• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
11 Ağustos 2025 Pazartesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Forum

Rojava deneyimi üzerinden komünalist devrim inşası

Anarşist perspektifle Öcalan okuması (5)

11 Ağustos 2025 Pazartesi - 00:00
Kategori: Forum, Manşet
Rojava deneyimi üzerinden komünalist devrim inşası

Rojava’da komünalist devrim yalnızca siyasal yapılarla değil, aynı zamanda ekonomik ve toplumsal ilişkilerin yeniden yapılandırılmasıyla ilerlemektedir. Mülkiyetin kolektifleşmesi, üretimin toplumsal ihtiyaçlara göre planlanması ve yerel kooperatiflerin geliştirilmesi, kapitalist piyasa mantığının dışına çıkan alternatif bir ekonomi modelini ortaya koyar

Ercan Jan Aktaş

“Özgürlük, bireyin yalnızca özel yaşamdan kurtulması değil; kamusal alanda görünür ve etkili olmasıdır. İnsan, ancak eylem ve söz aracılığıyla özgürleşir.” — Hannah Arendt, The Human Condition – The Human Condition

Öcalan’ın “demokratik ulus” ve “demokratik konfederalizm”, toplumsal ekoloji ve kadın özgürlükçü perspektif gibi temel kavramları, yalnızca Marksist-Leninist bir mirastan değil, aynı zamanda anarşist düşünsel evrenden beslenen bir özgürlük arayışının izlerini taşır. Bu yönelim, kapitalist modernitenin krizine karşı yerel özyönetimi, doğrudan demokrasiyi ve halklar arasında eşit temsiliyeti temel alan alternatif bir toplumsal örgütlenme modeli önerir.

Ancak Öcalan’ın paradigması, klasik anarşist çizgiden önemli noktalarda ayrılır. Devletin reddi yerine onu “aşma” ya da “sönümlendirme” stratejisi öne çıkar ; birey merkezli değil, kolektif kimlik ve tarihsel topluluk temelli bir özgürlük anlayışı tercih edilir. Öcalan’ın düşünsel konumlanışı, hem Bookchin’in radikal yerellik savunusuyla hem de Bakunin’in devlete dair köktenci eleştirisiyle kesişim halinde olsa da, kendine özgü tarihsel bağlamı (Ortadoğu gerçekliği, Kürt halkının deneyimi, sömürgeci devlet formları) nedeniyle bu kuramlarla birebir örtüşmez.

2012 yılında Suriye iç savaşının derinleşmesiyle birlikte Kuzey ve Doğu Suriye’de ortaya çıkan Rojava Özerk Yönetimi, yalnızca bir bölgesel özyönetim girişimi değil, aynı zamanda Öcalan’ın demokratik modernite paradigmasının somutlaştığı en kapsamlı politik deneyimdir (1). Bu deneyim, anarşist çevreler başta olmak üzere dünya çapında birçok devrimci ve özgürlükçü hareket tarafından dikkatle izlenmiş (2) ; yerel meclisler, komünler, kadın özgürlük meclisleri ve çok-etnisiteli yönetim biçimi, doğrudan demokrasiye dayalı, devletsiz bir yaşam formunun işareti olarak yorumlanmıştır (3).

Rojava’daki öz-yönetim modeli, klasik merkeziyetçi yapıların dışında halkın doğrudan karar alma süreçlerine katılımını esas alır; bu yönüyle Bakunin’in ve Bookchin’in tahayyül ettiği adem-i merkeziyetçi örgütlenme ilkeleriyle örtüşür (4). Rojava’nın toplumsal örgütlenmesinde, “halk meclisleri” en küçük birimlerden başlayarak mahalle, ilçe ve kanton düzeyine kadar yükselen bir konseyler sistemi oluşturur (5). Bu sistem, Bookchin’in “özgürlükçü belediyecilik” ve “komünal konfederalizm” fikirlerinin etkisini açıkça taşır (6).

Kadınların eşit temsiliyeti, Jineoloji eksenli örgütlenmeler ve kadın savunma birliklerinin varlığı ise, yalnızca teorik bir feminist duruş değil, aynı zamanda patriyarkanın radikal biçimde aşılmasına dönük bir eylem pratiğidir (7). Ekonomik düzeyde ise piyasa ilişkilerini dışlayan, kooperatif temelli, kolektif üretim biçimleri geliştirilmeye çalışılmış (8) ; bu da anarşist literatürdeki “anti-kapitalist” toplumsal örgütlenme fikriyle kesişmiştir.

Ancak tüm bu kazanımların, ağır savaş koşulları, ambargo ve sürekli tehdit altında yürütüldüğü gerçeği, bu deneyimin sürdürülebilirliğini zorlayan temel faktörlerden biridir. Rojava deneyimi, anarşist bir ütopyanın birebir uygulanması olmaktan ziyade, anarşist ilkelerin tarihsel ve kültürel özgüllükler içinde yeniden yorumlandığı, melez ve bağlamsal bir pratik olarak değerlendirilebilir.

Örneğin, askeri yapılanmaların varlığı, bazı anarşist çevrelerce devlet benzeri bir güç organizasyonu olarak eleştirilmiştir. Oysa bu durum, Rojava’nın kendi varlığını korumak için zorunlu bir öz-savunma mekanizması geliştirmesiyle açıklanabilir. Dahası, Öcalan’ın fikirlerinin belirleyici olduğu bu yapı, karizmatik bir liderliğin etkisiyle şekillendiği için, anarşizmin anti-otoriter ilkeleriyle her zaman tam anlamıyla örtüşmemektedir.

Buna rağmen, Rojava’daki siyasal deneyim, günümüz dünyasında halkların katılımcı, eşitlikçi ve özgürlükçü yaşam formlarını kurabileceğine dair güçlü bir örnek sunmakta; anarşizmin pratik olasılıklarına dair önemli bir zemin yaratmaktadır.

‘Komünalist ekonomi ve etik-politik toplumun inşası’ bağlamında Rojava deneyimi üzerinden durulması ve özenle izlenilmesi gereken pratik bir saha olmaya devam ediyor. Rojava’da komünalist devrim yalnızca siyasal yapılarla değil, aynı zamanda ekonomik ve toplumsal ilişkilerin yeniden yapılandırılmasıyla ilerlemektedir. Mülkiyetin kolektifleşmesi, üretimin toplumsal ihtiyaçlara göre planlanması ve yerel kooperatiflerin geliştirilmesi, kapitalist piyasa mantığının dışına çıkan alternatif bir ekonomi modelini ortaya koyar.

Bu süreçte kadınların öncülüğünde kurulan ekonomik birlikler, hem patriyarkal toplumsal yapıyı kırmakta hem de yeni bir etik-politik toplumun temelini atmaktadır. Rojava devrimi, yalnızca devletin ortadan kaldırılmasını değil, onun yerine geçen toplumsal ilişkilerin de özgürleştirici olması gerektiğini savunur. Bu yönüyle Murray Bookchin’in komünalizmine doğrudan atıfla, kent meclisleri ve demokratik özyönetim aracılığıyla yerel halkın kendi yaşamı üzerinde tam denetim kurduğu bir siyasal-toplumsal düzen hedeflenmiştir.

Sonuç:

Yeni bir enternasyonal için giriş : Devletsiz özgürlükçü birliğin arayışı

Bu çerçevede, Öcalan’ın düşüncesi anarşizm açısından hem eleştirel bir yeniden okuma imkânı sunar hem de bu kuramın Doğu halkları nezdinde somut, yaşanabilir bir modele dönüşmesini sağlar. Anarşist ufuktan bakıldığında Öcalan, devlet fetişizmini aşan, tahakküm biçimlerini çok boyutlu analiz eden ve devrimci pratiği yalnızca iktidarı ele geçirme değil, yaşamı dönüştürme süreci olarak tanımlayan özgün bir siyasal düşünür olarak belirir. Onun önerdiği demokratik modernite, anarşist teoriye bir alternatiften ziyade, onun Ortadoğu bağlamındaki radikal bir yeniden tercümesi olarak okunabilir. Bu okuma, hem anarşist kuramın evrensel geçerliliğini tartışmaya açar, hem de Öcalan’ın teorik mirasını dar ideolojik kalıpların ötesine taşıyan bir özgürlük siyasetinin imkanlarını hatırlatır.

Bu çalışma boyunca Öcalan’ın düşünsel dönüşümünü anarşist kuramsal mirasla karşılaştırmalı bir şekilde ele alarak, devlet, iktidar, kapitalist modernite, kadın özgürlüğü ve doğrudan demokrasi gibi başat meselelerde kurulan kuramsal ve pratik kesişimleri görünür kılmaya çalıştık. Beş ayrı başlık altında incelediğimiz bu yaklaşım, klasik Marksist-Leninist gelenekten radikal bir kopuşu ve anarşist teorilerle yaratıcı bir gerilim ve yakınlaşma sürecini içerir. Öcalan’ın devleti yalnızca egemen sınıfın aygıtı olarak değil, patriyarkal ve uygarlık tarihine içkin bir tahakküm biçimi olarak tanımlaması; onu Bakunin, Kropotkin ve Goldman gibi anarşist düşünürlerle aynı zeminde buluşturur. Ancak Öcalan’ın çözüm arayışı, klasik anarşizmin total yıkıcılığı yerine, toplumsal örgütlenme biçimlerinin tarihsel bağlam içinde yeniden inşa edilmesine dayanır.

Özellikle Rojava’da ete kemiğe bürünen demokratik konfederalizm modeli, devletsiz ama örgütlü bir toplum tahayyülünü yaşamsal kılarken ; yerel özyönetim, komünal ekonomi, kadın öncülüğünde toplumsal dönüşüm ve ekolojik yaşam ilkeleriyle anarşist teorinin pratik imkânlarını da yeniden hatırlatmaktadır. Bu nedenle demokratik modernite, ne klasik anarşizmin bir türevidir ne de onunla çelişen bir modeldir; daha çok, Ortadoğu’nun tarihsel koşullarında yeniden biçimlenmiş, anti-otoriter ve özgürlükçü bir sentez olarak okunmalıdır. Bu çalışma, Öcalan’ın siyasal düşüncesinin yalnızca Kürt özgürlük hareketi bağlamında değil, aynı zamanda küresel radikal düşünce tarihinde de ciddi bir teorik imkân sunduğunu göstermeyi hedeflemiştir.

Kapitalist modernitenin çoklu krizleri —ekolojik yıkım, savaşlar, patriyarka, yerinden edilmeler ve kültürel soykırımlar— küresel sistemin yapısal iflasını günbegün daha görünür kılarken, 19. ve 20. yüzyılın devlet merkezli devrim stratejilerinin de tarihsel sınırları belirginleşmiştir. Hem reel sosyalizmin otoriterleşen mirası hem de liberal demokrasilerin içi boşaltılmış temsili yapıları, insanlığın özgürlük arayışına yanıt olamamaktadır. Bu tarihsel tıkanma, yeni bir enternasyonalist perspektifi zorunlu kılmaktadır: Devletin ve sermayenin ötesinde, halkların doğrudan katılımı, kadın özgürlüğü ve ekolojik yaşam üzerine kurulu, radikal demokratik bir dayanışma ağı.

Bu noktada, Abdullah Öcalan’ın geliştirdiği demokratik modernite paradigması; Murray Bookchin’in toplumsal ekoloji, Emma Goldman’ın özgürlükçü feminizm, Peter Kropotkin’in karşılıklı yardımlaşma ve Mikhail Bakunin’in devlet karşıtı federalizm düşünceleriyle birlikte yeniden okunmalı ve çağın ihtiyaçlarına göre çoğaltılmalıdır. Rojava’da hayata geçirilen komünalist deneyim, bu yeni enternasyonalin yalnızca bir tahayyül değil, mümkün bir pratik olarak da inşa edilebileceğini göstermektedir. Yeni enternasyonal, ne tek merkezli bir örgütlenme ne de ideolojik homojenlik arayan bir yapı olmalıdır; aksine farklı halkların, inançların, cinsiyetlerin ve yaşam biçimlerinin eşit, yatay ve çoğul bir birlikteliğini esas almalıdır.

Bu çağrı, bir zamanlar “bütün ülkelerin işçileri, birleşin!” diyen devrimci bir ruhun, şimdi daha da derinleştirilerek “bütün halklar, kadınlar, LGBTİ + lar, ezilenler, doğa ile birlikte yeniden örgütlenin !” çağrısına dönüşmesidir. Yeni bir enternasyonal, yıkılan duvarların ardında değil, kurulan köprülerin üzerinde yükselecektir.

Kaynaklar

1 – Murray Bookchin, The Rise of Urbanization and the Decline of Citizenship, 1987.

2 – Janet Biehl, Ecology or Catastrophe : The Life of Murray Bookchin, 2015.

3 – David Graeber ve Andrej Grubačić, “Küçük Bir Anafor: Rojava’da Alternatif Bir Gelecek”, New Left Review, 2015.

4 – Dilar Dirik, The Kurdish Women’s Movement, Pluto Press, 2022.

5 – Thomas Schmidinger, The Battle for the Mountains of the Kurds, 2019.

6 – Mikhail Bakunin, The Paris Commune and the Idea of the State, 1871.

7 – Biehl, Bookchin Bibliography, 2015.

8 – Bookchin, The Next Revolution, 2015.

Demokratik Modernite’nin anarşist yüzü

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

‘Varlığımız örgütlülüğümüze bağlı’

Sonraki Haber

Samandağ Olaylarının Düşündürdükleri

Sonraki Haber
Cizîr’de 32 yıldır yasaklı olan iki köy barajla suya gömülmek isteniyor

Samandağ Olaylarının Düşündürdükleri

SON HABERLER

Öcalan’a hayırlı-hayırsız çağrı hakikate vesiledir

Kürt kudretini aklından alıyor

Yazar: Yeni Yaşam
11 Ağustos 2025

Meletî madenlerle haritadan mı silinmek isteniyor?

Meletî madenlerle haritadan mı silinmek isteniyor?

Yazar: Yeni Yaşam
11 Ağustos 2025

Muzaffer Ayata: Birleşik Suriye, demokratik Suriye ile mümkündür

Muzaffer Ayata: Birleşik Suriye, demokratik Suriye ile mümkündür

Yazar: Yeni Yaşam
11 Ağustos 2025

Cizîr’de 32 yıldır yasaklı olan iki köy barajla suya gömülmek isteniyor

Samandağ Olaylarının Düşündürdükleri

Yazar: Yeni Yaşam
11 Ağustos 2025

Rojava deneyimi üzerinden komünalist devrim inşası

Rojava deneyimi üzerinden komünalist devrim inşası

Yazar: Yeni Yaşam
11 Ağustos 2025

Yeni dönem

‘Varlığımız örgütlülüğümüze bağlı’

Yazar: Yeni Yaşam
11 Ağustos 2025

Qoser’de on binler şölende buluştu: İmralı kapılarını açın!

Qoser’de on binler şölende buluştu: İmralı kapılarını açın!

Yazar: Yeni Yaşam
10 Ağustos 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır