Rojin Kabaiş gibi gencecik, hayat dolu bir kadının etrafında birleşip hayatımızı eksiltip yok edenlerden hesap sormak, bunda ısrar etmek, çok önemli bir dönüm noktasıdır. Jin Jiyan Azadi felsefesinin yeni bir dalgası olarak giderek güçlenmesi, katilleri eksiltip yok edecektir
Rojin Kabaiş ve Rojin gibi katledilen binlerce kadın… Bin yüzlü kastik katilin her an her yerde saldırdığı ve yok etmeye çalıştığı kadın gerçekliği… Aklımızın ve yüreğimizin kaldıramadığı, almadığı bu vahşi gerçeklik, her gün, her an içimizden birilerini alıp götürüyor, katlediyor. İnsanlık ve kadınlık onurunu içimizden söküp koparırcasına, canice saldırıyor. Kastik katil bin yüzlü de olsa biliyoruz ki devletiyle, askeriyle, polisiyle, şekillendirdiği canileşen egemen erkek kişiliğiyle bir sistem. Yaşam olan ve insanlık hakikatini biçimlendiren kadını, toprağa gömerek ya da yaşayan ölü haline getirerek, yaşama hâkim olmaya çalışan bir sistem. Kadının fiziksel ve ruhsal varlığının yokluğu üzerinden kendini var eden, akıl dışı, ahlak dışı, yaşam dışı bir realite. Şiddetle, hakimiyetle, erk’le, yalan-dolanla, süslü sözlerin ardına saklı sinsi tuzaklarla dolu bir realite.
Rojin, böyle katledilen binlerce -hatta dünya genelinde düşünürsek milyonlarca- kadından biri. Yaşam dolu, hedefli, emeğiyle, aklıyla hayatı örmeye çalışan genç bir kadın. Rojin, karşısında neyin ve kimin olduğunu bile bilip anlayamadan, savunmasızca ölüm ve tecavüz çukurunun içine çekilip kaybettirilmeye çalışıldı. Ama kaybettirilemedi. Ailesinin, arkadaşlarının, kadın hareketinin, demokratik kurumların ısrarlı çabaları sonucu cenazesi bulundu. Cenaze bulunduktan sonra ısrarla olaya bir sır perdesi çekildi, üzerinde konuşulması, meselenin anlaşılması erkek devlet işbirliğiyle engellenmek istendi. Ve yine ailesi, arkadaşları, kadın hareketi, demokratik kurumlar ısrar etti. Israr sonucunda adli tıbbın, rektörün, ilgili yetkililerin yalanları, kastik katilin ortakları birer birer açığa çıkmaya başladı.
Son günlerde Kürt coğrafyasında Amed’den Van’a, Van’dan Siirt’e, Şırnak’a ve birçok yere kadar kadın, erkek, genç, yaşlı her kesimden insanlar, Rojin’in katillerini ve işbirlikçilerini açığa çıkartmak için eylem yapıyor, yürüyor, protesto ediyorlar. Bu eylemler, çok tarihi ve anlamlı eylemlerdir. Rojin’e sahip çıkarken, aslında herkes insanlığına, ahlakına, vicdanına sahip çıkıyor, bin bir yüzlü kastik katili görünür kılarak onun üzerine yürüyor. Ahlaksızlığa, vicdansızlığa, kötülüğe, tecavüz ve şiddete karşı öfke duymak, nefret etmek o kadar önemli bir duygu ki, insan ne kadar değerlendirse o kadar az kalır. Rojin ve Rojin gibi kadınların katledilmesine sessiz kalmak ne kadar utanç kaynağı ise, bu katliamlara öfke duyup ses çıkarmak, sesi ortaklaştırarak büyütmek de o kadar anlam kaynağıdır. Bu ses yüksek dozda çıkıp da başka seslerle birleştikçe bu katliamların önü alınabilir, bunun başka yolu yoktur.
Kötülüklere, vahşete, sömürüye, yalanlara karşı öfke duymak, bu öfkeyi ortaklaştırıp örgütlemek, bunu mücadeleye dönüştürmek insan olmanın gereğidir. İnsan olan öfke duyandır, öfkesini örgütleyendir, ayağa kaldırandır, zulmü kabul etmeyendir. Kötülüğü her kabul, insanı ve insanlığı öldürür, kötülüğü ret ise insanı ve insanlığı canlandırır, ayaklandırır. İşte Rojin’e yapılan katliamı kabul etmeyip öfke duymak, bunun için sokağa çıkmak, vicdanı, insan hakikatini, yaşamın anlamını ayaklandırıyor. Rojin etrafında egemen erkekliğe ve onunla işbirliği içinde olan devlet güçlerine karşı gelişen isyan, aslında yeni bir umudu, özgürlük ahlakını, vicdanını uyandırıyor, güçlendiriyor.
Jin Jiyan Azadi sloganının salt bir slogan olmayıp hayatın, kadının, erkeğin, toplumun gerçek anlamına denk düşen, temel hakikatini uyandıran bir slogan olduğu, bu olay özgünlüğünde ve etrafında gelişen protestolarda, isyanda bir kez daha kanıtlanmış oluyor. Genç kadınlar, genç erkekler, bu protestolarıyla, tavırlarıyla aslında ortaya bir ölçü koyuyorlar, bir yaşam ölçüsü geliştiriyorlar. Kadının varlığı, iradesi olmadan yaşamın olmayacağını, bunu kabul etmediklerini anlatıyorlar. Öfkeli yüzleri, sesleri ve sloganları bize bunu anlatıyor.
Ve bir kez daha görüyoruz ki erkek egemen sistemin saldırılarını fark etmek, bunu fark edip üzerine gitmek, üzerine gitmekte ısrar etmek çok çok önemli bir gerçeklik oluyor. Üzerine gitmediğin, peşine düşüp ısrarla hesap sormadığın her gerçeklik, gün gelir senin üzerine gelir. Israrla üzerine gidilmeyen gerçeklik, tekrarı yaratarak kendini çoğaltır.
Rojin Kabaiş gibi gencecik, hayat dolu bir kadının etrafında birleşip hayatımızı eksiltip yok edenlerden hesap sormak, bunda ısrar etmek, çok önemli bir dönüm noktasıdır. Jin Jiyan Azadi felsefesinin yeni bir dalgası olarak giderek güçlenmesi, katilleri eksiltip yok edecektir. Genç kadınlar ve genç erkekler başta olmak üzere bir bütün toplumun, ailelerin toplumsal bir güç olarak bu mücadeleyi sahiplenip ısrarla, öfkeyle, bıkıp usanmadan mücadeleyi dalga dalga geliştirip büyütmesi, anlamlı ve ahlaklı yaşamın yolunu hepimize açacaktır. Rojin ve Rojin gibi binlerce kadının mezarlarında rahat uyuması için, başka kadınların da katledilerek toprağa gömülmemesi için, ısrarı ve öfkeyi, örgütlü politik gücü yüreğimizden, aklımızdan asla eksiltmeden bu mücadeleyi büyütmeliyiz. Yaşayanlar olarak onlara borcumuzdur bu.