Kongra Star Demokratik Dayanışma ve İletişim Komitesi üyesi Rûken Ehmed, ‘Burda kadınlar devrimi yapıp evlerine dönmedi, aksine öncü oldular. Kürt kadınları bu şekilde dünyaya ilham oldu. Şimdi ise demokratik bir Suriye için kadınlar olarak ortak mücadele gücü oluşturmalıyız’ dedi
Reyhan Hacıoğlu
Dünyanın her yerinde olduğu gibi haklarını aradıkları için baskıya uğrayan, işkence edilen, tutuklanan kadınlar bugün Kuzey ve Doğu Suriye’de bir devrime öncülük ediyor. Askeri, siyasi ve toplumsal tüm alanlara öncülük eden bu kadınların mücadelesi dünyaya ilham veriyor.
Aralık ayında 60 yıllık Baas Rejimi’nin yıkılmasıyla dünyanın gözü Suriye’ye çevrilirken, şimdilik hükümeti kuracağı öngörülen HTŞ’nin pratikleri ise Şam hükümetini aratmayacak türden. Kadınları toplumsal alandan uzaklaştırıp, örtünmeyi dayatan HTŞ ve diğer cihadist grupların nasıl bir hükümet inşa edeceği merakla beklenirken, bizler de kurdukları sistemleri ve direnişleri ile dünya kadınlarına örnek olan kadınlara odaklanmak istedik.
Rojava’da yaşanan kadın devrimini, etkilerini, diploması çalışmalarını ve Suriye’nin geleceğinde nasıl bir rol alacaklarını Kongra Star Demokratik Dayanışma ve İletişim Komitesi üyesi Rûken Ehmed, sorularımızı yanıtladı.
- Rojava’da yaşanan kadın devriminde gelinen noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kadınlar Suriye rejimi döneminde her isyan ettiklerinde işkence gördü ve baskılandılar ne kadar güçlü bir şekilde devrime katıldılarsa devrimden birkaç yıl sonra yine zulme uğradılar. Yine işgal edilmiş alanlarda Grispî, Serêkaniyê, Efrîn ve Îdlip’te kadınların yaşadığı çok daha ağırdı. Buna karşın Kuzey ve Doğu Suriye’de kadın öncülüğünde devrim yaşamın tüm alanlarında yayıldı. Kadınlar siyasi, askeri toplumsal, yönetim, adalet gibi tüm alanlarda yer aldı.
Kadınlar bugüne kadar her alana öncülük etseler de saldırılarla karşı karşıyalar ve öncüler hedef alınıyor. Bölge üzerinde DAİŞ ve diğer tehlikeler devam ediyor. Suriye’nin içine girdiği yeni bir süreç yaşıyoruz. Bu kazanımları korumak ve tüm kadınlara mal etmek için bütün alanlarda mücadele yürütüyoruz.
- Kadınlar için devrimle ne değişti?
Bizler devrimin ilk gününden bu güne dek yönümüzü sadece Baas Rejiminin çökmesine vermedik. Yönümüzü aynı zamanda yaşamımızda başlıca sorunlar neydi buna döndürdük. Demokrasi ve zihniyet sorunları vardı, o yüzden biz bütün devrimleri birlikte yürüttük.
Değişim ve dönüşümde düşünsel devrimi, dil devrimi, kültürel devrim kadın devrimi ve genel devrimler yaşandı. Yine demokratik bir aile için zihniyet değişimi gerekiyordu. Başta kadın haklarını korumak içi kadın evleri kuruldu, kadınların eğitimi için akademiler kuruldu.
Böylece düşünsel anlamda gelişme hedeflendi. Bu fikri örgütsel alanda da yürütülmesi için geniş çaplı çalışmalar yürütüldü. Rejim döneminde, sadece bir tane örgütlü rejime bağlı kadın birliği vardı. Bugün Kuzey ve Doğu Suriye’de 50 den fazla kadın örgütü bulunuyor.
Yine Özerk Yönetimde kadınların katılımı, eşbaşkanlık sistemi, kadın hakları kanunlarının oluşturulması önemliydi. Kadının katılımı kadar karar sahibi olması da önemliydi. Bu yüzden kadınların katılımı yüzde 15 ya da yüzde 40 değil, yüzde 50. Bu da dünya üzerinde eşi benzeri olmayan bir katılım oranı.
- DAİŞ’e karşı kadınların verdiği bir direnişi söz konusuydu, bu direnişin Suriye’deki diğer kadınlara etkisi ne oldu?
Halkların baharından sonra siyasi İslam güçlerinin katı sertliği gizli bir şekilde desteklendi. Çünkü 3. Dünya savaşında izlenen yöntem daha çok demokratik hareketleri, kadın özgürlükçü hareketleri yenilgiye uğratmak. Ortadoğu’da barış ve huzurun sağlanmaması için sürekli savaşan güçlere ihtiyaç duyuldu. DAİŞ mücadele etmeden Kerkük, Musul, yine Suriye’de Reqa, Minbic’te rejimin ayakta olduğu süreçte ilerledi. Kobanî’de henüz QSD’nin olmadığı dönemde YPG-YPJ 2014’te büyük bir kahramanlık ve direniş gösterdi. Kürt halkı örgütlü bir halk olduğu için bir temeli vardı elbet.
Ve Kürdistan tarihinde Kürt kadını öncülük etmiş, kadın kimliğinin savunulmasında mücadele yürütmüş. Bunun için de Kürt toplumunda ve Kürt kadının da bu temel vardı.
2014’te halkalara büyük umut verdi ve DAİŞ’in yarattığı korku ve kaygıları ortadan kaldırarak dünyaya örgütlü ve özgürlük isteyen halkların karanlık güçlere karşı nasıl direnebileceğini gösterdi. Bu korkulardan kurtulma Suriye’deki kadınları da etkiledi. Kadınlar askeri alanda da nasıl direnip savunmalarını gerçekleştirdiklerini ispatladılar. Savaş sevici değiliz ama savaş kapımıza geldiğinde de buna karşı hazırlıklı olmalı ve kendimizi savunmalıyız.
- Rojava devrimi ile birlikte ‘Jin Jiyan azadi’ de dünyada yankı bulan bir slogan daha doğrusu bir felsefe oldu. Bu söylemin kadınlar için anlamı nedir, neden bu kadar sahiplenildi?
‘Jin Jiyan Azadî’ sloganı Rojava devrimiyle birlikte bir yaşam felsefesi olarak ortaya çıktı. Bir toplumda kadın özgür değilse, köleyse demokratik bir sistem yaratamazsın. Bu slogan birçok yerde birçok alanda kullanıldı fakat Kuzey ve Doğu Suriye bir büyük bir inançla yaşamsallaştırıldı ve kadın bu anlayışla toplum içinde yerini aldı.
Bir slogan olarak çıksa da sadece bir slogan değil, etkisi bölgeye tesir ettiği için özellikle Rojhilat isyanında Jîna Eminî’nin şahadetiyle yaşam felsefesi olarak İran geneline de etki etti. Sadece kadınlar değil bütün İran halkı ‘Jin Jiyan azadi’ sloganı attı. Şiddetli ve sert saldırılara maruz kalındığı için bu felsefe evrenselleşti. Evrenselleşti çünkü mücadele konusunda kadın sorunlarının ortak olduğunu gösteriyor. Kadınlar bu sloganda çözüm alternatifini gördü.
Yine birçok enternasiyonalist kadın kendini bu çözüm projesinin içinde gördü. Yaşanan devrimleri inkâr etmiyoruz, kendimizi bu devrimlerin bir parçası olarak görüyoruz. Fakat bu devrimlerde kadın devrimi ikinci planda görüldü ve devrim bittiğinde de kadınlar tekrar evlerine dönüp hakları tanınmadı. Kuzey ve Doğu Suriye’de kadınlar bu felsefe altında devrimin ikinci planında olmayı kabul etmeyip ön cephede yerlerini aldılar ve bu kadar saldırılara rağmen bu felsefeyle bugüne kadar kazanımlarını korudular.
- Kongra Star olarak diplomasi çalışmaları da yürütüyorsunuz. Uluslararası alanda size karşı kadınların iletişimleri, yaklaşımları nasıl?
Kürt halkı tarihten bu yana uzun yıllar kültürel soykırıma ve asimilasyona maruz kalmış. Kürtler birçok devrim yapmış fakat iktidarlar tarafından bu direnişler bastırılmış ve mücadeleleri karalanmış.
21. yüzyılda Kürtler yeni süreçte büyük bir mücadele yürüterek yeni bir süreç başlattılar. Rojava devriminde DAİŞ’e karşı verilen mücadele de bize diplomasi kapılarını açtı. Önce askeri olarak açıldı, kahraman kadın olarak gördüler Kürt kadını üzerine bir çok film, belge, dosya yapıldı.
Gelen heyetler kazanım ve başarılarımızın sadece askeri alanda olmadığını gördüler. Gelen heyetler yaşamın her alanında kadının örgütlü olduğunu, katılım ve dayanışmalarının güçlü olduğunu gördüler. Bu nedenle bütün yaşam alanları onlar için ilham kaynağı oldu. Dünyada birçok kadın örgütleri var. Bu nedenle mücadelemiz özellikle kadın sorunlarıyla ilgili konularda dünyadaki tüm kadın örgütleriyle birdir. Yani Latin Amerika’da bir kadın katledilirse Rojava’da bir kadına karşı yapılmış zulüm olarak görüyoruz.
Avrupa’da, Federe Kürdistan’da, Lübnan’da temsilciliğimiz bulunmaktadır. Uluslararası konferanslarında temsil ediliyoruz. Bizler de dünyadaki kadınların ortak mücadelelerini desteklemeyi temel görevimiz olarak görüyoruz. Bu nedenle kadınlar olarak ortak mücadele gücünü kurmalıyız.
- Suriye’nin diğer bölgelerindeki kadınlarla ilişkileriniz var mı?
Suriye’nin bileşenleri arasında birlik kalmamıştı. Bir taraf Suriye rejimi tarafından yönetilirken bir diğer taraf çete gruplarına bağlı olarak Suriye devleti tarafından yöneltiliyordu. Kuzey ve Doğu Suriye ise başka bir tarzla kendini yönetiyordu. Esad rejimi döneminde birliktelik ve ortaklaşmada zorluklar yaşanıyordu. Rejimin olduğu bölgelerde birçok Kuzey ve Doğu Suriyeli kadın çalışma yürütürken tehlikelerle karşılaşıyordu. Hele hele işgal altındaki bölgelere ise hiç giremiyorduk. Çünkü orada İşgal rejimi vardı ve her gün insanlık dışı olaylar yaşanıyordu. Suriye’nin dışında kadın, gençlik ve genel olarak demokratik muhalefet için yeni bir formül oluşturularak tartışmalar yapıldı. Fakat bugün yaşadığımız durum Esad’ın düşmesinden sonra farklılaştı. Artık daha fazla diyalog tartışmalarını geliştireceğimiz kapılar açılmıştır.
- Suriye’de 60 yıllık bir rejim yıkıldı. Bu rejimin kadınlara yönelik baskıları nelerdi?
Esad rejimi babadan oğula süre gelen bir devlet yapılanmasıydı. Kadınlar yaşamın birçok alanından dışlanmıştı. Kanunlarda birçok hak erkeklere tanınırken kadınların hakları tanınmıyor, yasaklanıyordu. Siyasi olarak da iki üç parlamenter kadın olsa da bunlarda daha çok rejimin yanlısıydı ve muhalif bir yanları yoktu. Yine kadın örgütlerinin ruhsat almaları engelleniyor, izin verilmiyordu. Sadece kadınlar birliği vardı, onlar da doğrudan Esma Esad’a bağlıydılar. Kadınları güçsüzleştirmek ve eve bağlamak için izlenen bir yöntemdi. 2005 yılında Kongra Star kurulduğunda gizli bir şekilde çalışma yürütüyordu. Birçok üyesi de o dönem rejim tarafından tutuklandı. Bu nedenle kadınlar üzerinde bir baskı vardı ve kadınlar o sınırları aşmasına izin verilmiyordu.
Esad’ın devrilmesiyle herkes sevindi. Özellikle Kürtler üzerine büyük bir baskı yaratmıştı. Kürt kimliğini tanımama, Arap kemeri oluşturma gibi inkâr sistemi vardı. Biz Kürtlerin ve diğer bileşenlerin kimliği tanınmıyordu. Arapçaya mecbur bırakıldık. Bunun için Esad rejimin yıkılması Suriyeli herkesi sevindirdi. Bu sevincimizi dilediğimiz gibi gösteremedik. Nedeni ise Esad’ın düşürülmesi ya da kalkmasında sorunun çözümünün siyasi olması gerekiyordu.
Rejimin değişime açık olmaması askeri olarak yenilgisine yol açtı. Ama asıl sorun bu değil, Esad’ın esas sorunu neydi? Biz 14 yıllık mücadeleyi yeni ve daha sert bir diktatörlük gelsin diye vermedik. Verdiğimiz mücadele Suriye’ye yeni bir sistem gelsin bu yeni sistem bileşenlerin haklarını korusun, merkezi olmasın, çok yönlü ve demokratik olsun, kadın hakları korunsun. Fakat iktidara gelen kişi Coloni (Ahmed Şara) her ne kadar geçici olduğunu söylese de attığı adımlar konumunu güçlendirmeye dönüktür.
Şimdi kurduğu hükümet ise çoğu terör listesinde olan kişiler, HTŞ’nin kendisi Ahmed Şara eski bir El-Kaide’li daha sonra El Nusra’ya geçti savaş suçu, insanlık suçu işlemişler. Bugün bunlar Suriye’yi yönetiyor. Birçok demeç verdiler halkın biraz rahat olmasını sağlamak için şunu, bunu yapacağız dediler. Yalnız pratiklerinde 20 gün sonra yanına aldığı kişiler Hevrin Xelef’i katledenlere rahatlıkla elini uzattı, selamladı. Madem hesap sormaya başlayacağız diyorsunuz, rejim gibi Suriye halkının ölümünde parmağı olanlardan biz de hesap sormak istiyoruz. Bu nedenle yeni hükûmete tayin edilenlerin Suriye halkının katledilmesinde parmağı olanlardır.
HTŞ daha önce İdlib’i yönetiyordu. Oradaki yönetim biçiminin aynısını Suriye genelinde uygulamaya çalışması halk üzerinde bir korku ve kaygı yaratıyor. Ne kadar görüşmeler yapsa da kararları tek başına alıyor. Alevi halkına karşı bir zulüm gerçekleştiriyorlar. Ahmed Şara kendisi de şuan uluslararası güçlerin gözlerinin üstünde olduğunu biliyor. Bütün Suriye halkına karşı böylesi bir tehlike oluşturuyor. Suriye mozaiği bu tehlikeyi kaldıramaz.
- Kadınları ne bekliyor?
Suriye’nin durumu 2011’deki gibi değil. 2011 yılından önce rejim kadınlara o kadar çok yasak koymuştu ki sandıktan öteye önlerini göremiyorlardı. Kendilerini örgütleyemiyorlardı. Seslerini çıkaramıyorlardı. 2011 yılından sonra kadınlar çıkıp mücadele yürüttüler, zulmü kabul etmediler, birçoğu siyasi tutsak oldu, birçoğu tehlikenin varlığından dolayı ülke dışına çıktı. Kadın örgütleri kuruldu. Kuzey ve Doğu Suriye’de de kadınlar güçlü hareket etti. Bu nedenle kadınlar üzerinde tehlike var, demokratik bir Suriye için engeller var. Bu tehlikeleri ve engelleri aşmak için Suriyeli kadınlar olarak güçlerimizi birleştirerek bütün tehditleri savuşturup ve kazanımlarımızı koruyup genişletmeliyiz.
- Yeni yılda kadınlar nasıl bir direniş hattı izleyecek, hem saldırılara karşı hem de kazanımlarını güçlendirmek açısından?
Suriyeli kadınlar olarak daha önce Suriye genelinde bir araya gelme koşullarımız yoktu. Birbirimizi tanımıyorduk ve tanıyana kadar zorluklar yaşadık. Şimdi ortak cephelerimizi kurmalıyız. Yeni Suriye hükümetinin kadın kazanımlarına karşı attığı her adıma itiraz edip alanlara çıkmalıyız.
Yeni hükümet bu topraklarda muhalefet gücünün olduğunu bilmeli. Eğer bu olmasa her türlü kararı çıkarır. Diğer bir mesele yeni kurulacak Suriye’de kadının katılımı önemli. Bunun için hazırlık komitelerinde, kurumlarda, Suriye heyetinde, hepsinde kadın katılımı aktif bir şekilde ve genelde kadının düşünceleri ortaya çıkarılmalı.
Kadınlar için Kuzey ve Doğu Suriye’de başarılı olmuş bir örnek var. Bu demokrasi örneği bütün Suriye halkınındır, bütün halklar kendini içinde görüyor. Arap devletleri, Uluslararası devletleri sesimizle, düşüncelerimizle baskılamalıyız.
Şimdi tartışmalar yürütülüyor silah bırakacaklar mı, bırakmayacaklar mı? Terör listesinde olan çetelerin olduğu bir savaşta güvenlik sorunu varken, hiçbir taraf silah bırakmayı kabul etmez. Hele hele YPJ bunu kabul etmez. Bir yandan silah bırak diyor, diğer yandan saldırı gerçekleştiriyor. Bir taraf olarak kendilerini kabul ettirmeliler. Özerk bir şekilde kendimizi savunuyoruz ve varlığımızı kesinleştiriyoruz. Kadınlar yeni Suriye anayasasında olmazlarsa çözüm sağlamış bir Suriye’ye doğru gidemeyiz. Daha fazla savaş ve çatışma olur. Bunun için de kadınlar yeniden inşa inancını oluşturmalı, yeniden halklar arasında ittifak, yeniden barış ve demokrasi inşasında rolünü oynamalı.
Not: Kongra Star iki gün önce Cizîr Kantonu’nun Hesekê kentinde, “Kadınların birliğiyle demokratik bir Suriye inşa edeceğiz” sloganıyla bölgenin tüm bileşenlerinden 500 kadının katılımının yanı sıra Suriye’nin Sahil, Süveyda, Halep ve Şam kentlerinden kadınların katılımıyla “Kadın Danışma Çalıştayı” düzenledi. Çalıştayda kadın mücadelesinde ortaklaşmanın yol ve yöntemleri tartışıldı.
- Çeviri için Mahsum Sağlam’a teşekkürler.