• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
17 Haziran 2025 Salı
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar

Salgında öldüren tercihler ve mücadele(sizlik)

20 Haziran 2020 Cumartesi - 00:05
Kategori: Yazarlar

Koronavirüs, devletin “yüce” makamlarınca kabullenildiğinden bu yana tüm toplumu tehdit eden bu ölümcül salgın karşısında siyasi iktidarın tercihi; toplumun sağlığı değil, sermayenin ve kendi iktidarının “âli” çıkarları oldu.
TTB ve uzman hekim örgütleri, başından beri salgına ilişkin verilerin gerçekliği, şeffaflığı ve alınan önlemlere yönelik eleştirilerini ve görüşlerini her platformda toplumla paylaştı, hükümete uyarılarda bulundu. Ama süreç akıl ve bilimle değil, tek adamın ağzından çıkan sözle yönetildi.

Salgına karşı önlemlerin gecikmesi; emekçilerin fiziksel mesafeyi sağlayacak karantinanın dışında tutulması; gerçek verilerin toplumla, daha da önemlisi salgına karşı canı pahasına mücadele veren sağlıkçılarla bile paylaşılmaması ve nihayet “normalleşme” adı altında önlemlerin büyük ölçüde gevşetilmesi hep tartışıldı. Ama tercih yapılmış, tek adam sözünü söylemişti!

Sonuç olarak resmi rakamlara göre (18 Haziran itibariyle), virüs bulaşan 184 bin 31 kişiden 4 bin 882’si yaşamını kaybetti. Salgın sürecinin yönetiminde tercih, ekonomik ve siyasi çıkarlar değil de toplum sağlığı olsaydı ve bilimsel doğrularla hareket edilseydi tablo değişir miydi?

Prof. Dr. Erol Taymaz’ın Yeni Zelanda ile karşılaştırmalı olarak yaptığı ve geçtiğimiz günlerde yayınlanan “Covid 19 Politikalarının İktisadi ve Toplumsal Etkileri” başlıklı analizine göre: Türkiye’de önlemler, ekonomik ve siyasi çıkarlar doğrultusunda keyfi olarak alınmasaydı ve Yeni Zelanda’da olduğu gibi salgının ortaya çıkmasıyla bir ay süresince herkes -ayrımsız- eve kapansaydı, salgın nedeniyle hastalanan ve ölenlerin sayısı yüzde 40 daha az olacak; yani korona nedeniyle yaşamını yitiren yaklaşık 1300 kişi bugün yaşıyor olacaktı. Hem de salgının ekonomik maliyeti bugünkünden fazla olmayacaktı. Bu analiz de gösteriyor ki, insan yaşamının maliyet hesabı yapmadan (Yeni Zelanda da kapitalist bir ülke olarak bu hesabı yapmıştır) sadece insan sağlığı öncelenerek sürdürülecek bir mücadelede, yaşamını kaybedenlerin sayısı çok daha az olacaktı.

Farklı analizlerde başka başka sonuçlar da çıkartılabilir belki ama değişmeyecek gerçek şudur ki; toplum sağlığı yerine ekonomik ve siyasi çıkarlar tercih edildiğinde salgınla mücadele yetersiz kalmakta ve binlerce insan, bu tercih nedeniyle yaşamını yitirmektedir.

“Normalleşme” adına önlemlerin neredeyse tamamen ortadan kaldırıldığı 1 Haziran sonrasında resmi açıklamalarda bile vaka sayısı hızla artmaktadır. AVM’lerden, adliyelerden, fabrikalardan yani insanların toplu halde bulunduğu hemen her yerden yeni vaka haberleri gelmekte, İstanbul başta olmak üzere birçok ilde yoğun bakım ünitelerinin yetersiz kaldığı bildirilmektedir. Tüm bunların üzerine, uzmanların ısrarlı uyarılarına rağmen “tek adam”ın kararıyla, önümüzdeki günlerde milyonlarca öğrenci ve eğitimci, “fiziksel mesafe” önlemi hiçe sayılarak LGS ve YKS’ye katılmak zorunda kalacaktır. Sınav saatleri sürecinde alınan sokağa çıkma kısıtlaması, göstermelik kararlardan bir yenisidir ve salgının yayılmasına engel olmayacağı açıktır.

Peki, toplum sağlığı ve insan yaşamını değersiz gören, yaşam hakkını açık biçimde ihlal eden tercihler karşısında muhalif partiler, sendikalar ve diğer demokratik örgütlenmeler neden tepkisizdir? Yaşam hakkı siyasal, ekonomik, sosyal, kültürel haklardan daha mı önemsizdir de, bu alanlarda mücadele eden örgütler; sermayenin ve iktidarın çıkarları için binlerce insanın ölümüne göz yumulmasına sessiz kalmaktadır?

Çuvaldızı önce kendi örgütüm Eğitim Sen’e batırayım, diğerlerine iğneyi batırırım daha sonra: Siyasi tercihlerle toplum sağlığının, yaşam hakkının ihlal edildiği koşullarda yürütülecek mücadele bir sendikanın en temel sorumluluğudur. Hele yaşamı tehlikeye atılanlar, kendi örgütlenme alanında ise… LGS ve YKS, milyonlarca öğrencinin ve beraberinde Eğitim Sen üyelerinin de dahil olduğu on binlerce eğitim emekçisinin yaşamını tehdit etmektedir. Böyle bir durumda, resmi başvuruların, sosyal medyada yapılan birtakım açıklamaların, “sürecin takipçisi olunduğu”nu söylemenin bir karşılığı yoktur. Öğrencilerin, Eğitim Sen üyelerinin ve tüm eğitim emekçilerin yaşam hakkı için genel bir boykot çağrısında bulunmak (mümkün olsa da genel grev çağrısı yapılabilse keşke); sendika olmanın gereği olduğu gibi, üzerine ölü toprağı serpilmiş demokrasi mücadelesine de, Eğitim Sen tarihine de yaraşır bir katkı olurdu. Ama bu olanak kaçırılmıştır maalesef!

Bu arada önümüzdeki hafta başlayacak olan öğretmenlerin yıl sonu mesleki çalışmalarının Eğitim Sen’in de girişimiyle yüz yüze yapılmak yerine, uzaktan yapılma kararının alınması önemlidir elbette. Ancak bu kararla, fiziksel mesafe koşullarına uyulmasının mümkün olmadığı iki büyük sınavda görev alacak eğitim emekçileri salgın tehlikesinden korunmuş olmayacaktır.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Doğru araçlar: Kölelik nasıl kaldırılır?*

Sonraki Haber

Doğu cephesinde değişen bir şey yok

Sonraki Haber

Doğu cephesinde değişen bir şey yok

SON HABERLER

Deniz Poyraz İzmir’de anıldı: Deniz’e sözümüz barış olacak

Deniz Poyraz İzmir’de anıldı: Deniz’e sözümüz barış olacak

Yazar: Yeni Yaşam
17 Haziran 2025

Trump: Hamaney’in nerede olduğunu biliyoruz ama şu an öldürmeyeceğiz

Trump: Hamaney’in nerede olduğunu biliyoruz ama şu an öldürmeyeceğiz

Yazar: Yeni Yaşam
17 Haziran 2025

10 Ekim Gar Katliamı belgeseli: Baba Ben de Gideyim mi?

10 Ekim Gar Katliamı belgeseli: Baba Ben de Gideyim mi?

Yazar: Yeni Yaşam
17 Haziran 2025

Ayşe Şan’ın cenazesi yarın Amed’e getirilecek

Ayşe Şan’ın cenazesi yarın Amed’e getirilecek

Yazar: Yeni Yaşam
17 Haziran 2025

PEN üyesi Gökhan Yavuzel hakkında zorla getirme kararı

PEN üyesi Gökhan Yavuzel hakkında zorla getirme kararı

Yazar: Yeni Yaşam
17 Haziran 2025

Kandilli Rasathanesi: Artçılar sürecek, riskli binalara girmeyin

Akdeniz’de 4.4 büyüklüğünde deprem

Yazar: Yeni Yaşam
17 Haziran 2025

Trump: İran hava sahasında tam kontrol sağladık

Trump: İran hava sahasında tam kontrol sağladık

Yazar: Yeni Yaşam
17 Haziran 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır