Küçük olduğuna bakmayın. Kürtlük fikriyatı orada demlenmiştir. İsyanlar orada hazırlanıp planlanmıştır. Şimdi orada yeni bir dünya kuruluyor; kadın köyleri kuruluyor, tarım ve sanayi komünleri oluşturuluyor, bir teoriye can veriliyor
Hüseyin Kalkan
Rojava dört parçaya bölünen Kürdistan’ın en küçük parçası. Küçük olduğu içinde nazlıdır ve bugünlerde bütün Kürtlerin gözü Rojava’dadır. Çünkü küçük Kürdistan için tehlike çanları çalıyor. DAİŞ artıkları, Türkiye’nin SİHA’ları ateş yağdırıyor, kentlere, köylere. Çocuklar öldürülüyor, gazetecilere bomba yağdırılıyor.
Küçüktür, önemlidir
Rojava en küçük Kürdistan dedik ama Kürtlerin tarihinde ve hayatında yeri, toprağından daha büyük. Özellikle yakın dönemde olanları bir yazıya sığdırmak mümkün değil. Zaten bu yazıda biraz tarihe gitmek istiyorum. Kimler gelmiş, kimler geçmiş bir bakmak istiyorum. Kürtlük fikriyatını yaratanların yolu bir şekilde Rojava’dan geçmiş. Aklıma hemen Nuri Dersimi geliyor. Dersimi, Dersim İsyanı’ndan sonra gittiği Rojava’da yıllarca kalmıştır. ‘Kürdistan Tarihi’nde Dersim’ ve ‘Hatıralarım’ kitaplarını orada yazmıştır. Xoybûn ile ilişki kurmuş, yönetiminde yer almıştır. Orada yaşarken Musa Anter’in kendisini ziyaret ettiği de biliniyor. ‘Kürdistan Tarihi’nde Dersim’, lise yıllarında elime geçmişti, Halep baskısıydı. Elden ele dolaşıyordu. İsminde ‘Kürdistan’ olan gördüğüm ilk kitaptı. Nuri Dersimi Halep’te yaşamını yitirdi, Efrîn’e gömülmesini vasiyet etti. Mezarı Efrîn’dedir. Özerk Yönetim kurulduğunda mezarının bakımı yapılmış ve Kürtlerin sık ziyaret ettiği bir yer haline gelmişti. Efrîn işgal edildiğinde ise ÖSO’ya bağlı çetelerin ilk işleri bu mezara saldırıp tahrip etmek oldu.
Kürtçe’nin büyük şairi
O zamanlar gizli gizli okuduklarımızdan biri de büyük şair Cigerxwîn’di. Gerçi çok az şiirini biliyorduk o zamanlar, ama Nazım Hikmet’in yanına koyduk. (Ki sonra aralarında dağlar kadar fark olduğunu anladık) Cigerxwîn, Mêrdîn doğumludur. 1903’te Mêrdîn’in Hesarê köyünde doğdu. Ailece 1914 yılında Qamişlo’ya bağlı Amude nahiyesine göçtü. 1. Dünya Savaş sonrasında sınırlar değişti. Bu değişiklik sonucu Qamişlo, Suriye sınırları içinde kaldı ve böylece Rojavalı oldu koca şair. Mezarı Qamişlo’dadır.
Buğulu bir ses
Rojavalı olan başka bir isim ise Kürt müziğinin buğulu sesi Ciwan Haco’dur. Ciwan Haco, 17 Ağustos 1957’de Suriye’nin Qamişlo şehrinde dünyaya geldi. Aslen Mêrdîn’in Midyat ilçesine bağlı Mizizah (Doğançay) köyündendir. Haco Ailesi, Şeyh Sait İsyanı sırasında sürgün edildi. Bu sürgün nedeniyle Midyat’tan Suriye’ye gittiler. Suriye hükümeti kendilerine geniş topraklar verdi. Ama daha sonra bu topraklar ellerinden alındı. Aile göçe zorladı. Aile fertleri dünyanın her yerine dağıldı. Aileden yazar, şair, ressam, müzisyen ve akademisyen gibi mesleklere sahip kişiler çıktı. Ciwan Haco da, bu aileden çıkmış sanatçılardan biridir. 1980’li yıllarda korsan kasetleri kaçak yollardan Türkiye, İran, Irak ve Suriye’ye girdiğinde, Haco’nun müzik serüveni çoktan başlamıştı. Kürt müziğinin buğulu sesi olarak nitelenen Haco, şimdilerde Avrupa’da yaşamaktadır.
Kürt müziğinin büyük Ermeni’si
Pek çok önemli besteye imza atan ve çok sayıda parçası klasikleşen Ermeni sanatçı Aram Tigran, 1934 yılında Rojava’nın Qamişlo kentinde dünyaya gelmiştir. Ama annesi ve babası Diyarbakırlıdırlar. Babası aslen Sasonlu Ardeşir Beg, annesi ise Pasurlu Hilda Xanim’dır. Ailesi 1915 Ermeni Soykırımı sırasında Kürt bir aile tarafından korunmaya alındı ve soykırımdan kurtarıldı. Kendisini her seferinde Kürtlere borçlu sayan, bir bilurvan ve neyzen olan babasının nasihati üzerine Tigran da kendisini Kürt müziğine adadı. Henüz 6 yaşındayken ud çalmaya başladı ve ilk derslerini babasından aldı. Qamişlo’da bitirdiği liseden sonra üç yıl da yüksek öğrenim gördü. Kimi udilerden aldığı derslerle Kürt makamları konusunda uzmanlaştı fakat sanatını icra etmek ve geçimini bu yolla sağlamak için henüz yirmili yaşlarına girmeden özel gece ve düğünlerde şarkı söylemeye başladı. Kısa bir süre sonra ud çalmayı bırakarak yine Kürt müziğinde çokça kullanılan bir enstrüman olan ve sesi daha yüksek çıktığı için cümbüşü tercih etti. 1966’da ailesiyle birlikte Ermenistan’a göç etti. Erivan Radyosu’nun Kürtçe bölümünde çalışmaya başladı ve ciddi manada ilk müzik eğitimleri de bu döneme denk geldi. 1984 yılına kadar radyoda çalışmalarına devam etti ve 1995 yılında Avrupa’ya gitti. Kısa bir süre sonra Atina’ya yerleşti. 2006 yılında ilk kez bir festival için Amed’e geldi ve babasının doğduğu köyü secdeye kapanarak ziyaret etti. 14. albüm çalışmasını 74 yaşında yayımladı. 75 yaşında yaşamını yitirdi. Vasiyeti üzerine Amed’e gömülmek istendi. Türk hükümeti izin vermedi. Mezarı Brüksel’dedir.
Semsûr’dan Rojava’ya
Osman Sebrî, 1905 yılında Adıyaman’ın Narince köyünde doğdu. İlk tahsilini çevre bölgelerdeki okullarda tamamladı. Ailesinden bazı isimler Şeyh Sait İsyanı’na katıldı. Amcası Diyarbakır’da idam edilenler arasındadır. Osman Sebrî, Şeyh Said İsyanı’ndan sonra Suriye’ye geçti, daha sonra 1932’de Hawar gazetesinde yazmaya başladı. 1993 yılına kadar da çeşitli gazete ve dergilerde görev aldı. Ömrünün son yıllarında PKK Lideri Abdullah Öcalan ile tanıştı ve kültür sanat üzerine sohbet ettiler. Osman Sebrî 11 Ekim 1993 tarihinde Suriye’nin Şam kentinde yaşamını yitirdi.
Xoybûn, isyan ve Rojava
Xoybûn kuruluş kongresini Lübnan’da topladı. Ancak Xoybûn kurucuları daha çok Rojava’da yaşıyorlardı. Hem ilişkileri hem çevreleri buradaydı. Adete bir Kürt kültür havzası içinde yaşadılar. Ağrı İsyanı’nı buradan yönettiler. Uzun ömürlü bir isyandı, bir cumhuriyet bile ilan edildi. Xoybûn, Celadet Ali Bedirhan, Kâmuran Ali Bedirhan, Nuri Dersimi, Ekrem Cemil Paşa,Memduh Selim, Xaco Ağa gibi isimler tarafından yürütülmüş ve Ağrı isyanları meydana geldiğinde örgütün kararıyla İhsan Nuri Paşa 20 yoldaşı ile Erzurum’a gönderilmiştir. Agirî adında bir gazete çıkarmışlardır. Ağrı ayaklanmaları sürerken Ağrı Cumhuriyeti, 8 Ekim 1927’de bağımsızlığını ilan etti. Ancak, İran ve Türkiye’nin anlaşması sonucu lojistik yollar kesildi ve isyan yenildi.
Ve Ali Fırat
Rojava’nın yakın dönem misafirlerinden biri de PKK Lideri Abdullah Öcalan’dı. Takma isimi Ali’dir o zaman. Öcalan, uzun yıllar kaldı Rojava’da. Neredeyse bütün Rojavalı Kürtleri isim isim bildiği söylenir. Şimdi onun fikirlerinden esinlenerek orada kadın köyleri kuruluyor, tarım ve sanayi komünleri oluşturuluyor. Halk kendini yönetiyor. Bir teori orada hayat buluyor.
Son cümle;
Anlayacağınız, Rojava sevgilimiz olur bayım. Bu yüzden oraya attığınız her füze kalbimize isabet ediyor.