• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
24 Aralık 2025 Çarşamba
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2025
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2025
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar

Saklanmış kimlikler…-Gábor János Billay

Yeni Yaşam Yazar: Yeni Yaşam
24 Nisan 2019
Kategori: Yazarlar
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Çocukken her mezarlığa gittiğimizde, ziyaret ettiğimiz kabrin üstündeki çiçeklerin yanına hep küçük bir taş bırakırdım. Bunun nereden ya da ne anlamına geldiğini bilmiyordum. “Muhtemelen herkes böyle yapıyor” diye düşünüyordum. Bir gün o çok meşhur Schindler’in Listesi filmini izledim. Fragmanında Alman iş insanının kurtardığı Yahudiler ve onların evlatları, torunları Schindler’in kabrine birer birer taş bırakıyordu. Yanımdakilere sordum, “Neden Yahudiler böyle yapar?” diye.

Aldığım cevap ise kafamı karıştırdı. Kabre taş koyma Yahudilerin en eski adetlerinden biriymiş. Buna, anlam veremedim. Ailem beni Proteston bir Macar olarak yetiştirmişti. Kafamda deli gibi sorular… Birkaç gün sonra babaanneme gidip, “Bizim Yahudilerin adetleriyle ne ilgimiz var?” diye sordum. Babaannem de bana, “Bırak daha çocuksun; ama belki bir gün anlatırım sana” dedi. İnat ettim ve öğrenmek istediğimi söyledim. Ancak, babaannem hüzünlü bir şekilde beni evime yolladı. Seneler geçti. Bir gün elime bir kitap aldım. Kapağında büyük Davut Yıldızı vardı. Şüphelendim. Babaannem, “Bırak o kitabı, daha çocuksun sen!” diyerek alelacele elimden aldı kitabı.

Ancak ben ısrarcıydım, direnmeye devam ettim. Davut Yıldızlı kitabın ve kabrin üstüne bırakılmış taşların anlamını öğrenmek istedim. Bu kez öğrenmekte kararlıydım, bırakmadım peşini. Babaannem de benden daha fazla gizleyemeyeceğini düşünmüş olacak ki, başladı anlatmaya. Babaannem ailesinin Yahudi kökenli olduğunu açıkladı. O günden bugüne konuşmadı, konuşamadı…

Her sorduğumda ise, “Anlattım bunları zaten sana” diyerek lafı ağzıma tıkardı. Babaannem ölmeden önce geçmişini yaktı. İbranice yazılmış dergileri, kapak sayfasında Davut Yıldızı bulunan kitabı ve benden ısrarla sakladığı ve görmediğim her şeyini birer küle dönüştürdü. İzleri kalmadı. Geçmişini tamamen sildi. Bu durumda olan tek kişi ben değildim tabi. Binler, belki on binler benim gibi “tesadüfen” öğrendi Yahudi olduğunu. Belki de ben şanslıydım geçmişimi öğrenebildiğim için; ancak binlercesi hala öğrenemedi. Bir gün o “yok edilen” geçmişimi öğrenmeye karar verdim.

Başladım araştırmaya. Elime bir tek doğum belgesi geçti. “Demek ki bizim de bir geçmişimiz var” diye çok sevindim. Belge, küçük bir kasabanın Yahudi bir cemaatine aitti. Çok heyecanlanmıştım ve o kasabaya gidip sinagogu ziyaret edeceğim diye kendime söz verdim. Tarihin o karanlık günlerinde yok olmuş atalarıma saygımı ancak bu şekilde gösterebilecektim. Kasabaya vardığımda gidecek bir sinagog yoktu. Holokosttan sonra belediyeye devredilmiş ve depo olarak kullanılmış.

Yıllar sonra bina kullanılamaz hale gelince depoyu boşaltmışlar. Bakımsız kalan bine çökünce yerine de otopark yapmışlar. Kasabanın şimdiki sakinleri, ne o çoktan yok olmuş sinagogu ne de bir zamanlar orada yaşayan Yahudileri bilmezler. Oraya dair tek hatıra kalmadı. Yıllar geçti. Silinmiş geçmişimi, büyüklerimizin saklanmış kimliğini arkama bırakıp Türkiye’ye geldim. Farklı bir toprak, farklı bir kültür, farklı bir dil… Her şey çok farklıydı burada. Daha sonra biriyle tanıştım. O da dedesinin “tesadüfen” Ermeni olduğunu sonradan öğrenmiş. Ona da 18’inci yaş gününde anlatmışlar Ermeni olduğunu.

Anneannesi ölmeden önce Ermeni şarkıları söylemeye başlamış. Ve daha sayılabilecek o kadar çok hikaye var ki… Hepsi benzer. Saklanmış kimlikler, devredilmiş ibadethaneler, tarihten ve hafızalardan silinmiş bir geçmiş. 1915 ve 1945’te neler oldu ben bilemem, yaşamadım o günleri ve olayları. Zaten o dönemi anlatabilecek kişiler de kalmadı. Tek bildiğim şey, Doğu Avrupa’nın geçmişinden Yahudileri nasıl sildilerse, bu topraklardan da Ermenileri öyle sildiler.

Yeni Yaşam

Yeni Yaşam

İlgiliYazılar

Paradigmanın iki temel ayağı 

Paradigmanın iki temel ayağı 

Yazar: Bedri Adanır
24 Aralık 2025

Sayın Öcalan’ın bütüncül hukuk, barış hukuku ve demokratik entegrasyon kavramları; tek tek alındığında değil, ortaya koyduğu paradigmanın bütünü içinde okunduğunda...

Kürt siyasal hareketinde temsil sorunu

Kürt siyasal hareketinde temsil sorunu

Yazar: Heval Elçi
24 Aralık 2025

Aynı isimlerin uzun yıllar boyunca farklı pozisyonlarda dolaşması sıradanlaştı. Karar süreçleri daraldı. Sorumluluk yukarıda birikirken bedel aşağıda paylaşıldı. Bu durum,...

Muhalefet yol ayrımında

Zehirli dil, kardeşlik dili

Yazar: Heval Elçi
24 Aralık 2025

“Kürt siyasetçi Leyla Zana’ya küfretmek bir zehirli dil örneğidir. Bu dil Türkiye’de birlikte ve dostane yaşama kültürünü zehirleyebileceği için zehirlerin...

Traşın şiddeti

Barışın sosyolojisi

Yazar: Bedri Adanır
24 Aralık 2025

Mithat Sancar Hoca geçen hafta mecliste yaptığı konuşmanın bir kısmında, barışa yönelik kaygıya, soğuk savaş döneminde ABD ile Rusya arasında...

‘İktidar karşıtı’ Sözcü iktidardan görev mi aldı?

‘İktidar karşıtı’ Sözcü iktidardan görev mi aldı?

Yazar: Heval Elçi
24 Aralık 2025

Anlaşılıyor ki, bu görüşmeler esasında yayın konseptinin tartışıldığı, çerçeçevesinin belirlendiği toplantılar oluyor. Ki, zaten yapılan açıklama da bunu gösteriyor. Dolayısıyla...

Tarihi miting ve Öcalan’ın özgürlüğü

Tarihi miting ve Öcalan’ın özgürlüğü

Yazar: Heval Elçi
23 Aralık 2025

2025 yılı 27 Şubat çağrısıyla başladıysa, 2026 yılı da 4 Ocak Umut ve Özgürlük mitingi ile başlayacaktır. 27 Şubat'la başlayan...

Sonraki Haber

Ülkede durum üzerine kısa notlar-Hüseyin Kalkan

SON HABERLER

İran’da bir ayda 32 kadın ve 9 çocuk katledildi

İran’da bir ayda 32 kadın ve 9 çocuk katledildi

Yazar: Bedri Adanır
24 Aralık 2025

Amed’de ‘Umut ve özgürlük’ mitingine ilişkin açıklama

Amed’de ‘Umut ve özgürlük’ mitingine ilişkin açıklama

Yazar: Aziz Oruç
24 Aralık 2025

İran’da çevre aktivistlerine baskı: Baba oğul gözaltına alındı

İran’da çevre aktivistlerine baskı: Baba oğul gözaltına alındı

Yazar: Bedri Adanır
24 Aralık 2025

2026 bütçesinde kadına değil, aileye bütçe

2026 bütçesinde kadına değil, aileye bütçe

Yazar: Heval Elçi
24 Aralık 2025

MEBYA-DER’den 4 Ocak mitingine çağrı: Miting iradeyi ortaya koymalıdır

MEBYA-DER’den 4 Ocak mitingine çağrı: Miting iradeyi ortaya koymalıdır

Yazar: Heval Elçi
24 Aralık 2025

İdlib’de bir kadın katledildi

İdlib’de bir kadın katledildi

Yazar: Bedri Adanır
24 Aralık 2025

Alman Sosyolog: ‘Demokratik entegrasyon’ barış sürecinin ruhuna uygundur

Alman Sosyolog: ‘Demokratik entegrasyon’ barış sürecinin ruhuna uygundur

Yazar: Aziz Oruç
24 Aralık 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2025
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır