Türkiye’nin Federe Kürdistan Bölgesi’nde bulunan alanlara yaptığı hava saldırılarına yönelik tepkiler gelmeye devam ediyor. Amed Emek ve Demokrasi Platformu Sözcüsü Doğan, Kürtleri birlik olması gerektiğini vurguladı
Federe Kürdistan Bölgesi’ndeki Maxmûr Kampı, Şengal ve Kandil alanlarına yönelik Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) saldırılarına yönelik protesto eylemleri giderek yayılırken, birçok çevreden de tepkiler ve değerlendirmeler geliyor. Amed Emek ve Demokrasi Platformu Sözcüsü Doğan Hatun, TSK’nin saldırılarını değerlendirdi.
Sivillerin öldürülmesinin uluslararası suçlardan olduğuna işaret eden Hatun, Maxmûr Kampı’nın Birleşmiş Milletler’in (BM) kontrolünde olan bir kamp olduğunu hatırlatarak, “Bu kamp 90’lı yıllarda köyleri yakılan, ailesi faili meçhule giden kişilerden oluşuyor. Aylardır süren bir ambargoyla karşı karşıya. Tüm dünyanın dayanışma halinde olduğu bir dönemde ambargoyla karşı karşıya kalmış bir yer. Şimdi tüm bunlar ortadayken, sürekli bir bombardımanla karşı karşıya kalması kabul edilemez bir durum. Koruması altına olan sivil yerleşim yerinin bombalanması BM’nin acizliğidir” diye konuştu.
IŞİD saldırılarına maruz kalan ve 73 fermandan geçirilen Şengal’e yönelik bombardımanı ulus devlet gerçekliğine bağlayan Hatun, “DAİŞ saldırılarında yerle bir edilen bir yer burası. Kınıyoruz. Sivil halkın bombalanması hiçbir şekilde kabul edilemez. Ancak burada hastaneye dahi saldırı gerçekleştirildi. Akıl tutulmasıdır bu” dedi. TSK’nin Şengal’e yönelik saldırısının olduğu gün Êzidîlerin buraya dönme çabası içerisinde olduğu bilgisini basından öğrendiklerini kaydeden Hatun, sivillere yönelik bombardımanın uluslararası suç sayıldığını söyledi. Ülkeyi yönetme becerisi olmayan hükümetin savaşla kendini ayakta tutmaya çalıştığını belirten Hatun, “Ekonomisinde dibe batmış, koronavirüsle mücadele yürütemeyen devlet kutuplaştırmaya sarılarak Kürtlere yönelik bir savaşa girdi. Burada vermek istedikleri mesaj nettir. Kürde ölüm dışında bir seçenek yok mesajı verilmek isteniyor” diye konuştu. HDP’nin yürüyüşe başladığı günün ertesi operasyon başlatılmasının manidar bulduğunu dile getiren Hatun, operasyonun bir diğer amacını antidemokratik politikalara karşın mücadele yürüten kamuoyunu susturma çabası olduğunu söyledi.
Ulusal birlik önemli
Federe Kürdistan Bölgesi’nin operasyonlar karşısındaki sessizliğini de eleştiren Hatun “Kürt halkının ölmemesi için birliğin acil bir şekilde ortaya konulması gerekiyor. Temel hak ve özgürlükler için geçmişte Saddam’la çatışanlar, bunu tüm Kürtler için istemeli. Senin ya da benim Kürt’üm yok. Önemli olan Kürtlerin birliğidir” dedi. Bölgedeki birçok yerleşim yerlerinin bombardımana maruz kaldığını hatırlatan Hatun, sivil yerleşim alanlarına yapılan bombardımanların kabul edilemeyeceğini söyledi.
‘Kürtleri yok saymak istiyorlar’
Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK) Başkanı Mesut Tek de operasyona ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Türkiye’nin 1983’ten bu yana farklı gerekçelerle Federe Kürdistan Bölgesi’ne saldırılar düzenlediğini dile getiren Tek, saldırıların PKK’nin bölgedeki varlığından kaynaklı iddialarının gerçek dışı olduğunu söyledi. Saldırıların Kürt ulusal birliğine yönelik olduğunu vurgulayan Tek, “Asıl niyetleri Başur Kürdistan’ının istikrarını engelleyip işgal etmektir. Yıllardır izledikleri siyaset Kürtlerin inkarı ve yok saymaktır. Bu saldırıların çözüm olmadığını yıllardır gördük. Bu saldırılar ile ne PKK biter ne de Kürt sorunu. Türkiye’nin sorunu sınır sorunu değildir, Türkiye’nin sorunu ülke içerisinde. Çünkü Diyarbakır’ın, Mardin’in sorunu neyse, Başur’un da sorunu aynı. Çözümü Kürt ulusal birliğinin tanınmasıdır” dedi.
Kürt Ulusal Birliği Partileri (PYNK) ve Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) arasında 16 Haziran’da yapılan ulusal birlik anlaşması sonrasında Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun ENKS için “PYD’ye yakın olursa hedefimiz olur” tehditlerini hatırlatan Tek, “Kürtlerin bir evinin olmasını istemiyorlar. Oysa daha bir ay önce ENKS ile görüşüyordu. Bu söylemin amacı bellidir. Ama ne yaparlarsa yapsınlar ulusal birliğin önüne geçemeyecekler” ifadelerini kullandı.
Tek, PYNK ile ENKS’nin bir araya gelmesinin sevindirici olduğunu belirtti. NATO, BM ve Avrupa Birliği’ne (AB) bölgeye yönelik saldırıların sonlandırılması için harekete geçme çağrısı yapan Tek, Kürt halkına da “Demokratlar, yurtseverler, aydınlar, Kürtler bu saldırıya karşı sesini yükseltmeli. Kürt sorunun çözümü ve saldırıların son bulması için Kürt partilerinin bir arada çalışması gereklidir” çağrısı yaptı.
Rojava ve Avrupa’da eylemler
Kuzey ve Doğu Suriye’de, Qamişlo, Kobanê, Halep, Çilaxa, Til Barak ve Şehba’da alanlara çıkan binlerce kişi Türkiye’nin yaptığı saldırılarla Kürt halkının ve bölgede yaşayan tüm halkların varlığı ve kazanımlarını hedef aldığını söyledi. Yapılan açıklamalarda saldırılara karşı sonuna kadar direnileceği mesajı verildi.
Finlandiya, Almanya, İsveç, Danimarka ve daha birçok ülkede alanlara çıkan Kürtler ve dostları saldırıları kınadı. Eylemde yapılan konuşmalarda ise uluslararası örgütlerin, bölgede bulan devletlerin, kendi çıkarları için yapılan saldırılara karşı sessizliği protesto edildi. Kürt halkının bu katliamlara sessiz kalmayacağı ve eylemlerine devam edecekleri de belirtildi.
DİYARBAKIR