Burdur’un Yeşilova ilçesi sınırlarında bulunan Salda Gölü’nde ziyaretçi sayısının 600 bine ulaştığını açıklayan Vali Hasan Şıldak, yıl sonunda bu rakamın 1 milyonu geçmesini beklediklerini söyledi. Vali artan ziyaretçiler için altyapı geliştirilmesi gerektiğini belirterek, “Salda Gölü’nde yapılan bütün düzenlemelerin de her konuşmamda ifade ettiğim gibi çevreye son derece duyarlı, çevre kirliliğini önlemeye yönelik ama aynı zamanda bu bölgede turizmin gerektirdiği günübirlik hizmetleri de vermeye yönelik olduğunu ifade etmek istiyorum. Gölün çevresinde, doğal sit alanında ve yakın çevresinde hiçbir izinsiz yapılaşmaya izin vermiyoruz, müsaade etmiyoruz” dedi.
Bu sözler, “TOKİ’nin bölgede ihale yapması belirlenen kişi ya da şirketlerin dışında izin vermiyoruz anlamına mı geliyor” sorusunu gündeme getirdi. Son günlerde sürekli gündemde olan göle ziyaretler artarken bunun başlıca nedenlerinden birisi Salda Gölü’nü yok olmadan dünya gözüyle görme isteği olduğu belirtiliyor.
Milli Park önerisi reddedildi
Salda Gölü kıyısında yaklaşık 150 bin metrekarelik bir alanda yapılmak istenen ‘millet bahçesi’ kapsamında kafeterya, restoran, kahvehane, giyinme kabinleri, mescit, tuvaletler, otopark ve yürüyüş bantları gibi bölümlerin inşa edileceği açıklanan proje, 31 Temmuz’da TOKİ tarafından ihale edilmişti. 2013 yılında Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü (DKMP) tarafından hükümete yapılan tescil başvurusunda 28 bin hektarlık alanın milli park ilan edilmesi için rapor hazırlanmış ancak başvuru 2 yıl gündeme alınmamış ve 2015 yılında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ‘Milli Park’ olarak tescilini reddetmişti. 1989 yılında 1. derece doğal sit alanı ilan edilen Salda Gölü, 1992 yılında 2. dereceye düşürüldü.
Benzetme yağmanın işareti
Milli Park önerisini reddeden Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Salda Gölü ve çevresinin özel çevre koruma bölgesi ilan edildiğini belirterek “Bununla alakalı Millet Bahçesi projemizi de o alanda gerçekleştireceğiz ki Salda Gölü kenarında, kıyı-kenar çizgisi içerisinde yapılaşmaya müsaade etmeyecek, doğal güzellikleri orada ön plana çıkaracak projeyi yapacağız” dedi. Açıklama, ortaya konan projede tesislerin kıyı kenar çizgisine kadar indiğini gösteriyor. Bakan Kurum’un, “Tüm dünyaya ülkemizdeki Salda’nın diğer ismiyle Saldivler’in bizim ülkemizdeki Maldivler’in benzetmesi diyelim ki Maldivler’den daha güzel olduğuna inanıyorum, inşallah o doğa harikasını gelecek nesillere aktaracak çok önemli projeyi de hayata geçirmiş olacağız” sözleri koruma bölgesinin yağmaya dönüşeceğini açık ifadesiydi. Dünya turizm tekellerinin işgali altında olan Maldivler’in örnek gösterilmesi Salda Gölü’nde yapılaşmanın hızla artacağına işaret etti.
Salda yağmaya dekor yapılıyor
İktidarın yeşil alanları arttırmak adına giriştiği Millet Bahçeleri’nin yok edilen doğal alanları görünmez kılmak amacıyla ele alındığı görülüyor. Ağaçların kesilip betonarme yapıların ortaya çıkması rantı gösterirken, Kaz Dağları’ndaki benzer katliamların tüm Türkiye coğrafyasında yaşanıyor olması ‘Millet Bahçeleri’ iddiasının yeni bir yağma yolu olduğunu göstermeye yetiyor. ‘Kent Ormanları’, ‘Millet Bahçeleri’ gibi alanlar yaratıp doğal yaşamda bir sorun olmadığını, kentlerde yaşayanların algısına yerleştirme gayreti içinde oldukları görülüyor. Bunu yaparken park ve bahçelerdeki bitki ve hayvanlara birer dekor işlevi yükleniyor, aynen Salda Gölü’nin Maldivlere benzetilmesi, Uzungöl’ün son haline getirilmesi gibi! Doğal yapılar, kapitalist yağmanın önüne bir dekor olarak konulup betona boğulurken, yağmayı görünmez kılmayı amaçlıyorlar.
EKOLOJİ SERVİSİ