Umut hakkı konusunda Türkiye’ye baskı kurulması talebiyle Bakanlar Komitesi’ne mektup gönderen örgütler arasında bulunan Rosa Kadın Derneği hukukçu üyesi Çiğdem Ertak, ‘Türkiye’de eşit, adil bir yaşam ihtimali var. Bunun belki de en temel adımlarından birini oluşturacak olan şey ‘umut hakkı’nın sağlanmasıdır’ dedi
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın “umut hakkı”nın ihlal edildiği yönündeki kararının 11 yıldır uygulanmaması nedeniyle 15-17 Eylül’de toplanan Avrupa Bakanlar Komitesi, Türkiye’ye yeninden süre vererek, 9 ay içinde düzenleme yapılmasını istedi. 4 bin tutsağı ilgilendiren “umut hakkı” kararının uygulanması için Bakanlar Komitesi, Meclis’te kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’na işaret ederek, yasal öneri hazırlanmasını istedi.
Toplantısı öncesi, “umut hakkı”nın yasal güvence alınması için Türkiye’ye baskı kurulması talebiyle Bakanlar Komitesi’ne mektup gönderen örgütler arasında bulunan Rosa Kadın Derneği de Komite’nin kararının beklentinin altında olduğunu belirtti. Derneğin hukukçu üyesi Çiğdem Ertak, Komite’den ihlal prosedürünü işletmesinin beklendiğini; fakat bunu yapmayan Komite’nin beklentileri karşılamadığını belirtti.
Türkiye’nin “umut hakkı”na ilişkin düzenleme yapması için 2021’den beri başlatılan denetim sürecinin süre tanıma üzerinden ilerlediğini vurgulayan Çiğdem Ertak, “Komite’nin biraz daha yasal düzenlemeleri yapma ve artık bunu pratiğe geçirme doğrultusunda bir süreç işletmesi gerekiyordu; ama bu yaptırımları gündemine almadığı bir kararla karşı karşıya kaldık. Fakat Komite’nin, Meclis’e, kurulan komisyonu işaret etmesini, önemli sorumluluk çağrısı olarak görüyoruz” diye konuştu.
‘Umut hakkının sağlan’
Dünyada ve Ortadoğu’da sistematik bir kaosun yaşandığını, bu ortamda Abdullah Öcalan’ın öncülüğünü yaptığı alternatif bir yaşam inşasını konuşulduğunu söyleyen Çiğdem Ertak, “Barış ihtimalini konuşuyoruz. Kürtlerin ya da toplumsal birçok kesimin insan hakları odaklı, eşitlik ve adalet temelli alternatif bir yaşam umuduna dair mücadele söz konusu fakat umut hakkı gibi temel bir ilke bile uygulanmıyorken, bugün meclisteki komisyon baş müzakereci olarak nitelendirilen Sayın Abdullah Öcalan’la görüşmüyorken, bu umut nasıl büyütülebilir? Demokratik ya da eşitlikçi, adil bir yaşam inşası için umut hakkı gibi temel bir ilkenin işletilmesi, bu noktada gerekli yasal düzenlemelerin, adımların atılması gerekiyor. ‘Umut hakkı’nın sağlanması noktasında hukuki ve yasal zemin her zaman var. Türkiye’de eşit, adil bir yaşam ihtimali var. Bunun belki de en temel adımlarından birini oluşturacak olan şey umut hakkının sağlanmasıdır” ifadelerini kullandı.
Çiğdem Ertak, Türkiye’de ağırlaştırılmış müebbet hapis infaz rejiminin kadın tutsaklar özelinde, cinsiyet eşitsizliğini derinleştirdiğini, işkence ve kötü muamele yasağı ihlalini çok boyutlu, derin bir haliyle etkisi altına aldığını belirterek, “umut hakkının” Abdullah Öcalan özelinde yaşanan, binlerce tutsağa da sirayet eden toplumsal bir mesele olduğunu dile getirdi. Çiğdem Ertak, “DEM Parti’nin umut hakkı konusunda daha önce verdiği bir teklif var. O teklifin yerine getirilmesi, yasalaşması bu soruna çözüm üretebilecek bir nitelik taşıyor” dedi.
Devletin, “umut hakkını” sağlamaya zorlayacak adımlar noktasında, bu hakkın hukuksal boyutunun ya da neden olduğu ağır insan hakları ihlallerinin ne olduğu topluma anlatılması gerektiğini dile getiren Çiğdem Ertak, “Yine yeni başvurularla bu ihlallerin görünürlüğünün arttırılması sağlanabilir. Sivil toplum örgütleri, kadın örgütleri bağlamında raporlamalar yapılarak, bunun anlaşılmasını, görünür kılınmasını sağlayacak çalışmalar yapılabilir” diye belirtti.
MA / Rukiye Payiz Adıgüzel