşı karşıya kalmaktadır. Evlilikler ezici çoğunlukla endogamik biçiminde sürmekte; sosyal sermaye hala Kast ilişkileri üzerinden akmakta ve siyasi partiler Kast bloklarını oy depoları olarak mobilize etmektedir. 2020’lerin ortalarına gelindiğinde, Hindistan, kamusal söylemin yeniden “Hinduizasyonuna” tanık oldu, bu da Kast adaletsizliğini gözden uzaklaştırdı. Sistem, ülke bu durumla titizlikle yüzleşmediği için devam ediyor.

  •  Mayıs 2025 Hindistan-Pakistan Savaşı’nın sebep ve sonuçları konusunda neler söylersiniz?

Hindistan, Pahalgam Keşmir’de gerçekleştiği iddia edilen terör saldırısının ardından kesin kanıtlar sunmadan Pakistan ve onun müttefikleriyle gerilimi tırmandırdı. Bu saldırının “false flag” (savaş gerekçesi yaratmak için kullanılan özel harp tekniği) saldırısı olduğu iddia ediliyor. Şeffaflık gözetilmeden ve güvenilir kanıt olmadan verilen askeri bir tepki, Hindistan’ın diplomatik konumunu zayıflattı. Hindistan uluslararası alanda bu süreçte başarısız oldu.

Türkiye ile Hindistan gerilimi…

  •  Hindistan-Pakistan Savaşı sonrası da Hindistan ile Türkiye arasında kriz yaşandı. #BoycottTurkey paylaşımları oldu. Bazı Türk şirketleri milyarlarca dolarlık projelerden çıkarıldı. Krizin seyri konusunda değerlendirmenizi sormak istiyorum.

Türkiye’nin Pakistan’a verdiği siyasi destek öngörülebilirdi. Ankara ile İslamabad arasında tarihsel bağlar var. Hindistan’ın tepkisi ise düşüncesiz, refleksif ve siyasi olarak olgunlaşmamıştı: Boykotlar, iptal edilen anlaşmalar, turizmi hedef alan çağrılar, medya histerisi ve kanıtsız suçlamalar tepkisel ve güvensiz bir yaklaşımın göstergesiydi. Yeni Delhi’nin daha derin sorunu şuydu: Devlet aklının ve siyasi sorumluluğun yerini milliyetçiliğin alması. Savaşın alevlerini canlı tutan televizyon sunucuları bu durumu daha da körükledi. Hindistan, Keşmir’i çatışma süreciyle ilişkilendirmeyi reddediyor, ancak dünya bu bağlantıyı açıkça görüyor. Keşmir konusunda siyasi bir çözüm veya uluslararası arabuluculuk olmadıkça Hindistan, tırmanan gerilim döngüsüne sıkışmış durumda kalacaktır. Gerçek kriz Türkiye değildi. Kriz, Hindistan’ın stratejik sabırsızlığı ve yukarıda sayılan tüm etkenlerdi.

Keşmir krizinin çözümü

  •  Keşmir nedeniyle sonuncusu 2025’te iki ülke 5 kez savaştı. Nasıl barışa çevrilebilir Keşmir krizi?

Hindistan, Keşmir halkını bastırmak için 700 bin asker bulundurmasına rağmen hedeflerine ulaşmakta açıkça başarısız olmuştur. Bu durum, Keşmirlilerin Hindistan’ın acımasız işgaline karşı cesurca direnmesinden anlaşılmaktadır. Hindistan’ın Keşmir’de bir barış anlaşmasına varma konusundaki “tereddüdü”, diğer etnik grupların ayrılma korkusu, Keşmir’in bir iç mesele olduğu yönündeki eski tutumu ve mevcut hükümetin Keşmir’in Pakistan’ın kontrolündeki kısmını geri alma isteği de dahil olmak üzere karmaşık faktörlere dayandırılmaktadır. Hindistan, Keşmir’in statüsünde bir değişikliğin diğer hoşnutsuz etnik gruplar için örnek teşkil etmesinden endişe etmektedir. Hindistan, Cemmu ve Keşmir’in egemen topraklarının ayrılmaz ve devredilemez bir parçası olduğunu inatla savunmaktadır. Bu durum, Keşmir’de kendi kaderini tayin için referandum çağrısı yapan BM Güvenlik Konseyi kararlarıyla keskin biçimde çelişmektedir. Hindistan, Birleşmiş Milletler de dahil olmak üzere üçüncü taraf müdahalesini sürekli reddetmiş, meselenin yalnızca Hindistan ve Pakistan arasında 1972’deki Simla Anlaşması doğrultusunda çözümlenecek ikili bir sorun olduğunu savunmuştur. Hindistan’daki Bharatiya Janata Partisi (BJP), Keşmir’i iç siyaseti ilgilendiren bir mesele olarak gördüğünü söylemekte ve bu hamasi pozisyonla siyasi kazanç sağlamaya çalışmaktadır. Mevcut hükümet, Pakistan’ın kontrolündeki Keşmir topraklarını geri almakla tehdit ederek barış ihtimallerini daha da karmaşık hale getirmiştir. Hindistan’ın bazı kesimlerinde, Keşmir’i tamamıyla kontrol altına almak, Orta Asya’ya kara erişimi sağlayacağı için stratejik açıdan önemli olarak görülmektedir. Orta Asya, enerji ve maden kaynakları açısından zengin bir bölgedir. Bu faktörler, ulusal anlatıların, güvenlik kaygılarının ve iç politikanın kalıcı barış çabalarını baltaladığı karmaşık bir siyasi tablo yaratmaktadır.

Bu arada Hindistan, Belucistan ve Pakistan’ın diğer bölgelerine müdahale ettiği iddialarını resmi olarak reddetmekte, bu iddiaları “asılsız” ve Pakistan’ın kendi iç sorunlarından ve terörle ilgili geçmişinden kaçmak için ürettiği bir söylem olarak nitelendirmektedir. Pakistan ise Hindistan’ı Belucistan’daki isyanı desteklemek ve diğer istikrarsızlaştırıcı faaliyetlerde bulunmakla defalarca suçlamıştır.

Pakistan-Hindistan siyasi gerilimleri için gerçekçi çözümler arasında sürdürülebilir diplomatik angajman, terörle mücadeleye odaklanma ve sınır yönetimi yer alıyor. Diğer stratejiler, karşılıklı yararlı ilişkiyi artırmak için ticaret ve ekonomik ilişkileri geliştirmeyi, güven inşa etmek için halklar arası etkileşimleri teşvik etmeyi ve ihtilafların çözümü için çok taraflı platformları kullanmayı içeriyor. Spor ve kültür, barışı geliştirmede ve insanlar arasında olumlu ilişkiler kurmada önemli rol oynayabilir.

Hindistan’daki mevcut hükümet bu çözüm yolları için yeterince hazırlıklı değil ve Pakistan’a karşı düşmanca bir tutum sürdürmektedir. Hükümet vize erişimini kolaylaştırarak, Hintlilerin tren, karayolu ve havayolu ile Pakistan’a seyahat edebilmesini mümkün kılabilir. Halklar düzeyinde nefret yoktur; nefret yayanlar, durumu değiştirebilecek olumlu analizlerden yoksun olan bazı Hint televizyon kanallarıdır.

Yine barış inşasının öne çıkan örneklerinden biri; Hindistan-Pakistan dostluk girişimi Aaghaz-e-Dosti, 2012’de başlayan ve barış eğitimi ile ortak projeler yoluyla halklar arası ilişkileri geliştirmeyi amaçlamaktadır. Bu girişim, Hindistan merkezli Mission Bhartiyam ile Pakistan merkezli The Catalyst arasında bir işbirliğidir (zaman zaman Hum Sab Aik Hain ile de çalışmıştır) Bu girişim, her yıl yayınlanan “Hindistan-Pakistan Barış Takvimi” ve öğrenci mektuplaşmalarıyla bilinir. Aaghaz-e-Dosti’nin ötesinde, bölgedeki yeni nesil liderlik ağını güçlendirmeyi amaçlayan projeler yürüten Asia Society gibi gruplar da bulunmaktadır. Basit ama anlamlı jestlerle (öğrencilerin birbirlerine tebrik kartı göndermesi ve her yıl yayınlanan Hindistan-Pakistan Barış Takvimi gibi) iki ülke halkları arasında güçlü bağlar kurmayı amaçlamaktadır. Yalnızca ilerici ve barış yanlısı hükümetler barış için gerekli koşulları oluşturabilir.

“Bağımsız bir Keşmir”in çatışmaları tamamen bitirip bitirmeyeceğini soranlar da var. Pek çok Keşmirlinin böyle bir seçeneği tercih etmesi mümkündür. Gerçek ve kalıcı bir barışa yol açacak bir “Bağımsız Keşmir”, her iki ülkeye de milyarlarca dolarlık doğrudan askeri maliyet ve dolaylı ekonomik kayıplardan tasarruf sağlayabilir; böylece kaynaklar ulusal kalkınma ve bölgesel istikrara yönlendirilebilir. Mevcut jeopolitik istikrarsızlığın, Hindistan’ın potansiyel ekonomik büyüme oranında ciddi bir açık yarattığı, Pakistan’ın ise sürekli yüksek savunma harcamalarının sivil ekonomisini zayıflattığı ve borç baskısını artırdığı tahmin edilmektedir.

Şahsen Keşmir’i ziyaret ettim ve Srinagar’da yerel halkla (aralarında Cammu bölgesinden ilerici Hindular da vardı) zaman geçirdim. Bir referandum yapılacaksa, öncesinde karşılıklı taviz ve uzlaşı ruhu gereklidir. Hiçbir ülke, özellikle Hindistan bunu kolayca göze almayacaktır; çünkü iç kamuoyuna, askerî güçleri ve ne olduğu belli olmayan bir “bölgesel kontrol” fikri ile güç gösterisi yapmak istiyorlar. “Bağımsız bir Keşmir” bu çıkmazın bir yolu olabilir.

  • Hindistan jeopolitik dönüşümler yaşanırken kendisini nerede konumlandırıyor? Çin, Rusya, ABD arasındaki çekişmede Hindistan’da neler görebiliriz?

Hindistan tarafsız değil; riskten korunma politikası izliyor. ABD ile, Çin’i dengelemek amacıyla Quad ve teknoloji ortaklıkları üzerinden savunma işbirliğini derinleştiriyor. Rusya ile, jeopolitik rahatsızlıklara rağmen tarihsel savunma bağımlılıklarını sürdürüyor. Çin ile ekonomik olarak etkileşim kurarken, Himalaya sınır hattında askerî olarak karşı karşıya geliyor. Çin-Pakistan askerî ortaklığı, Hindistan’ı umutsuzca savunmasız bırakıyor. Hindistan, iddialı fakat güvenilmez bir komşu, hırslı fakat yeterince yetkin olmayan, büyük stratejisi olmayan bölgesel bir güç olarak algılanıyor. Küresel statü istiyor ama özellikle otoriterlik, insan hakları ve küresel ölçekli yönetim reformu gibi zor siyasi tercihlerden kaçınıyor. Hindistan etki istiyorsa, önce içerideki yönetimini düzeltmeli (yargı güvenilirliği, siyasi özgürlükler, ekonomik istikrar) çünkü büyük güç konumu yalnızca milliyetçi nutuklarla sağlanamaz. “İçi dışı bir olmak” ifadesi, hayatın her alanında dürüstlük, tutarlılık ve bütünsel bir ahlak standardı gerektiğini savunan özlü bir ilkedir. Bu, özel eylemler ile kamu imajının uyum içinde olması gerektiğini ima eder.

  •  Eylül 2023’teki G-20 Yeni Delhi Zirvesi’nde imzalanan IMEC ile Hindistan ister istemez Ortadoğu’ya da yüzünü çevirdi. Ticaret koridorları dengeleri nasıl etkileyebilir? Hindistan’ın Ortadoğu ülkelerine ve halklarına yaklaşımı nasıl?

Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomik Koridoru yani IMEC, Hindistan’a Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi’ne alternatif sunarak stratejik konumunu yeniden şekillendirebilir. Ancak IMEC siyasi olarak kırılgan bir projedir: Körfez’de istikrar, İsrail ile işlevsel ilişkiler ve Avrupa yatırımını gerektirir. 2024-2025 savaşları koridorun ne kadar savunmasız olduğunu ortaya koymuştur. Hindistan’ın Ortadoğu’ya yaklaşımı çıkar odaklıdır: Enerji, diasporanın refahı, altyapı ve silah ticareti. İnsan hakları veya demokrasi konusunda ise normatif bir diplomasisi yoktur. Ticaret koridorları dengeleri değiştirebilir. Ancak sadece Hindistan sürdürülebilir ve ilkeli bir rol oynarsa. Zayıf diplomasi veya ahlaki sessizlik, hiçbir koridorla telafi edilemez.

  •  Ranjan Solomon Kimdir?

Dr. Ranjan Solomon, Hindistan’da Kerala’nın kuzeyine düşen eyaletlerden Goa’da doğdu. Dr. Solomon, ulusların hegemonik anlatılardan bağımsız olarak kendi kaderlerini belirleme hakkı üzerinde, kültürel çoğulculuk, sosyal adalet, insan haklarının korunması, dinler arası uyum, Eko-adalet/çevresel demokrasi üzerinde çalışmıştır. Filistin, Güney Afrika, Orta Amerika, Sri Lanka, Keşmir hakkında kamu raporları yazan Solomon’un yazdığı/editörlüğünü yaptığı 5 kitabı bulunmakta. Ulusal İnsan Hakları Konfederasyonu’nda başkanlık da yaptı. Birinci ve İkinci İntifada dönemlerinde Filistin’e ziyaretlerde bulunmuştur. Filistin için Hint-Filistin Dayanışma Ağı ve Küresel Adalet İçin Kairos içinde yer almıştır. Ana akım turizmin sömürdüğü “Üçüncü Dünya” ülkelerinde adalet turizmi ağlarının oluşumunda rol almıştır.

Çeviri için Melih Kayhan Pala’ya teşekkürler.

Kerala: Ütopik değil ilerici yerel öz yönetim – I

Bitti

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Egîdê Cimo Ma Muzik okulu bir yaşını kutladı

Sonraki Haber

Kani Torun: Kürtlerle çözüm demokrasinin anahtarı

Sonraki Haber
Kani Torun: Kürtlerle çözüm  demokrasinin anahtarı

Kani Torun: Kürtlerle çözüm demokrasinin anahtarı

SON HABERLER

Humus’ta 2 kişi katledildi

Humus’ta 2 kişi katledildi

Yazar: Yeni Yaşam
23 Kasım 2025

Almanya’daki PKK yasağı Kürtlerin yaşamını etkiliyor

Almanya’daki PKK yasağı Kürtlerin yaşamını etkiliyor

Yazar: Bedri Adanır
23 Kasım 2025

Araplar yüzünü Özerk Yönetim’e döndü

Araplar yüzünü Özerk Yönetim’e döndü

Yazar: Bedri Adanır
23 Kasım 2025

Duhok forumu

Duhok forumu

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
23 Kasım 2025

AKP hangi denklemi kurdu, muhalefet nasıl tuzağa düştü?

AKP hangi denklemi kurdu, muhalefet nasıl tuzağa düştü?

Yazar: Bedri Adanır
23 Kasım 2025

‘Erkek adam’ ve sosyal insan

‘Erkek adam’ ve sosyal insan

Yazar: Bedri Adanır
23 Kasım 2025

Tam zamanında yapılan uyarı

Çözüm süreci ve iktidar savaşları

Yazar: Bedri Adanır
23 Kasım 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır